• Sonuç bulunamadı

I.6. Hadîs Terimlerinin Doğuşu, Gelişmesi ve Önemi

2.1. Îman

2.1.7. Kaza ve Kader’e Îman

نَع ِهِدَيِب كبَشَو دِلاَخ نب بوُّيَأ نَع ِهِدَيِب كبَشَو ميلس نب ناَوْفَص نَع ِهِدَيِب كبَشَو ىيحي يبأ نب ميِهاَرْبِإ نَع عفاَر نب الله دبع الله قلخ َلاَقَو ملسَو ِهْيَلَع الله ىلص مِساَقْلا وُبَأ يدَيب َكبَش َلاَق ِهِدَيِب كبَشَو ةَرْيَرُه يبأ نَع ِهِدَيِب كبَشَو َْلْا م ْوَي رونلاو ءاَث َلاُّثلا م ْوَي هوُرْكَمْلاَو ِنْيَنْث ِلًا مْوَي رجَّشلاَو دَحَ ْلْا مْوَي لاَبِجْلاَو تبسلا مْوَي ْرَلْا َب ْر م ْوَي باَوَّدلاَو ءاَع ةَعُمُجْلا م ْوَي مَدآو سيِمَخْلا İbrahim b. Ebî Yahya ellerini Safvân b. Selîm’in ellerine kenetleyerek Safvân b. Selîm’den, O da ellerini Eyyûb b. Hâlid’in ellerine kenetleyerek Eyyûb b. Halid’den, O

182 Tirmizî, Sünen, Fiten, 23. 183 Eyyûbî, Menâhil, s.277,278.

184 Maşrık: Suriye, Irak, Filistin, Ürdün kastediliyor.

185 el-Mansûrî, Ebu’t-Tayyib Nâyif b. Salah b. Ali, İrşâdu’l-Kâsî ve’d-Dânî ilâ Terâcimi Şuyûhi Taberânî, Mektebetü İbn Teymiyye, Riyad, ts, s.180.

186 İbn Hacer, Tehzîb, IV, 348. 187 İbn Hacer, Tehzîb, XX, 165.

188 Fâdânî, Ucâle, s.53, Benzer rivayetler için bk..: Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/388. 189 Eyyûbî, Menâhil, s.298.

49

da ellerini Abdullah b. Râfi’in ellerine kenetleyerek Abdullah b. Râfi’den, O da ellerini Ebû Hureyre’nin ellerine kenetleyerek Ebû Hureyre’den, O da ellerini Ebu’l Kasım’ın ellerine kenetleyerek Ebu’l Kasım’dan (s.a.s) nakletti. Peygamber (s.a.s) de elini elime, kenetleyerek şöyle dedi: “Allah yeri cumartesi, dağları pazar, ağaçları pazartesi, kötü şeyleri salı, nuru çarşamba, hayvanları perşembe ve âdemi de cuma gününde yarattı”190

Görüldüğü gibi hadîste her şeyh, öğrencisine hadîs aktarırken elini diğerinin eline çarparak veyahut da ellerini birbirlerinin eline dokundurarak aktarması sonucu râvi’deki fiilî teselsül ile müselsel sayılmıştır.

Hâkim, bu hadîs’in senedinin muttasıl olduğunu, içerisinde tedlis’in

bulunmadığını ifade ederek açık bir işitme (sima’) olduğunu da belirtmektedir.191

Kettanî bu hadîs’in sahih olduğuna dair bir bilgi aktarmıştır.192 Sehâvî, teselsülsüz bu

hadîsin sahih olduğu ifade ediyor.193 Ayrıca Şuayb Arnavud, bu hadîsin Ka’b’ın sözü

olması sebebiyle mevkuf olduğunu söylüyor.194

21. “Vallâhi” Sözüyle Müselsel

اَنربخأ اللهَو انَأ ّيِثِراَحْلا نسحْلا نب دَّمَحُم اللهَو انَأ ظِفاَحْلا دمْحَأ نب دَّمَحُم ركب وُبَأ ةشاكع نب دَّمَحُم نَع ّيِباَحَّصلا َوُه بْعَك نب الله دبع اللهَو انَأ رمعم اللهَو انَأ قاَّزَّرلا دبع اللهَو انَأ ثِراَحْلا اللهَو انَأ يِناَمْركْلا اللهَو انَأ الله دبع َع الله ىلص دَّمَحُم يِبيِبَح نم اللهَو تعِمَس َلاَق قيدّصلا ركب وُبَأ اللهَو انَأ بلاَط يبأ نب ّيلَع اللهَو انَأ ساَّبَع نْبا ملسَو ِهْيَل فرلا نم اللهَو تعِمَس ليفاَرْسإ نم اللهَو تعِمَس ليِئاَكيِم نم اللهَو تعمسَو ليِرْبِج نم اللهَو تعِمَس َلاَق اللهَو تعِمَس عي َف انَأ َّلًِإ هَلِإ َلً الله انَأ يِّنِإ لوُقَي ىَلاَعَتَو كراَبت برلا نم اللهَو تعِمَس مَلَقْلا نم اللهَو تعِمَس حْوَّللا نم ملَو يِب نمآ نم ّبَرِب ُهَل تسلف يِرْيَغ اًّبَر سمتليلف هرشو هريَخ ِردقْلاِب نمؤُي Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed el-Hâfız Vallahi diyerek Muhammed b. Hasan el-Hârisi’den haber verdi, O da Vallahi diyerek Muhammed b. Ukaşe el-Kirmâni’den haber verdi, O da Vallahi diyerek Hâris’den haber verdi, O da Vallahi diyerek Abdurrezzak’tan haber verdi, O da Vallahi diyerek Ma’mer’den haber verdi, O da Vallahi diyerek Abdullah b. Ka’b’dan haber verdi, O da Vallahi diyerek Abdullah b. Abbâs’tan haber verdi, O da Vallahi diyerek Alî b. Ebî Talib’ten bize haber verdi, O da Ebû Bekir’den, O da Vallahi (yemin ederek) sevdiğimden işittim diyerek arkadaşı

190 Fâdânî, Ucâle, s.13, Benzer rivayetler için bk..: Müslim, Sahîh, Sıfatu’l-Munâfıkîn, 27; Ahmed b.

Hanbel, Müsned, II/327.

191 Hâkim en-Nîsâbûrî, Ma’rifetü Ulûmu’l-Hadîs ve Kemmiyeti Ecnâsihâ, s.196. 192 Kettânî, Müselselü îydeyn, s.4-6.

193 Fâdânî, Ucâle, 14.

194 Ahmed b. Hanbel, Müsnedü İmam Ahmed b. Hanbel (I-VL), (thk: Şuayb Arnavud), Müessesetü’r-

Muhammed’den(s.a.s), Peygamber de Vallahi diyerek Cebrail’den, o da Vallahi diyerek Mikail’den işittiğini, Mikail de Vallahi diyerek İsrafil’den işittiğini, İsrafil Vallahi diyerek Gökten, Gök de Vallahi diyerek Levh’ten, Levh de Vallahi diyerek Kalemden işittiğine yemin ederek Allahın şöyle dediğini işitmiştir:“Ben kendisinden başka ilah olmayan tek ilahım, bana imân edip de kadere hayır ve şerre imân etmeyenin rabbi değilim, kendine benden başka rabb arasın.”195

Bu hadîs rivâyetinde râvi, aldığı hadîs’i Vallahi lafzını kullanarak bir önceki râviden haber verir, bu durum son râvi’ye kadar aynı şekilde devam edegelmiştir. Bu hadîs’te rivayet’in eda sigasındaki Vallahi sözünün tekrarıyla oluşan teselsüle örnektir.

Bu hadîs Muhammed b. Ukâşe’nin kizbi sebebiyle uydurmadır. On bin’e yakın

hadîs uydurmuştur.196

22. Mâlikî Fukahanın Oluşturduğu Müselsel Hadîs

دبع جَرْعَ ْلْا نَع ناَوْكذ نب الله دبع داَنِّزلا يبأ نَع سنأ نب كلاَم نَع يسلدنلْا ّيِثْيَّللا ىيحي نب ىيحي نَع بأ نَع زُمْرُه نب نَمْحَّرلا ُهَل َلاَقَف ىَسوُم مدآ جحف ىَسوُمو مدآ جاحت َلاَق ملسَو ِهْيَلَع الله ىلص الله لوُسَر نَأ ةَرْيَرُه ي فطصاو ء ْيَش لك ملع الله ُهاَطعأ يِذَّلا ىَسوُم تْنَأ مدآ ُهَل َلاَقَف ةَّنجْلا نم مهتجرخأو ساَّنلا تيوغأ يِذَّلا تْنَأ ىَسوُم ها ِهِت َلًاَسِرِب ساَّنلا ىلع ؟ قلخأ نَأ لبق ّيلَع ردق دق رمَأ ىلع ينمولتأ َلاَق معن َلاَق

Yahya b. Yahya el-Leysî el-Endelüsî197, Malik b. Enes’ten, O da Ebû Zinnâd

Abdullah b. Zekvân’dan198, O da Abdurrahman b. Hürmüz el-A’rec’den, O da Ebû

Hureyre’den Peygamberin şöyle dediğini naklediyor: “Âdem Musa ile tartıştı, Âdem Musa’ya galip geldi, Musa Âdem’e dedi ki: Sen o Âdemsin ki insanları saptırdın ve cennetten çıkardın. Âdem de Musaya dedi ki: Sen o Musa’sın ki Allah sana her şeyin ilmini verdi ve kendi risaletiyle insanalara üstün kıldı, Musa evet, dedi, Âdem de dedi

ki: Ben yaratılmadan üzerime takdir edilen bir şeyden mi kınıyorsun?”199

Bu müselsel hadîsi rivâyet eden râviler mâliki fukahasındandır. Ravî’deki fiilî sıfatla müselsel olmuştur.

195 Fâdânî, Ucâle, s.19, Benzer rivayetler için bk..: Müttakî el-Hindî, Ali b. Hüsâmiddîn b. Abdilmelik b.

Kâdîhân (v.975/1567), Kenzü’l-Ummâl fî Süneni’l-Akvâl ve’l-Ef’âl, (I-XVIII), (thk: Bekrî Hayyâti), Müessesetü’r-Risale, 1981, I, 334, no:1539.

196 Fettenî, Muhammed Tahir b. Ali es-Sadîkî (v.986/1578), Tezkiretü’l-Mevzûât, İdaretü’t-tabaiyyeti’l-

münîriyye, 1343, s.189; Eyyûbî, Menahil, 181.

197 İbn Yunus, Ebû Saîd Abdurrahmân b. Ahmed b. Yûnus b. Abdila‘lâ es-Sadefî el-Mısrî (v.347/958), Tarîhu İbn Yunus el-Mısrî (I-II), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1421, II, 31.

198 İbn Sa’d, Ebu Abdullah Muhammed b. Sa’d b. Menî’ el-Haşimî (v.230/845), et-Tabâkâtül-Kübrâ (I-

VIII), (thk: Muhammed Abdulkadir Atâ), Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1410/1990, V, 486.

199 Fâdânî, Ucâle, s.36, Benzer rivayetler için bk..: Buhârî, Sahîh, Tefsîr, 20 (1), Kader, 11, Enbiyâ, 31,

Tevhîd, 37; Müslim, Sahîh, Kader, 13,15; Ebû Dâvud, Sünen, Sünnet, 16; Tirmizî, Sünen, Kader, 2; İbn Mâce, Sünen, Mukaddime, 10; Mâlik b. Enes, Muvatta’’, Kader, 1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II/248, 264, 268, 287, 392, 398, 448, 464.

51

Ebû Îsa, hasen ve sahih olduğunu, Süleym et-Teymî’nin A’meş’ten olan veçhi ise garîbtir, dedi.200

23. Sakalı Tutmayla (Sıvazlama) Müselsel

ِهْيَلَع الله ىلص الله لوُسَر َلاَق َلاَق كلاَم نب سنأ نَع ثدحي يِشاقرلا ديِزي تعِمَس َلاَق شاَرخ نب باَهش

ْلاِب نمؤُي ىَّتَح ناَميِ ْلإا ةولاح دْبَعلا دجي َلً ملسَو َلاَقَو هتيحل ىلع الله لوُسَر ضبقَو َلاَق هرمو هولح هرشو هريَخ ِردق

ةَقِداَص ةَّيِن نَع يتيحل ىلع ضباَق انَأَو لوُقَأَو ةاَورلا نم وار لك َلاَق اَذَكَهَو هرمو هولح هرشو هريَخ ِردقْلاِب تنَمآ هرمو هولح هرشو هريَخ ِردقْلاِب تنَمآ ةَحيِحَص ةديقعو Şihâb b. Hirâş, Yezîd er-Rekâşî’den işittim dedi, O da Enes b. Malik’ten haber veriyor. O da Resulullah’ın şöyle dediğini bildirmektedir: “Kişi kaderin hayrına ve şerrine, tatlılığına ve acısına inanmadıkça imanın tatlılığını bulamaz” Resulullah

sakalını tutarak dedi: “Kaderin hayır ve şerrine, tatlılığına ve acısına iman ettim.”201

Hadîsi nakleden her râvi bu hadîsi, sakalını tutarak niyetinin doğru olduğunu ve akidesinin sahih olduğunu belirterek nakletmektedir. Bu hadîs’te de hem fiilî hem de kavlî teselsül sebebiyle müselsel kabul edilmiştir.

Eyyûb el-Halvetî, bu hadîsin sahih olduğunu söyledi; fakat Muhammed b. Ahmed b. Akîle, bu hadisi Hâkim ve Ebû Nuaym zayıf olarak eserlerine almışlardır, dedi. Kavukçî de İbn Asâkir’in müselsel olarak eserlerinde tahrîcini yaptığını

söylemiştir.202 Buhârî, sahîhinde sadece imanın tatlılığına değinmiş olup, kader kısmına

değinmemiştir.203

Benzer Belgeler