• Sonuç bulunamadı

ve Kalıp Yargıların Ötesinde

4. Katkı ve Zaafiyetleriyle Güncel Gazâlî

Tanımlamalar, kategoriler ve aidiyetler, ele alınan konunun ana hatlarıyla an-laşılması bağlamında önemli katkılar sunmakla birlikte, kalıp yargı olmaları

27 Mustafa Çağrıcı, a.g.m., s. 497.

28 İmam Gazâlî, El-Munkızu Mine’d-Dalâl, s. 20.

29 Michael E. Marmura, “Gazâli”, İslam Felsefesine Giriş, ed. P. Adamson-R.C.Taylor, çev. M. Cüneyt Kaya, Küre Yay., İstanbul, 2007, s. 154.

Gazâlî: Soyut Okumalar ve Kalıp Yargıların Ötesinde / Mustafa Tekin 43

sebebiyle sorunun daha derinlikli incelenmesinin önünde bazen engel olabilir.

Bu engeli aşabilmenin ilk yolu, kavramların içeriklerine dair yapılacak yokla-malardır. İkincisi, tasnifler ve kategoriler üzerine geliştirilecek tartışyokla-malardır.

Belki bunu meseleyi katkı ve zaafiyetleriyle ele alma safhası tamamlayacaktır.

Bu başlık altında Gazâlî’yi bugüne katkı ve zaafiyetleriyle tartışmak istiyoruz.

Öncelikle şu ayrımlara dikkat çekmek gerekmektedir. Batı modernleşmesi bir milat kabul edilerek iki dönem ayırt edilmektedir: Geleneksel ve modern dönem. Modern dönem, Rönesans, Reform ve Aydınlanma gibi süreçlerin gi-derek topluma egemen olduğu ve temel zihniyeti belirlediği bir dönemi işaret etmektedir. Modern dönem, Batı dünyasının birçok bakımdan öncü rol oyna-dığı bir süreci anlatmaktadır. İslam dünyası bu süreçle birlikte Batı’ya daha çok meyyal hâle gelmiş; modernizme hâkim olan zihniyet dünyasından ve perspektifinden de etkilenmiştir. Müslümanlar bu süreçte kendilerinin “geri”

kaldığını dillendirmişler; bunun sebepleri üzerine tartışmışlardır. Bu nokta-da modernleşme, bilim, akıl, ilerleme vb. anahtar kavramlar, Batı’nın egemen olma enstrümanları olarak öne çıkarılmıştır. Ağır bir yenilgi ve travma geçi-ren İslam dünyası, hem bu kavramları kendi düşünsel ve toplumsal yaşamına dâhil etmeye çalışmış, hem de tüm tarihini bu kavramlar üzerinden yeniden okumaya tâbi tutmuştur. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren “İslam’ın terakkiye mâni olup olmadığı”, “Kur’an-ı Kerim’in bilimselliği”, “İslam’ın akla uygun bir din olması” gibi tartışmalar, bu okumaların birer sonucudur.

Batı’nın hümanist karaktere sahip, insanın kendi imkân ve enstrümanlarıyla akla ve deneye dayalı bilgi üretimi, temelde Kilise’ye karşı bir eleştiriyi de ifa-de ediyordu. Bu bağlamda akıl, tamamenn pozitivist ve emprist bir temelifa-de tanım ve çerçeve bulmaktaydı. Aklın Batı’daki bu tarihsel serencamı ve spesi-fik karakteri atlanarak tüm insanlığa ait “akıl” kavramıyla eşitlenmiştir. Zaten modernizmin, tüm insan toplumlarının Batı’nın geçirdiği evreden geçeceği/

geçmesi gerektiği öngörüsü de aynı zihni bilinçaltının bir ürünüdür.

İşte İslam düşüncesi tarihi de bu spesifik “akıl” etrafında bir okumaya tâbi tutularak kategorize edilmiştir. Aslında Gazâlî’nin “aklı durdurduğu” şeklin-deki iddia ve argüman, bu okumanın bir sonucudur. Bu okumalar çerçevesin-de Kindî, Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd “akılcı”, Gazâlî ise tam tersi bir konuma oturtulur. İslam tarihi ve düşüncesinin bu yeni okuyuş biçimi, gelenekselci ve reformcu şeklinde birtakım ayrıştırmaların ortaya çıkmasını sonuçlar. Hatta İslam düşüncesinde öne çıkan bazı şahsiyetler, Batı’nın temel kavramlarına göre “rasyonalist/akılcı” ya da “fideist/nassçı” şeklinde bir tasnifin de konusu olurlar. Bu bağlamda bazı şahsiyetlere izafesi mümkün olmayan bazı sıfatlar da eklenir. Bu konuda, mesela İbn Rüşd’e bakış, oldukça ilginçtir. İbn Rüşd, Yunan felsefesini çok iyi bilen bir kişi olarak tanımlanırken, onun

düşünce-44 TYB AKADEMİ / Ocak 2011

sinin Batı’ya yakınlığı özellikle vurgulanır. Böylece İbn Rüşd, hem Aristo’yu Batı’ya daha iyi tanıtan hem de Batı düşüncesinin modern zamanlarda geliş-mesini sağlayan bir portre olarak ortaya konulmaktadır. Batı’nın meydan oku-ması karşısında İslam dünyasının Batı’ya yenilmişliğiyle birlikte ortaya çıkan bu söylem, Batı’nın başarısında Müslümanların büyük katkılarının olduğunu vurgulamakla bir telafi mekanizması geliştirmiştir. Tabi ki Müslümanların dünyanın bugünkü noktaya gelmesinde katkıları vardır. Ama bizim buırada ifade etmeye çalıştığımız şey, daha çok İslam düşüncesini Batı’yı merkeze ala-rak konumlandırma çabalarıdır.30

Bu girişten sonra, Gazâlî’nin görüş, düşünce ve önerilerini günümüze katkı ve zaafiyetleriyle ele alabiliriz. Tabi ki böyle bir müzakerenin tüm boyutlarıyla hacmi sınırlı böyle bir makalede ele alması beklenemez. Ancak, ana hatlarıyla birkaç boyutlu bir tartışma yapabiliriz.

Bildiğimiz gibi Gazâlî, İsmaili düşünceye karşı duruşu, protestoyu dillen-dirmişti. Bu karşı duruş, Gazâlî’nin bireysel anlamda düşünsel itirazları kadar resmî düzeyde bir görevlendirmenin de sonucuydu.31 Gazâlî döneminde hiç şüphesiz İsmaili düşüncenin yanı sıra birçok ekol ve düşünce akımı mevcuttu.

Bunların herbirinin dine ve toplumsal olaylara yaklaşımı, otorite açısından düzensizlik olarak görülmekteydi. Gazâlî bunların birçoğuna kendi düşünsel duruşuyla da itiraz etmekteydi. Çünkü bu tür farklılıklar, insanların kafası-nı karıştıran bir durum olarak algılanmaktaydı. Bunların içerisinde yer alan İsmaililik, anlaşıldığı kadarıyla daha yakın bir tehlike arz etmekteydi. Bâtıni bir hareket olarak İsmaililik, metin-anlam ilişkisini, sürekli sınırları dışına çıkardığından her türlü söylemi kendi iktidarına servis sunacak şekilde inşa etmekte; akıl ve mantığın denetimi dışında durmaktaydı. Öte yandan İsmaili hareketin arkasında otorite düzeyinde (Fâtımi) desteğin olması, meselenin hem daha çok ciddiye alınmasını hem de kamusal bir problem olarak görül-mesini sonuçlamaktaydı. Gazâlî buna karşı, hem fikrî düzeyde bir mücadele vermiş hem de halk düzeyinde metin ve anlamı yeniden kendi sınırları içerisi-ne çekme ve yol haritasının sınırlarını berkitme anlamında çalışmalar yaparak fıkhı kuvvetlendirmiştir. Fıkhı kuvvetlendirmek demek; İsmaili yorumlarca, anlam sınırlarının ve içeriğin bozulduğu ve her türlü yoruma açık hâle getiril-diği nasslar ve onlara dair yorumların, yine kendi sınırları içerisine çekilme-sidir en başta. Diğer yandan son kertede felsefi düzeyde bir tartışmayı içeren İsmaili düşüncenin halk arasında yarattığı kafa karışıklığına karşı Gazâlî, halk için çizdiği yol haritasını İhyâ’u Ulûmi’d-Dîn ile ete kemiğe

büründürmüş-30 Bkz. Mustafa Tekin, a.g.m., s. 135-148.

31 M. Âbid el-Câbirî, Arap-İslam Kültürünün Akıl Yapısı-Arap-İslam Kültüründeki Bilgi Sistem-lerinin Eleştirel Bir Analizi, çev. B. Köroğlu-H.Hacak-E. Demirli, Kitabevi Yay., 2. baskı, İstanbul, 2000, s. 555.

Gazâlî: Soyut Okumalar ve Kalıp Yargıların Ötesinde / Mustafa Tekin 45

tür. Bu eserin metodoloji ve içerik olarak eleştirilecek boyutları bulunmakla birlikte, işlevselliğinin altını çizmeliyiz. Hatta bu işlevselliği günümüzde de devam etmektedir. İhyâ’u Ulûmi’d-Dîn, bir zamanlar Türkiye’de çok satılan (belki bugün de öyledir) eserler arasındaydı.

Peki Gazâlî’nin bu yaklaşımı günümüze bir katkı sağlayabilir mi? Şunu açıkça söylemek gerekirse, Gazâlî’nin düşünce sistemi, kimi entelektüel çevre-lerce Batılılaşma ve/veya modernleşme iradesindeki Türkiye için bir ayak bağı olarak görülmüştür. Bilhassa sebep-sonuç ilişkisine bakışı, hayata ve olaylara insanın içsel süreçleri itibarıyla yaklaşımı, onu bugün bazı çevrelerle prob-lemli kılan noktalardır. Öte yandan Gazâlî düşüncesi, kamu otoriteleri tarafın-dan onaylanabilmektedir. Çünkü yönetim ve idare, kendi otoritesini işletmek, halk üzerindeki egemenliğini devam ettirmek için Tanrı’nın tarihsel süreçte kendi yanlarında olduğunu söyleyen bir metafizik üretmesi gerekir; Gazâlî’nin düşünce sistemine açık ya da gizli referanslarla bunu söyletmek mümkün ol-duğundan buna çalışmışlardır. Peki bu nasıl işlemektedir? Liderde karizma ciddi bir unsurdur. Gazâlî’nin “hakikate kişinin kalbine Allah’ın atacağı nur-la unur-laşınur-lacağı” söylemini, vehbi bir armağan şeklinde algınur-layan halkın yaptı-ğı pozitif yüklemelerle liderleri bu seviyeye yükseltmeleri, neredeyse onları Tanrı’nın vekili (!) konumuna getirmektedir. Bu anlayışın doğal bir sonucu olarak liderin ve otoritenin yaptığı icraatlar, içeriğine bakılmaksızın meşrula-şabilmektedir. Öte yandan gündelik hayatın içerisinde iktidar ya da liderden hesap sorulabilecek birçok konu, Gazâlî’nin iktirana bakış açısısıyla okundu-ğunda, artık denetlenebilir ve hesap sorulabilir olmaktan çıkmaktadır. Tabii burada şu noktayı hatırlatmalıyız. Söylediğim şey, Gazâlî’nin yaklaşımlarının yol açabileceği sosyal, siyasal ve kültürel vb. sonuçlardır. Yoksa Gazâlî’nin bu görüşlerle ifade etmeye ya da varmaya çalıştığı hedefler farklı olabilir. Ancak, yine de Gazâlî’nin İsmaililiğe karşı geliştirdiği argümanların, devlet desteği de düşünüldüğünde en azından bilinçaltı düzeyinde otoriteye doğru direksiyon kıran yaklaşımları satıraralarında okuyabiliriz.

Gazâlî’nin yaklaşımlarının bugün için ortaya çıkarabileceği bir zaafiyet de,

“insan özne”nin inşasını zorlaştırarak, mesiyanik beklentileri hızlandırabil-mesidir. Hakikate ulaşmada insanın kendi iç süreçlerini çalıştırmak yerine, dışarıdan kendisine gelecek olanı beklemeye başlaması insanı pasifleştirebil-mektedir. Üstelik bu düzeye ulaşmanın objektif, denetlenebilir bir tezahürü-nün olmaması; fikir, düşünce ve yorumları değil, “kişi”ler üzerine yoğunlaş-mayı getirmektedir. Bu durum, günümüzde “dinî otorite olmaya çalışan bazı kişiler”, “vehbi ilim-kesbi ilim” gibi tartışmalar üzerinden izlenebilir. Yine Gazâlî’nin yaklaşımlarına referansla bir kişinin kendi kaderini sahiplenen özne konumu da zayıflayabilmektedir. Kişiler en yakın insan ve çevrelerinden

46 TYB AKADEMİ / Ocak 2011

başlayarak bir sorumluluk üstlenmek yerine, günün birinde birisi tarafından kurtarılacakları düşüncesini içselleştirebilmektedirler.

Bütün bunlarla birlikte Gazâlî’nin düşünce ve yaklaşımlarının bugüne katkılarından da bahsetmek gerekmektedir. Konumuzla bağlantılı olarak gü-nümüzün iki temel karakteristiğinin altını çizebiliriz. Birincisi, “Aydınlanma aklı”na yapılan sürekli referanslarla İslam dünyasında seküler ve Aydınlanmacı temelde düşünsel inşaların hızlanması. Hiç şüphesiz ortaya çıkardığı tartış-malar ve kendini yenileme bağlamında Aydınlanma’nın İslam dünyasına kat-kılarından bahsedilebilir. Fakat son kertede Aydınlanmacı aklın Müslüman bir zihni, en başta İslam’ın referanslarıyla problemli kılacağı bir gerçektir.

Tam da bu noktada Gazâlî’nin yaklaşımları karşıt argümanlar sunma ve İslam’ı modern dünyada inşa etme bağlamında katkılar sağlayabilir. Bu katkı, Gazâlî’nin inşa ettiği anlayışın günümüzde tamamıyla onanması anlamında değildir. Ancak karşıt argümanların oluşturacağı tartışmalar ve bundan daha önemlisi Weber’in söylediğinin tersine, dünyaya büyüsünün tekrar kazandı-rılması noktasında olacaktır.

Bir diğer nokta, bugün postmodern bir dünya ve zihniyetin tezahürleri-ni tüm dünyada gösteriyor oluşudur.32 Postmodernlik temelde Aydınlanmacı akla bir itirazı ifade etmekle birlikte, Batı’nın düşünsel dünyası içinde inşa edilen ve kanaatimizce moderniteden kesin bir kopuşu ifade etmeyen bir sü-reçtir. Postmodernlikte anlam (hakikat), metinden çıkarılmak yerine, okuyucu ile metin arasında sürekli yeniden inşa olunmakla bir kayganlığı, muğlaklığı beslemektedir. Bu da gerçekliği sürekli ve dayanılmaz kılması yanında göre-celileştirmektedir. Bu bağlamda postmodernizmin temel kavramlarından biri olan hipergerçek de, gerçek ile gerçek olmayan arasındaki çizgilerin bulanık-laştığı bir duruma referansta bulunmaktadır ki, burada “hiper” öneki, gerçe-ğin bir model olarak üretilmesiyle ortaya çıkan gerçegerçe-ğin, gerçekten daha ger-çek olduğunu ifade etmektedir.33 Postmodernlik, imaj ile gerçeğin arasını bu şekilde bulanıklaştırırken, son kertede imajın gerçekle karışmasının yollarını da hazırlamaktadır. Tam da bu noktada, postmodernlik ile Bâtınilik arasında-ki benzerliklere vurgu yapmanın zamanıdır. Bâtınilik, zâhir-bâtın ayırımında, kavramın zahiri anlam çerçevesini ve sınırlarını tahrip ederek ve anlamsızlaş-tırarak, her türlü yorumsallığın kavram içine temellükünü mümkün kılmak-tadır. Bu imkân zahire rağmen de olabilmekte; karşılıklı denetim ve sağlama yapmayı dışarıda bırakmaktadır. Postmodernlik, hakikatin ontolojisi yerine

32 Bkz. Mustafa Tekin, “Türkiye Toplumunun Dini Hayatında Postmodern Tezahürler”

(Yayımlanmamış Tebliğ), Günümüz Türkiye’sinde İslam Uluslararası Sempozyumu, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 8-9 Ekim 2009, Kayseri.

33 Steven Best-Douglas Kellner, Postmodern Teori-Eleştirel Soruşturmalar, çev. Mehmet Küçük, Ayrıntı Yay., İstanbul, 1998, s. 149.

Gazâlî: Soyut Okumalar ve Kalıp Yargıların Ötesinde / Mustafa Tekin 47

epistemik çoğulluğu mümkün kılarken, Bâtıniliktekine benzer bir sübjektiviz-mi önermektedir. Böylece postmodernliğe Bâtınilik içinde temellük imkânları açılmaktadır.34

Hiç şüphesiz postmodernliği daha uzun bir şekilde resmetmemiz müm-kündür. Fakat burada ilk olarak postmodernlik ile Bâtınilik arasında kimi yön-lerden benzerlikler ve postmodernliğin kırmızı çizgileri buharlaştıran yapısı konumuz bakımından altının çizilmesi gereken hususlardır. Postmodernlik birçok söylemi ve gündelik hayatın içindeki tezahürleriyle etkilerini göster-meye devam etmektedir. Bunun karşısında insanları ve toplumları omurgalı biçimde dik tutacak, ayağını sağlam bir zemine bastıracak, hak ile bâtılın çizgi ve sınırlarını kalınlaştırıp berkitecek; aynı zamanda kavramın zâhir ile bâtın arasındaki dengeyi diğeri aleyhine bozmadan anlam ufuklarını zenginleşti-recek bir yaklaşıma ve vurguya ihtiyaç vardır. Yaşadığımız zaman diliminde dünyevileşme süreci giderek hızlanmakta; hedef, amaç ve yönelimlerde ciddi irtifa kaybı yaşanmakta, senkretik ve eklektik bir takım din anlayışları kendi-sini göstermekte, “anything goes” yani ne olsa gider bir yaşam felsefesi olarak manşete çıkmakta, tüketim âdeta bir yaşam tarzı olarak benimsenmektedir.

Tam da bu noktada, Gazâlî’nin yaklaşımlarının bazı kırmızı çizgileri tekrar berkitmek, kanaatkârlık, tutum, vb. değerleri gündelik hayatın içine tekrar sokmak, hazza dayalı yaşam biçimini olumsuzlamak açısından bir katkı sağ-layabileceğini düşünüyoruz. Savrulan bir dünya ve toplumu yeniden toparla-mada kimilerinin Gazâlî gelenekselciliği olarak gördüğü durumun, geleneği berhava eden ve öteleyen anlayışlar karşısında bir denge unsuru olabileceğini düşünüyoruz. Bu bağlamda Gazâlî’nin yeniden okunup değerlendirilmesi, gü-nümüz açısından katkı ve zaafiyetlerinin tartışılması birincil önemde bir gö-revdir.

Sonuç

Bu makale, aslında aktarmacı dille bir tarih ve şahsiyet okumasına itiraz et-mekte, eleştiri getirmektedir. Aktarmacı dille yapılan okumalar, soyut düzey-de kaldığı gibi günümüze getirileri ve katkıları da tartışmamaktadır. Makale sağlıklı bir okumanın, ‘özne ve metin’ arasındaki dönemler ile bu dönemlerin birbirine yaklaştırılması kadar, metnin “bugün”e konuşmasının kışkırtılması gerektiğini de savunmaktadır. Bu açıdan makalemiz, Gazâlî hakkındaki kalıp yargıların dışında, Gazâlî’nin yaklaşımlarına şerh düşecek bir hacimde onu an-lamaya ve günümüz için katkı ve zaafiyetleriyle değerlendirmeye çalışmıştır.

34 Bkz. Mustafa Tekin, “Aşk”, İslam Araştırmaları Dergisi, S. 21, İstanbul, 2009, s. 149 vd.

48 TYB AKADEMİ / Ocak 2011

Gazâlî’nin modern zamanlarda birtakım kalıp yargılar içinden, öznenin pozisyonlarını doğrulayıcı bir okumanın konusu kılınması, oldukça sorunlu-dur. Bu, sözgelimi ona biçilen “gelenekçi” etiketini, negatif kullanımlar kadar pozitif kullanımlar içinde geçerlidir. Önemli olan, bu kalıp yargılar dışında Gazâlî’nin düşünce ve yaklaşımların bugünün sorunlarına bir menfez açıp aça-mayacağının ve bugünün insanlarına ne söylediğinin ortaya konulmasıdır.

Gazâlî, açıkça bugün için birtakım katkı ve zaafiyetleriyle birlikte okun-malıdır. Gazâlî’nin Bâtıniliğinin uç noktalarına ve Arsitocu felsefeye eleştiri getirdikten sonra, kendisini, eleştirdiği alanda tutacak bir anlayışa saplanması onun önemli bir zaafiyetidir. Çünkü Gazâlî’nin “kalbe atılan nur”u, özne insan-dan ziyade, bir mistik pasifizmi üretebilir. Ancak bugün dünyanın içine düştü-ğü dünyevileşme batağı ve hazcılığa karşı Gazâlî –iyi okunduğu taktirde– bir denge oluşturabilir. Bu sebeple Gazâlî’nin verebilecekleri ya da Gazâlî’den alınacaklarla, onu iyi okumak ve taraftar olmadan Gazâlî’yi tartışmakla yakın-dan bağlantılıdır.

Kaynakça

Bayrakdar, Mehmet: İslam Felsefesine Giriş, Ankara Üniversitesi Yay., Ankara, 1988.

Best, S.-Kellner, D.: Postmodern Teori-Eleştirel Soruşturmalar, çev. Mehmet Küçük, Ayrıntı Yay., İstanbul, 1998.

Bolay, S. Hayri: Aristo Metafiziği ile Gazâlî Metafiziğinin Karşılaştırılması, MEB Yay., İstanbul, 1993.

Bulaç, Ali: İslam Dünyasında Din-Felsefe/Vahiy/Akıl İlişkisi, Beyan Yay., İstanbul, 1994.

El-Câbirî, M. Âbid: Arap-İslam Kültürünün Akıl Yapısı -Arap-İslam Kültüründeki Bilgi Sistemlerinin Eleştirel Bir Analizi, çev. B. Köroğlu-H.Hacak-E. Demirli, Kitabevi Yay., 2. baskı, İstanbul, 2000.

...: Felsefi Mirasımız ve Biz, çev. Said Aykut, Kitabevi Yay., İstanbul, 2000.

Campanini, Massima: “Gazâlî”, İslam Felsefesi Tarihi, çev. Şamil Öçal-Hasan Tuncay Başoğlu, ed. S.

Hüseyin Nasr-Oliver Leaman, Açılımkitap Yay., İstanbul, 2007.

Corbin, Henry: İslam Felsefesi Tarihi -Başlangıçtan İbn Rüşd’ün Ölümüne, çev. Hüseyin Hatemi, İletişim Yay., 5. baskı, İstanbul, 2004.

Çağrıcı, Mustafa: “Gazzâli”, İslam Ansiklopedisi, Cilt: XIII, TDV Yay., İstanbul, 1996.

Goring, Rosemary (ed.): “Ghazali”, Chambers Dictionary of Beliefs and Religions, B.C.A., Edinburgh, 1992.

İmam Gazâlî: El-Munkızu Mine’d-Dalâl, çev. Hilmi Güngör, MEB Yay., İstanbul, 1989.

...: Filozofların Tutarsızlığı -Tehafüt El-Felâsife, çev. Bekir Sadak, Ahsen Yay., İstanbul, 2002.

...: Bâtıniliğin İçyüzü (Fedâilü’l-Bâtıniyye/el-Muztazhiri), çev. Avni İlhan, TDV Yay., Ankara, 1993.

...: Makasıd El-Felâsife, çev. Cemâleddin Erdemci, Vadi Yay., 2. baskı, Ankara, 2002.

Kıllıoğlu, İsmail: “Aydınlanma Çağı”, Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, c.1, Risale Yay., İstanbul, 1990.

Kufralı, Kasım: “Gazzali”, İslam Ansiklopedisi, Cilt: IV, MEB Yay., İstanbul, 1948.

Marmura, Michael E.: “Gazâlî”, İslam Felsefesine Giriş, ed. P. Adamson-R.C.Taylor, çev. M. Cüneyt Kaya, Küre Yay., İstanbul, 2007.

Şeyh, M. Said: “Gazâlî (Metafizik)”, İslam Düşüncesi Tarihi, ed. M. M. Şerif, çev. Mustafa Armağan, Cilt:

II, İnsan Yay., İstanbul, 1996.

Tekin, Mustafa: “Aşk”, İslam Araştırmaları Dergisi, S. 21, İstanbul, 2009.

4

...: “Rasyonellik Bağlamında İbn Rüşd Okumalarının Batı ve İslam Dünyası İlişkilerindeki İşlevselliği”, Doğu Batı İlişkilerinin Entelektüel Boyutu-İbn Rüşd’ü Yeniden Okumak, Cilt: II, Sivas, 2009.

...: “Türkiye Toplumunun Dini, Dini Hayatında Postmodern Tezahürler” (Yayımlanmamış Tebliğ), Günümüz Türkiye’sinde İslam Uluslararası Sempozyumu, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 8-9 Ekim 2009, Kayseri.

Watt, W. Montgomery: Müslüman Aydın -Gazâlî Hakkında Bir Araştırma, çev. Hanifi Özcan, Etüt Yay., 2. baskı, Samsun, 2003.

Zerrinkûb, Hüseyin: Medreseden Kaçış -İmam-ı Gazâlî’nin Hayatı, Fikirleri ve Eserleri, çev. Hikmet Soylu, Anka Yay., İstanbul, 2001.

Ghazali: Beyond Abstract Readings and Pattern Prejudices Doç. Dr. Mustafa Tekin

Abstract

This article tries to discuss Ghazali’s opinions and their meanings for today. For this reason, this article anaylzes contents of pattern prejudices on Ghazali. Also it wants to introduce Ghazali’s contributions and weaknesses to today’s Islamic thought as a basic problem. At that point a question arised; How does Ghazali open door-way in 21 th Century. Ghazali is an important figure. A lot of schoolars and peoples accept that he was efficient person. According to some people, Ghazali took a swing at thinking and impeded the progress. But this is a excessive opinion in this article. So Ghazali’s works must be analyze with comprehensive readings.

Key Words: Al Gazali, Ihya Al Ulum Al Din, philosophy, Ismaili Movement, sociological reading

Gazâlî: Soyut Okumalar ve Kalıp Yargıların Ötesinde Doç. Dr. Mustafa Tekin

Özet

Bu makale, Gazâlî’nin bugün için ifade ettiği anlamı tartışmaya çalışmaktadır. Bu sebeple Gazâlî ile ilgili kalıp yargıların içeriğini sorgulamakta; Gazâlî’nin günümüze nasıl bir menfez açabileceğini; katkı ve zaafiyetlerinin neler olduğunu temel sorunsal olarak ortaya koymayı istemektedir. Gazâlî, kendisini eleştirenler tarafından da etkinliği kabul edilen bir şahsiyettir. Ancak o, bazı kalıp yargılar etrafında ve sağlıklı okumalardan yoksun bir şekilde portreleştirilmektedir. Onu aklı durdurmak ve İslam dünyasını geri bırakmakla suçlamak aşırı bir yargı ve genelleme olacaktır. Biz bu makalede, Gazâlî’nin yaklaşım-larının bazı açılardan zaafiyet taşıdığına değinirken, bazı açılardan da bugünün düşünsel dünyasına bir katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz. Bundan dolayı Gazâlî’nin bir taraftarlığın nesnesi olmaktan çok, düşüncelerinin derinlikli analiz edilmesini öneriyoruz.

Anahtar Kelimeler: Gazali, İhya, felsefe, İsmaililik, sosyolojik okuma Gazâlî: Soyut Okumalar ve Kalıp Yargıların Ötesinde / Mustafa Tekin

51