• Sonuç bulunamadı

1980 sonrasında ekonomik serbestleşme sürecinde faizsiz bankacılık kavramı Türkiye kamuoyunun gündemine girmiştir. Ancak faizsiz bankacılık ve Đslami finansman alanında Türkiye’nin ilk uygulaması 1975 yılına kadar uzanmaktadır. Türkiye, Đslam Konferansı Örgütü’nün ( ĐKÖ ) etkin bir üyesi olarak 1975 yılında kurulan Đslam Kalkınma Bankası’nın( ĐKB ) 22 kurucu üyesi arasında yer almıştır.103 Türkiye, Đslam ülkelerinin gelişimi için karlı ve verimli projelerin desteklenmesi, Đslam ülkeleri arasındaki ticaretin artırılması gibi amaçlarla kurulan ĐKB’deki sermaye payını 1984’de artırarak en büyük ortaklardan biri haline gelmiş ve ĐKB Yönetim Kurulu’nda sürekli üye bulundurma hakkı elde etmiştir. Yine 1975 yılında tasarruflarını faizsiz sisteme uygun olarak değerlendirmek isteyen insanlar ile küçük ve orta ölçekteki işletmelere hizmet vermek amacıyla Devlet Đşçi Yatırım Bankası kurulmuş ve bu banka 1978’e kadar faaliyetlerini sürdürmüştür.104 Özellikle yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarından büyük rağbet gören ve faizsiz bankacılık alanında Türkiye’ye önemli tecrübeler kazandıran banka, 1978 yılından sonra tamamen faizli sistemle çalışmaya başlamıştır.

2.3.1. Özel Finans Kurumları (Ö.F.K. )

Özel finans kurumları, 1980’den sonra başta manevi değerler olmak üzere değişik

sebeplerle ekonomik hayata dâhil olmamış ya da olamamış, yastık altı olarak tabir edilen fonların finansal sisteme dâhil olması amacı ile kurulan ve faizsiz olarak finansal faaliyetlerde bulunan kurumlardır. Başka bir ifade ile dini inançlar nedeni ile tasarruf kurumlarına yatırılmayıp yurt içinde ve yurt dışında altın, döviz, emlak şeklinde ya da iddihar biçiminde saklanan tasarrufların üretim sürecine sokulması amacı ile kurulan ve kar-zarar kavramlarına dayanarak çalışan kurumlardır.105

102

Eken; a.g.e. , s. 49

103

Ersoy,Arif; Faizsiz Yeni Bir Banka Modeli Faizsiz Kredileşme Sistemi; Đslami Đlimler Araştırma Vakfı Yayınları: 12, Đstanbul, 1987, s. 12

104

Altan, Mikail; Modern Bankacılık … , s. 231

105

Büyükdeniz, Adnan; Dünya’da ve Türkiye’de Faizsiz Bankacılık, Özel Finans Kurumları Birliği Yayınları, Đstanbul, 2003, s. 43

Türkiye’de faizsiz bankacılık hizmetleri verecek bir kurumun kurulması tartışmaları sürerken, hukuki altyapı tartışmaları yanında bu kurumun hangi isim altında faaliyet göstereceği de tartışma konusu olmuştur. Dünya’da, faizsiz bankacılık yapan kurumların yaygın olarak kullandığı “Đslam Bankası” terimi Türkiye’nin anayasal düzeni ile bağdaşmayacağı nedeni ile kabul görmemiştir. Buna ek olarak o dönemde yürürlükte olan Bankalar Kanununun faizsiz bankacılık yapacak kurumların oluşturulmasına izin vermemesi sebebi ile faizsiz bankacılığa dair özel bir düzenlemeye gidilmiş ve yapılandırılan kuruluşlara “ Özel Finans Kurumları “ adı verilmiştir.

Özel finans kurumlarının kurulmasına izin veren en önemli adımı 16.12.1983 Tarih ve 83/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin çıkarılması oluşturmuştur. Bu kararname 24 Şubat 1984 tarih ve 18323 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kararnamenin yürürlüğe girmesinin ardından 1984’de Al Baraka Türk Ö.F.K. A.Ş. ve Faisal Finans Kurumu A.Ş. , 1988’de Kuveyt Türk Evkaf Ö.F.K. A.Ş. , 1991’de Anadolu Finans Kurumu A.Ş. , 1995’de Đhlâs Finans Kurumu A.Ş. , 1996’da Asya Finans Kurumu A.Ş. kurularak faaliyete geçmişler ve faizsiz bir temelde finansal hizmetleri görmeye başlamışlardır.

83/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi, 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki kanuna dayanılarak çıkarılmıştır. Bu Kararnamede özel finans kurumlarının kuruluş, faaliyet ve işlemlerine ilişkin esas ve usullerin T.C. Merkez Bankası’nın görüşleri alınarak Başbakanlıkça düzenleneceği ve bu düzenlemeler dışında kalan hususlarda Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir.

Özel finans kurumları 1999 yılına kadar 1983’de çıkarılan 83/7506 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi, Hazine Müsteşarlığı ve T.C. Merkez Bankası tebliğleri ile faaliyetlerine devam etmişlerdir. 17 Aralık 1999 Tarih ve 4491 sayılı Kanunun 19 Aralık 1999 Tarih ve 23911 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile Ö.F.K.’lar 4389 sayılı Bankalar Kanunu kapsamına alınmıştır ve bu kanuna göre Özel Finans Kurumları bankacılık sisteminin bir tamamlayıcısı olarak bankacılık sistemindeki yerini almıştır.106 Böylelikle Türk bankacılık sistemi üç ayaklı bir sistem haline gelmiştir.

106

Özel Finans Kurumlarının Bankalar Kanununa tabi kılınması geç kalmış bir düzenlemedir. Geleneksel bankacılık hizmetlerinin çoğu temelde faiz ile ilgili olmayan işlemlerdir. Özel Finans Kurumları faiz ile ilgili olmayan bütün bu bankacılık hizmetlerini yerine getirmektedir. Daha önemlisi vadesiz mevduat toplama yetkisi olan tek mali kuruluş olan ticari bankalara ek olarak Ö.F.K.’lar da vadesiz mevduat toplama yetkisine sahip kurumlardır. Bu nedenle özel finans kurumlarının 15 yıl boyunca hukuki altyapısını hiyerarşik açıdan kanun hükmünde kararnameden sonra gelen bakanlar kurulu kararnamesinden alması ve kanunla düzenlenmemesi tartışma konusu olmuştur.

2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik ve finansal krizde büyük ölçekli bir likidite sıkıntısına giren ve havuzlarının yarısı boşalan özel finans kurumlarında, bir birlik ve TMSF benzeri bir sigorta sisteminin yokluğu ciddi şekilde hissedilmiştir. 4491 sayılı kanunda Türkiye Bankalar Birliği kapsamına alınmayan özel finans kurumları, birçok hesap sahibinin kısa sürede paralarını çekmek istemeleri sonucu likidite sıkıntısına düşmüştür. Bu hızlı nakit çıkışında özel finans kurumlarındaki mevduatın TMSF güvencesinden yoksun olması önemli bir rol oynamıştır. 4672 sayılı Kanun ile bu eksiklik giderilmiş ve tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Özel Finans Kurumları Birliği kurulmuştur. Böylece, Birliğin görevleri arasında bulunan “Güvence Fonu” nun kurulması ve idaresi sağlanmıştır.

2.3.2. Katılım Bankalarına Geçiş

2001 krizinin ardından 2002 yılında başlayan bankaların yeniden yapılandırılması programı dâhilinde getirilen düzenlemeler ile ticari bankaların gördüğü bütün faizsiz hizmetleri ( sermaye piyasası işlemleri dahil ) yerine getirmeye başlayan, kuruluş amacına uygun olarak ticari bankaların temel fonksiyonu olan fon aktarma işlevini de faizsiz olarak yerine getiren özel finans kurumları faaliyetleri açısından müşterilerine tam bir bankacılık hizmeti vermeye başlamıştır. Hukuki olarak da bankacılık kanununa tabi olan özel finans kurumları 2005 yılında çıkarılan 5411 Sayılı Bankalar Kanunu ile faaliyetlerine “Katılım Bankası” adı ile devam etmeye başlamıştır. Bu Kanun, özel cari hesaplar ve katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşları ve yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye’deki şubelerini katılım bankası olarak ifade etmektedir.

Özel finans kurumlarının isimlerinin katılım bankası olarak değiştirilmesi bu kuruluşların faaliyetlerinde herhangi bir değişikliğe sebebiyet vermemiştir. Daha öncede belirtildiği gibi Dünya’da faizsiz sistemde çalışan bankalar “faizsiz banka” veya “Đslam bankası” olarak adlandırılmaktadır. “Özel Finans Kurumu” ibaresi yalnızca Türkiye’de kullanılmaktadır. “Katılım Bankası” ifadesi yapılan işin bir tür bankacılık olduğunu daha açık ve net bir şekilde belli etmektedir. “Banka” sözcüğünün kullanılmasının ulusal ve uluslar arası anlamda tanınabilirliğin artmasında ve kimlik karmaşasının engellenmesinde katkı sağlayacağı düşünülmüştür. “Katılım” sözcüğü ise uygulanan bankacılığın kar ve zarara katılma esasına dayalı bir bankacılık olduğunu ifade etmektedir.107

5411 sayılı kanun katılım bankaları için isim değişikliğinin yanında bazı yeni düzenlemeler de getirmiştir. Bunlar;

• Katılım Bankaları Birliği bünyesinde bulunan “Güvence Fonu” TMSF’ye devredilmiş ve ticari bankalarla aynı olacak şekilde katılım bankalarındaki tasarrufların 50.000 YTL’si güvence altına alınmıştır.

• Katılım bankaları da diğer bankalar gibi faaliyet izni kaldırılmadan önce TMSF’ye devredilebilecektir.

• Faaliyet izni kaldırılan katılım bankalarının tasfiye işlemi önceden Katılım Bankaları Birliği tarafından yürütülürken, bu görev TMSF’ye verilmiştir.

• Özel Finans Kurumları Birliği olan mesleki birliğin adı Katılım Bankaları Birliği olarak değiştirilmiştir.

5411 Sayılı Bankalar Kanunu’nun getirdiği düzenlemelerle birlikte katılım bankaları ile ticari bankalar hukuki olarak eşdeğer bir duruma getirilmişlerdir ve bankacılık piyasasında daha rekabetçi bir yapı oluşturulmuştur.

107