• Sonuç bulunamadı

ÖZELLİKLERİ

2.1. Karatay Medresesi Banisi

Konya Alaeddin Tepesine yakın bir konumda, Sultan II. Kılıçarslan Köşkü’nün karşısında bulunan Karatay Medresesi Sultan II. Keykavus döneminde Emir Celaleddin Karatay tarafından 1251-52 yıllarında yaptırılmıştır. Konya Karatay Medresesi, Anadolu Selçuklu mimarisinin önemli eserleri arasında yer almıştır.

Resim 76:

Karatay Medresesi Genel Görünüm.

Fotoğraf: Önder DÜZ

Karatay Medresesi taç kapısındaki kitabede okunan 652/1251 rakamı medresenin inşa tarihini kesin olarak belgelemekle beraber kitabenin yazıldığı taşların farklı oluşlarıyla bu farklı taşlardaki yazı karakterlerinin diğerleriyle uyuşmaması tarihleme ile ilgili bazı tereddütler vardır. Bazı kaynaklar kitabenin değişikliğe uğramasından dolayı yanlış değerlendirilerek tarihleme yapıldığını öne sürmektedir. Konya Karatay Medresesi taç kapısının, tezyini ve mimari özellikleri ile 1220-1230 yıllarıyla ifade edilen döneme tarihlendiği ileri sürülmüştür (Erdemir, 2009: 26).

Burmalı köşe sütunları ve gamalı haç düzenlemeli düşey dikdörtgen yüzeylerin üzerinde, geniş bir kitabe kuşağı olarak yer alan Neml Suresi’nin başlangıç bölümü dışında, 27/19. ayeti, kitabenin esas parçalarını kesin olarak tespit edilmesini sağlamıştır. Yapılan değişiklik, önce I. Alaeddin Keykubat’ın adının, kitabeye alınması, sonra da Karatay’ın

98

adına kitabede yer verilmesi ile ilgilidir. I. Alaeddin Keykubat’ın adında dünyanın “dal” harfi yandaki taşta, esas kitabede kalan üç kısmı ile birleşmemiştir. Kitabenin sonunda (dokuzuncu taş) görülen “rı” harfi de, sonunda yer aldığı kelime bilinmeyen, asıl kitabeden kalan bir harftir. Esas kitabede (altıncı taş) Keykubat adında “dal” harfi, noktalı olarak yazılmıştır. Hakkak “eyyam” kelimesinde ilave olan bölümde yer alan (üçüncü taş) “mim” harfine dilediği şekli vermiştir. Esas kitabede yer alan (ikinci taş) “emr ve el-imaret” kelimeleri başta elif harfiyle yazılmış, esas kitabede (altıncı taş) ikinci “bin”,“keyhüsrev” ve “Keykubat” için kullanılan tek isim olmuştur. I.Kılıç Arslan’ın adının “rı” harfi de (sekizinci taş) yeni kitabede yoktur (Konyalı, 1991: 24).

Kitabe, Tevbe suresinin 120. ayetinin son bölümü (9/120) ile başlar. Yapının inşasının “Es Sultan el-azam zıll-ullah fi-l –alem alaeddünya veddin”’in hükümdarlığı günlerinde emir edildiği bildirilir. Bu ifadeden sonra gelen kelime asıl kitabe taşında yer alan “Ebü-l-feth Keykavus” adıdır, ataları olan sultanların adları, II. İzeddin Keykavus’un adını izlemektedir (Konyalı, 1991: 25).

Kitabede yer alan “Es Sultan el-azam zıll-ullah fi-l –alem alaeddünya veddin” ifadesi, kitabede yapılan değişiklikle I.Alaeddin Keykubat’ın adının kitabeye alındığını açıklamaktadır. I. Alaeddin Keykubat’ın adı, kitabe ve sikkelerde “Alaeddünya ved din” olarak yazılıdır. “Es-sultan el-azam” ,“Zıll-ullah fi-l alem” ifadeleri de aynı sultanın kullandığı saltanat ünvanlarıdır. Yapının inşasına I. Alaeddin Keykubat döneminde başlamış olduğundan, yapıyı II. İzeddin Keykavus dönemi eseri olarak tanıtan kitabede doğru ifadenin yer alması uygun görülmüştür (Cantay, 1987: 25-30).

Medresenin kitabesi bulunmasına rağmen içerisinde mimarının ismi yazılı değildir. Bunlardan ayet bölümünün yazıldığı taş ile I. Alaeddin Keykubat' in ad ve unvanlarının yer aldığı üçüncü ve dördüncü taşlar ve I. Kılıç Arslan, I. Mesut ve Karatay bin Abdullah'ın adının bulunduğu sekizinci taş gri, diğerleri ise beyaz mermerdendir. Beyaz ve gri mermerdeki yazıların istifi de birbirine uymamaktadır. Bu renkli taşların sonradan değiştirildiği söylenerek yapının inşasına I. Alaeddin Keykubat döneminde başlanıldığı, oysa kitabede II. İzzettin Keykavus dönemi eseri olarak tanıtıldığı, sonradan bu hatanın farkına varılarak tekrar değiştirildiği ve Karatay'ın adının da bu değişiklikte kitabeye konulduğu ileri sürülmektedir.” (Cantay, 1987: 25-30)

Medresenin inşaatına I. Alaeddin Keykubad döneminde başlanmış, ölümünden sonraki siyasi istikrarsızlık döneminde yapımına ara verilerek 1251 yılında tamamlanmış olabilir.

99

Yine Yaşar Erdemir’e göre yapının ustasının Alaeddin Cami'ni yapan Muhammed bin Havlan el-Dımışki olduğu ifade edilmektedir (Erdemir, 2009: 8). Şöyle ki:

a- Alaeddin Camii'nin kuzeydeki taç kapısı ile Karatay Medresesinin taç kapısı üslûp olarak birbirine çok benzemektedir,

b- Her ikisinde de renkli mermer kullanılmıştır,

c- Her ikisinde de "zengi düğümü" dediğimiz geçmeler benzerdir.

d- Her ikisinin de dikdörtgen girişleri olup bunların etrafını çeviren yazılı hücreler ve aralarındaki bitkisel süslemeler aynıdır,

e- Her ikisinin de görünüş silmeleri aynı olup sadece kalınlıkları değişmektedir.

Resim 77:

Karatay Medrese Taç Kapı Alaaddin Cami Taç Kapı Resim 78:

Fotoğraf: Önder DÜZ

Resim 79:

Sultan Han, Taç Kapı Niş Alınlık, Aksaray, 1229

Fotoğraf: Önder DÜZ

Diğer taraftan aynı ustanın elinden çıkan Alaeddin Cami'nin kuzey cephesindeki Taç kapının solunda (doğusunda) bulunan fevkani küçük kapının açıklığı da Karatay'daki gibi dikdörtgen olup bunun etrafında da yukarıda bahsedilen aynı hücreler bu sefer yazısız ve

100

motifsiz olarak tekrarlanmaktadır. Ayrıca bu girişin dış bordürünün de ters "Y" lerin arasındaki yanları uzatılmış altıgenler, Karatay Medresesi'nin yan panolarının alt ve üstünde aynı mermer malzemeyle tekrarlanmaktadır (Cantay, 1987: 25-30).

Yine aynı şekilde Konya- Aksaray Sultan Hanını inşa eden Havlan oğlu Muhammed buraya da adını yazmıştır. Medrese kapısıyla bu Kervarsarayın portalindeki süsleme, motif ve kompozisyon açısından benzerlik de göstermektedir. Bu durumda aynı benzerlikleri gösteren ve ortak üsluba sahip üç eserden Alaeddin Camii ve Sultan Han'ını inşa eden Havlan oğlu Muhammed, Karatay Medresesinin de ustası olmalıdır (Cantay, 1987: 25-30).

Anadolu Selçuklu Mimarisinin, Konya Karatay Medresesi ile ulaştığı değerleri açıklar. Yapının; mekan etkisi, plan kuruluşu, çini süslemesiyle, mermer taç kapısı ve kubbe kuşak yazısı ile inşa edildiği döneme ve yere uygun mükemmel uyumludur (Ögel, 1986: