2.2. KÜRTLERİN KÖKENİ İLE İLGİLİ ÖNE SÜRÜLEN
2.2.1. Kardu – Karduk – Kardaka Tezi / İddiaları
Fransız arkeolog F. Thureau – Dangin M.Ö. 2000 yıllarında yazıldığı sanılan iki Sümer yazıtında “Kar-da-ka” şeklinde okuduğu bir sözcük bulmuş ve bunun bir ülke adı olduğunu tahmin etmiştir.100
Bazı batılı yazarlar ise ses benzerliğine dayanarak Yunanlı general101
Ksenophon (M.Ö. 427-355)’un “Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı eserinde bir kavim adı olarak geçen “Khardoukhoi” kelimesi ile ilişkilendirmişlerdir.
97 a.e., s.757. 98
Çay, A. M., Her Yönüyle Kürt Dosyası, İstanbul, İlgi Yayınları, 2010, s.57.
99 Üşümezsoy, Ş., Kürt “Kim”liği, İstanbul, İleri Yayınları, 2006, s.39. 100 Bayrakdar, a.g.e., s.73.
101 Ksenophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü), Çev. Hayrullah Örs, İstanbul, İnkılap Yayınları,
30
Kürtlerin atası olduğu düşünülen Kardaka - Karduklar’ın ülkesi olarak gösterilen coğrafya, Dicle (Tigre) nehri ile Cudi (Djudi) dağı arasındaki bölgedir. Aramiler, Kardaka’yı “Bes-Kardu” olarak bilirken, Ceziret’ül İbn Ömer kasabasına “Kardu Gazartası” adını vermekte, Ermeniler “Karduh”, Araplar ise “Bakarda” veya “Karday” olarak zikretmektedirler.102
Minorsky, Ksenophon’un eserine atıfta bulunarak Karduk ülkesini Botan (Bokhtan) nehrinin doğusu yani Şırnak, Siirt, Mardin'in Doğusu ve Batman Bölgesi olarak belirler.103
Oysa Ksenophon eserinde farklı bir tarifte bulunmaktadır. Ksenophon, Cizre’de istirahata çekilmiş Hellen askerlerinin yol sormalarını ve kendilerine kuzeye gidilirse Kardular’ın ülkesine ulaşacakları cevabının verildiğini nakleder. Bölge olarak ise Dicle’nin kaynağı ile Fırat’ın kaynaklarının birbirine yakın oldukları yer; Trabzon’dan önceki İskit ülkesine ve Batı Ermenistan’a komşu bir ülke olarak anlatılmıştır.104
Dolayısıyla Kardu ülkesi olarak bahsedilen bölgenin Elazığ-Erzincan ve Erzurum üçgeninde yer aldığı bu tariften anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Minorsky ve bazı batılı tarihçiler Kardu’ları Kürtlerin atası olarak kabul etse de, bu kurama karşı çıkan tarihçiler de olmuştur. Bunların başında M. Hartmann, Th. Nöldeke ve Weissbach gelmektedir. Bu bilginler filolojik açıdan Kürt kelimesi ile Kardu kelimesi arasında hiçbir bağlantı kurulamayacağını belirterek Karduların, Kürtlerin atası olamayacağını söylemişlerdir. Ayrıca Amerikalı yazar Christopher Lehmann-Haupt, Karduk’ları Gürcülerin atası yani “K’art’ueli” (Kart Veli) olduğunu dolayısıyla Kürtlerle ilgisi olmadığını da söylemiştir.105
Minorsky, tezini savunurken daha çok Kardukhoi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öyle ki, Kardu + Khoi olarak ayırdığı kelimenin sonundaki –oi ekini Ermenilerdeki –kh ekine benzetmiş ve Yunanlı general
102 Çay, a.g.e., s.59. 103 Bayrakdar, a.g.e., s.75. 104 Ksenophon, a.g.e., s. 145. 105 Bayrakdar, a.g.e., s.76.
31
Ksenophon’un bu kelimeyi Ermenilerden aldığını öne sürerek, Khoi’nin – kh’sinin Ermenice çoğul eki olduğunu iddia etmiştir.106
Ancak, -oi eki Yunanca’da zaten çoğul eki olduğundan, Minorsky’nin öne sürdüğü gibi –kh eki çoğul eki olamaz. Ayrıca “kh”nin karşılığı olarak Ksenophon’un yazımında ki “X” kullanılmıştır. Kardu kökü için ise Minorsky, Akkadça-Asurca da güçlü, kahraman anlamlarındaki “kardû” ve “karadu” kelimelerinden geldiği üzerinde durmaktadır.107
Kardaka ve Kardukh kelimeleri hecelendiğinde “Kar+da+ka” ve “Kar+du+kh” şeklinde olur. Görüldüğü üzere her iki kelimenin de kökeni “Kar” sözcüğüdür. Sümerce Kardaka kelimesinin kökündeki “Kar” Sümercede Kaç (kaçmak), Türkçe de ise bilinen anlamıyla Kar demektir. Da/Ta eki ise Türkçedeki –la, -lı gibi nitelik belirten ektir. Örneğin; sisli, buzlu kelimelerinde olduğu gibi. Son hecedeki –ka eki ise kapı-geçit anlamının yanı sıra Ural-Altay dil gurubunda aidiyet bildiren ektir. Dolayısıyla Kardaka kelimesinin anlamı, “Karlı/Karlu yer, Kayalık, Karlı geçit anlamına gelmektedir. Sümerce de ise Kardaka kelimesi, Karlılar manasına gelen bir kavim adını işaret etmektedir. Dolayısıyla kavmin yaşadığı yerin karlı ve kayalık olduğunu göstermektedir.108
Ksenophon’un tarif ettiği bölge düşünüldüğünde yani Elazığ-Tunceli- Erzincan üçgeninden Erzurum’a kadar uzanan bölgenin109
karlı ve kayalık olduğu bilinmektedir.
Oğuznamelerde de sıkça Kürdak kelimesi geçmektedir. Bu kelimeler Oğuz boylarının dağlık bölgelerde oturdukları yerlerin yani kışlakların genel adıdır.110
Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı Kara Kuvvetleri Komutanlığının 1982 yılında yayımladığı “Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Akımlar” isimli kitabında Kürt kelimesinin kökenine de değinilmiştir. Burada, özellikle doğa olaylarının ses ve özelliklerinin toplumsal hayatı şekillendirdiği dönemlerden beri, tabiatın
106
Minorsky, V., Bois, T., Kürt Milliyetçiliği, İstanbul, Örgün Yayınevi, 2008, s.12.
107 Bayrakdar, a.g.e., s.76. 108 a.e., s.77.
109 Ksenophon, a.ge., s.138. 110
32
her hali yaşamsal özellikleri de birlikte etkilendiği belirtilmiştir. Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz ve kış aylarında erimeyen karlar oluştuğu ve bu karların üzeri güneşin de etkisiyle hafif eriyerek zamanla buzlaştığı ve üstü sert altı yumuşak bir tabaka oluşturduğu ifade edilmiştir. Üzerinde yüründüğünde basılan bu yerler kırt-kürt diye ses çıkarır. Bu sese izafeten (dayanılarak), bu tip kar oluşumuna “kürtün” denmektedir.111
Günümüzde bu ve benzer tanımlamalar eleştiri konusu olsa da, bu gün hala Anadolu’nun birçok yerinde ve Azerbaycan’da rüzgârın getirdiği ve çukur yerlere doldurduğu kara Kürtük veya Kürtün denilmektedir. Bununla beraber Sibir Türkleri, Altay dağlarında yaşayan soydaşlarına Kürdak demektedirler.112
Kürt kelimesinin geçtiği ve anlam ifade ettiği en eski kaynak yine bir Türkçe eser olan Kaşgarlı Mahmud’un 1073 yılında tamamladığı Divanı Lügat it Türk’tür. Dört ciltlik bu eserde Kürt kelimesi, “dallarından yay, kamçı, değnek gibi nesneler yapılan kayın ağacı” olarak açıklanmaktadır. Aynı eserin aynı sayfasında, “sert ses” iması olarak, “at arpayı kürt kürt yedi” örneği vardır.113
Kürt kelimesine, bir soy veya boy adı olarak ilk defa Yenisey’deki Köktürk kitabelerinde rastlanmaktadır. Elegeş Bengü-taşı’ndaki kısa bilgiden anlaşıldığında göre adı geçen Kürt uruğu, Kök-Türkler içinde yaşamakta olup, beylerinin adı da Alp Urungu idi.114
Türk tarihinde, Kürt olarak bilinen topluluğu diğer bir Türk topluluğunu oluşturan Macar milletinde görülmektedir. Macarlar önce beş-ogur sonra ise on-ogur Türk konfederasyonuna dahil olmuşlardır. Macar milletini oluşturan iki ana grup vardır. Bunlar Türkler ve Macarlardır. Macarlar Nyek ve Megyer
111
K.K.K. Yayınları, Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Akımlar, Ankara, K.K.K. Ankara Basımevi, 1982, s.43.
112 a.e., s.44.
113 Önder, a.g.e., s.206. 114
33
isimli iki gruptan oluşurken, Türkler yedi gruptur. Bunlar, Kabarlar, Kürtler, Gyarmatlar, Taryanlar, Yeneler, Kerler ve Kesailer’dir.115