• Sonuç bulunamadı

2.2. Kimlik Tespitinde Uygulanan Yöntemler

2.2.10. Adli Antropoloji Çalışmaları ve Uygulama Alanları

2.2.10.3. Kimliklendirmede Kemiklerden Saptanabilecek Özellikler

2.2.10.3.5. Kemiklerle Yaş Tayini

Adli tıp uygulamalarında kimliği bilinmeyen ve yaşı ile ilgili şüphe duyulan olgularda yaş tespiti çalışmaları isteğe bağlı olarak veya mahkeme talebiyle yapılmakta olup kimliklendirmenin önemli bir parametresidir (91). Bulunan kalıntılarda kemik ve dişlerin dikkatli şekilde değerlendirilmesi gerekir (6,92).

Öncelikle kemiklerin bir çocuğa mı, yoksa erişkine mi ait olduğuna karar verilmelidir (75,93,94). Ossifikasyon noktaları kemiklerin değişik zamanlarda farklı özellik göstererek gelişmesi ile ilgilidir. Bu noktaların belirli yaşlarda görülmesi, süturların ve epifiz hatlarının belirli yaşlarda kapandığının bilinmesi, yaş tahmininde yardımcı olur (51).

Yaş tahmini yapılırken kalıntılar her grup için uygun kriterler kullanılmak üzere üç farklı grup halinde değerlendirilir (6,92). Ancak kemiklerden fizyolojik yaş belirlenebilir. Kemik yaşı arttıkça kemiklerden yaş tahmini yapmak zorlaşmaktadır (75,92,94).

2.2.10.3.5.1 Erişkin Öncesi Dönem

Bu dönem fetüs, yenidoğanlar, infantlar, çocuklar ve adölesanlar olmak üzere her dönem için değerlendirme yapılır (92).

Fetus: Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki dönem içinde bulunan gebelik ürünüdür (95). Bu dönemde yaş tahmininde dişlerin gelişiminin değerlendirilmesi iskelet gelişiminin değerlendirilmesinden daha geçerlidir. Schour ve Massler tarafından oluşturulan, Logan ve Kronfeld tarafından geliştirilen cetveller, yaş aralığının dar olması ve dişler ile ilgili

26 varyasyonları tanımlamaması gibi dezavantajları olmasına rağmen kolaylıkla kullanılmaktadır (92).

Bir erkek fetusta ölüm sonrası gestasyonel yaşın belirlenmesi için uzun kemiklerin ölçümünün, ayak ölçümü ve ultrasaund kriterlerine göre yapılan gestasyonel yaş belirlemesi ile karşılaştırıldığı bir çalışmada, ulna, radius, tibia ve fibula diafiz uzunluklarının radyografik olarak belirlenen ölçülerinin ultrasound ile tahmin edilen gestasyonel yaş ile korele olduğu bulunmuştur (96).

Fetal orbitanın ve yüzün çeşitli ölçümlerinin karşılaştırılarak yapıldığı çalışmalarda da bu ölçümlerin fetal yaş tahmininde kullanılabileceği değerlendirilmiştir (97).

Yenidoğan: Hayatın ilk 27 gününü kapsayan dönemdir (98).

Bu dönemde ön fontanel, femurun distal epifizinin kemikleşme noktası, 1. Kalıcı molar dişin direkt grafi ile değerlendirilmesi ile yenidoğanın matür olup olmadığı değerlendirilebilir. Uzun kemiklerin diafiz uzunluklarının ölçümleri varyasyonlar nedeniyle faydalı olmamakla birlikte yine de diğer bulgularla birlikte değerlendirilmesi faydalı olabilir (92).

Bebekler ve çocuklar: Çeşitli yazarlara göre değişmekle birlikte 28 gün-2 yaş arası olan dönem bebeklik, 11yaşa kadar olan dönem de çocukluk dönemi olarak tanımlanır (98).

Çocuk iskeletlerinde yaş tayini açısından diş sürmesi ve mineralizasyonunun durumu, uzun kemiklerin boyları ve epifiz plaklarının durumu değerlendirilir (6,75,92,94). Süt dişleri doğumu izleyen 9. ayda sürmeye başlar, 3 yaşa dek devam eder. Sürekli dişler 6-20 yaş arasında sürerler (2). Ancak diş sürme, varyasyon gösterebilen bir durum olduğundan iyi bir indikatör değildir (75). Diş köklerinin transparanlığının ve diş mineralizasyonunun değerlendirilmesi dişlerin yaş tayini açısından kullanımında önemlidir (75,99).

Bebeklerde kafatası kemiklerinin, özellikle temporal, oksipital ve frontal kemikleşme, çocuklarda da uzun kemik ve el bilek kemiklerinin kemikleşme noktaları, yaş tahmini açısından değerlendirilebilir (92).

Adölesanlar: Çoğunlukla hızlı bedensel ve ruhsal gelişimin olduğu, ırk, iklim ve sosyoekonomik koşullara göre değişiklik göstermekle birlikte kızlarda 13, erkeklede 14 yaşında başlayan, yine yazaralara göre farklılık göstermekle birlikte kızlarda 18, erkeklerde 20-21 yaşına kadar süren dönemdir (100). Bazı sistemlere göre bu dönemin 11-12 yaşında başladığı kabul edilmektedir (98).

27 Diş mineralizasyonu, uzun kemiklerin uzunlukları ve epifizlerinin kapanma durumu, adölesanlarda yaş tayininde kullanılır (93). Epifizlerin kapanma durumu her kemik için farklı dönemlerde olduğundan bu özellik yaş tahmininde kullanılabilir. Üçüncü Molar dişin sürmesi, taç gelişimi ve köklerinin kapanması da dikkate alınarak bu dönemde yaş tahmini yapılabilir (6).

Diğer vücut bölgelerinin bulunamadığı hallerde direkt grafi ile iliak kemik, torasik ve lomber vertebral halkaların kapanıp kapanmadığının değerlendirilmesi bu dönem için uygun yöntemlerdir (92).

2.2.10.3.5.2 Geçiş Dönemi (Genç Erişkinler)

Bu dönem 20-25 yaşları arasındaki dönem kabul edilir (92).

Epifizer kaynaşma: Epifizlerin kaynaşma zamanı her kemik için farklıdır, dolayısı ile epifizler kapanana kadar yaş tayininde kullanılmaya elverişlidir. Epifiz hatlarının kapanması kadınlarda erkeklere göre 1 yaş daha öndedir. Genelde 25 yaşından sonra yaş tayininde epifizlerin kullanılması zorlaşır (51,92,101).

Üçüncü moların çıkış zamanı: 3. molar dişin çıkış yaşı, taç kısmının gelişimi ve köklerinin kapandığının radyolojik olarak saptanması da yaş tayininde kullanılabilir(6,92).

Baziller kaynaşma: Genç erişkinlerde yaş tayininde kullanılabilir. Kafatası süturlarının birleşmesi iç laminada daha önce görülür (51). Kafa tabanındaki sfenoid ve oksipital kemiklerin birleşme bölgesi 25 yaşında tamamen kapanır (101). Sagittal sütur kapanmışsa, kişinin en az 22 yaşında olduğu söylenebilir (51). Kafatası süturlarının kapanma zamanı kişisel farklılık gösterdiğinden yanılma olasılığı fazladır ve pratikte kullanılmaz (2,6, 101).

2.2.10.3.5.3 Erişkinler

Erişkinlerde yaş tahmini yapmak, dişlerin ve iskeletin gelişimi tamamlandığından oldukça zordur. Daha çok kemiklerdeki ve dişlerdeki fizyolojik dejenerasyonların değerlendirilmesi ile yaş tahmin edilmeye çalışılır (6,92,94).

Symphysis pubis: Metamorfozun incelenmesi, yetişkin iskeletlerindeki yaş tayini için önemlidir. Bu konuda ilk çalışmalar 1920’de Todd tarafından kemik koleksiyonları üzerinde yapılmıştır (94). Daha sonra McKern ve Stewart’ın erkeklerde kullanım açısından geliştirdiği 3 komponentli metot ile Gilbert ve McKern’in kadınlar için modifiye ettiği metotlar vardır (94,101). Ancak en güvenilir metodun 1990’da Suchey-Brooks tarafından geliştirilen metot

28 olduğu belirtilmiştir (101). Özellikle taze, iyi korunmuş cesetler üzerinde uygulanması faydalıdır (92).

İliak kemiğin auriküler yüzünün incelenmesi: İliak kemiğin aurikuler yüzünün 2004 yılında Osborne ve ark. tarafından 6 fazlı incelemesi yapılmıştır. Yöntem, eklem yüzeyi ile retroaurikuler alanın değerlendirilmesi temeline dayanır (92,94,102).

Kostaların sternal uç kemik morfolojilerinin incelenmesi: Kostaların sternal uç kemik morfolojilerinin yaşla birlikte gösterdiği değişiklikler özellikle sağ 4. kostada incelenerek bulunan kalıntıların yaşı tahmin edilebilir (3,74,92,94,103). Bunun için İşcan ve ark. tarafından kolay uygulanabilen bir yöntem geliştirilmiş ve “Faz Analiz Yöntemi” ile kostalar gösterdikleri metamorfoza göre 9 faza ayrılmıştır. Her faz belirli bir yaş aralığına göre oluşan değişiklikleri içermektedir. Kolay, hızlı uygulanabilir bir yöntemdir (3,92).

Klavikular medial epifizdeki kapanma: Yapılan çalışmalarda, klavikula medial epifizinin 19-21 kronolojik yaşı civarında kapandığı, 19 yaşından önce kapanmadığı gösterilmiştir (92,104).

Hiyoid kemik füzyonu: Hyoid kemiğin gövdesi ile büyük boynuzu arasındaki füzyon, yaşla birlikte artmaktadır. Kemik füzyonu 20-30 yaşlar arasında başlar, 50 yaş ve üzeri gruplarda en yüksek seviyeye ulaşır (3). Yapılan çalışmalarda hyoid füzyonunun tamamlanmasının 30 yaşından önce nadiren görüldüğü bildirilmiştir (105). Aynı zamanda hyoid kemikten yapılacak metrik ölçümlerin ve füzyon derecesinin belirlenmesinin de yaş tahmininde kullanılabileceği gösterilmiştir (106).

Dişler: Diş tabakalarında aspartik asit raseminizasyon oranının belirlenmesi, diş büyüme halkalarının değerlendirilmesi ile yaş tahmini çalışmaları yapıldığı belirtilmiştir (94,75).

Histolojik metot (Histolojik Yaşlandırma-Histomorfometri): Histomorfometri, mikroskobik düzeyde yaşla azalma gösteren trabeküler kemik volümü ile kompakt kemik arasındaki oranın karşılaştırılmalı olarak ölçülmesi yöntemidir (12). Genellikle 30 yaş üzerinde uzun kemiklerin gövde kısmında alınan kesitlerin mikroskobik olarak incelenmesi ile osteon sayısının artması, Havers Kanallarının çaplarının azalması değerlendirilebilir (6,94).

İliak kemik ile yaş tayini açısından yapılan bir çalışmada; histomorfometrik olarak trabeküler hacim ve kortikal kalınlığın ölçülmesinin, yaş tayininde anlamlı olduğu bulunmuştur (6,94,107). Histomorfolojik teknikler özellikle osteon boyutu, tipi ve yoğunluğu,

29 Havers Kanallarının çapı ve sayısı, kortikal kalınlık ölçümünün değerlendirmesi şeklinde olup bu değerlendirmeler femur için 7.1-8.6, humerus için 6.2-9.5 yıl standart hata ile yaşı doğru tahmin edebilmektedir (94).

Kompleks yaşlandırma-sutural yaşlandırma: Symphysis pubis değişiminin ve spongiozun azalmasının bir arada değerlendirildiği özellikle erişkin isteletlerinin bütün olduğu durumlarda doğruya en yakın sonuçları verdiği için önemli bir yöntemdir (3,6,51).

Yaş tahmininde diğer bir metot ise, kemiklerin histolojik özellikleri ile dişlerin histolojik, radyolojik ve makroskopik özelliklerinin kombine kullanılması yöntemleridir ki bu yöntem de 6-10 yıl standart hata ile yaş tayini yapabilmektedir (75,94).

2.2.10.3.6 Yaşayanlarda Yaş Tayini

Yaş tahmini, sadece kimliği belli olmayan cesetler için değil, canlılar için de önemlidir. Çünkü kişinin yaşının net olarak belirlenmesi gereken hukuki durumlar vardır. Ülkemizde Türk Ceza Kanunu’na göre 18 yaş altında ister sanık ister mağdur olsun, hukuki ve cezai sorumluluk açısından farklar vardır. Oniki yaşın altındakilerin cezai sorumluluğu yoktur ancak 18 yaş üzerindekiler erişkin olarak yargılanır. Oniki - onbeş yaş arası çocuklar ise fiilin hukuki anlam ve sorumluluğunu algılama, davranışlarını yönlendirme yeteneğine göre değerlendirilir (108). Benzer şekilde farklı ülkelerin kanunlarına göre de kanunen sorumluluk yüklenebilecek yaşlar (14,18 veya 21 yaş) açısından herhangi bir kimlik belgesi olmayan, ya da yaşını küçük veya büyük beyan eden bireyler için yaş tahmini yapılması önemlidir (32).

Yaşayanlar için yaş tayini yapılabilmesi açısından izlenecek yöntemler, Study Group of Forensic Age Diagnostics tarafından belirlenmiştir. Fizik muayene, antropometrik analizler ve seksüel gelişimin değerlendirildiği 3 aşamalı bir uygulama tanımlanmıştır (92). Ancak bu uygulamalar sırasında yasalar ve etik kurallar göz önüne alınmalıdır. Bu yöntemler ile çocuklarda ve gençlerde yaş tayini yapılabilmesi mümkün olmasına rağmen erişkinlerde yaş tayini yapılması halen oldukça zordur (92).

Yaşayanlarda kemiklerde yaş tayini açısından el grafileri, klavikula medial eklem grafileri ile, fiziksel matüritenin vücuttaki ve dişlerdeki bulgularının birlikte değerlendirilmesi önemlidir. 1935 yılından beri çeşitli radyografik atlaslar kullanılmaktadır (108-110). Yaş tayini amacıyla grafilerin değerlendirilmesinde en güncel atlaslar, Greulich and Pyle, Tanner– Whitehouse, Gök ve Thiemann, Nitz & Schmeling atlaslarıdır. Bu atlaslara göre yaş tayini prensibi, çekilen grafilerin atlaslardaki görüntü ile karşılaştırılması ve yaş tahmininde

30 bulunulmasıdır (108-110). Ülkemizde yaş tespiti amacıyla özellikle “Adli Tıp’ta Yaş Tayini” kitabı kullanılmakta, bu kitapla yapılan yaş tahminlerinde özellikle ergenlik döneminde kemik yaşının kronolojik yaşın yaklaşık 2 yıl önünde olduğu bildirilmektedir (91). Gilsanz ve Ratib tarafından düzenlenen ve iskeletin matüritesini gösteren ölçümleri temel alarak dijital bir atlasın da kullanıldığı belirtilmiştir (108-110).

Kemik yaşı, uzun kemiklerin kemikleşme merkezlerinin görülmesi ve epifizlerin radyolojik olarak incelenmesi ile tespit edilir. Kemikleşme merkezlerinin ortaya çıkışı ve gelişimi belirli bir sıra izlediğinden, yaş tayininde kullanılabilir (2). Ancak kemiklerin gelişimini tamamlaması her birey için farklıdır ve hormonal, sosyoekonomik durum, iklim şartları, beslenme, geçirilen hastalıklar gibi çeşitli faktörlere bağlıdır (51,109).

Kemiklerden yaş tahmini amacıyla yaşlara göre röngen tetkiki yapılacak vücut bölgeleri özellik arzetmektedir (109,111);

0-22 yaşları arasında: El parmak ve tarak kemikleri, radius, ulna alt epifiz grafileri, ön ve yan dirsek grafisi, humerus boynu ve skapula boynunu gösteren omuz grafisi, iliyak üst, iskiyon alt kenarını içine alan tek taraflı pelvis grafilerinde kemikleşme noktalarının oluşumu ve epifiz hatlarının kapanması değerlendirilir (2,109,111).

23-40 yaşları arasında: Yan sakrum ve koksiks grafisi, 40 yaş civarında: Yan sternum grafisi (51).

45-50 yaşlarında: Göğüs ön grafisi (51,109,111).

Kemik yaşının belirlenmesi ilk 3 ayda diz ve ayak kemiklerinin, daha büyüklerde el ve el bileği kemiklerinin radyolojik olarak incelenmesi ile yapılabilir (111).

El bileği kemiklerinin kemikleşme özellikleri, yaş hakkında oldukça faydalı bilgiler sağlamaktadır. Bu kemiklerin mineralizasyonu doğumla başlar, kızlarda 13 yaşında, erkeklerde 15 yaşında tamamlanır (112). Örneğin 3. yaşta el bileğinde 3 kemiğin kemikleşme noktalarının görülmesi, 4. yaşta el bileğinde 4, 5. yaşta 5 kemik nüvesinin görülmesi, 8-9. yaşta el bileğindeki 7. kemiğin oluşmuş olup şekillenmesinin ilerlemesi, yaş tahmini hususunda belirleyici olabilir. On yaş civarında olekranon mercimek büyüklüğünde seçilebilir (51,109).

Ulna ve radiusun mineralizasyonu da 16-17 yaşlarında tamamlanır (112). Önce radius üst epifizi, ardından radius ve ulna alt epifizleri kapanır (51,109).

31 Humerus üst epifizi, femur başı ile alt epifizi, tibia üst epifizi ve fibula epifizleri 18-19 yaşlarında kapanır. Humerus diafiz hattı kenar çentiği şeklinde kısmen açık olabilir (51,109).

Pelvisi oluşturan kemiklerden iliak kemiğin üst kenar epifizi ile iskion alt kenar epifizi 21 yaş sonunda kısmen kapanmaya başlar, 22. yaşın sonunda tamamen kapanır (109).

Yirmi iki-yirmi beş yaşları arasında yaşı kesin olarak tespit etmeye imkân yoktur, ancak 25 yaşında sakrum kemiği son vertebrası ile üzerindeki vertebranın arası birleşmeye başladığından, kişinin 25 yaşında olduğu, tam birleşme görüldüğünde ise 25 yaşının üstünde olduğu söylenebilir (109,111).

Kırk yaş civarında yan sternum grafisinde sternum ksifoidi ile gövdesinin birleştiği görülür (51,109).

Kırkbeş-elli yaşlarında göğüs ön grafisinde sternum kemik gövdesi ile manibrium sterninin birleştiği, sternumun tek kemik halini aldığı görülür (51,109,111).

Vertebralar, yaş ve cinsiyet tahmini açısından diğer kemiklere oranla daha az çalışılan kemiklerdir.

Bu çalışmanın konusu olan servikal 1. vertebra, kafatası ve aksis arasında bulunur. Vertebra gövdesi, spinöz proçesi ve eklem diski bulunmayan özel bir servikal vertebradır (26). Ön ve arka arkusu bulunur. Ön arkusta longus colli kası için insersio bölgesi olan bir tüberkül, arka arkusta da rectus kapitis posterior minör kası için insersio bölgesi olan bir tüberkül bulunur (113). Ön iç kısmında aksisin densi ile eklem yaptığı bir çukur bulunur (26). Başın rotasyon hareketinden sorumludur. Aynı zamanda atlanto oksipital eklem aracılığıyla oksipital kemikle eklem yapar ve bu eklemle yaptığı fleksiyon-ekstansiyon hareketi dışında kafatası ile bütün olarak hareket eder (113).

Tarih öncesi dönemlerden kalan ve çeşitli popülasyonlara ait kemik koleksiyonlarında bulunan üst servikal vertebralarla yapılan bir çalışmada, servikal 1. vertebradan çeşitli ölçümler yapılarak geliştirilen formüller kullanılarak bu kemik ile cinsiyet ve ölüm anındaki yaş tanımlanmaya çalışılmıştır. Yaş tanımlanabilimesi için morfolojik özellikleri kullanılmıştır. Servikal 1. vertebranın asıl kemikleşme noktalarının 6 yaş itibarı ile birleştiği, matürasyonu tamamlamamış bireylerde faset eklem yüzeylerinin daha porlu bir yapıya sahip olduğu belirtilmiştir (113). Terry koleksiyonundan 100 tane 1. servikal vertebral kemik alt ve üst eklem yüzlerinden 8 mesafe ölçülerek yapılan bir çalışmada, bu vertebranın seksüel olarak dimorfik olduğu gösterilmiştir (114).

32 3. GEREÇ ve YÖNTEM

Bu çalışma kesitsel analitik bir araştırmadır. 01.03.2013 – 23.10.2013 tarihleri arasında yapılmıştır. Örneklem oluşturulmamış, Şubat 2012 – Aralık 2010 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalında herhangi bir nedenle çekilmiş olan ve arşivde bulunan kranial bilgisayarlı tomografiler ardışık olarak çalışmaya alınarak değerlendirilmiştir.

Amaç

Bu çalışmada, kimliği belli olmayan bir cesedin cinsiyetinin ve yaşının belirlenmesi amacıyla, ya da yaşı bilinmeyen bir erişkinin gerçek yaşının tespitinde radyometrik yöntemler ile servikal 1.vertebra arkus kalınlıkları ölçülerek Türk Populasyonu açısından kullanılıp kullanılamayacağının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Tomografilerin Değerlendirilme Yöntemi

Tomografi görüntüleri 128 kesitli (Discovery CT 750 HD, GE Healthcare, Somatom Defintion AS Plus, Siemens Healthcare) cihazlarla elde edilmiştir. Kesit kalınlığı 2.5 mm., 120 kV, 335 mAS, rotasyon zamanı 1 saniye, pitch 1.3, görüş alanı (field of view) 250 mm. ve Matrix 512x512’dir.

Tomografiler radyoloji arşivinden çalışma istasyonunun “prefetch” özelliği kullanılarak sisteme aktarılmıştır. Servikal 1. vertebranın görüntü alanına girdiği tomografiler seçilmiş, 1012 (504 erkek, 508 kadın) adet BT’de servikal 1. vertebranın ön ve arka arkus kalınlıkları, aksiyal planda, ön ve arka arkusun en geniş görüldüğü kesitlerden, vertebra gövdesinin 90 ve 270 derecedeki dijital ortamda, Siemens Syngo 2011 çalışma istasyonununun kemik pencere ayarlanmış imajlar ve “distance” aracı kullanılarak, kemik korteks de mesafeye katılarak santimetre birimiyle ölçülmüş, milimetre birimine dönüştürülmüştür (Resim 1).

Kişilerin sistemde kayıtlı yaşlarının ve cinsiyetlerinin doğru olduğu ve herhangi bir kemik hastalığı olmadığı kabul edilerek, kimlik bilgilerine kod numaraları verilerek yaşları, cinsiyetleri, ön ve arka arkus kalınlıkları kaydedilmiştir. Servikal 1. vertebra kırığı olanlar ya da enstrümantasyon uygulanmış olan vakalar çalışmaya dahil edilmemiştir.

33 Resim 1. Servikal 1. Vertebra Kranial BT Aksiyal Kesit Görüntüsü, Ön ve Arka Arkus Kalınlıkları Ölçümü

İstatistiksel Değerlendirme Yöntemleri

Veriler istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. İstatistik analizde tanımlayıcı tablolar, ortalama, standart sapma, ileri analizde oranlar arası farkın anlamlılığıni değerlendirmek için Kikare, iki ortalama arası farkın anlamlılığı testi (Students’ t testi), ikiden fazla ortalama arası farkın anlamlılığı (ANOVA) testleri ile ölçüm değişkenleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla Pearson Korelasyon analizi testleri kullanılmıştır. Varyans analizi (ANOVA) doğrulayıcı olarak Benferroni testi uygulanmıştır. P<0,05 anlamlı olarak değerlendirilmiştir.

Araştırma Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan izin alınarak (Tarih: 22.02.2013, Sayı:287/114) yapılmıştır.

34 4. BULGULAR

Değerlendirmeler 1012 örnek üzerinden gerçekleştirilmiştir. Örneklerin 504’ü (%49,8) erkek, 508’i (%50,2) kadındır.

Çalışmaya dahil edilen erkeklerin yaş ortalaması 48,97 ± 19,2 (14-93) kadınların yaş ortalaması 53,11 ± 19,11 (13-92), toplam grubun yaş ortalaması da 51,05 ± 19,17 (13-93) olarak tespit edilmiştir. Olguların yaş gruplarına göre dağılımları aşağıda gösterilmiştir (Tablo 1).

Tablo 1. Gruplarına Göre Olgu Sayıları.

Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam

n % n % n % 0-19 yaş 16 47,1 18 52,9 34 100 20-29 yaş 87 59,6 59 40,4 146 100 30-39 yaş 79 59,4 54 40,6 133 100 40-49 yaş 69 47,9 75 52,1 144 100 50-59 yaş 84 48,8 88 51,2 172 100 60-69 yaş 82 44,3 103 55,7 185 100 70-79 yaş 65 47,1 73 52,9 138 100 80 yaş ve üzeri 22 36,7 38 63,3 60 100 Toplam 504 49,8 508 50,2 1012 100,0

En fazla vakanın 60-69 yaş grubunda olduğu, 0-19 yaş grubunda diğer gruplara göre daha az vaka olduğu bulunmuştur.

Tablo 2. Cinsiyete Göre Arkus Kalınlıklarına İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler ve Test İstatistikleri. Cinsiyet n Ortalama (mm) Standart Sapma Minimum (mm) Maksimum (mm) Test İstatistiği, p-Değeri Ön arkus Erkek 504 6,98 0,93 4,3 10,2 t=11,972 p<0,0001 Kadın 508 6,33 0,77 4,0 8,3 Arka arkus Erkek 504 7,39 1,39 3,9 12,4 t=5,206 p<0,0001 Kadın 508 6,93 1,40 3,3 11,6

35 Ön arkus kalınlığı ortalaması erkeklerde 6,98 ± 0,93 mm iken kadınlarda 6,33 ± 0,77 mm, arka arkus kalınlığı ortalaması erkeklerde 7,39 ±1,39 mm, kadınlarda 6,93 ± 1,40 mm ölçülmüştür. Servikal 1. vertebra ön ve arka arkus kalınlığı ortalamalarının erkeklerde istatistiksel olarak anlamlı yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,0001) (Tablo 2) (Şekil 1).

Şekil 1. Cinsiyetlere Göre Arkus Kalınlıkları.

Kemikleşmenin tamamlandığı kabul edilen yaş olan 20 yaşın altındaki 34 örnek çalışma dışı bırakıldıktan sonra yaşlar 10 yıllık gruplara ayrılmıştır (Tablo 3).

36 Tablo 3. On Yıllık Yaş Grupları İçin Ön ve Arka Arkus Kalınlık Ölçümlerinin

Değerlendirilmesi. Yaş grubu n Ortalama (mm) Standart Sapma Minimum (mm) Maksimum (mm) Test İstatistiği, p-Değeri Ön arkus 20-29 yaş 146 6,57 0,91 4,4 9,3 F=1,321 p=0,245 30-39 yaş 133 6,66 0,92 4,6 8,9 40-49 yaş 144 6,71 0,91 4,3 9,2 50-59 yaş 172 6,74 0,85 4,7 9,2 60-69 yaş 185 6,68 0,94 4,0 10,2 70-79 yaş 138 6,68 0,95 4,8 9,7 80 yaş ve üzeri 60 6,40 0,93 4,3 8,3 Toplam 978 6,66 0,92 4,0 10,2 Arka arkus 20-29 yaş 146 7,15 1,36 4,5 10,9 F=1,141 p=0,336 30-39 yaş 133 6,98 1,23 4,3 10,7 40-49 yaş 144 7,30 1,52 4,2 10,8 50-59 yaş 172 7,27 1,42 4,3 12,4 60-69 yaş 185 7,22 1,50 3,3 11,4 70-79 yaş 138 7,13 1,41 3,6 10,7 80 yaş ve üzeri 60 6,92 1,34 4,0 10,5 Toplam 978 7,17 1,41 3,3 12,4

Toplam grup için 10 yıllık yaş gruplarında ön ve arka arkus kalınlıklarının yaş grupları içinde anlamlı bir fark gösterip göstermediği değerlendirildiğinde, yaş grupları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır.

37 Tablo 4. Kadınlarda 10 Yıllık Yaş Grupları İçin Ön ve Arka Arkus Kalınlık Ölçümlerinin Değerlendirilmesi. Yaş grubu n Ortalama (mm) Standart Sapma Minimum (mm) Maksimum (mm) Test İstatistiği, p-Değeri Ön arkus 20-29 yaş 59 6,15 0,81 4,4 8,3 F=0,728 p=0,627 30-39 yaş 54 6,33 0,75 4,8 7,8 40-49 yaş 75 6,35 0,78 4,3 8,2 50-59 yaş 88 6,42 0,72 4,7 8,3 60-69 yaş 103 6,34 0,81 4,0 8,0 70-79 yaş 73 6,35 0,78 4,8 7,8 80 yaş ve üzeri 38 6,38 0,76 4,3 8,3 Toplam 490 6,34 0,78 4,0 8,3 Arka arkus 20-29 yaş 59 6,89 1,28 4,6 9,9 F=0,869 p=0,517 30-39 yaş 54 6,99 1,35 4,3 10,7 40-49 yaş 75 6,86 1,41 4,2 10,3 50-59 yaş 88 7,23 1,46 4,3 11,6 60-69 yaş 103 6,82 1,45 3,3 10,1 70-79 yaş 73 6,87 1,39 3,6 9,8 80 yaş ve üzeri 38 6,87 1,34 4,0 10,5 Toplam 490 6,94 1,39 3,3 11,6

Cinsiyetlere göre ön ve arka arkus kalınlıkları 10 yıllık yaş grupları açısından değerlendirildiğinde, kadınlarda istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır (Tablo 4).

38 Tablo 5. Erkeklerde 10 Yıllık Yaş Grupları İçin Ön ve Arka Arkus Kalınlık Ölçümlerinin Değerlendirilmesi. Yaş grubu n Ortalama (mm) Standart Sapma Minimum (mm) Maksimum (mm) Test İstatistiği, p-Değeri Ön arkus 20-29 yaş 87 6,86 0,87 4,7 9,3 F=2,288 p=0,035 30-39 yaş 79 6,89 0,96 4,6 8,9 40-49 yaş 69 7,09 0,89 4,7 9,2 50-59 yaş 84 7,07 0,85 5,2 9,2 60-69 yaş 82 7,11 0,92 5,1 10,2 70-79 yaş 65 7,06 0,99 5,0 9,7 80 yaş ve üzeri 22 6,43 1,18 4,3 7,8 Toplam 488 6,98 0,93 4,3 10,2 Arka arkus 20-29 yaş 87 7,33 1,39 4,5 10,9 F=3,351 p=0,003 30-39 yaş 79 6,97 1,14 5,0 9,7 40-49 yaş 69 7,78 1,49 4,2 10,8 50-59 yaş 84 7,32 1,39 4,5 12,4 60-69 yaş 82 7,73 1,42 5,1 11,4 70-79 yaş 65 7,41 1,38 4,3 10,7 80 yaş ve üzeri 22 7,01 1,42 4,8 9,4 Toplam 488 7,39 1,39 4,2 12,4

Cinsiyetlere göre ön ve arka arkus kalınlıkları 10 yıllık yaş grupları açısından değerlendirildiğinde, arka arkusta erkeklerde 30-39 yaş grubunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır, Benferroni testi ile yapılan doğrulamada bu farkın 40-49 ve 60-69 yaş grubuna bağlı olduğu anlaşılmıştır (Tablo 5).

Yaş ile ön ve arka arkus kalınlıkları arasında korelasyon varlığını ortaya koymak üzere yapılan Korelasyon analizi sonrasında, yaş ile her iki ölçüm arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. Ancak; ön arkus ile arka arkus kalınlıkları arasında anlamlı korelasyon olduğu saptanmıştır (R= 0,258; p<0,0001).

39 5. TARTIŞMA ve SONUÇ

Kimlik tespiti, canlı ya da ölü olmasına bakılmaksızın adli muayene açısından

Benzer Belgeler