• Sonuç bulunamadı

2.4 Kentsel Dönüşüm

2.4.2 Bir kentsel dönüşüm modeli olarak kentsel yenileştirme

Literatürde, kentsel yenileştirme (urban regeneration) ile ilgili çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Kocabaş bunun nedenini “kentsel yenileştirme sürecinin hedefleri, kapsamı ve amacının

zamanla ve ülkeler arasında değişen politik, ekonomik ve sosyal koşullar altında farklılaşmış olması” olarak açıklamaktadır (Kocabaş, 2006; 2).

Roberts ve Sykes’a göre, kentler, “fiziksel, sosyal, çevresel ve ekonomik değişimleri öncüleyen pek çok süreci yansıtmakta ve kendileri de bu değişimlere neden olmaktadırlar”. Kentsel alanlar, dışarıdan gelen güçler ya da içeride mevcut bulunan baskılar nedeniyle büyüme ya da çöküş süreçleri içindedirler. Kentsel yenileştirme de, bu çeşitli güçlerin ve etkilerin karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir süreçtir (Roberts ve Sykes, 2003; 9). Roberts ve Sykes, kentsel yenileştirme ihtiyacının ortaya çıkmasına neden olan kentsel sorunları, ekonomik dönüşüm ve istihdamda değişim ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sosyal problemler, kentte fiziksel bozulmalar ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar ve çevresel sorunlar olarak belirlemişlerdir (Roberts and Sykes, 2003, 24).

Aynı kaynakta Roberts ve Sykes, kentsel yenileştirmeyi:

“Kentsel problemlerin çözümünü hedefleyen ve değişime maruz kalan bölgenin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koşullarında sürekli bir iyileştirme oluşturmayı amaçlayan geniş kapsamlı ve bütüncül bir vizyon ve eylem biçimi” olarak tanımlamaktadırlar (Roberts and Sykes, 2003, 17).

Evans, yenileştirme terimini, “fiziksel, sosyal ve/veya ekonomik çöküntü belirtileri gösteren bir yerin -konut, ticari, ya da açık alan- dönüşümü” olarak tanımlamaktadır (Evans, 2005; 967). Bu bağlamda, kentsel yenileştirme:

“çökmekte olan bir topluluk, sanayi ya da bölgede, ekonomik, sosyal ve çevresel ihtiyaçları içeren yerel yaşam kalitesinin sürdürülebilir ve uzun vadeli gelişmesini sağlayacak şekilde hayat ve canlılık” getirmeyi amaçlamaktadır (Evans, 2005; 967). Couch ve Fraser ise (2003), kentsel yenileştirmeyi, kentlerin karşı karşıya bulundukları sorunların tümüne yönelik olarak geliştirilen bir “kamu politikası” olarak değerlendirmektedirler. Buna göre yenileştirme, “ekonominin çöktüğü bölgelerde ekonomik aktivitenin yenilenmesi; sosyal işlevsizlik ya da dışlanma yaşanan bölgelerde sosyal iyileştirme; çevresel kalitenin ya da çevre dengesinin bozulduğu bölgelerde çevrenin yenilenmesi ile ilgilidir. Dolayısıyla kentsel yenileştirme, yeni bir kentsel bölgenin yaratılması değil, mevcut olan kentsel bölgelerin sorunlarının iyileştirilmesine yönelik olarak yönetim ve planlanmalarını içerir.” (Couch ve Fraser, 2003; 2).

Bütün bu tanımlarda en temel ortak özellik, kentsel yenileştirmenin kentsel alanlarla ilgili belirli bir sorunu değil, kentin ekonomik, sosyal, çevresel ve fiziksel sorunlarını “geniş kapsamlı” ve “bütüncül” bir yaklaşımla ele almasıdır. Bunun yanında, kentsel yenileştirme bu sorunların sürdürülebilir ve uzun vadeli çözümüne yönelik olarak, kamu – özel – gönüllü kuruluşları bir araya getiren, aynı zamanda katılımcılığın altını çizen bir kamu politikası olarak değerlendirilmektedir.

Kentsel yenileştirme programları, çeşitli ekonomik, sosyal ve çevresel önceliklere göre şekillenebilirler. Bunlar, fonksiyonunu kaybetmiş bina ve alanlara yeniden fonksiyon kazandırmak, çöküntü halindeki mahalleleri yenilemek, sürdürülebilir gelişme için çevresel iyileştirme sağlamak gibi fiziksel müdahaleler olabilecekleri gibi, istihdam yaratmak, ekonomik gelişme, sosyal bütünleşme ve kültürel gelişme sağlamak, kentler arası yarışta kent için yeni bir imaj oluşturmak gibi daha sosyal ve ekonomik doğrultuda hedefler olabilir (Fraser, Couch ve Percy, 2003; 212).

Son yıllarda gerçekleştirilmiş olan en kapsamlı yenileştirme örneklerinden bir tanesi, Almanya’nın Ruhr bölgesinde gerçekleştirilen Emscher Park Uluslararası Bina Sergisi (Internationale Bauausstellung Emscher Park - IBA Emscher Park) girişimidir. Ruhr, Dortmund ve Duisburg kentleri arasındaki 17 kenti içine alan yaklaşık 800 km2’lik bir endüstri bölgesidir. Endüstri devrimi boyunca bir kömür, çelik ve demir üretim bölgesi olarak gelişmiş, 1950’lerden itibaren endüstriyel önemini kaybetmeye başlamıştır. 1960-1970 yılları arasında bölgedeki kömür madenlerinin sayısının neredeyse beşte bir oranında düşmesiyle, bölgenin en önemli sorunu olan çevre kirliliğine işsizlik ve sosyal dışlanma problemleri de eklenmiştir (Şekil 2.9) (Percy, 2003a; 149). IBA Emscher Park, bu sorunlara çözüm bulmak amacıyla federal ve merkezi hükümet tarafından ortaya atılan bir girişimdir. 1989 yılında kurulan IBA’nın temel hedefi, endüstriyel atık alan haline gelmiş bölgeye yeni bir imaj oluşturmaktı. Yaklaşık 10 yıllık bir süre sonunda, çeşitli ölçek ve içerikte yaklaşık 120 adet proje üretilmiştir. Bu yenileme programı, ekonomik büyüme ve çeşitlenme amacıyla yeni ve yüksek teknolojili ofis binalarının inşası; Ruhr bölgesinde yer alan nehirlerin temizlenmesi için kanalizasyon ve atık sistemi üretilmesi; endüstriyel anıtların kültürel ve rekreatif fonksiyonlarla yeniden kullanıma açılması; peyzajın iyileştirilmesi için ağaçlandırma yapılması; sosyal dışlanmanın engellenmesi için sosyal konut ve iş eğitimi programları uygulanması ve bölgenin uluslararası arenada pazarlanması amacıyla Duisburg limanında bir su kıyısı yenileme projesinin uygulanması gibi çeşitli projeleri içermekteydi (Şekil 2.10 ve 2.11) (Percy, 2003a).

Şekil 2.9 Ağır endüstrinin kirlettiği bir bölge olan Ruhr [2]

Şekil 2.10 Ruhr bölgesi’ndeki Oberhausen'de inşa edilen yeni bir alışveriş ve eğlence merkezi (Percy, 2003a; 158)

1990’lardan itibaren yerel yönetimlerin dönüşüm projelerinde etkin rol almaya başlamalarıyla, rekabetçi, işbirlikçi ve girişimci bir anlayış, kentsel yönetim modellerine hakim olmaya başladı (Akkar, 2006; 32). Yerel yönetimler için yenileştirme projeleri yükselen vergi oranları nedeniyle önemli bir gelir kaynağıdır. Bununla beraber, yerel yönetimler, yeni işlevler kazanan sanayi yapıları, yenilenen konut alanları, soylulaştırılmış mahalleler, yeni inşa edilen cafe ve restoranlarla çehresi değişen kentsel alanlarla, kentsel çöküntü, işsizlik, sosyal dışlanma gibi problemleri çözdüklerini de iddia etmektedirler. Özel sektör girişimcileri için ise kentsel yenileştirme projeleri, ürettikleri ürünler için artan bir talep anlamına gelmektedir. Dolayısıyla kentsel yenileştirme bir yatırım aracı olarak görülmektedir (Bezmez, 2007; 65).

Son yıllarda kentsel yenileştirme projelerinde kültür odaklı yaklaşımlar gittikçe önem kazanmaktadır. Kentler, kültürel ve tarihi miraslarını uluslararası yarışta kazançlı çıkmak için kullanmaya ve buna yönelik olarak stratejiler geliştirmeye başlamışlardır. Bu süreç içinde, kültür sadece sanat ve yüksek kültür ürünleriyle tanımlanan geleneksel nosyonundan çıkarak daha yaygın ve gündelik hayatı da içine alan bir anlama bürünmüş, pek çok yatırım ve kentsel politikayla kent mekanını ve yaşantısını değiştiren bir etmen haline gelmiştir.

2.5 Kültürün Kentsel Dönüşümdeki Rolü