• Sonuç bulunamadı

Kent Ekosistemlerinin Zorlayıcı Ekolojik KoĢullarında Bitkilerin YetiĢme

3. KARAYOLU PEYZAJ TASARIM KRĠTERLERĠ

3.2 Kent Ekosistemlerinin Zorlayıcı Ekolojik KoĢullarında Bitkilerin YetiĢme

Ağaçlar esasen doğal ekosistemlerin elemanlarıdır. Yapay olarak getirildikleri kentsel ortamlarda ve özellikle kent içi cadde ve meydanlarda yaĢamlarını güçleĢtiren çok sayıda olumsuzluklarla karĢılaĢmaktadırlar. Zira kentsel ekosistemler yoğun yapılaĢma, endüstri tesisleri, yoğun nüfus ve kente özgü aktiviteler gibi nedenlerle doğal ekosistemlerden önemli farklılıklar gösterirler.

Ġklim koĢulları bakımından kentsel ortamlar doğal ekosistemlere göre beton, asfalt trafik ve de evsel ve endüstriyel yanma olayları nedeniyle daha yüksek ortalama sıcaklık değerlerine sahiptirler. Ayrıca kentsel ortamlarda sıcaklık ekstremiteleri daha düĢüktür. Kentsel ortamların bir baĢka özelliği de bağıl hava neminin daha düĢük olmasıdır. Zira gündüz taĢ, beton ve asfalt yüzeyler tarafından absorbe edilen yüksek ısı gece atmosfere verilmekte, bunun sonucunda havanın su tutma kapasitesi artmaktadır.

Kentlerin buharlaĢma yüzeylerinin havanın su buharı açığını kapamaya çoğunlukla yeterli olmaması sonucu, kentsel ortamlarda havanın bağıl nemi daha düĢük olmaktadır. Yüksek hava sıcaklığı ve düĢük bağıl nem, kentsel ortamlarda yetiĢtirilen bitkileri zorlamakta, transpirasyon yoluyla daha çok su, solunum yoluyla da daha fazla C tüketmelerine yol açmaktadır. Bunun sonucunda da fotosentez kapasitesi düĢmekte ve dolayısıyla büyüme yavaĢlamaktadır. Diğer taraftan kent üzerinde, çevresine oranla bulutlanma daha fazla olmakta ve kente özgü tipik bir sis tabakası oluĢmaktadır. Sis tabakası özellikle kıĢ aylarında karasal radyasyonu engelleyerek don olaylarını azaltmakta, güneĢ ıĢınlarının önemli bir kısmını absorbe etmekle de kentsel ortamlara daha az ulaĢmasına neden olmaktadır. GüneĢ ıĢınlarının engellenmesinde buna ek olarak hava kirliliğine bağlı atmosferin madde içeriğindeki değiĢimlerin etkileri de söz konusu olmaktadır. Kentlerde yapılaĢmalara bağlı olarak yüzey strüktürünün değiĢimi sonucu genel olarak hava hareketleri ve rüzgarların hızı yavaĢlamaktadır. Buna karĢılık, yüksek yapı adaları arasından geçen caddeler sıkıĢan hava kütlelerinin aĢırı hızlandığı rüzgar koridorlarına dönüĢebilmektedir (Dirik ve diğ., 2007).

Olumsuz yönde değiĢen kent ekosisteminde zarar görmekte olan ağaçlar, kendilerinden beklenen iĢlevleri ancak uygun yetiĢme ortamlarında, belli bir yaĢ ve büyüklüğe ulaĢtıktan sonra gerçekleĢtirebilirler. Bu nedenle ağaçların dendrolojik özellikleri ve ekolojik gereksinimlerinin mutlaka göz önünde tutulması gerekir (Alparslan, 1986).

Kentsel ekosistemlerde toprak özellikleri bakımından da önemli farklılıklar söz konusudur. Kentlerde yapılaĢma nedeniyle kazı ve dolgularla orijinal arazi yüzeyi Ģekli değiĢtirilmekte, bunun sonucunda da bitki yetiĢtirmeye elveriĢli üst toprak katmanları alta, az elveriĢli ve elveriĢsiz olan alt toprak katmanları veya yer yer ana kaya üste çıkabilmektedir.

ĠnĢaat artıklarının toprağa karıĢmasıyla kent topraklarının fiziksel ve kimyasal bileĢimleri olumsuz yönde farklılaĢmaktadır. Ağaçların doğal olarak bulundukları özellikle orman ekosistemlerinde her yıl yaprak, dal, kabuk ve meyve gibi tonlarca organik madde toprağa karıĢmakta ve mikroorganizmalar tarafından ayrıĢtırılarak humus ve besin maddelerine dönüĢtürülmektedir.

Organik maddeler bir yandan toprağın özellikle geçirgenliğini iyileĢtirmekte ve bunun sonucunda su ve havalanma kapasitesini artırmakta, diğer yandan da besin maddesi dönüĢümünü gerçekleĢtirerek toprağın besin elementleri bakımından zenginleĢmesini sağlamaktadır. Buna karĢılık kent içi cadde ve meydanlarda ağaçlardan yerlere dökülen dal, yaprak, kabuk v.s. gibi organik materyaller düzenli olarak süpürüldükleri için kent topraklarına belirtilen fiziksel ve kimyasal katkıları olamamaktadır (Dirik ve diğ., 2007).

Cadde ve meydanlarda ağaçların yetiĢtiği toprakların boĢluk hacmi, gerek humus yetersizliği, gerekse taĢıt ve yaya trafiğinin etkilerine bağlı sıkıĢmalar nedeniyle azalmaktadır. Ayrıca yüzeylerinin çok büyük ölçüde beton, asfalt gibi sert zemin elemanları ile kaplı olması nedeniyle de hem yağıĢlarla gelen suların kök yayılıĢ ortamlarına intikali, hem de toprak ile atmosfer arasında cereyan eden gaz alıĢ veriĢi engellenmektedir. Gaz alıĢ veriĢinin azalması, kök solunumu ile topraktaki mikroorganizmaların ve özellikle azot, fosfor ve kükürt bakterilerinin faaliyetlerini sekteye uğratmaktadır. Yine yollardan geçen doğal gaz, kanalizasyon gibi alt yapı tesislerinden kaynaklanan sızıntıların köklerin üzerinde toksik etkileri olabilmektedir.

Her alanın kendine özgü toprak koĢullarına sahip olması nedeniyle, toprak hazırlığı ve toprağın iyileĢtirilmesinde öncelikle peyzaj düzenlemesinin yapılacağı alandaki toprağın analiz edilmesi ve bu analiz doğrultusunda gerekli iyileĢtirme çalıĢmalarının yapılması gerekmektedir. Bu analizlerde toprağın PH değeri (toprak asitlilik değeri), bitki besin elementlerinin düzeyi (örneğin azot, fosfor, potasyum v.b.) ve kum, mil, kil ve organik madde içerikleri gibi özellikleri analiz edilmekte ve bu değerlere bağlı olarak yapılması gerekli iyileĢtirme çalıĢmaları belirlenmektedir. Bu analiz sonuçları aynı zamanda toprakta bitkinin gereksinim duyduğu nem oranını uzun süre muhafaza etmeye yönelik önlemlerin alınması konusunda da yardımcı olacaktır (Ürgenç, 2000).

Kentlerin havasının kirli olması, kent ağaçlarının yaĢamını zorlaĢtıran diğer bir olumsuzluktur. Kent içi ve çevresindeki kirletici kaynak ve aktivitelerin etkisiyle kent havasında, SO2, azot oksitleri, fotokimyasal kirleticiler, hidro karbürler, partikül, toz ve aerosoller ve de ağır metaller gibi zararlı etkilere sahip kimyasal maddelere rastlanmaktadır. Hava kirliliğinin etkileri ile ağaçların önce zayıflaması, daha ileri aĢamalarda da kurumaları gerçekleĢmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, ağaçlar hava kirliliği etkilerine karĢı insanlara göre daha hassastırlar.

Yukarıda ana hatları ile açıklanan faktörler sonucunda, kentsel ortamlarda doğal ekosistemlerden farklı kente özgü ekolojik koĢullar oluĢmaktadır. Bitki yetiĢtirmeyi zorlaĢtırıcı yönde farklılaĢmıĢ olan kentsel ortamların ekolojik koĢulları, kentsel yeĢil alanların ve özellikle yol ağaçlandırmalarının tesis edilmesi ve varlıkların sağlıklı bir Ģekilde devam ettirilebilmesi açısından iyi tanınmalı ve uygulamalarda titizlikle dikkate alınmalıdır.

Canlı organizmayı yaĢamının herhangi bir evresinde dolaylı ya da doğrudan etkileyen faktörlere ekolojik faktörler adı verilmektedir. Bu durumda ekolojik faktörlere verilen cevaplar canlının coğrafik yaĢam sınırlarını da belirler. ÇeĢitli ekolojik faktörlere geniĢ tolerans (hoĢgörürlük) gösteren türlerin yayılıĢ alanı diğerlerine göre daha geniĢ olur.

Bitkiler öncelikle getirileceği alanın içinde bulunduğu bölgeye, sonra da alanın mikro-ekolojik özelliklerine uyum göstermelidir. Yıllık sıcaklık dağılımları ile maksimum ve minimum sıcaklıklar, yağıĢ miktarı, toprak ve hava nemi, tuzluluk, kireçlilik, rüzgar, toprak pH'sı, hava, toprak ve su kirliliği gibi kısıtlayıcı özellikler seçimde önemli rol oynar. Bu nedenle önceden saptanmamıĢsa, literatür ve arazi çalıĢmaları ile alana uygun bitkilerin listesi çıkarılmalıdır. Seçilen bitkiler birbirleriyle mücadeleye girmeyecek türler olmalıdır.

ġehirlerde ağaçların insanlara en yakın ve yararlı oldukları yerler yol mekanlarıdır. Ancak bu alanlar giderek ağaçlar için uygun bir yaĢam ortamı olmaktan uzaklaĢmaktadır. Aslında orman ekosisteminin birer öğesi olan yol ağaçları, Ģehir ekosisteminin ve Ģehirsel yapılaĢmanın olduğu kadar yaĢamın da yoğun biçim de sürdüğü yol boylarında çeĢitli baskıların etkisi altındadır. Bu baskılar nedeniyle sağlıklarını yitirmekte, kırsal alandaki türdeĢlerine oranla daha yavaĢ büyümekte ve daha kısa ömürlü olmaktadırlar. Sonuç olarak, Ģehir halkının kendilerinden bekledikleri iĢlevleri yeterince yerine getirememektedirler (Aslanboğa, 1986).

Yol ağaçlarından beklenen iĢlevlerin gerçeklesmesi için ekolojik istekleri yönünden kullanıldığı ortama uygun olması gerekir. Ekolojik koĢullar fiziksel ve çevresel faktörler ağacın ortama uyum sağlaması için saptanmalı, bu özellikler doğrultusunda uygun türler seçilmelidir (Yılmaz, 1998).

Ağaçların fiziksel ve ekolojik yararlarını önemseyen çağdaĢ Ģehirlerde, yol ağaçlamaları Ģehir planlaması çerçevesinde irdelenmekte ve yeni yapılacak ağaçlamalar bir sisteme göre uygulanmaktadır. Bir taraftan var olanların korunması ve yetiĢme yeri koĢullarının iyileĢtirilmesi çabaları sürdürülürken, diğer taraftan da Ģehir ekosisteminin ağaç yaĢamı için olumsuz etkilerine daha az duyarlı ağaç türlerinin yetiĢtirilmesine çalıĢılmaktadır. Bütün bu çabaların temelini tasarım, teknik ve estetik bilgilerin yanı sıra biyolojik ve ekolojik bilgilerin oluĢturduğu ortadadır (Aslanboğa, 1986).