• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: İKİNCİ DİL EDİNİM KURAM VE VARSAYIMLARI

2.1. Karşıtsal Varsayımı

D2 edinim kuramlarının en eskilerinden biri olan Karşıtsal Varsayımı 40’lı yıllarda Lado ve Fries tarafından ortaya atıldı. (Huneke ve Steining, 1997:20). Bu kuramın temeli, anadili ile erek dil arasında karşılaştırma yapmaya dayanır. Fries, 1945 yılında kaleme aldığı “Teaching and Learning English as a Foreign Language” adlı eserinde söz konusu varsayımı şöyle betimlemektedir:

Dil öğretmedeki en etkili gereç öğrenilecek dilin bilimsel betimlemesi ile öğrenici anadilinin koşut betimlemesinin birbiriyle özenle karşılaştırılmasına dayanır (Lado, 1957:1).

Lado, burada şu düşünceden yola çıkarak hareket etmektedir; Öğrenicinin temel dili, yani D1’i ikinci bir dilin edinim üzerine şu yolla etkilidir; D1 ile D2’de özdeş unsur ve yasalar kolay ve hata yapılmadan öğrenilebilir. Buna karşın D1 ve D2’de değişiklik gösteren unsur ve yasalar öğrenmede zorlukları yaratır, öğreniciyi yanlış yapmaya yönlendirir.

Lado, Linguistics Across Cultures (1957) adlı yapıtının girişinde dillerin ve kültürlerin düzenli olarak karşılaştırılmasının gerekliliğini ifade ederken, Karşıtsal Varsayım’ım esaslarını ortaya koyan Fries’in görüşleriyle aynı görüşte olduğu görülmektedir. Bu görüşler ışığında yabancı dilin öğrenilmesinde/edinilmesinde erek dil ile anadilin birbirleriyle karşılaştırılmasının bir gereklilik olduğu görülmektedir. Bu varsayıma göre anadili ile erek dil arasındaki farklılıkların büyük olması öğrenme güçlüğüne; farklılıkların küçük olması da öğrenme kolaylığına yol açmaktadır. Buna göre bir yabancı dilin öğrenicisi, anadilinin kural ve özelliklerini erek dile aktarmayı deneyecektir. Yabancı dil öğrenmeye başlayan öğreniciye, öğrendiği bu yeni dilin kendi

anadiliyle benzerlik gösteren özellikleri, aktarım yapabildiği ve öğrenim sürecinde bunu olumlu yönde kullanabildiği için ona kolay gelecek, anadilinden farklılık gösteren özellikleri ise aktarım yapıldığında olumlu sonuçlar elde edemediği ve buna bağlı olarak değişiklikler gerektirdiği için zor gelecektir. Bu durum da girişim “interference’’ olarak adlandırılan hataların yapılmasına yol açmaktadır. Bu bulgular doğrultusunda yabancı dil öğreniminde ortaya çıkan hatalar “D1’in yapılarına başvuru” şeklinde açıklanmaktadır. Lado, 1957 yılında kaleme aldığı yapıtında bu teoriyi şöyle açıklar:

“İnsanlar anadillerinde ve kültürlerinde var olan dilsel kalıpları ve bunlara ait anlamları öğrenecekleri yabancı dil ve kültürlerine aktarmaktadırlar. Bu aktarımı, gerek aktif olarak yabancı dili konuşur ve kültürüne göre davranırken, gerekse pasif olarak o dili ve kültürü sahiplerinin konuşma ve davranışlarından anlamaya çalışırken yaparlar.” (Lado, 1957:57).

Bu düşünceden yola çıkarak öğrenicilerin ikinci bir dilin öğreniminde/ediniminde birinci dildeki dilbilgisel yapı7 ve biçimleri8 ikinci dile aktarıldığı varsayılmaktadır. Örneğin, bildirme tümcelerindeki söz diziminin erek dil ile anadili arasında, dilbilgisi açısından, benzerlikler bulunuyorsa, Karşıtsal Varsayım kuramcıları göre bu durumda olumlu bir aktarımdan bahsedilebilir. Kaynak metindeki bir sözcüğün ses ve yapı bakımından aynı olan ya da düzenli ses denklikleri ile aynı kaynaktan geldiği bilinen yapı ve biçim erek dilde bulunabilir. Belirli durumlarda, aynı kaynaktan geldiği bilinen böyle sözcüklerin anlamları birbiriyle tamamen örtüşebileceği gibi hiç örtüşmeyebilir veya çok az bir oranda örtüşebilir. Yalancı eş değerlikten diller arası düzeyde de söz etmek mümkündür. Örnek, Fr. “monde=dünya, evren, toplum, dünya hayatı” sözcüğü ile Alm. “Mond=ay” sözcükleri köken ve yapı bakımından aynı sözcükler olmalarına rağmen birbirleri yerine kullanılamazlar, çünkü Fr. monde Alm.ya Welt, Welltall, Leute,

Erde şeklinde çevrilirken Alm. Mond sözcüğü Fr.’ya lune şeklinde çevrilir. Aynı

şekilde Alm. Kaplan “papaz yardımcısı” anlamında kullanılırken Tr.de kullanılan

7

Genel olarak bir bütünü oluşturan çeşitli bölümlerin birbirleriyle kurdukları ilişkilerden ve bütün içinde yerine getirdikleri işlevlerden doğan düzen; özel olarak dilsel öğelerin oluşturduğu, eşsüremli iç bağıntılardan ve öğelerin işlevlerinden kaynaklanan, özerk nitelikli bütün, dizge (Vardar, 2002:218)

8 Dilsel bir göstereni oluşturan ses öğelerinin tümüne (Vardar,2002:41) veya dilin soyut yapısal özelliğine dilbilgisel biçimler denir (Crystal, 1999).

kaplan sözcüğüyle kökenleri dahi aynı olmayıp sadece sesteş sözcükler (homonym)

olduklarından dolayı birer eş değer sözcük olarak tanımlanabilir. Çeviribilim terminolojisinde yalancı eş değerlik kavramı sahte tanış, biçimdeş sözcükler veya

yalancı eşdeşler (Alm. falsche Freunde; Fr. Faux amis; İng. false friends) olarak

adlandırılmaktadır (Uğurlu, 2007). Çeviri için birer hata olarak kabul edilen yalancı eşdeş sözcükler yabancı dil ediniminin güçlüklerinden biri olarak da gösterilmektedir. Özellikle bu amaca yönelik hazırlanmış yalancı eşdeş sözcükler listeleri dil kurslarında veya internette birer materyal olarak kullanılmaktadır.9

Buna dayanarak, yani D1 ile D2’nin karşılaştırılması sonucunda erek dilde yapılması olası hatalar önceden tespit edilebilir. Bu, dil edinim süreci için, birbirine benzer dillerin birbirinden farklı dillerden daha kolay öğrenildiği anlamına gelmektedir. Öğrenici D1’den D2’ye başarılı bir şekilde aktarım yapabiliyorsa buna olumlu transfer denilir.

Girişim10 veya karma dillerde11 görüldüğü gibi aktarım başarısız ise buna da olumsuz

transfer denilir. Klein’a göre Karşıtsal Varsayımı kesinlikle yanlıştır ve bu konuda

kendi görüşünü şöyle dile getirir:

Die Kontrastivhypothese leidet sowohl in ihrer starken Version wie in den nicht-trivialen Abschwächungen unter einem klaren Manko: Sie ist falsch. Es gibt Lernschwierigkeiten und Fehler, wo große strukturelle Unterschiede vorliegen; aber solche Strukturen werden oft auch sehr leicht gelernt. Und umgekehrt gibt es Lernschwierigkeiten und Fehler oft gerade dort, wo die Strukturen sehr ähnlich sind (Klein, 1987:38).

2.1.1 Aktarım (Transfer)

Karşıtsal Varsayım kuramını ortaya atan görüşlere iyice bakıldığında, söz konusu ister

9 Ing.-diğer akraba diller için genel bir liste: http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_false_friends, 07.03.2012

10 Çokdillilikten dolayı bir dildeki biçim ya da anlamların başka bir dilde değişimlere yol açması. www.dictionarist.com/girişim, 07.03.2012. Konuşucuların ikidilli ya da çokdilli olması nedeniyle bir dildeki biçim ya da anlamların etkisi sonucu bir başka dilde çeşitli değişimlere yol açan süreç. Girişim olgusu hem sözlük ve sözdizim, hem de sesbilim düzleminde görülür. Aktarım ve öyküntü olgularıyla sözdizim kurallarında ve sesbirimlerde ortaya çıkan kimi değişimler bu olguya bağlıdır. (Vardar, 2002;105)

11 ‘Çeşitli toplumsal etmenler sonucu iki veya daha fazla dilden alınan öğelerin ortak kullanımına dayanan, zamanla kendilerine özgü bir yapı kazanmış olan diller (Hengirmen, 1999;241)

güçlü ister zayıf görüşe göre olsun anadilden erek dile bir aktarımın varlığından söz edilmektedir.

D2 edinim sürecini Karşıtsal Varsayım çerçevesinde gözlemlerken, anadili girişimi (interference) ve aktarım (transfer) olguları üzerinde durmak gerekir. Öğrenicilerin D2’yi öğrenir veya edinirlerken yaptıkları yanlışların bir kısmının nedeni anadili girişimi veya aktarımdır. Aktarım, öğrenimi kolaylaştırıyorsa olumlu zorlaştırıyorsa

olumsuz aktarım olarak değerlendirilmektedir.

Biçimbirimlerin dizilişine göre Türkçe bitişimli bir dildir. (Crystal 1995:293) Bitişimli (Agglutination) dillerde sözcük köklerinin sonuna eklenen biçimbirimler belli bir düzene göre eklenirler ve eklenen bu biçimbirimlerin her birinin dilbilgisel bir anlamı, her dilbilgisel anlamın da bir eki vardır. Biçimbirimler kök kelimenin sonuna soldan sağa eklenerek yapılır. Bükümlü dillerin aksine bitişimli dillerde gövdeye eklenen biçimbirimler sözcüğün aslını değiştirmez. Hint-Avrupa dil ailelerine ait dillerin çoğunda var olan yardımcı fiil bitişimli dillerde bulunmaz. Örneğin Almancada dili geçmiş zamanlı bir tümce yapılırken “haben” veya “sein” yardımcı fiili ile geçmiş zaman ortacı (Partizip II) aracılığıyla yapılırken Türkçede di’li geçmiş zaman fiil köküne dI-biçimbirimin getirilmesiyle yapılır.

Almancada Di’li Geçmiş Zaman Türkçede Di’li Geçmiş Zaman Ich habe geschrieben.

Ich bin gegangen.

Ben yazdım. Ben gittim.

Şekil 3: Türkçe ve Almancada Di’li Geçmiş Zaman

Türkçede fiil çekimi, ünlü uyumu hariç, kurallı yapılmaktadır. İsmin hallerinde de ismin sonuna ünlü uyumuna uyulacak şekilde ekler getirilerek yapılır. Türkçede çekilen fiil genelde tümcenin sonunda yer alır, yani Türkçe söz dizimsel olarak bir ÖNY dilidir. Almanca ise ÖYN dil grubuna aittir. Ayrıca Türkçe aşırı derecede sondan eklemeli dil olduğundan bazı kurallarda bükümlü dillerde olduğu kadar kısıtlayıcı değildir. (Crystal, 1995:293). Türkçede söz dizimi soldan sağa gerçekleştiğinden açıklanan açıklayandan önce gelir. Şimdi konunun daha iyi anlaşılması için birkaç örnek verelim:

Tablo 1: D1’den D2’ye Birebir Çeviri

Türkçesi Kelimesi Kelimesine Çeviri Almancası

Kitabın sahibi des Buches Besitzer Besitzer des Buches

Saat beşe çeyrek var. Uhr fünf vor viertel es ist Es ist viertel vor fünf.

Kapı açık Fenster offen Das Fenster ist offen/

das offene Fenster.

Türkçede ne tanımlık edatı ne de sözcüklerde cinsiyet olduğundan isimler ve zamirlerle kullanılan yapım ekleri Almancadakinden daha azdır. (Schwenk, 1980:35).

Bütün bunlar gösteriyor ki, D1’i Türkçe olan birinin D2 olarak Almancayı öğrenir veya edinirken, D1’den D2’ye olumlu transfer yapma olasılığının çok az olduğu görülmektedir.

Benzer Belgeler