• Sonuç bulunamadı

2.3. KĠġĠLĠK KURAMLARI

2.3.4. Ayırıcı Özellik (Trait) Kuramı ve KiĢilik Teorisi

2.3.4.3. Eysenck‟in KiĢilik Kuramı

KiĢiliği hiyerarĢik açıdan açıklayan Eysenck‟in teorisinin temeli kiĢiliği oluĢturan faktörlerin sıralanması ve belirli bir hiyerarĢi oluĢmasına dayanır. Eysenck kiĢiliği dört düzeyde ele almaktadır (Zel, 2001):

Birinci düzey; kiĢiliğin en alt düzeyidir. Bu düzey çok özel tepkiler içerir. Belirli uyarıcılara biyolojik olarak belirli tepkilerin gösterilmesi, kalıtımsal özelliklere göre bireyin belirli özellikler taĢıması bu düzey ile ilgilidir.

İkinci düzey; bireyin bulunduğu ortamlardan elde ettiği, alıĢkanlıklara dayalı özellikleri ile ilgilidir. Bazı bilgi ve deneyimleri elde eden bireyin benzer durumlar karĢısında benzer davranıĢları göstermesidir.

Üçüncü düzey; bu düzey eğilimler düzeyidir. Bireyin birçok alıĢılmıĢ davranıĢ arasından belirli eğilimleri kazanması aĢamasıdır. Eğilimler düzeyinde kiĢiliğin süreklilik, değiĢmezlik, bireysel dengesizlik, doğruluk, değiĢkenlik ve heyecanlılık özellikleri ortaya çıkar.

Dördüncü düzey; bu düzey tip aĢamasıdır. Bu aĢamada belirgin tipler ortaya çıkar. Eysenck‟in yaklaĢımına göre tipin ortaya çıkmasında her bir aĢamanın etkisi vardır.

Eysenck‟in kiĢilik teorisindeki en büyük geliĢme, çok eski ve klasik (psikanalit yaklaĢım da dâhil) yaklaĢımlara iliĢkin tam anlamıyla deneysel, sistematik ve niteliksel araĢtırma metodolojisinin bir sonucudur. ÇalıĢmalarına teorik okumalar ve sistematik klinik gözlemlerle baĢlayan Eysenck, veri azaltma istatistiksel tekniğini sağlam bir Ģekilde kullanarak kesinlikle en uzun süreli bilimsel çalıĢma ve ilk kiĢilik teorilerinden biri olan kuramını elde etmiĢtir (Chamorro-Premuzic ve Furnham, 2005).

Büyük üçlünün çerçevesi Eysenck‟in kiĢilik ve bireysel farklılıklar üzerinde çığır açan ve uzun süren deneysel çalıĢmalarından elde edilmiĢtir (Eysenck, 1977). Bu kiĢilik teorisine göre, kiĢiliğin üç büyük boyutu ya da bireylerin farklı olduğu üç temel yön nörotizm, psikotizm ve dıĢadönüklük olarak tanımlanmaktadır (Eysenck ve Wilson, 1991).

Eysenck‟e göre kiĢilikte biyolojik ve kalıtsal bireysel farklılıklar vardır özellikle de bireylerin uyarılabilirlik düzeylerinde. Nörotizm, psikotizm ve

dıĢadönüklüğün farklı seviyeleri, direk olarak genetik faktörlerin sonucudur ve bireyler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar olarak açıklanır. Sonuçta, mizacın biyolojik temelleri bizim bireyselliğimizin gözlenebilen ve gözlenemeyen yönlerinde kiĢilik özelliklerinin uzun süreli etkileri ile açıklanabilir (Chamorro-Premuzic ve Furnham, 2005).

Eysenck dıĢadönüklüğün, artan retiküler aktive edici sistemdeki fizyolojik farklılıkların psikolojik bir sonucu olduğunu iddia eder. Bu sistem tarafından uyarılan beyin korteksi, motivasyon ve duyguların seviyesini belirler ve engellemeler ya da uyarılmalara bağlı olarak bu tutarlı yapının uyarılabilirliği bireylerin dıĢadönük ya da içedönük olmalarını belirlemektedir. Ġçedönüklerin, karĢıtı ve tam tersi olan dıĢadönüklere göre beyin kabuğu uyarılma düzeyleri daha yüksektir. Bu sebeple dıĢsal uyaranların eĢit Ģartlarda olduğu durumlarda bile içedönükler dıĢadönüklere kıyasla daha çok uyarılma yaĢayacaklardır. Sonuç olarak dıĢsal uyaranlara adapte olabilmek için içedönükler daha çok zamana ihtiyaç duymakta ve daha fazla efor harcamaktadırlar ayrıca sessiz ortamlardan fayda sağlayabilmektedirler. Bunun aksine dıĢadönükler ise, beyin uyarılma düzeyleri daha düĢük olduğu için bu farkı telafi etmek adına zengin uyarıcılara ve dikkat dağıtıcı çevrelere ihtiyaç duymaktadırlar. Sonuç olarak, içedönük ve dıĢadönüklerin uyarılma ve engellenme düzeylerindeki farklılıklar onların uyarıcı yoğunluğunu arama ya da bundan kaçma düzeylerini belirlemektedir (Chamorro-Premuzic ve Furnham, 2005).

DıĢadönüklük temel olarak sosyallik, giriĢkenlik, cana yakınlık, konuĢkanlık, uyumluluk, canlılık, liderlik ve aktiflik gibi özelliklerle karakterizedir. Tipik bir dıĢadönük kendi baĢına olmaktansa diğer insanlarla birlikte olmaktan hoĢlanır, çok sayıda arkadaĢa sahiptir ve heyecan verici aktivitelere eğilimlidir. Ġyimserlik, Ģakacılık, değiĢkenlik dıĢadönüklüğün diğer belirgin özellikleridir. Ġçedönükler ise dıĢadönüklük özelliklerinin tersine sahiptir. Tipik bir içe dönük; sessiz, içe kapanık, çok fazla sayıda arkadaĢa sahip olmayan ve yakın arkadaĢları dıĢında diğer insanlarla birlikte olmaktansa tek baĢına olmayı tercih eden bir bireydir. Temkinlilik, çekingenlik içedönüklüğün diğer belirgin özellikleridir (Eysenck, 1977).

Nörotizmdeki bireysel farklılıklar ise derin alanda (amigdala, hipokampüs, septum, beyin sinir demeti ve hipotalamustan oluĢmuĢ) yatan beyin aktiviteleri açısından ve uyarılma olarak algılanan genel aktivasyon yani retiküler bilgi ile

açıklanabilir. Uyarılma seviyesi duygusallığa eĢlik eder ve nörotik bireylerin beyinlerindeki uyarılma aktiviteleri yoğun duygu durumlarına dönüĢebilir. Sonuçta nörotizm, duygusal tepki verme ve uyarılabilirlik arasındaki iliĢki açısından açıklanabilmektedir. Nörotik bireyler beynin duygusal düzenlemeleri yaptığı alan (hyperarousable visceralasytem) tarafından karakterize edilirler, onlar tutarlı bireylere kıyasla duygusal reaksiyon üretmeye daha hassastırlar. Nörotizmin biyolojik temellerinin doğruluğunun kanıtı dıĢadönüklükte olduğu gibi Eysenck tarafından net olarak ispat edilememiĢtir (Chamorro-Premuzic ve Furnham, 2005).

Nevrotik bireyler, duygusal davranma eğilimi gösterirler. Bazen nevrotiklik boyutu yüksek olan insanları kararsız ya da çok duygusal olarak adlandırırız. Çoğu zaman küçük engellemeler ve sorunlar karĢısında bile güçlü duygusal tepkiler verirler ve normale dönmeleri uzun zaman alır. Çoğumuzdan daha kolay heyecanlanır, öfkelenir ve depresyona girerler (Burger, 2006). Sıklıkla baĢ ağrısı ya da sırt ağrısı gibi fiziksel belirtilerden Ģikâyetçi olurlar ve kaygı endiĢe gibi genellikle belirsiz psikolojik sorunlar yaĢarlar (Eysenck, 1977).

Psikotik bireyler benmerkezci, dürtüsel ve diğerlerine karĢı isyankâr bir yapıdadırlar. Bencillik, saldırganlık, anlayıĢsızlık, baĢkalarının haklarına ve iyiliğine duyarsızlık belirgin özellikleridir (Eysenck, 1977). Chamorro-Premuzic (2008)‟a göre psikotizm, bireyin uyumluluğunu, sinirliliğinin ve diğer insanlar hakkında ne hissettiğinin seviyesini tanımlar. Yüksek psikotizm, duygusal olarak acımasızlığı, risk almayı, tahrik edici ve bireysel heyecan aramayı tanımlar. Bu insanlar sosyopatiktir. Yani sosyal normlara çok az saygılıdırlar ve diğer insanlarla psikolojik olarak iliĢki kurmazlar.