• Sonuç bulunamadı

2.3. Kültürel – Tarihsel Kuram ve Öz-Düzenleme Gelişimi

2.3.4. Araç Kavramı ve Zihinsel İşlevler Görüşü

2.3.5.1. Kendine Yönelik Konuşma

Vygotsky, insanların öz-düzenlemesi için ihtiyaç duyduğu ana psikolojik aracın dil olduğunu savunmaktadır. Ona göre dil, düşünme ve istemli öz-düzenleme için birincil araçtır. Dil, diğeriyle iletişim kurmak ve kendini ifade etmek amacıyla kullanılmasından çok daha önce düşüncelerin ve eylemlerin düzenlenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Bu nedenle Vygotsky, tıpkı Piaget gibi egosantrik konuşma ya da kendine yönelik konuşmaya vurgu yapmaktadır (Bronson, 2000).

Vygotsky’e göre yaşamın ilk yıllarında dil ve düşünce birbirlerinden bağımsız süreçler izlemektedir. Ancak iki yaşından sonra dil ve düşünce birleşmeye başlamaktadır. Çocuklarda dilin kazanımı yalnızca sosyal iletişimin temel aracında uzmanlık kazanmaları açısından önemli değildir. Dilin kazanımı ayrıca, çocuğun yaşamındaki ikinci ve üçüncü yılında tüm zihinsel süreçlerinin gelişiminde temel bir rol oynamaktadır. Bu noktada önemli olan konuşmanın içselleştirilmesidir. Vygotsky’nin konuşmanın içselleştirilmesine ilişkin açıklamaları, konuşma etkinliğinin yapısal ve işlevsel olarak birbirinden ayrı olduğunu düşündüğü üç farklı şeklinin varlığını temel almaktadır. Bunlar toplumsal (dışsal) konuşma, kendine yönelik konuşma ve içsel konuşmalardır (Jones, 2009; Karpov, 2003a).

Kendine yönelik konuşma, bütünsel olarak belirli bir alıcıya yönlendirilmemiş konuşma olarak tanımlanmaktadır (Berk & Garvin, 1984). Vygotsky kendine yönelik konuşmayı toplumsal konuşma ile içsel konuşma arasında bir tür durak olarak görmekte (Jones P. E., 2009) ve bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etmektedir:

... Kendine yönelik konuşmanın kökeni, toplumsal konuşmanın farklılaşmasıdır. Bizim görüşümüze göre, benmerkezci konuşma (kendine yönelik konuşma), kişiler arası işleyişten kişiler içi işleyişe geçişin, yani çocuğun ortaklaşa toplumsal etkinlikten daha bireyselleşmiş bir etkinliğe geçişinin bir görüntüsüdür ve bu gelişme görüntüsüne ileri psikolojik işlevlerin tümünde rastlanır (Vygotsky, 1998, s. 189).

İçsel konuşmalar, kendine yönelik konuşmaların seslendirme (işitilebilme) yönünden yalıtılmış şeklini ifade etmekte ve kendine yönelik konuşmaların bağımsız ve özerk bir yapıya kavuşması ile ortaya çıkmaktadır. İçsel konuşmalar seslendirme yönünden toplumsal konuşmalardan tümüyle ayrılmakta ancak işlevsel yönden kendine yönelik konuşmalar ile benzerlik göstermektedir. “Kendine yönelik konuşmanın daha az seslendirilmesi, gelişmekte olan sesten soyutlama yetisini, çocuğun yeni edindiği sözcükleri teleaffuz etmek yerine “sözcükleri düşünme” yetisini ifade etmektedir. Aşağıya doğru iniş (kendine yönelik konuşmanın miktarındaki azalma), içsel konuşmaya yönelen gelişiminin bir işaretidir.” (Vygotsky, 1998).

Vygostky, kendine yönelik konuşmayı, kişilerarası iletişimin sosyal yönü ile sözel düşüncenin içselleştirilmesi arasında bir bağlantı olarak görmektedir (Broderick, 2001). Bu bağlantı özellikle üç-yedi yaşlar arasında gerçekleşmektedir. Üç yaş dönemindeki bir çocuğun kendine yönelik konuşmaları, yapısal ve işlevsel özellikleri bakımdan toplumsal konuşmadan ayırt edilemezken. Yedi yaş döneminde tamamen farklılaşmaktadır (Vygotsky, 1998). Vygotsky’nin düşüncesine göre, erken çocukluk döneminde kendine yönelik konuşmanın ilk kez ortaya çıkışı ve içselleştirilmesi dönüştürücü bir role sahiptir: Dildeki bu ayırım, zihinsel etkinliğin yeniden düzenlenmesi ve dil. biliş ve davranış gibi ileri düzey psikolojik işlevler arasında ve öz-düzenlemede yeni işlevsel bağlantılar kurulmasına olanak sağlamaktadır (Winsler, 2009).

Vygotsky’e göre kendine yönelik konuşmanın temelini, çocuğun sosyal çevresinde bulunan diğer bireylerle etkileşimi oluşturmaktadır. Ebeveynlerin ve bakımı üstlenen kişilerin, çocukların davranışlarını ve dikkatlerini düzenleme ve onlara rehberlik etme işlevi taşıyan sosyal konuşmaları (diğerlerini düzenleme) gerçekleştirmeleri süreçleri, sıklıkla, okul öncesi yıllarda çocukların bu süreci içselleştirmesi, bir diğer ifade ile kendi düşünce, davranış ve problem çözme süreçlerine kendileri ile konuşarak rehberlik etmesi ile sonuçlanmaktadır (Winsler, 2009). Çocuklar, konuşmanın kendilerine dönmesi (kendine yönelik konuşma) ile dikkat, hafıza, planlama ve derin düşünme gibi karmaşık bilişsel süreçleri dili kullanarak kontrol etmeye başlarlar ve kendi davranışlarının yönünü değiştirirler (Elias & Berk, 2002), bir diğer ifade ile bir işi yaparken kendileri ile yüksek sesle konuşarak üzerinde çalıştıkları etkinliği düzenlerler (Karpov, 2002).

Vygotsky’e göre kendine yönelik konuşma, okul öncesi dönem sınırları içerisinde iki temel işlevsel değişime uğramaktadır: Küçük çocuklar kendine yönelik konuşmaları ilk olarak kelimelerle oynamak, duygularını ifade etmek ve etkinliklerine eşlik etmesi için dürtüsel olarak kullanırlar. Örneğin dört yaşındaki bir kız çocuğu bebek evi ile oynarken “Şimdi anne bebeğinin bezini değiştirecek. Bebek ‘Anne, yemeğimi şimdi istiyorum.’ diyor ve böylece anne yiyecek almak için mağazaya gidiyor.” diyerek oyununda ne olduğunu ifade edebilir (Davies, 2011). Ancak kişilerarası konuşma becerileri geliştikçe, etkinliklerini tarif etme, izleme ve onlara rehberlik etme konusunda kullanma yönünde ustalaşırlar. Gelişimin ilerlemesi ile konuşmanın planlama işlevi ortaya çıkar. Örneğin beş yaşındaki bir çocuk elindeki delikli topları çubuklara yerleştirirken “Kırmızı topu kısa olana (çubuğa) yerleştirirsem mavi topu alıp sarının üzerine koyabilirim.” diyerek gerçekleştirmekte olduğu etkinliğe ilişkin planlı ve amaca yönelik ifadeler kullanabilir. Özet olarak kendine yönelik konuşma “ilk başlarda bir etkinliğin sonucunu ya da etkinlikteki dönem noktasını simgelerken” (Vygotsky, 1998, s. 37) daha sonra, bu tür konuşmaların yalnızca kendine yöneltilen (self-directed) bir yapıya bürünmesi, bir diğer ifade ile kendine yönelik konuşmaların. etkinliğin başına doğru yer değiştirmesiyle, işlevini çocuğun kendi davranışlarını düzenlemesine ve böylece yerini “tasarlayıcı” ve “yönlendirici” bir yapıya bırakmaktadır. Dürtüsel kendine yönelik konuşmadan düzenleyici ya da planlı kendine yönelik konuşmalara geçiş, bilinç farkındalığındaki değişimler ile gerçekleşen aşamalı bir süreçtir (Feigenbaum; Vygotsky, 1998; Karpov, 2003b).