• Sonuç bulunamadı

Elias ve Berk (2002) sosyo-dramatik oyunun öz-düzenleme üzerinde rolü olup olmadığını sınadıkları araştırmalarında, veri toplama aracını belirt çalışma grubuna 3-4 yaş aralığında

bulunan 51 çocuğu dahil etmişlerdir. Araştırma sonucunda sosyo-dramatik deneyimlerin özellikle öz-düzenleme gelişiminde akranlarının gerisinde kalmış dürtüsel çocuklar açısından faydalı olabileceği saptanmıştır.

Jones, Rothbart ve Posner (2003), orta sınıf ailelerden gelen 3 – 4 yaş aralığındaki 33 çocuk ile gerçekleştirdikleri çalışmada Basit Simon Görevi’ni kullanarak öz-düzenlemenin üç önemli yönünü (bir çatışma ile karşı karşıya olma durumundaki ket vurma becerisi, yanlışı bulma/doğrulama ve sözel ve fiziksel kontrol stratejilerini kullanma) incelemişlerdir. Çocukların Basit Simon Söylüyor Görevi’nde kullanılan her bir uyarana (oyuncak ayı ve oyuncak fil) %87 oranında tepki verdikleri görülmüştür. Ket vurma uygulaması sırasında ise çocukların %76’sının birtakım fiziksel öz-düzenleme davranışları sergiledikleri saptanmıştır. Ayrıca 36 ve 48 ayda, görevdeki ilgili uyarana ket vurma becerisinin %22’den %90’a yükseldiği saptanmıştır.

Rueda, Rothbart, McCandliss, Saccomanno ve Posner (2005) dört ve altı yaş grubundaki çocuklara uygulanan dikkat eğitim programının etkililiğini sınadıkları çalışmada 5 günlük bir dikkat eğitim programı oluşturmuştur. Bu beş günlük eğitim 9 uygulamaya bölünmüştür. Herbir uygulama yönetici dikkat ile ilgili olabileceği öngörülen şekilde yapılandırılmış ve çeşitli seviyelere ayrılmıştır. Çocukların doğru cevapları vermesi üzerine (genellikle üç doğru cevaptan hemen sonra) seviyelerde ilerleme kaydedilmektedir. İlk üç uygulama çizgi bir karakter olan kedinin bilgisayar ekranında kumanda kolu yardımıyla izlenmesi olarak planlanmıştır: Yön uygulamasında, çocuklardan kediyi çimenli alanda hareket ettirmeleri. çamurlu alandan uzak durmaları istenmektedir. Takip etme uygulamasında, çocuklardan kediyi kuru bir halde tutmaları için hareket eden şemsiyeyi yakalamaları istenmektedir. Labirent uygulamasında ise, çocuklardan bir labirentteki kediyi hareket ettirerek yiyeceğe ulaştırmaları istenmektedir. Uyaranlar arası farkı ayırt etme uygulamasında, çocuklardan çok-nitelikli figürü (farklı çizgi karakterleri) bir diziliş içinde ayırt etmesi beklenmektedir. Bu uygulama iki farklı zorluk seviyesinde uygulanmaktadır. Bunun yanısıra çatışma çözme uygulaması ve Stroop uygulaması gerçekleştirilmektedir. Beş günlük eğitimi tamamlamak için altı yaş grubundaki çocuklar ayrıca ketleyici kontrol uygulamasına (çifçi uygulaması) dahil olurlar. Bu uygulamada, çocuklardan koyunları çitin içinde tutmaya yardımcı olmaları istenir. Çocuklardan öncelikle hayvanları (koyun ya da koyun postu giymiş kurt) hareket ettirmek için ekranın ortasında yer alan saman balyasına basmaları istenir. Çocuklara daha sonra ekranda koyun

gördüklerinde mümkün olduğunca hızlı bir şekilde tıklamaları, kurt gördüklerinde ise tepki vermemeleri konusunda bilgi verilmektedir. Araştırmanın sonucunda eğitim grubunda yer alan dört ve altı yaş grubu çocuklarının kontrol grubundaki çocuklardan daha yüksek performanslar gösterdikleri saptanmıştır.

Ogan (2008) her biri 15 ile 20 dakika arasında sonlanan sosyodramatik oyunlardan oluşan 8 oturumluk bir eğitim programı oluşturmuştur. Eğitim programının amacı, sosyodramatik oyunlar sırasında çocukların öz-düzenleme becerilerinin desteklenmesi ve desteklenmesine ilişkin çeşitli fırsatların sunulmasıdır. Her bir oyun oturumunda (yemek pişirme, diş doktoruna gitme, parkta pikniğe gitme vb.) öz-düzenlemeyi destekleyici olarak belirlenmiş dokuz teşvik edici cümle yer almaktadır. Bu dokuz teşvik edici cümleden üç tanesi planlamayı (örn. John ve annesi birlikte yemek pişirecekler. İlk olarak ne yapmaları gerekir?), üç tanesi prososyal becerileri (örn. Anneye masayı kurmasında kim yardımcı olacak?), üç tanesi ise ketleyici kontrolü (örn. Bu tatlılar gerçekten çok güzel görünüyor. Ama bu tatlıları yemek için akşam yemeğine kadar beklemeliyiz. Akşam yemeğine kadar beklememize yardımcı olacak ne yapmalıyız?) desteklemeye yöneliktir. Araştırmada sekiz haftalık süreçte serbest oyun oynayan kontrol grubundaki çocukların deney grubunda bulunan çocuklardan öz-düzenleme açısından daha fazla kazanım elde ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Thorell, Lindqvist, Nutley, Bohlin ve Klingberg (2009)’ın araştırması, okul öncesi örneklemde ket vurmaya ve çalışma belleğine dayalı bir eğitim programının oluşturulmuştur. Bu araştırmada, okul öncesi eğitime devam eden dört ve beş yaş grubundaki dört farklı grubun (iki deney grubu, bir aktif kontrol grubu ve bir pasif kontrol grubu) bulunduğu bir deneysel desen çizilmiştir. Araştırmada deney gruplarında ve aktif kontrol grubunda bulunan çocuklara, beş hafta süresince her gün 15 dakikalık bilgisayar oyunlarına dayalı bir eğitim programı uygulanmıştır. Aktif kontrol grubundaki çocuklar piyasada satılan bilgisayar oyunlarını oynarken, deney gruplarındaki çocuklar beş farklı görevden oluşan iki farklı bilgisayarlaştırılmış eğitim programına dahil olmuşlardır. Bu programlardan ilki çalışma belleği programıdır. Bu programda birkaç görsel uyaran bilgisayar ekranında belirli bir sıra ile sunulmaktadır. Çocuklardan bu görsel uyaranların konumlarını ve sıralarını hatırmalaması ve fareye tıklayarak doğru sıralamayı gerçekleştirmesi beklenmektedir. Bir diğer program ise ketleyici kontrol programıdır. Bu program ketlemenin çeşitli şekillerini (baskın motor tepkiye ket vurma. sürdürülmekte olan

tepkiyi durdurma ve müdahale kontrolü) içeren beş farklı görevden oluşmaktadır. Örneğin çocuklardan belirlenmiş bir uyaran (meyve) sunulduğunda tepki vermeleri, ancak diğer bir uyaran (balık) sunulduğunda tepki vermemeleri istenmektedir. Araştırma sonucunda çalışma belleği eğitim programının dikkat boyutunun yanısıra çalışma belleği konusunda hem sözel hem de uzamsal boyutta etkili olduğu ancak ketleyici kontrol eğitim programının etkili olmadığı saptanmıştır.

Bernier, Carlson ve Whipple (2010), ebeveyn-bebek etkileşiminin niteliği ile çocuğun yürütücü işlevleri arasındaki prospektif bağı incelemişlerdir. Çocukların yürütücü işlevleri 18 ayda ve 20 ayda değerlendirilmiştir. Anne hassasiyeti, düşünceliliği ve özerklik desteği çocuklar 12-15 ay aralığındayken değerlendirilmiştir. Üç anne-babalık boyutunun da çocuğun yürütücü işlevi ile ilgili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Köylü (2010), yönetici işlevleri davranışsal açıdan değerlendirebilmek için geliştirilmiş nöropsikolojik bir davranış değerlendirme envanteri olan Yönetici İşlevlere Yönelik Davranış Değerlendirme Envanteri’nin (YİYDDE) ebeveyn ve öğretmen formlarının, sağlıklı ve klinik Türk örneklemlerindeki güvenilirlik ve geçerlilik çalışmasını yapmayı amaçladığı araştırmasında, araştırma grubuna beş – on sekiz aralığındaki 312'si sağlıklı (213 kız, 99 erkek), yaşları altı ile on sekiz arasında değişen 50'si klinik tanı almış (15 kız, 35 erkek) olmak üzere toplam 362 kişiyi dahil etmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak YİYDDE formlarına ek olarak, çocuklar ve gençler için geliştirilmiş olan çeşitli davranış değerlendirme ölçekleri de kullanılmıştır. YİYDDE “Ebeveyn Formu” ve “Öğretmen Formu” olmak üzere iki formadan oluşmaktadır. Her iki formda da 86 adet belli bir davranışı belirten ifade bulunmaktadır. Temel bileşenler analizi kullanılarak yapılan faktör analizi bulguları, YİYDDE formlarının orijinal formlarla paralel olarak iki faktörlü bir yapıya sahip olduklarını, ancak faktöryel dağılımlarının orijinal formlardan farklı olduğunu göstermiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bu bulgular, YİYDDE formlarının, bazı sınırlılıkları olmasına karşın sağlıklı ve klinik Türk örneklemlerde kullanılabilecek, kapsamlı, güvenilir ve geçerli değerlendirme araçları olduğuna işaret etmektedir.

Pasalich, Livesey ve Livesey (2010), dört ve beş yaş grubundaki (M=58.60) çocukların Güneş ve Ay Stroop Testi ile Gündüz ve Gece Stroop Testi’nin yeniden düzenlenmiş şeklindeki performanslarını karşılaştırmayı amaçladıkları çalışmalarında dört – beş yaş

grubun arasındaki 40 çocuğu örneklem grubuna dahil etmiştir. Araştırma sonucunda çocukların Gündüz ve Gece Stroop Testi’nin yeniden düzenlenmiş şekline %82.69 oranında doğru cevaplar verdikleri; her iki stroop testi arasında anlamlı bir birliktelik olmadığı ancak Gündüz ve Gece Stroop Testi’nin yeniden düzenlenmiş şeklinden elde edilen performanlar ile yönetici işlevlere ilişkin kullanılan diğer ölçme araçlarından elde edilen performanslar arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Aktan Erciyes (2011), üç yaşından itibaren tam zamanlı ingilizce eğitim almanın anadile ve yönetici işlevlere olan etkisini araştırmayı amaçladığı araştırmaya dört ve beş yaş çocuklarında 106 çocuk dahil olmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak TEDİL (Test of Early Language Development- Türkçe versiyonu), TELD-3 (Test of Early Language Development, İngilizce versiyonu), Anlatı Becerileri ve yönetici işlevler testleri: DCCS, Canavar Oyunu, Gece/gündüz görevi, Atıştırmayı erteleme görevi ve Hediyeyi erteleme görevi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda ikinci dildeki yetkinliğin yönetici işlevler üzerinde olumlu etkisi olacağına yönelik hipotez kısmen doğrulanmış, DCCS skorlarının ve atıştırmayı ve hediyeyi erteleme puanlarından oluşturulan erteleme endeksinin üzerinde ikinci dil yetkinliğinin etkisi saptanmıştır.

İvrendi (2011), davranışsal öz-düzenleme, aile ve çocuk özelliklerinin çocukların sayı hissini yordayıcılık gücünü araştırdığı çalışmasında örneklem grubuna anasınıfına devam eden 71 çocuğu dahil etmiştir. Araştırmada çocukların davranışsal öz-düzenlemelerini belirlemek için Ponitz, McClelland, Jewkes, Connor, Farris ve Morrision (2008) tarafından geliştirilen ve öz-düzenlemenin üç farklı boyutu için de geçerli ve güvenilir olan Baş, Ayak parmakları, Dizler ve Omuzlar (Head, Toes, Knees and Shoulders) isimli araç Türkçe’ye uyarlanarak kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öz-düzenlemenin, anne eğitim düzeyinin, cinsiyetin ve yaşın, sayı hissini yordayan değişkenler olduğu ortaya konmuştur.

Özdemir (2011), küçük yaştaki çocuklarda çatışan davranışı ketleme ve süreli ketleme becerilerinin çalışan bellek ve mizaç ile farklı ilişkiler kurup kurmadığını araştırmayı amaçladığı tez çalışmasında, çalışma grubuna 24 ay ile 36 ay aralığındaki 36 çocuk dahil olmuştur. Araştırmada veri toplama amacıyla çalışan bellek kapasitesini ölçen Taklit Ederek Sınıflandırma (IST-Imitation Sorting Task) Testi, çatışan davranışı ketlemeye yönelik üç, süreli ketlemeye yönelik üç olmak üzere toplam altı oyun ve Erken Çocukluk Dönemi Davranış Anketi Kısa Formu (ECBQ- Early Childhood Behavior Questionnaire)

kullanılmıştır. Uygulanan hiyerarşik regresyon analizleri sonucunda, yaşın etkisi kontrol edildiğinde, çalışma belleği kapasitesinin çatışan davranışı ketlemeyi süreli ketlemeye göre daha yüksek bir oranda yordadığı ortaya koyulmuştur. Ayrıca Erken Çocukluk Dönemi Davranış Anketi aracılığıyla olumsuz duygulanım, kabarma ve çaba gerektiren kontrol açısından ölçülen mizaç özellikleri süreli ketlemeyi yordamadığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra çatışan davranışı ketleme ve herhangi bir mizaç özelliği arasında da ilişki görülmemiştir. Öte yandan, yaşın etkisi kontrol edildiğinde dahi, çatışan davranışı ketleme ve süreli ketleme arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

Fındık Tanrıbuyurdu (2012), Okul Öncesi Öz Düzenleme Ölçeği (OÖDÖ)'nin geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yapmayı amaçladığı araştırmasında, araştırma grubuna .48-72 aylar arasında olan 233 çocuğu dahil etmiştir. Araştırma sonucunda ilgili ölçeğin iki faktörlü (Dikkat/Dürtü Kontrolü ile Olumlu Duygu) bir yapı sergilediği ve toplam varyansın %52'sini açıkladığı tespit edilmiştir. Ölçeğin tümünün güvenirlik katsayısı .83 olarak belirlenmiştir. Ölçeğin Dikkat/Dürtü Kontrolü alt boyutu için güvenirlik katsayısı .88 ve Olumlu Duygu alt boyutunda için ise .80 olarak bulunmuştur. Belirlenen bağımsız değişkenler ile çocukların öz düzenleme düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılan analizlere göre çocukların öz düzenleme düzeyleri yaşları ile doğru orantılı bir artış göstermiştir. Bunun yanı sıra cinsiyet, çocukların devam ettikleri okul öncesi eğitim kurumunun türü, anne-baba yaşı ve doğum sırası değişkenleri ile çocukların öz düzenlemeleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı belirlenmiştir.

Röthlisberger, Neuenschwander, Cimeli, Michel ve Roebers (2012) yürütücü işlevleri temel alan küçük grup müdahale programının beş ve altı yaş grubu çocuklar üzerindeki etkisini araştırdıkları çalışmada, müdahale programlarını üç bileşen (çalışma belleği, bilişsel esneklik ve müdahale kontrolü) temelinde oluşturmuştur. Müdahale programında yönetici işlevlerin herbir bileşenine ait en az beş görev olmak üzere toplam 19 görev yer almaktadır. Bu görevlerin on altısı alayazında yürütücü işlevlerin ölçülmesi amacıyla geliştirilen görevlerden (örn. Simon Söylüyor gibi) ve bu görevlerin yeniden düzenlenmiş biçimlerinden oluşmaktadır. Günlük programın 30 dakikası, küçük ve büyük grup uygulamaları arasındaki dengenin sağlanması açısından, büyük grup için bir görev, iki çocuk için bir görev ve bir bireysel görev şeklinde düzenlenmiştir. Program, haftanın iki günü uygulanmış, diğer üç gün ise sınıf öğretmenleri kendi programlarını uygulamaya devam etmişlerdir. Altı haftalık süreç boyunca kontrol grubunda bulunan çocukların eğitim

programlarında herhangi bir değişikliğe yer verilmemiştir. Araştırma sonucunda küçük grup müdahalesinin beş yaş grubu çocukları için çalışma belleği ve bilişsel esneklik süreçlerinde ilerleme sağlamasına katkıda bulunduğu ve altı yaş grubu çocukları için müdahale kontrolünde anlamlı farklılık yarattığı tespit edilmiştir.

Russell, Londhe ve Britner (2013), laboratuar ortamında ebeveynlerin sergiledikleri davranışlar ile çocukların doyumu ertelemeleri arasındaki birlikteliği sınadıkları çalışmalarında, araştırma grubuna iki ve üç yaş aralığındaki 50 çocuğu ve bu 50 çocuğun bakımını üstelenen birincil kişileri dahil etmişlerdir. Veri toplama aracı olarak çocukların doyumu ertelemelerini belirlemek için hediyeyi erteleme görevi ile ebeveynler için Child Temperament (EASI-III) Questionnaire (Çocuk Mizacı Ölçeği) kullanılmıştır. Hediyeyi erteleme görevi için çocuklar üç farklı grup olarak sınıflandırılmıştır: Erteme, dokunma ve gitme ve ertelememe. Çocuklara benzer şekilde ebeveynler de üç farklı grupta sınıflandırılmıştır: Yönlendirici olmayan (ebeveynler herhangi bir etkileşim başlatmaz), aktif ( ebeveynler üçten fazla etkileşim başlatmaz) ve çok aktif (ebeveyn çocuğuyla dört ya da daha fazla etkileşim başlatır). Araştırmada elde edilen bulgular, üç farklı çocuk grubunun duygusallık ve dürtüsellik açısından anlamlı farklılık gösterdiği, aynı zamanda ebeveynlerin etkileşim miktarının çocukların bekleme davranışı üzerinde etkili olduğu, yüksek seviyede etkileşim kuran ebeveynlerin çocuklarının bekleme davranışına yardımcı olduklarını göstermiştir.

Williford, Vick Whittaker, Vitiello ve Downer (2013), çocukların öğretmenleri ile, akranları ile etkileşiminin ve çeşitli görevlere katılımının öz-düzenleme kazanımları ile nasıl bir birliktelik gösterdiğini saptamayı amaçladıkları araştırmada, çalışma grubuna okul öncesi eğitimine devam eden 341 çocuk dahil edilmiştir. Veri toplama amacıyla çocukların öz-düzenlemeleri sonbahar ve ilkbahar dönemlerinde gözlem yoluyla ve öğretmen raporları üzerinden incelenmiştir. Öğretmen raporları için Hightower ve arkadaşları (1986) tarafından geliştirilen Öğretmen-Çocuk Derecelendirme Ölçeği (Teacher-Child Rating Scale) ile Shields ve Cicchetti (1997, 2001) tarafından geliştirilen Duygu Düzenleme Kontrol Listesi (Emotion Regulation Checklist) kullanılmıştır. Aynı zamanda çocukların öz-düzenlemelerinin belirlenmesi amacıyla Smith-Donald, Raver, Hayes ve Richardson, (2007) Okul Öncesi Öz-Düzenleme Değerlendirmesi’nde (Preschool Self-Regulation Assessment) yer alan iki görev (Kalem Vuruşu ve Oyuncak Sıralama) kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenleri ile olumlu etkileşim içindeki çocuklarla

bu çocukların yönetici işlevlere yönelik kazanımları arasında bir birliktelik olduğu ve çocukların ilgili göreve aktif katılım sağlama durumları ile duygu düzenleme kazanımları arasında bir birliktelik olduğu saptanmıştır.

Becker, McClelland, Loprinzi ve Trost (2014), aktif oyunların öz-düzenleme ve akademik başarı ile ilişkili olup olmadığını araştırdıkları çalışmalarında, Head Start programına devam eden 46 – 70 ay arasındaki 51 çocuğu araştırma gruplarına dahil etmişlerdir. Araştırmada aktif oyunu ilişkin veri toplama amacıyla ActiGraph GT1M isimli bir ivmeölçer, öz-düzenlemeye ilişkin veri toplama amacıyla Cameron Ponitz, McClelland, Matthews ve Morrison, (2009) tarafından geliştirilen Baş – Ayaklar – Dizler ve Omuzlar isimli bir görev kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular yüksek düzeyde aktif oyun oynayan çocukların öz-düzenlemede daha iyi olduklarını ve erken dönem okuma ve matematik puanlarının daha yüksek olduğunu göstermiştir.

Bono ve Bizri (2014), üç ve beş yaşlarındaki çocukların dil becerileri, kendine yönelik konuşma düzeyleri ve öz – düzenleme becerileri arasındaki ilişkiyi sınamak için gerçekleştirdikleri çalışmada, araştırma grubuna üç ve beş aralığındaki 63 çocuğu dahil etmişlerdir. Araştırmada veri toplama amacıyla, dil becerilerini belirlemek için Zimmerman, Steiner ve Pond, (1979) tarafından geliştirilen Okul Öncesi Dil Ölçeği (Preschool Language Scale, PLS-4), kendine yönelik konuşma miktarını belirlemek için hem kamera kayıtları hem de öğretmen raporları, öz-düzenleme becerilerini belirlemek için ise Kendall ve Wilcox (1979) tarafından geliştirilen Öz-Kontrol Ölçeği (Self-Control Rating Scale, SCRS) kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular, dil becerilerinin öz- düzenleme ile olumlu bir ilişki içinde olduğunu göstermiştir. Ancak kendie yönelik konuşmanın, özellikle ilgili görev ile ilişkili kendine yönelik konuşmanın, dil becerileri ve öz-düzenleme ile olumsuz bir ilişki içinde olduğu saptanmıştır. Ayrıca yüksek düzeyde dil becerilerine sahip çocukların daha az miktarda kendine yönelik konuşma kullandıkları ve öz-düzenleme becerilerinde daha iyi oldukları tespit edilmiştir.

Pears, Kim, Healey, Yoerger ve Fisher (2014), çocukların öz-düzenleme becerilerine dayalı olarak oluşturdukları ve ebeveynlik becerilerini ve aile katılımını içeren okula hazır bulunuşluk eğitiminin etkisini araştırmıştır. Bu araştırmaya 209 aile katılım göstermiştir. Araştırmada, çocuklar okula başlamadan iki ay önce başlayan ve okula başlamanın ardından iki ay devam ettirilen KITS adında bir eğitim programı hazırlanmıştır.

Öğretmenlerden ve gözlemci raporlarından elde edilen verilerin analizi sonucunda uygulanan eğitimin çocukların öz- düzenlemeleri üzerinde olumlu etki yarattığı saptanmıştır. Buna ek olarak, eğitim programının, etkili olmayan ebeveynlik davranışlarının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde indirgenmesine katkı sağladığı tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular genel olarak gelişimsel yetersizliklere ve davranışsal sorunlara sahip olan çocukların okula uyumlarının okula hazırbulunuşluk becerilerine yönelik hazırlanan bir eğitim programı ile ilerletilebileceğini göstermektedir.