• Sonuç bulunamadı

Kaya düşmelerinden dolayı yerleşim yeri terk edilen Kayabeyli köyünün eski yerleşim yer

Kayabeyli köyü Hasan Dağı’nın güney yamaçlarına önceleri kurulmuş olup bugün yer değiştirmiş bir yerleşmedir. Bu köyün yer değiştirmesine neden olan olay Hasan Dağı’nın güney eteklerinden kopup gelen kaya düşmeleridir. Bugün Kayabeyli köyünün nakledildiği yeni yerleşim yeri Baskil-Elazığ karayolu kenarındadır. İl Bayındırlık Müdürlüğü tarafından yapılan alt katı ahır olan iki katlı modern konutlara 1987 yılında taşınmışlardır. Köyün yeni yerleşim sahası köy kurulmasına elverişli

olduğu gibi köyün gelecekteki gelişmesine de cevap verebilecek durumdadır. Köyün burada kurulması ile Kayabeyli köylüleri ulaşım ve yerleşme yeri bakımından rahata kavuşmuş bulunmaktadır (Fotoğraf: 4).

Tek yerleşmeli köylerden olan araştırma sahasındaki köylerden Bağdere ve Sarıgül köyleri de doğal nedenlerden yer değiştirmişlerdir. Hasan Dağı’nın güneydoğu eteklerinde kurulmuş Sarıgül ile Bağdere köyleri yerleşim için uygun olmayan doğal ortamdan olumsuzlukların (dağlık ve arazinin engebeli) dolayı yer değiştirmiş köylerdir. Sarıgül köyünün yerleştiği sahanın tarımsal faaliyetler ve yerleşme için uygun düz arazin olmamasından kaynaklanan sorununu günümüzde Hasan Dağı’nın güneydoğu eteğindeki düz ve uygun doğal koşulların uygun olduğu aşağı kesime yerleşerek bu sorununu gidermiştir. Bağdere köyü ise yerleştiği alanın kayalık, Dilek mahallesi de geçmiş dönemlerde yaşanan sel baskınlarından dolayı kendi sınırları içerinde tarım alanlarına yakın ve tarımsal aktiviteler için uygun günümüzdeki konumuna yerleşmiş bulunmaktadır. Dilek mahallesi, Sarıgül ve Bağdere köylerinin doğal nedenlerden dolayı yer değiştirmesinden kaynaklanan sorunlarını gidermeleri mevcut konumundan gelişmesine cevap verecek durumdadır.

Araştırma sahasında yer değiştiren yerleşmelerden biride Tepeköy’dür. Tepeköy de doğal bir neden olan toprak kaymalarından dolayı yer değiştirmiştir. Köyün yeni yerleştiği saha daha önce köyün yerleştiği alandan daha aşağı kesimdeki toprak kaymalarının olmadığı bir alana yerleşilmiş. Yeni yerleşilen bu alan köy için uygun doğal koşullar taşımaktadır. Uygun doğal koşulların yanında günümüzde Tepeköy’e bağlı bulunduğu Elazığ ilinden belli saatlerde kalkan belediyeye bağlı ulaşım araçları yeni yerleşilen beşeri faaliyetler için uygun bir saha olmuştur.

3. 1. 7. Alan Büyüklüğüne Göre Yerleşmeler

Köyleri sadece yerleşmelerin bulundukları mekânla sınırlı düşünmek eksik bir değerlendirmedir. Bilindiği gibi her yerleşme ekonomik bir çevre içinde ile birlikte ele alınması gereklidir (Tanoğlu, 1969: 212–213). Kırsal yerleşmelerin ekonomik yapıları, ekonomik çevrelerinin yani alanlarının büyüklüğüne ve bunların doğal ve beşeri imkânlarına bağlılık göstermektedir.

Araştırma sahasındaki yerleşmeleri alan büyüklüğüne bakıldığında zaman birbirinden faklı alanlara sahip yerleşmeler alanlarından dolayı en fazla alana sahip

101

yerleşme ile en az yerleşme alanı arasında farkın çok olduğunu görmekteyiz. Buna göre en ufak alana sahip yerleşme Durupınar köyü (16802 da.), en fazla alana sahip yerleşme ise Hankendi’dir (263745 da). Genelde düz alanda kurulan ova yerleşmelerin alanları dağlık alanda kurulan yerleşmelerin alanlarından küçük olduğu görüşü araştırma sahasındaki bu duruma aykırı bir istisnadır. Bununla birlikte araştırma sahasında Hankendi’den sonra en fazla alana sahip yerleşmeler Karagedik (243502 da.), Akçakale (195214 da.) ve Kayabeyli (178125 da.) yerleşmeleridir (Tablo: 33).

Hankendi’den sonra en fazla alan sahip Karagedik, Akçakale ve Kayabeyli yerleşmeleri dağlık alanda kurulmuş köylerdir. Dolayısıyla araştırma sahasında görülen bu durum dağlık alanda köy yerleşmelerinin alanlarının düz ovada kurulan köy yerleşmelerinden fazla olduğu iddiasını doğrular niteliktedir.

Tablo 33: Ören Çay Havzasındaki Yerleşmelerin Alanları (Dekar)

Yerleşme 50.000- Yerleşme 50.000-

100.000 Yerleşme

100.000

150.000 Yerleşme 150.000+

Durupınar 16.802 Karaali 52.126 Bağdere 107.568 Sütlüce 157.775

Gülmahmut 29.442 Sinan 52.142 A. Demirtaş 108.245 Kayabeyli 178.125

Keluşağı 33.676 Şabanlı 55.082 Örençay 116.249 Akçakale 195.214

Yenikonak 41.992 Demirlibahçe 55.190 Çalıca 127.406 Karagedik 243.502

Koparuşağı 49.536 Sarıgül 61.417 Tohumlu 127.495 Hankendi 263.746

Y. Demirtaş 61.804 Sarılı 145.401 Yolçatı 64.034 Günbağı 64.044 Gölköy 71.095 Şahaplı 71.554 Bulutlu 74.757 Sultanuşağı 75.341 Gözpınar 80.209 Tepeköy 81.426 Işıkyolu 89.665

Araştırma sahası toplam 295.215 dekardır. 2005 yılı itibariyle araştırma sahası 30 köy ve 1 belde olmak toplam 31 yerleşme ünitesinden oluşmaktadır. Dolayısıyla her yerleşme ünitesine ortalama 95.227 dekar düşmektedir. Köylerin alanları ele alındığında araştırma sahasında 20 köy ortalama köy başına düşen arazi miktarından daha az araziye sahiptir.

3. 2. Meskenler

Kır yerleşim birimlerini oluşturan meskenler, bulundukları çevreyi en iyi karakterize eden iskân birimleridir. Ören Çay havzasında gerek eski gerekse de yeni yapılan modern meskenlerin, doğal ve beşeri çevre ile uyumunu en iyi şekilde görmek mümkündür. Meskenlerin yapımında fiziki (jeomorfoloji, toprak, iklim, bitki örtüsü) faktörler ile beşeri (kültür, gelenek görenek, sosyo-ekonomik) faktörler etkilidir.

3. 2. 1. Meskenleri Etkileyen Doğal ve Beşeri Faktörler

Türkiye’nin yüksek yayla ve dağlar bölümünde yer alan evleri, genellikle güneye bakan maileleri iskân için seçmişlerdir (Tunçdilek, 1967, s: 61). Araştırma sahasının kuzey kesiminde yer alan evler Tunçdilek’in bu iddiasını destekler nitelikte Hasan ve Kızıl Dağı, Koyunoğlu Sırtı, Kazık, Kıraç, Kızıl ve Kurt tepelerinin güneye bakan etek ve yamaç kesimlerinde yerleşmişlerdir (Şekil: 27). Bunun nedeni olarak güneye bakan kesimlerin seçiminde güneşlenmeden çok kışın mevsiminde esen soğuk kuzey rüzgârlarından korunma düşüncesinin rolü daha fazladır.

Araştırma sahasının güneybatısında yer alan Bulutlu, Pirhasan ve Heybeli Dağlarının kuzey kesiminde yerleşmelerdeki meskenler bulunmaktadır. Bu yerleşmelerdeki kış soğuklarının şiddeti sadece meskenlerin inşa tarzı ve özelliklerinde kendini hissettirir. Soğuk olan kuzey yön mesken ve faaliyetleri ile arka planda kalır. Çok defa meskenin kuzeye bakan tarafındaki duvarlar diğer yöndekilerden daha kalın olarak örülür. Bununla birlikte kuzeye bakan tarafta olan pencereler ya hiç açılmaz veya ufak bir dikiz penceresinden olmaktan ileri geçmez. Böylelikle soğuk karakterli rüzgâr yönü evin ölü cephesini meydana getirir. Ören Çay havzasında gerek eski ve gerekse yeni tip modern meskenlerin, doğal kültür, gelenek görenek ve sosyo- ekonomik şartlar gibi beşeri çevre özelliklerinin de etkisi görülmektedir.

Ören Çay havzasında kullanılan meskenlerin yapımında etkili olan doğal faktörlerden biri de jeolojik ve litolojik özelliklerdir. Sahanın yapısal ve litolojik özellikleri ile meskenlerin yapım malzemesi arasında doğrudan bir ilişki vardır. Çünkü bütün kırsal kesimlerde olduğu gibi alanımızda da konutların yapımında doğal çevreden en kolay faydalanılan ve ucuza temin edilebilen malzemeler kullanılmıştır. Taş malzemeden yapılan meskenin üzerindeki bariz etkisi daha çok yüksek dağlık

103

kesimlerdeki Bulutlu, Akçakale, Karagedik vb. araştırma sahasının yüksek dağ köylerindeki meskenlerde Üst Kreatese fliş ofioliyit serpantinler ve diorit litolojik kayaçlar görülmektedir. A. Demirtaş, Işıkyolu, Karagedik, Sarıgül, Sultanuşağı ve Yolçatı köylerindeki meskenlerde eosen fliş formasyonlarına ait marn, kumtaşı ve kalker inşa malzemesi olarak ağırlıklı kazanmaktadır.

Ören Çay havzasının su toplama havzasında bulunan geçici dere ve çay kısımlarda arasında alan tortul kayaçlar (eosen yaşlı, marn, kumtaşı, kalker ve konglomera) bulunmkatdır. Marn, kalker ve kumtaşının çözülmesi ile oluşmuş, içinde kum miktarı az olan yani kil-kireç içeren müteşekkil, çimentolaşma oranı yüksek, inşaat sıvası için ideal görünen bu malzeme Ören Çay havzasındaki köylüler tarafından kullanılmaktadır. Meskenlerin inşası sırasında temelde kullanılan taş malzeme araştırma sahasının tüm köylerinde temelde mermerin yontulmasıyla elde edilen taşlardan kullanılmaktadır. Çünkü bu kayaçlar genelde iyi çimento maddeleri olan, işlenmesi kolay ve inşaa malzemesi olarak kullanıma son derece uygundur.

Araştırma sahasında meskenleri şekil, tip ve malzeme yönünden etkileyen bir diğer faktör iklimdir. Ülkemizin Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Fırat Bölümünde bozulmuş Akdeniz iklimi ile karasal iklimin etkilerini araştırma sahasında görmek mümkündür. Sıcaklığın ve yağışın etkili olduğu araştırma sahasında kışın soğuklardan korunmak yazın ise daha serin bir ortam oluşturmak amacıyla meskenlerin duvarları ve damları kalın bir örtü ile kapatılarak inşaa edilmektedir. Bu şekilde evin kışın erken soğuması önlenirken, yaz döneminde ise sıcaklığın meskenlere fazla etki etmesi önlenir. Bunun yanında kuzey rüzgârlarından fazla etkilenmemek ve evlerin kuzey yamaçlara doğru bakmasını önlemek amacıyla meskenler daha çok doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Meskenin damının meskenden biraz daha büyük yapılmış olması, evin duvarlarının kar ve yağmurdan zarar görmesini engeller. Damların hafifçe eğimli yapılması da kar veya yağmur sularının daha rahat bir şekilde boşalmasını sağlar.

Ören Çay havzasında toprak meskenlerin öncelikle yer alması sadece toprak meskenlerin fazla yağışlara dayanıklı olmamasının bir eseri sayılmaz. Çünkü aynı bölgelerdeki taş meskenlerin bu görüşü gölgeler. Bununla birlikte ağaç meskenlerin olmayışı nemlilik kuraklık şartları ve bu koşullar altında araştırma sahasında da ormanların yokluğu meskenlerin malzemesi bakımından fikirler verir. Fakat problemler ne olursa olsun araştırma sahasında kerpiç oldukça sağlam bir inşaat maddesi olarak yaygındır (Fotoğraf: 5).

Fotoğraf 5: Sudan kolayca etkilenebilen kerpiçten yapılan evin dış cephesinin kardan