• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: İKİNCİ DİL EDİNİM KURAM VE VARSAYIMLARI

2.6. Ara Özet

Anadili edinimi dışında D2 edinimi (Second Language Acquisition) olarak bilinen alan, öğrenicilerin yeni bir dil sistemini yarattığı ve yaratılan bu yeni sistemin nasıl inşa edildiği ile ilgili birçok varsayım, kuram ve genellemede bulunmaktadır. Bu alan; dil bilimi, psikoloji ve sosyoloji gibi diğer disiplinlerden yararlanan ve birkaç kuramsal açıklamadan oluşan bir araştırma alanıdır. Birçok bilim insanının tartıştığı temel sorulardan biri, öğrenicilerin yeni dil sistemini nasıl edindikleri ve edinilen bu sistemin daha sonraları anlama ve konuşmada nasıl kullandıklarıdır. Günümüzde bu alan ile ilgili artık oldukça geniş bir yelpazeye yayılmış araştırmalar bulunmaktadır. Ancak yapılan bu araştırmaların büyük çoğunluğu soyut kavramlarla ifade edildiği ve kullanılan dilin İngilizce ile sınırlı olduğu görülmekle birlikte ortaya atılan kuram ve varsayımların hiçbiri D2 edinimini yalnız başına açıklayabilecek konumda değildir.

Açıklayamaz, çünkü herkesin aynı dili benzer yöntemlerle edinmediği, öğrenicilerin bireysel farklılıklarının öğrenme üzerine etkisinin oldukça büyük olduğu, farklı öğrenme stilleri, güdü, beceriler ve erek dile karşı olan tutum, öğrenmeyi teşvik eden

bireysel özelliklerin olduğu ve bütün bunların dil öğrenimini/edinimini etkilediği konusunda dilbilimciler arasında uzlaşı sağlanabilinmiştir. Bu yeni uzlaşıya göre bir dilin edinimindeki bireysel psiko-dilbilimsel süreçler, dilbilimsel yapı16 betimleriyle bir tutulur; hatta bazı dil bilimcilere göre karşıtlıktaki eksikliklerin bazen sorunlara yol açabildiği ve bazı hataların da yapısal benzerliklerden ötürü meydana gelebileceğine işaret etmektedirler. (Bernstein, 1975). Bundan dolayıdır ki, öğrenimi kolaylaştıran ve/veya zorlaştıran noktaları yalnızca iki dil dizgesindeki farklı yapılar ışığında betimleyerek bir sonuca varmak düşüncesinin eksik/yanlış olduğu ve bu yöntemlerle kesin bir sonuca ulaşılamayacağı kanısına varıldı.

Bu yöntemlerle kesin bir kanıya varmak mümkün değildir; çünkü Karşıtsal Varsayımı, (Kontrastivhypothese) iki değer sınıflandırması yapmayı amaçlayan (Karşıtsal Varsayım her zaman iki dille ilgilidir) ve dillerin karşılaştırılabileceği kuramı üzerine kurulan bir dilbilim girişimidir. Karşıtsal Varsayımın amacı edinilen yabancı dilde yapılan hataların çeşitleri veya bu hataların düzeltilmesi ile iki farklı dil dizgesinde öğrenilmesi kolay ve zor olan noktaların tespitine dayanır. Bu varsayıma göre D1’in D2 edinimini önemli ölçüde etkilediği kabul edildiğinden, D1 ve D2’de var olan benzer kurallar ve öğelerin daha kolay ve hatasız edinilebildiği, farklı olanların ise edinme zorluğuna ve daha fazla hata yapmaya sebep olacağı belirtilirken, ayrımsal eksikliğin bulunduğu yerlerde de hataların yapıldığı hep göz ardı edilmiş veya bu hataların açıklanmasından kaçınılmıştır. Oysa yapılan bir araştırmaya göre öğrencilerin yaptığı yanlışların tamamının D1’den D2’ye aktarım girişiminden kaynaklanmadığı, hata yapmalarının birçok nedeni olduğu belirtilmektedir. D1 girişiminin öğrencilerin yanlışları üzerindeki etkisi bir araştırmaya göre çocuklarda %12, yetişkinlerde %8-%23 arasındadır. (bkz. İşler, 2002). Bu verilerden devinimle yabancı dil öğrenenlerin yaptıkları yanlışların sadece beşte birinin D1 girişiminden kaynaklandığı söylenebilir.

Özdeşlik Varsayımı, (Idenditätshypothese) ister D1 ister D2 edinimi olsun dil edinim

16

Yapı, birbiriyle belirli ilişkileri olan dil birimleri dizisi (bkz. Richards, Platt ve Platt, 1992); ya da genel olarak, bir bütünü oluşturan çeşitli bölümlerin birbirleriyle kurdukları ilişkilerden ve bütün içinde yerine getirdikleri işlevlerden doğan düzen; özel olarak dilsel öğelerin oluşturduğu, eşsüremli iç bağıntılardan ve öğelerin işlevlerinden kaynaklanan, özerk nitelikli bütün, dizgedir. (Vardar, 2002:218)

süreçlerinin birbirine benzer süreçler olduğunu savlar. Bu varsayıma göre farklı edinme süreçlerinin karşılaştırılmasının bir çözümleme elementi olabilir. Her iki görüş de dil ve dilbilgisel merkezli olup dil dışı etkenleri hiçbir şekilde dikkate almamaktadır. Bu görüş özellikle anlam edinimi konusuna hiç değinmediğinden D2 edinim sürecini tam anlamıyla anlatmaktan yetersizdir. Aradil/Öğrenici Dili Varsayımı (Interlinguage-Hypothese) ildirişimi gerçekleştiren kişiler, bildirişim zamanı ve bildirişim mekânı gibi dildışı etmenleri bildirişimin yorumlamasında kullanır. Öğrenicinin erek dili öğrenme esnasında yaptığı veya yapacağı olası hatalar, öğrenici davranışının gerekli kıldığı hatalar olarak yorumlanır. Bu görüşe göre öğrenici dil öğrenmede/edinmede hiçbir ilerleme kaydetmese, yani fosilleşirse, bunun nedeni D2’nin öğrenici için olan önemine bağlıdır. Karşılıklı Bağımlılık Varsayımı (Interdependenz Hypothese) D2 edinimini D1 edinim yetisi üzerine inşa edilen bir dil olduğu görüşünden yola çıktığından her iki dili beraber araştırır. Öğrenicinin D2 ediniminde başarısız veya yeterli dilsel yetiye ulaşamamasının nedeni anadiline yeterince hâkim olmamasından kaynaklandığı ileri sürülür. Anadili ile erek dili birbirinden ayırma becerisine sahip olmayan öğrencilerde bu yapı kendini yarıdillilik biçiminde gösterir.

Dillerin Birbirinden Bağımsız Gelişimi Varsayımı erken yaşta edinilen iki farklı dil

kuramına dayanmaktadır. Bu görüşe göre çocuklarda söz konusu olan dillerin yapı ve sözdiziminin birbirinden bağımsız geliştiği varsayılır. Bu gelişim “bir lisan –bir insan” (une langue-une person) ilkesine dayanmaktadır. Sadece dillerin edinimi değil dillerin dilbilgisel yapıları da birbirinden bağımsız gelişir. Bu da şu anlama gelmektedir: D2’nin dilbilgisi edinimi, öğrenicinin maruz kaldığı girdiye bağlı olduğu ve bu girdinin de önceden bilinen dille koşut geliştiğinden anadilleri farklı olan öğrenicilerin Almanca ediniminde karşılaşacakları zorlukların muhtemelen aynı olacağı anlamına gelmektedir. Yabancıların okul çağında edindikleri Almanca dilbilgisi ile anadilleri Almanca olan tek dilli Almanca edinicileri birbiriyle karşılaştırılabilir. Bu görüşte de dillerin anlam edinimi konusuna fazla değinmemekle birlikte iki farklı dili edinme bağlamında birçok paralelliğin olduğu varsayılır.

Dillerin birbiriyle karıştırılması pedagojide genellikle D2 ediniminden kaçınmanın belirtisi olarak değerlendirilir. Karşıtsal Varsayımı dışındaki diğer bütün varsayımlar D2 edinimi esnasında yapılan dil karışımları öğrenicinin dil edinme sürecinde yapmaları

gereken bir tutum olarak değerlendirirler. Onlara göre, diller arasındaki girişim, farklı dilsel düzeye göre, farklı anlamlara gelmektedir. Esas itibarıyla sözdizimsel, yapı dizgesel aktarımı ile düzenek karıştırma ‘code-mixing17’ ya da düzenek kaydırma ‘code- switching18’ ile birbirlerinden ayrılmaktadır. D2’de yapılan bütün hatalar girişim veya aktarım hatası olarak değerlendirilmez. Dillerin Birbirinden Bağımsız Gelişimi

Varsayıma göre, eğer öğrenici D2’de yeterli kelime dağarcığına sahip değilse D1’deki

dil yetisini kullanacaktır, yani D1’de var olan kelimeleri D2’ye aktarmaya çalışacaktır. (bkz. Tracy, 1996). Görüldüğü gibi dil edinim sürecini açıklamaya çalışan bu kuramların bazen birbirleriyle çelişki içinde oldukları görülmektedir. Kuramlar arasında var olan bu çelişkiyi ancak dildışı etkenlerle açıklayabiliriz. Dildışı etkenleri de öğrenci ve dil temelli etkenler olmak üzere iki kısma ayırabiliriz. Şimdi D2 edinim sürecini etkileyen bu etkenlerin ne olduğuna kısaca bir göz atalım.

17). İkidilli olan bir kişi belli dış etkenlere bağlı olarak (konuşulan konu, ortam ve konuşulan kişi, v.d.) her iki dilde de mevcut yapıdan birini tercih ederek düzenek değiştirmesine (Code-Switching) denir. Konuşucu burada işlevsel dil becerisinin dışında eşdüzeyde hâkim olduğu iki dilsel olgudan birini tercih etmektedir.

18 Düzenek karıştırma (Code-Mixing) da aslında düzenek değiştirmede olduğu gibi, iki ayrı sistematik yapının gelişmiş olduğunu göstermektedir. Burada, düzenek değiştirmeden farklı olarak, konuşucunun sistematik yapı içinde dil kullanımı sırasında kimi eksikliklerinin ortaya çıktığı ve bu eksiklikleri diğer dildeki beceri ile gidermeye çalıştığı görülür. https://www.anadolu.edu.tr/arastirma/hakemli_dergiler/ sosyal_bilimler/pdf/2002-1/sosbil.3.pdf, 03.03.2012.

Benzer Belgeler