• Sonuç bulunamadı

KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE ĐLGĐLĐ ARAŞTIRMALAR

2. Madde Havuzunun Oluşturulması

4.4. DÖRDÜNCÜ ALT AMACA ĐLĐŞKĐN BULGULAR

4.4.4. Kanıt Arama

Araştırma kapsamında öğretmen adaylarının düşünme süreçlerinde gerekçe / kanıt arama, kanıtları değerlendirmeye ilişkin görüşleri incelenmiştir. Öğretmen adayları ile yapılan görüşmelerde bir fikrin doğruluğuna ya da geçerliğine hangi durumlarda inandıkları / kabul ettikleri, hangi gerekçelerle karar / fikir değiştirdikleri, reklam ve propagandaların yaşamları üzerindeki etkilerine ilişkin görüşleri sorulmuştur.

Bir bilginin, verinin ya da söylentinin doğruluğunun ölçütünün neler olduğuna ilişkin katılımcı görüşleri incelendiğinde öğretmen adaylarının duygusal referanslarla karar verdikleri görülmüştür. Öğretmen adayları genel olarak kişisel kabulleri ile uyum gösteren verilerin doğruluğuna inanmaktadır. Yedi öğretmen adayı sunulan bilgini ya da verinin doğru kabul edilebilmesi için geçmiş yaşantıları ve önceki bilgileri ile uyumluluk göstermesi durumunda inanabileceklerini açıklamışlardır. Öğretmen adaylarından bu açıklamaları “aklıma yatarsa inanırım” ifadesi ile özetleyenler olmuştur.

Ö12 (K), : s.22 haberlere inanmak artık çok zor. Herkes yanlı haber yaptığı için. Düşünceme uygun olanına inanmayı yeğlerim ya da inandığım şeyin doğru olduğunu düşündüğümde inanırım.

Ö81 (E), s.23: duyduklarımla ilgili benim bir bilgim vardır. O durumu pekiştirirse yeni bilgi inanabilirim. TV’de duysam öncelikle iyice bir dinlerim. Çok merak ettiğim bir şeyse başka kaynaklardan teyit etmeye çalışırım. Güvendiğim haber kanalları ya da güvendiğim gazetelerden bakarım aynı habere. O kanala ya da gazeteye güvenme sebebim de zaten hayat felsefesidir.

Đki öğretmen adayı inanma ölçütünü söyleyen kişinin güvenirliği olarak belirtmiştir. Güvendiği ve sevdiği bir arkadaşının yaptıklarına ve söylediklerine inanabileceğini belirtmiştir. Bir öğretmen adayı ise doğruluk ölçütü olarak babasını gördüğünü şu ifadelerle açıklamıştır “…aslında kimden alırsan al bilgi bilgidir diye bir şey var ama bilgiyi kimden aldığın da önemli. Güvenilecek insan sayısı da çok az. Bu yaşıma kadar 22 yaşındayım. Babamın bana gösterdiği yoldan şaşamadım hiç. Tabi ki öğretmenlerim de çok şey öğretti ama babamdan aldığım bilgileri kullandım hep. Güvenilir insanların verdiği

bilgiden hiç şüphe etmem eğer o kişiye güvendiysem… Ö41 (E), s. 22”

Üç öğretmen adayı birinci ağızdan duyduklarının ya da kendi gözlemleri sonucu karar verdiklerinin doğruluğuna inanabileceklerini belirtmişlerdir. Bir öğretmen adayı ise aynı verinin birden fazla kaynak tarafından doğrulanıyor olmasının kendisi için önemli olduğunu şu şekilde açıklamıştır “…bilmiyorum. Bana mantıklı ya da haklı geldiğinde içimden inanmak gelir. Ama tabi başka kişilerden ve diğer kaynaklardan da duymak

ve görmek gerekir inanmak için. Bazen bazı olaylarda da süreci beklemek gerekli… Ö18 (E), s.

Öğretmen adaylarına sahip oldukları bir düşünceyi değiştirip değiştirmedikleri ve değişiyorsa bu değişimin hangi koşullarda gerçekleştiği sorusu yöneltilmiştir. Araştırmaya katılan 14 öğretmen adayının tamamı fikirlerinin değişebileceğini ifade etmişlerdir. Ancak fikirlerinin değişme koşullarına ilişkin açıklamalar farklılık göstermektedir. Yedi öğretmen adayı bir konuya ilişkin düşüncelerinin değişebilmesi için bireysel yaşantılar geçirmeleri gerektiğini belirtmişlerdir. Eldeki düşünce nedeniyle doğrudan zarar görmeleri ya da mutsuz olmaları durumunda düşüncelerini terk edebileceklerini ifade etmişlerdir. Konuya ilişkin bir öğretmen adayının açıklamaları şöyledir:

Ö101 (E), s. 24: Değişir. Niye değişir. Beni mutsuz edecekse, ya da başarısız olacaksam değiştiririm. Ama tabi bu sürece kendim inanmalıyım. Beni başarısız edecek diyerek görmem gerek. Birisi dese bak bu ii değil sen değiştirmelisin diye olmaz. Benim karar vermem, anlamam gerek. Başka türlü değiştirmem. Kendi bir bildiğim varsa sonuna kadar diretirim. Vazgeçmem.

Yedi öğretmen adayı ise kendi düşüncelerini çürüten mantıklı açıklamalarla karşılaşmaları durumunda fikirlerini değiştirebileceklerini belirtmişlerdir. Ancak burada dikkat çeken nokta öğretmen adaylarının “mantıklı” kelimesinin kullanım biçimidir. Öğretmen adayları ikna olma yolu ile görüş değiştirmektedirler. Konuya ilişkin bir öğretmen adayı düşünceleri şu şekilde özetlemiştir: “…başka birisi tarafından benim

inandığım biçimde çürütülürse değiştiririm fikrimi… Ö86 (E), s.24:”

Öğretmen adaylarına başkasının düşüncesine hangi ölçütlere göre güvendikleri sorulmuştur. Katılımcılar genel olarak kişisel yakınlık ve güven durumuna göre, kişinin statüsüne göre ve sunduğu kanıtlara göre başkasının düşüncesine güvenebileceklerini belirtmişlerdir. Konuya ilişin bir katılımcıların ifadeleri şöyledir: “…düşüncelerin gücü önemli. Toplamda bir ortak yargı oluşuyor mu oluşmuyor mu onlara bakarım. Ama bazen tartışmalarda hiyerarşi de önemli oluyor. Örneğin bir hoca ile öğrenci tartışsa herhalde öğretmenin dediği olur. Her ikisi de düşüncelerini ortaya koyar ama. Đki arkadaş atışıyorsa bir yere varmaya da bilir. Bir noktada buluşamaya bilirler. Bir baba bir oğulsa bu değişebilir. 2 arkadaştan biri diğerinin fikrini kabul etse diğeri havaya girebilir ben sana demedim mi diyebilir. Benim ikna olmam için nesnel şeylere bakarım. Bana derse bak şurada böyle yazıyor,

bak şu kanalda şöyle diyor inanırım. Đnanmak zorunda kalırım zaten nesnel olunca… Ö50 (E), s. 29”.

Araştırma kapsamında öğretmen adaylarına reklam ve propagandalara ilişkin düşünceleri sorulmuştur. Altı öğretmen adayı reklamların tercihlerini ve düşüncelerini etkilediğini, hemen anında etki etmese de zaman içerisinde reklamda gördüğü ürünü alma eğilimi gösterdiklerini belirtmişlerdir. Beş öğretmen adayı ise reklam ve propagandaların üzerlerinde hiçbir etkisini olmadığını, bunların pazarlama sektörüne ait araçlar olduğunu ifade etmişlerdir. Đki öğretmen adayının ise konuya ilişkin düşünceleri diğer katılımcılardan farklılık göstermiştir. Öğretmen adayları reklamların ilk intiba için önemli olduğunu ve buradan hareketle deneyerek karar verdiklerini açıklamışlardır. Bir öğretmen adayı ise reklamlara ilişkin düşüncelerini aşağıdaki yaşantısını paylaşarak açıklamıştır.

Ö50 (E), s. 31: reklamın iyisi kötüsü olmaz diyorlar ya bence oluyor. Çok iyi reklamlar da var kötü de. Hani insanlar bir dizi maç izlerken reklam girsin istemez ya ben sevdiğim bir kaç reklam var onların çıkmasını isterim. eğer bir kanalda yayınlanacağını biliyorsam beklerim. Kısa film gibi olan reklamları çok severim izlerim. Beni etkiliyor da reklam. Zaten amacı da o. bir şeyler vermek insanlara. Mesela bir ürünün reklamı var. Ben o ürünü kullanıyorsam ya daha çok kullanırım ya da hiç kullanmam. Mesela nutella reklamında kaşıkla tadına bakıyor ve aynı kaşığı tekrar kullanıyorsa diye düşünüyorum. O gün bugündür nutella almıyorum. Ablama anlattım o da izlemiş o da iğrendi artık ikimiz de almıyoruz nutella.

Reklam ve propagandaya ilişkin düşüncelerini açıklayan öğretmen adaylarına toplumsal normlar ve değer yargıları hakkındaki düşünceleri de sorulmuştur. Đki öğretmen adayı dışındaki tüm katılımcılar toplumsal norm ve değerlerin yaşantılarını ve düşüncelerini şekillendirdiğini belirtmişlerdir. Sorun yaşamamak, uyum sağlamak gibi gerekçelerle davranışlarını bu kurallara göre şekillendirdiklerini ifade etmişlerdir. Bu konuda görüş bildiren bir öğretmen adayı farklı coğrafyalarda toplumsal normlar açısından farklılıklar olduğuna şu ifadelerle dikkat çekmiştir: “…Đllaki etkiliyor. Kayseride yetiştim ben. Daha tutucu bir yer. Mesela ilk yıl. Ramazan ayında geldim. Kayseride ramazan ayında bütün restoranlar kapalı olur. Buraya geldiğimde baktım hiç öyle bir duygu yok. Alışmadık mı alıştık biraz zaman aldı. Bizim de düşüncelerimiz değişti. Şimdi kayseriye gittiğimde yadırgıyorum. Đsteyen orucunu tutsun sen aç dükkânını işine bak diye düşünüyorum,

Kendisini toplumsal norm ve değerlerden etkilenmediğini söyleyen iki öğretmen adayından birisi bunu kendi kişilik özelliği ile açıklarken diğeri yaşadığı kenti bu tarz etkilerden uzak değerlendirmekte ve sayede örf, adet, gelenek, mahalle baskısı gibi unsurlardan etkilenmeden yaşamını sürdürebildiğini belirtmektedir.