• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BİLGİLER VE LİTERATÜR TARAMASI

2.3 Öğrencilerin Kavramsal Anlayışlarının Araştırılması

2.3.2 Kavramsal Değişim Süreci

Öğrencilerin yaşadıkları dünya hakkındaki fikirlerini değiştirme sürecini açıklamak için, öğrenci anlayışının gelişimini açıklayan bir modele ihtiyacımız vardır. Fen öğrenmenin “Kavramsal Değişimi” gerektirdiği fikrinin kökleri Novak, Driver ve Easley, Viennot gibi fen eğitimcilerinin çalışmalarında bulunmaktadır. Bu eğitimciler, öğrencilerin sınıfa getirdikleri alternatif çatı ve ön kavramlara dikkat çeken ilk eğitimcilerdir. Posner, Strike, Hewson ve Gertzog; Piaget’in özümleme ve yerleştirme

kavramları ile “normal bilim” ve “bilimsel devrim” kavramları arasında bir analoji kurmuştur. Bu anolojide “yerleştirmeyi” artırmak için oluşturdukları öğretimsel teori (kavramsal değişim teorisi); yılladır fen öğretiminde araştırma ve uygulamaya rehberlik eden bir paradigma haline gelmiştir (Vosniadou 2001).

Kavramsal değişim fikri, eğitimde ilk olarak; 1982’de Posner, Strike, Hewson ve Gertzag tarafından fizik ve 1985’te Carey tarafından biyoloji alanında disiplin içeriğini öğrenmenin bir yolu olarak kullanılmıştır. Kavramsal değişim için öğretme, kavramsal değişim olarak öğrenmenin sınırlılıklarını karşıladığı ve kavramsal değişimin kimya, yer bilimleri, matematik, yazma, okuma ve öğretmen eğitimi gibi diğer disiplin alanlarında da düşünülmesi sonucu diğer disiplinlere de genişlemiştir. Kavramsal değişim fikrinin ilerlemesi, American Education Research Association (AERA)’nın bir parçası olarak 1983’te kurulan Special Interest Group (SIG) ile olmuştur (Hewson 1992).

Kavramsal değişimi açıklamadan önce, “değişim” kelimesinin anlamını açıklamak gerekir. Hewson (1992) değişimi üç şekilde tanımlamaktadır: Birinci tanımı; önceden sadece bir varlık varken, değişimden sonra tamamen farklı bir varlığın ortaya çıkması, yani önceki durumun yok olması şeklindedir. İkinci tanım bir varlığın diğeri ile karşılıklı değişmesidir. Üçüncü tanımı ise var olan yapıya yenilerinin eklenerek gelişmesi anlamındadır. Kavramsal değişim, hem karşılıklı değiştirmeyi hem de genişlemeyi içeren bir terimdir.

Bilginin en küçük birimleri olan kavramların ve böylece de bilimsel ilke ve gerçeklerin tam olarak anlaşılması için öğrencinin sahip olduğu ders öncesindeki tüm bilgiler uzaklaştırılmalıdır. Chi ve Roscoe (2002), ön kavramları yeniden gözden geçirme ve uzaklaştırma sürecini “kavramsal düzenleme” (conceptual reorganization), kavram yanılgılarını düzeltme sürecini ise “kavramsal değişim” olarak tanımlamaktadır. Yanlış inançları uzaklaştıran ve hatalı zihinsel modeli tamir eden iki öğrenme süreci “özümleme” ve “yeniden gözden geçirme” dir. Öğrenmeyi, önermelerin sıralı kodlanması olarak düşünürsek, öğrenciye sunulan her yeni bilgi parçası, var olan bilgiyle uygun veya çelişkili olarak düşünülür. Eğer gelen önerme uyumlu ise, öğrenme basitçe bu yeni bilgiyi var olan zihinsel modele yerleştirmedir. Bu sürece “özümleme”

denir. Bu süreç zihinsel modelin doğru veya kusurlu olmasına bağlı değildir. İfade, öğrencinin şu andaki bilgisiyle çelişmedikçe var olan bilgi yapısı içeriğinde doğru veya yanlış anlaşılabilir. Yani özümleme, zihinsel modelleri genişletmesine rağmen tek başına düzeltemez.

Kazanılan bir cümle öğrencinin önceden bildiği ile çelişebilir veya bildiğini çürütebilir. Bu durumda öğrenci yanlış inancını gözden geçirir. Bu sürece “yeniden gözden geçirme” denir. Özümleme ve yeniden gözden geçirme birlikte zihinsel modelde büyük bir değişiklik sağlar. Zihnin bu şekilde tamir edilmesine ise “yerleştirme” denir. Hatalı bir zihinsel model, öğrenme süreçleriyle büyük ölçüde yeniden düzenlenebilir. (Chi ve Roscoe 2002).

Alternatif kavramları yorumlarsak, öğrenme bir kişinin kavramlarını değiştirmenin yanında, var olan bilgiye yeni bilgi eklemeyi de içerebilir. Kavramsal değişim olarak öğrenme modeli içinde geliştirilen bu görüşe göre öğrenme; etkileşimin doğasına bağlı olan ürünle var olan kavramlar ve yeni kavramlar arasındaki etkileşimi gerektirir. Öğrenciler var olan bilgilerini yani alternatif kavramlarını farklı durumlarda karar vermek için kullanırlar. Yani; yeni bir kavram mantıklı ise (ne olduğunu bilmeyi gerektirir), akla uygun ise (doğru olduğuna inanma), verimli ise (faydalı bulma) öğrenme zorlanmadan ilerler (Hewson 1992).

Kavramsal değişim; yanlış kategorilendirilmiş bir kavramı bir ontolojik kategoriden

diğerine “değiştirme”dir. Bir kavramı başka bir kategori ile ilişkilendirme veya bağlama sürecidir. Bu temel bir öğrenme sürecidir. Ontolojik kategoriler birbirleri ile yanal ilişkiye sahiptir. Aynı ontoloji veya hiyerarşide olan değişime ise kavramsal düzenleme denir. Kavramsal değişim süreci doğal olarak zor değildir, fakat öğrencilerde kavram yanılgılarının farkındalığı yok ise ve kavram yanılgılarını yeniden gözden geçirip kavramları görevlendirecekleri alternatif kategoriler eksik ise, zorlaşır. Kavramsal değişim, kavramlar kompleks olduğunda ve tutarsız olduğunda zorlaşır Kavram yanılgılarını değiştirmek zordur, çünkü saf teorilerin içine yerleştirilirler. Saf teoriler ve doğru teoriler orantısız olduğu için veya kategoriler arasında değiştirme olduğu için değiştirilmesi zor bir süreçtir.

Günlük olayları düşünme yeteneği öğrencilere derin anlayışlarının doğru olduğu hissini verir. Değişiklik ihtiyacının farkında değillerdir. “Farkındalık” konusu teoride; öğrenciye yanlış olduğunu söyleme, bilgi vererek çelişkili hale getirme ve anlayışlarının değişmesi gerektiğini gösterme ile sağlanabilir. Fakat öğrenci kavramı yerleştireceği alternatif bir kategoriye sahip değilse, tam derin bir anlayış sağlamaz. Öğretim etkili olmaz (Chi ve Roscoe 2002).

Kavramsal Değişim Stratejisi, öğrenmeyi bir bireyin var olan kavramlarının yeniden yapılandırılması ya da yeni kavramlarla değiştirilmesi süreci olarak ele alır. Kavramsal değişim stratejisine göre öğrenme sürecinde ana faktör öğrencide önceden var olan ve yeni kazanılacak kavramların konumudur. Kavramsal Değişim Modeli; öğrencilerin ders içeriğinin anlayışını nasıl geliştirdiklerini tanımlamaktadır. Bu modele göre, öğrenci anlayışındaki bir değişiklik, öğrencilerin bir fiziksel durumu tanımlamak için kullandıkları zihinsel modelde bir değişikliği gerektirir. Bu değişiklik, zihinsel modele sunulan yeni kavramların seviyesinde görev yapar (Hewson 1992).

2.3.3 Alternatif kavramları açığa çıkarmada ve değiştirmede kullanılabilecek