• Sonuç bulunamadı

3- KAYIT DIŞI EKONOMİ VE VERGİ AFFI UYGULAMALARININ KAYIT

3.5. Kayıt Dışı Ekonomiyi Tahmin Yöntemleri

Kayıt dışı ekonomi, birçok ülkenin en önemli ekonomik sorunlarından biri haline gelmiştir. Ancak kayıt dışı ekonominin, ekonomik, mali, idari, hukuki, sosyolojik, psikolojik ve siyasal olmak üzere pek çok faktör ile yakından ilişkili olması, kayıt dışı ekonomi hakkında evrensel teoriler ortaya konmasına engel

olmaktadır. Doğası gereği ölçülmesi zor niteliklere sahip olsa da, pek çok araştırmacı kayıt dışı ekonominin boyutunu tahmin etmenin çeşitli yollarını bulmuştur.

Kayıt dışı ekonominin tahmin edilmesinde yaşanan en büyük zorluk, bilindiği halde gizlenen olguları bulmaya çalışmaktır. Kayıt dışı ekonomiyi ölçmek için birçok yöntem geliştirilmiştir. Geliştirilen her yöntem kayıt dışılığa farklı bir açıdan yaklaşmakta ve farklı kapsamlarda ele almaktadır. Bu nedenle aynı ülke ekonomisi ile ilgili, aynı dönem için dahi çok farklı kayıt dışı tahminleri ortaya çıkmaktadır. Kayıt dışılığın tespit edilmesinde yapılan tahminler, yapılan varsayımlara, kullanılan göstergelere ve verilerin güvenilirliğine bağlı olduğundan büyük hatalar içermesi söz konusu olabilir (Ilgın, 1999:50).

Kayıt dışı ekonominin büyüklüğünü tahmin etmede üç farklı ölçüm metodu yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar, “doğrudan ölçme yöntemleri”, “dolaylı ölçme” ve “model yaklaşımı”dır (Dell’Anno, 2003:5-6):

3.5.1. Doğrudan Ölçme Yöntemleri

Doğrudan ölçme yöntemleri veya doğrudan yaklaşımlar, beyan edilen gelir hakkında doğrudan bilgi toplamak için kişi ve/veya firmalarla olan temas ve gözlemlere dayanmaktadır. “Mikro yöntemler” olarak da adlandırılan doğrudan yöntemlerin iki türü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi “anket çalışmaları/anket yaklaşımı”, ikincisi ise “vergi beyanlarının denetimi/vergi incelemeleri yaklaşımı”dır. Bu iki yöntemin dezavantajı sadece “nokta” tahminlerine yönelmeleridir. Üstelik tüm kayıt dışı aktiviteleri yakalamaları olası değildir, bu yüzden daha düşük sınır tahminleri yapabilirler. Uzun bir zaman zarfında kayıt dışı ekonominin büyümesini ve gelişimini tahmin edemezler. Bununla birlikte bu yöntemlerin sahip olduğu en önemli avantaj, kayıt dışı ekonomik faaliyetler ile kayıt dışı çalışanların yapısı ve bileşimi hakkında ayrıntılı bilgi sağlamalarıdır (Frey ve Schneider, 2000:3).

3.5.2. Dolaylı Ölçme Yöntemleri

Dolaylı ölçme yöntemleri veya dolaylı yaklaşımlar, resmi istatistiklerde bıraktığı “izleri” ölçerek kayıt dışı ekonominin boyutunu belirlemeye çalışır. Genellikle “gösterge” yaklaşımı olarak adlandırılır ve temel olarak makroekonomik

veriler kullanılır. Bu yaklaşım beş kategoride değerlendirilir: 1) Ulusal harcamalar ve gelir istatistikleri arasındaki tutarsızlık (GSMH yaklaşımı); 2) Resmi ve fiilli işgücü arasındaki farklılık (İstihdam yaklaşımı); 3) Para birimi talep yaklaşımı; 4) İşlem yaklaşımı (İşlem hacmi yaklaşımı); 5) Fiziksel girdi (Elektrik tüketimi) yaklaşımı.

3.5.3. Model Yaklaşımı

Model yaklaşımı, diğer adıyla MIMIC yöntemi, kayıt dışı ekonominin çeşitli nedenlerini ve göstergelerini dikkate alan gizli değişkenlerin istatiksel teorisine dayanmaktadır.

Söz konusu yöntemler ve özellikleri bir tabloda incelenecektir. Tablo 3. Kayıt Dışı Ekonomiyi Ölçme Yöntemleri

YÖNTEM ÖZELLİKLERİ

DOĞRUDAN ÖLÇME YÖNTEMLERİ

Anket Yöntemi

Gönüllü cevaplamaya dayanan bu yöntemin ana avantajı, kayıt dışı ekonominin yapısı hakkında elde edilebilecek detaylı bilgilerdir ve yöntem, birçok ülkede yaygın olarak kullanılmaktadır.

Fakat, anketlerden elde edilen sonuçlar, görüşülen kişilerin işbirliği yapma isteklerine bağlıdır. Bu yöntemde bireylerin çoğu, hileli davranışları itiraf etmek konusunda isteksiz olduğundan doğru cevap vermeyecekleri, verseler bile bu cevapların tam olarak gerçeği yansıtmayacağı şeklinde eleştiriler yapılmakta ve kayıt dışı ekonominin boyutlarının olduğundan çok daha düşük çıktığı kabul edilmektedir.

Vergi İncelemeleri Yaklaşımı

Bu yöntem, kayıt dışı ekonomi tahminlerinin, vergi amaçları için beyan edilen gelir ile vergi denetim elemanları ve sosyal güvenlik kurumlarınca yapılan denetimler ve kontroller arasındaki tutarsızlığın tespitine dayanmaktadır. Bu yaklaşım özellikle, işgücü gelirinden daha kolay gizlenme fırsatına sahip sermaye gelirleri hakkında bilgi vermektedir. Fakat; denetleme elemanlarının azlığı ve denetimlerin yıllık olması bu yöntemin gerçeklerden sapmasına yol açabilmektedir. Vergi denetimleri, vergilendirilebilir faaliyetlerle sınırlı olduğundan ve vergi kaçakçılığının büyük bir kısmı yeniden dağıldığından, tüm vergi kaçakçılığını açığa çıkarmada yetersiz kalmaktadır.

GSMH Yaklaşımı

Bu yaklaşım, gelir ve harcama istatistikleri arasındaki tutarsızlıklara dayanmaktadır. Ulusal muhasebede, GSMH gelir ölçütü, GSMH harcama ölçütüne eşit olmalıdır. Dolayısıyla gelir ölçütü ve harcama ölçütü arasındaki fark, kayıt dışı ekonominin kapsamının bir göstergesi olarak kullanılabilir. Kayıt dışı ekonomide çalışanların gelirlerini gizleyebileceğini fakat harcamalarını gizleyemeyeceği varsayımı nispeten sağlam bir varsayımdır. Harcama tarafındaki tüm bileşenler hatasız ölçülürse bu yaklaşım gerçekten kayıt dışı ekonominin büyüklüğüne ilişkin iyi bir tahminde bulunacaktır. Fakat, gelir ve harcama istatistikleri arasındaki tutarsızlıkları tespit eden bu yöntem, ulusal hesap istatistiklerinin yanı sıra, kayıt dışı ekonomideki tüm eksiklikleri ve hataları da yansıttığından tahminlerin güvenilirliği şüpheli olabilir

İstihdam/İşgücü Yaklaşımı

İstihdam yaklaşımında; toplam işgücüne katılımın sabit olduğu varsayımıyla, resmi ekonomideki işgücüne katılımda yaşanan herhangi bir düşüş, kayıt dışı ekonomideki etkinliğin artmasının bir göstergesi olarak görülebilir. İtalyan ekonomistlerce çok kullanılan bir yaklaşım olduğu için İtalyan Yaklaşımı olarak da anılmaktadır. Bu yöntemin dayanağı, yasadışı çalışmanın yeraltı ekonomisinin tabanında kalmasıdır. Kayıt dışında faaliyet gösteren işverenler, yasadışı eylemlerini gizlemek için yasadışı emeği kullanmaya teşvik etmektedir. Bu yöntemdeki sorun, işgücüne katılımdaki değişikliğin farklı sebeplerden kaynaklanabileceğidir. Örneğin insanlar hem resmi ekonomide hem de kayıt dışı ekonomide faaliyet gösterebilirler. Bu nedenle bu yaklaşım iyi bir tahmin yöntemi olmayabilir.

Parasalcı Yaklaşım/ Para Birimi Talep Yaklaşımı

Parasalcı yaklaşımda; para talebi ve vergi baskısı arasında ilişki kurulmakta ve kayıt dışı faaliyetlerin nakit olarak gerçekleştirileceği varsayımından hareket ederek kayıt dışı ekonominin boyutu tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Vergi yükü arttığında para talebi artarsa, para talebindeki bu artış, kayıt dışı ekonomideki artışı yansıtmaktadır. Bu artışın hesaplanması için ekonomistler gelir gelişimi, ödeme alışkanlıkları, faiz oranları ve diğer ilişkili değişkenleri kullanarak bir para talebi denklemi kullanmışlardır. Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü, resmi işlemler için kullanılanın ötesinde, bir ülkede kullanılan nakit miktarına yansımaktadır. Bu bağlamda yaklaşımın uygulanabilir olduğu söylenebilir. Fakat; kayıt dışı ekonomide tüm işlemlerin nakit olarak ödenmeyeceği; bu yaklaşımı kullanan çalışmaların çoğunun sadece “vergi yükü” faktörünü içermekte olup vergi ahlakı, devlete yönelik yönetmelik ve tutumlar gibi faktörleri görmezden geldiği ve yapılan çoğu çalışmanın hem resmi hem de kayıt dışı ekonominin aynı hızda paraya sahip olduğunu varsaydığı için yaklaşıma birçok eleştiri getirilmiştir.

İşlem Hacmi Yaklaşımı

Feige’nin Gutmann’ın analizini geliştirerek ortaya koyduğu bu yaklaşım, hem nakit hem de çekle gerçekleştirilen toplam işlemler ile gelir arasındaki ilişkiye dayanmaktadır. Yöntemde, Fischer’ın miktar denklemi kullanılmakta ve toplam işlemlerin gelire oranının normal olarak değişmediği varsayılmaktadır. Ayrıca bu yöntemde, işlemlerin toplam değeri ile resmi olarak ölçülen GSMH arasındaki tüm değişim oranlarının kayıt dışı ekonomiye bağlı olduğu varsayılmıştır. Bu yaklaşım teorik olarak cazip olsa da, bazı zorlukları bulunmaktadır. Kayıt dışı ekonominin olmadığı bir taban yılı alındığından, işlemlerin GSMH’ye oranının o zaman içinde sabit olduğu varsayımı kabul edilemez. Bunun yanında, toplam işlem sayısının tahmin edilme zorluğu ile çek ve kredi kartlarının geliştirilmesi gibi diğer faktörler de nakit miktarını ve dolayısıyla hızını etkileyebilmektedir.

Fiziksel Girdi (Elektrik Tüketimi) Yaklaşımı

Bu yaklaşım, bütün ekonomik faaliyetlerin elektrik tüketimi ile aşırı derecede ilişkili olduğu varsayımına dayanarak elektrik kullanımındaki farklılıklar ile kayıt dışı ekonomiyi tahmin etmeye çalışır. Bu yöntem, elektrik tüketiminin hem resmi hem de kayıt dışı ekonomik aktivitenin en iyi fiziksel göstergesi olduğunu varsaymaktadır. Genel ekonomik faaliyet için elektriği temel almak ve bunun devamında GSYİH’nin tahminlerini yapmak, kayıt dışı ekonomik faaliyetin göstergesi olmakta; elektrik tüketiminin artması ile GSYİH arasındaki fark kayıt dışı ekonominin büyümesi ile ilişkilendirilmektedir. Bu yöntemin en önemli avantajı basit ve ilgi çekici olmasıdır. Özellikle gelişmekte olan geçiş ekonomileri için kolay ulaşabilir verilere dayandığından büyük avantaja sahiptir. Fakat bunun yanında yöntemin bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Örneğin, tüm kayıt dışı faaliyetler çok fazla elektrik tüketimine sahip değildir ve ya yapılan üretim ile elektrik arasındaki ilişki zamanla değişebilir. Diğer enerji kaynaklarının (kömür, gaz vb.) kullanılmasıyla kayıt dışı faaliyetlerin bir kısmı yakalanabilir. Zamanla meydana gelen teknik ilerleme ile, elektrik kullanımının hem kayıtlı hem de kayıt dışı kullanımlarda geçmişten daha verimli hale gelmiştir. Bu nedenle ülkeler arası ikame ve teknik ilerleme farklılıklar gösterebilir.

MIMIC-Model Yaklaşımı

Daha çok psikoloji ve sosyoloji gibi sosyal alanlarda kullanılan

MIMIC (Multiple Indicators and Multiple-Causes=Çoklu

Göstergeler ve Çoklu Nedenler) modeli, kayıt dışı ekonominin ölçümünde de kullanılmaktadır. Bu yöntem, kayıt dışı ekonominin nedenlerine ve etkilerine odaklanmaktadır ve ölçülecek fenomenin çoklu nedenlerini ve çoklu göstergelerini dikkate alan gözlemlenmemiş değişkenlerin istatistiksel teorisine dayanır. MIMIC yöntemi genellikle yüksek tahminde bulunan makro metotlarla, düşük tahminde bulunan mikro metotlar arasındaki farka karşılık nispeten daha mantıklı sonuçlar verir. Fakat bu model, çok büyük miktarda veri gerektiğinden ve bu verileri elde etmek özellikle gelişmekte olan ve geçiş ekonomilerinde zor olduğundan genellikle geçerli değildir.

Kaynak: Oral vd, 2015:125, Çetintaş ve Vergil, 2003:21,22, Schneider ve Enste, 2000:91-92,

Schneider, 2014:10, Schneider ve Buehn, 2018:7, Echavarria, 2015:10, Medina ve Schneider, 2018:12, Pozo,1996:157, Frey ve Schneider, 2000:5-6.

3.6. Türkiye’de Kayıt Dışı Ekonominin Tahminini Yapan