• Sonuç bulunamadı

3.4. CUMHURİYET DÖNEMİ KÜRT İSYANLARI

3.4.2. Şeyh Sait İsyanı

Türkiye, Lozan Antlaşmasıyla misak-ı milli sınırlarını büyük ölçüde gerçekleştirmiş, İzmir İktisat Kongresini toplamış, halifeliği kaldırmış, Cumhuriyeti ilan etmiş, medreseleri kapatmış ve Tevhid-i Tedrisat kanununu çıkararak kısa zamanda büyük hamleler gerçekleştirmişti. Ancak kısa zamanda atılan bu çağdaşlaşma adımları, dini söylemleri kullanan kesimlerin, Cumhuriyet Halk Fırkası’na karşı kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası altında birleşmesine neden olmuştu.299

Şeyh Sait isyanından iki hafta önce, Ziyaeddin Efendi Meclis kürsüsünde, yeniliğin, içki, dans ve plaj sefasından başka bir şey ifade etmediğini söylemişti. Yeni rejimin sadece ahlaksızlık getirdiğini söyleyen Ziyaeddin Efendi, Müslüman kadınların edepsizleştiğini, sarhoşluğun teşvik

295 Meydan, a.g.e., s.331. 296

Turan, H., Gizli Servisler, Kalipso Yayınları, İstanbul, 2010, s.71.

297 Mumcu, a.g.e., s.51.

298 Aybars, E., Yakın Tarihimizde Anadolu Ayaklanmaları, İstanbul, Türk Dünyası

Araştırmaları Vakfı, 1988, s.30.

299

79

olunduğunu ve rezil bir idarenin memleketi çamurun içine sürüklediğini söylemişti.300

Şeyh Sait, daha sonra yargılandığı dönemde Ziyaeddin Efendinin bu konuşmasından çok etkilendiğini itiraf etmiştir.301

Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra dağılmış olan Kürt Teali Cemiyeti ileri gelenlerinden Seyit Abdülkadir, Ceyranlı, Hünsan, Halit, Hacı Musa ve eski milletvekillerinden Yusuf Ziya ve aileleri, Cumhuriyetin ilanından sonra gizli bir örgüt kurarak “Bağımsız Kürdistan” için çalışmalara devam etmiştir. Yusuf Ziya’nın aracılığıyla Hınıs’ta oturan Şeyh Sait ve ailesi de bu örgüte katılmıştır.302

Şeyh Sait’in de katıldığı, Erzurum’da 1924 yılında yapılan Kürt Azadi Cemiyeti toplantısında da iki önemli karar alınmıştı:

1- En geç Mayıs 1925’e kadar Güneydoğu Anadolu’da bir Kürt ayaklanması başlatılacaktır,

2- Bu ayaklanma için gerekli dış destek İngiliz, Fransız ve Ruslardan sağlanacaktır.303

Şeyh Sait’in oğlu Ali Rıza 15 Kasım 1924’te İstanbul’a giderek Kürt Teali Cemiyeti Başkanı Seyit Abdülkadir’le görüşür. Abdülkadir, isyanın “dinsel motiflere” dayandırılması gerektiğini ve bütün güçleriyle yanlarında olduklarını söyler. Atatürk aleyhine yazılmış bildirileri Güneydoğu Anadolu bölgesinde dağıtılmak üzere Ali Rıza’ya verir.304

Şeyh Sait, Piran’daki kardeşi Abdurrahim’in yanına gider ve adamlarıyla buraya yerleşir. 13 Şubat’ta asker kaçaklarını arayan jandarma Şeyh Sait’in yaşadığı evin etrafını sarar. Çıkan çatışmada bir eri şehit eden Şeyh Sait bir Teğmeni de esir alır.305

300 Toker, M., Şeyh Sait ve İsyanı, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1994, s.26. 301

Meydan, a.g.e., s.336.

302 Aybars, E., İstiklal Mahkemeleri, Ayraç Yayınları, Ankara, 2009, s.207. 303 Mumcu, a.g.e., s.56.

304 Meydan, a.e., s.338. 305

80

Oradan kurtulan Şeyh Sait ve adamları Eğil’e geçerler ve burada da bucak müdürüyle on jandarma erini esir alırlar. Genç ili merkezine doğru ilerleyen Şeyh Sait, şehri yağmalayıp, Ziraat Bankası’na da el koyar. Durumu Ankara’ya bildiren öğretmen Mehmet Zeki’yi ise öldürür.306

Piran, Palu, Ergani, Genç ve Lice’yi ele geçiren isyancılar karşısında etkin hareket edemeyen Fethi (Okyar) Bey Hükümeti görevden alınarak yerine 2 Mart 1925’te İsmet (İnönü) Paşa Hükümeti kurulmuştur.307

İlk olarak bölgede olağanüstü hal ilan edilmiş, Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılmış, İstiklâl Mahkemeleri kurulmuş ve Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na “Dini siyasete alet edenlerin vatan haini sayılacağı” hükmü eklenmiştir.308

Şeyh Sait önderliğindeki isyancılar, 7 Mart’ta Diyarbakır’a saldırmış ve Türk kuvvetlerine kayıplar verdirmişlerdir. Ancak şehrin savunmasını üzerine alan Mürsel Paşa’nın kullandığı toplar ve Türk Hava Kuvvetlerinin operasyonları ile isyan bastırılmış ve 14 Nisan gecesi Şeyh Sait İran’a kaçmak üzereyken Varto’nun kuzeyindeki Çarburuh köprüsü civarında yakalanmıştır.309

Şeyh Sait isyanı, Cumhuriyet tarihindeki en büyük isyandır. Üç binden fazla kişinin katıldığı isyandan sonra İstiklal Mahkemelerinde Seyit Abdülkadir ve Şeyh Sait’le birlikte isyanın asıl suçlusu olarak 47 kişiye idam cezası verilmiştir.310

Şeyh Sait ayaklanmasının nedenleri üzerinde değişik görüşler vardır. Ayaklanmanın dini nedenle mi yoksa Kürt milliyetçiliği nedeniyle mi çıktığı tartışma konusudur.

İsyan sırasında Birecik Kaymakamı olan ve daha sonraları İsmet İnönü tarafından I. Umumi Müfettişliğine getirilecek olan Abidin Özmen ayaklanmayı şöyle nitelendirmiştir: “Şeyh Sait hadisesi, Kürtlük duygusunun 306 Aybars, a.g.e., s.210. 307 Meydan, a.g.e., s.342. 308 Aybars, a.e., s.219. 309 Meydan, a.e., s.344. 310 Aybars, a.e., s.253.

81

besleyip büyüttüğü bir vakadır. Haço’nun, Sasonluların, muhtelif semtlerdeki muhtelif şahısların kalkınması bir pilin verdiği cereyanın tesirinden başka bir şekilde tefsir edilemez.”311

Bununla ilgili olarak ABD’li tarihçi Bernard Lewis, Şeyh Sait ayaklanmasının laik reformlara karşı dini bir tepki olarak kabul edilmesinin akla daha yatkın olduğunu belirtmiştir.312

Kör Sadi isimli isyancının idam ipi boğazına geçirilirken söylediği sözler dikkat çekicidir: “Son sözüm şudur: Memleketin selameti namına

muhterem hâkimler heyetinin hakkımızda verdiği kararı minnet ve şükranla karşılıyorum. Kabul ediyorum. Hepimiz idam cezasına müstahakız. Çünkü bu vatana hıyanet ettik. Allah Türk milletinin, Türk memleketinin saadetini müemmen (sağlanmış) ve ebedi etsin. Söyleyeceklerim bu kadardır.”313

Yine bir başka isyancı olan Şeyh Said’in damadı Şeyh Abdullah’ın son sözleri kısa ama benzerdir: “Biz hainlere uyduk. Başkası uymasın”.314

Şeyh Sait ayaklanması, tam da Lozan’da Musul sorunu görüşülürken çıkarılmıştı. Bu yabancı devletlerin bu topraklar üzerinde oynadığı oyunlardan bir tanesiydi. Yıllar sonra ortaya çıkacak ve günümüze dek devam edecek olan PKK terör örgütünün kurucusu Abdullah Öcalan’da çok önemli bir itirafta bulunacaktı:”Şeyh Sait’in devamıydım kullanıldım.”315