• Sonuç bulunamadı

Bir yüzyılı aĢkın zamandır psikologlar zaman içinde kararlı görünen bireyler arasındaki gözlenebilen farklılıkları sistematik olarak anlama ve tanımlama çabası içindeler. Bu bireysel farklılıklar arasında, kiĢilik ve zeka geniĢ oranda ilgi çeken kavramlardır (Chamorro-Premuzic ve Furnham, 2005).

KiĢilik teriminin yabancı dillerdeki ortak kökeni “persona” sözcüğüne dayanmaktadır. Persona sözcüğünün asıl anlamı, Latin dilinde, tiyatro oyuncularının kullandığı maskedir. Tarihe baktığımız zaman Çiçero‟nun (M.Ö.60) persona sözcüğünün dört ayrı biçimde ele aldığını görürüz (Yanbastı, 1990):

1. KiĢinin belirli bir biçimde görülmesi, ancak öyle olmaması. 2. KiĢinin yaĢamında oynadığı rol.

3. KiĢinin yaĢamında oynadığı rol için gerekli tüm özellikler. 4. GörünüĢ ve asalet.

GeçmiĢten bu yana insan kiĢiliğini ve kiĢilik özelliklerini anlamaya yönelik belli tanımlar yapılmıĢtır. Bunlardan en eskisi Sümerlere ait olan GılgamıĢ destanındaki cesaretli, kibirli ve asi yürekli tanımlamalarıdır (Thomas ve Segal, 2006). Hipokrat vücut sıvılarının renklerine göre mizaç yapılarını dört gruba ayırmıĢ ve yaklaĢım 5. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar genel kabul görmüĢtür. Vücut sıvılarından safranın kararması ile melankolik kiĢilerde kaygı ve depresyona eğilim, safranın sararması ile kolerik mizaçlıların iritabl ve aktif kiĢiler olması iliĢkilendirilmiĢtir. AĢırı balgamlı (flegmatik) mizaca sahip olanların ağırkanlı, duygusuz ve soğukkanlı oldukları, iyimser (sanguine) kiĢilerde ise mizacın baĢlıca vücut sıvısı olarak kanla temsil edildiği ve bu kiĢilerin iyimser oldukları tanımlamıĢtır (Former, McGuffin ve Williams, 2002).

Sosyal yaĢamın bir parçası olarak yüzyıllar boyunca ilgi görmesine karĢın kiĢilik kavramının bilimsel geliĢimi, 1930‟lu yıllarda kiĢilik psikolojisinin diğer sosyal bilim alanlarından ayrı bir bilimsel disiplin olarak ortaya çıkmasıyla baĢlamıĢtır (Yelboğa, 2006). KiĢiliğe iliĢkin birçok Ģey söylenmekteyse de tanımı konusunda zorluklarla karĢılaĢılmaktadır. KiĢiliğin, kiĢinin “sahip olduğu” bir Ģey olduğunu söyleyenleri bir takım insanların kiĢiliklerini, “arkadaĢ canlısı”, “hoĢ”, “güçlü” ya da “saldırgan” gibi kelimelerle betimlemeye çalıĢırlar. O halde anlatılmak istenen, kiĢiliğin, bireyin diğer kiĢilerin yanında gösterdiği davranıĢ özellikleri olduğudur (Morgan, 2009).

Bu tanım bilimsel tanıma çok yakındır. Psikologlara göre kiĢilik, bireyin özel (characteristic) ve ayırıcı (distinctive) davranıĢlarını içermektedir. Özeldir çünkü bireyin sıklıkla yaptığı ya da en tipik davranıĢlarını temsil eder. Ayırt edicidir çünkü bu davranıĢlar kiĢiyi baĢkalarından ayırır. Bir toplumdaki insanların hemen hemen aynı olan birçok yanları vardır: toplumumuzda, okul çağına gelmiĢ çocukların okula gitmesi ya da günde üç öğün yemek yenmesi gibi. KiĢiliğin incelenmesinde bireyin baĢkalarından hangi noktalarda ayrıldığı önem kazanmaktadır (Morgan, 2009).

KiĢilik, bireyin iç ve dıĢ çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılaĢmıĢ bir iliĢki biçimidir. Bireyin kendini diğer bireylerden ayırt edici (distinctive) terimi, o bireyi baĢkalarından farklı kılan özelliklerdir. Tutarlılık (consistentency) kavramı ile zaman boyutu içinde o kiĢinin benzer durumlarda davranıĢlarının pek değiĢmediğini anlarız. YapılaĢmıĢ (structured) kavramıyla

kiĢiliğin çok sayıda birimlerden oluĢan bir sistem olduğunu, sistemi her birimin birbiriyle bağlantılı olarak bir örüntü geliĢtirdiğini anlarız. KiĢilik tanımında kullandığımız diğer bir özellik de iliĢki kuruĢ biçimidir. Birey iç ve dıĢ çevresiyle sürekli iliĢki halindedir. BaĢka bir deyiĢle birey kendi iĢçindeki duygu ve düĢünceleri olduğu kadar, kendi dıĢında yer alan insan, olay ve nesneleri de algılar. Bireyin kiĢiliği iç ve dıĢ çevre ile kurduğu iliĢkinin biçimini belirler (Cüceloğlu, 2002).

KiĢilik, psikolojide kapsamı en geniĢ kavramlardan biridir. Bir insana ait ve onu tanımlayan her özellik, o insanı tanımada ve anlamada bize kaynaklık eder. Bu anlamda kiĢilik; bir insanın bütün ilgilerinin, tutumlarının, yeteneklerinin, konuĢma tarzının, dıĢ görünüĢünün ve çevresine uyum biçiminin özelliklerini içeren bir terimdir (Burger, 2006).

KiĢiliğin niteliği hakkında ortak bir kavram yoktur. Çünkü bu terim günlük dilde çok çeĢitli anlamlarda kullanılmaktadır. Bu konuda zihni karıĢtıran bir önemli etken de kiĢilik sözcüğünün, teriminin çoğu kez, karakter, huy, mizaç gibi terimlerle eĢ anlamlı olarak ele alınması, anlaĢılmasıdır (Yanbastı, 1990).

Huy (temperament), karakter (character) ve kiĢilik (personality) birbirinden farklı kavramlardır. Huy; kalıtımla geçen ve yaĢam boyunca çok az oranda değiĢen yapısal özelliklerdir. Karakter ise; çevrenin ve yetiĢtirilmenin etkisi altında geliĢmiĢ, öğrenilmiĢ tutumlardır, dolayısıyla zamanla değiĢtirilebilecek özellikleri içerir. KiĢilik ise; genetik olarak gelen huyla, sonradan elde edilmiĢ karakterin birleĢiminden oluĢur (Akiskal ve diğ., 1983).

Cattell (1965) kiĢiliği çok basit olarak belirli bir durumda nasıl davranacağımızı yordamamıza izin veren yapı olarak tanımlamaktadır. Bir baĢka tanımda kiĢilik; bireye özgü duygu, düĢünce ve davranıĢların örgütlenip bütünleĢmesi biçiminde de ifade edilebilir (Bozkurt, 1991).

KiĢilik, farklı durumlarda oldukça kestirilebilir tepkileri veren içsel bir yapıdır. Aynı zamanda kiĢilik, hem oluĢum hem de içerik öğelerini bir arada taĢıyan, aynı Ģekilde hem değiĢime hem de kararlılığa olanak tanıyan karmaĢık ve dinamik bir yapıdır (Onur, 1995). Ġnsanda evrimsel geliĢme ile ilgili olan olgunlaĢma ve öğrenme ile ilgili olan bireyleĢme-toplumsallaĢma süreçleri birbirini etkileyerek kiĢilik geliĢir (Öztürk, 1997). Bireyin kiĢiliği biyolojik ve psikolojik faktörlerin etkisiyle oluĢur ve bireyin kendine özgü diğerlerinden farklı yanlarını belirler (Gürün, 1991).

Yukarıda özetlenmeye çalıĢılan tanımlarda da belirtildiği gibi kiĢiliğin ortak ve genel bir tanımına varılmamıĢtır. Bundan çıkan sonuç da kiĢilik tanımlarının ilgili kuramla yakından bağlantılı olduğu ve kuram içinde ve doğrultusunda yapılan amprik gözlemlerle iliĢkili olduğudur. Kısaca kiĢilik üretildiği kurama bağlı değerler ve tanımlamaları kapsamaktadır (Yanbastı, 1990).