• Sonuç bulunamadı

5. KAMU GELİRLERİ

5.4. Kamu Gelir Türleri

Tasnif, bilimsel gerçeklerin daha iyi anlaşılması, konuyu teşkil eden olayların benzeyen ve benzemeyen yönlerinin karşılaştırılıp, gelişmelerini de göz önüne alarak daha iyi açıklanması ve bunlardan gerçeğe uygun sonuçlar çıkarılması için yapılır. Kamu gelirleri;

idari, ilmi ve yapı ve hukuki açılarından farklı tasnifleri yapılmaktadır.

Kamu gelir türleri:

1. Kamu gelirlerinin idari tasnifi: Devlet veya diğer kamu kuruluşları bütçelerinde veya resmî istatistiklerde görülen tasniflerdir.

Genel olarak ilmî ölçülere dayanan idarî tasnifler zaman zaman değişikliklere uğrar. Bu tasnifler muhtelif kaynaklar arasında karşılaştırmalar yapılması, bunların zaman içinde gelişmelerini göstermesi bakımından faydalıdır.

2. Kamu gelirlerinin ilmi tasnifi: Tasnifi yapan ilim insanının kamu gelirlerinin mahiyetini açıklama noktasında bazı esas ve ölçüleri dikkate alarak yapılan tasniflerdir.

3. Kamu gelirlerinin yapı ve hukuki tasnifi: Devlet veya diğer kamu kuruluşları görevlerinin yerine getirebilmesi için yaptığı harcamaları çeşitli gelir kaynaklarından elde ettiği kamu gelirleriyle karşılamaktadır. Devletin bütün ihtiyaçlarını tek kaynak veya tek vergi ile karşılamak mümkün değildir. Aynı zamanda toplumu oluşturan kişilerin ödeme güçleri muhtelif kaynaklara dayanmaktadır.

Mali mükellefiyetler toplumu meydana getiren kişiler arasında bu kaynaklara göre dağıtılacağından çok çeşitli kamu gelirleri ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı günümüzde kamu gelirleri muhtelif kaynaklardan sağlanmaktadır.

Temel kamu gelirleri bilimsel tasnifleri de içine alacak şekilde on bir alt başlıkta toplanır. Temel kamu gelirleri; (1) vergiler, (2) harçlar, (3) resimler, (4) şerefiyeler, (5) parafiskal gelirler, (6) para cezaları ve vergi cezaları, (7) mülk ve teşebbüs gelirleri, (8) kamu borçlanmaları, (9) para politikası ve para basmaktan doğan gelirler, (10) fon gelirleri ve (11) sair gelirler (bağışlar, yardımlar, harp tazminatları ve ganimetler vs.). Kamu gelirlerinin bu şekilde sıralanmasında, onların yapıları ve hukuki temelleri göz önüne alınmış, fakat onların toplam kamu gelirleri içindeki ehemmiyeti dikkate alınmamıştır.

5.4.1. Vergiler

Günümüzde, devlet gelir ihtiyacının çok büyük bir kısmını vergilerle karşılamaktadır.

Vergi; devletin, kamu hizmetlerini karşılamak için, gerçek ve tüzel kişilerden mali (ödeme) güçlerine göre karşılıksız ve zorla aldığı iktisadi değerdir. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, bina ve arazi vergileri, motorlu taşıtlar vergisi gibi, üretim ve tüketim safhalarında alınan vergiler temel örneklerdir. Vergi, diğer kamu gelir türlerinden en önemli farkı; karşılıksız oluşu, vergi, tek bir hizmetin karşılığı değil, tüm kamu hizmetlerinin karşılığı olarak kabul edilir, kanunla konulur, değiştirilir, kaldırılır, zora dayalı, para şeklinde gerçek ve tüzel kişilerden alınır.

Klasik devlet anlayışında meydana gelen gelişmeler sonucunda devletin sosyo-ekonomik nitelikte önemli görevler yüklenmesi, vergilerin kamu gelirleri içindeki rolünü ve ehemmiyetini artırmıştır. Piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde toplam kamu gelirlerinin %70-95'ini vergi gelirleri teşkil etmektedir. Sosyalist ülkelerde ise verginin yerini merkezi otoriteler tarafından tespit edilen fiyatlar alır. Sosyalist ülkelerde de vergi var ancak, toplam kamu gelirleri içinde vergi gelirlerinin payı %10'u geçmemektedir.

Devlet tek taraflı iradesiyle (hâkimiyet hakkına dayanarak) kişi ve kurumlara bir yükümlülük getirmekte olup, vergi devlet açısından kamusal bir alacak, mükellefler açısından ise bir borç teşkil eder.

Netice olarak kamu finansmanın esasını teşkil eden vergi, kamu ihtiyaçlarının karşılanması için özel ekonomilerden kamu ekonomisine hukuki cebirle karşılıksız olarak yapılan iktisadi değerlerin aktarımıdır.

5.4.2. Harçlar

Devletin sunduğu bazı kamu hizmetlerinden, toplumu oluşturan kişilerin elde ettikleri faydalar kısmen tespit edilebilmektedir.

Harç; bazı kamu kuruluşlarının sundukları kamu hizmetlerinden faydalananların bu faydalanmaya mukabil ödedikleri bedellere denir. Harç ismi altında ödenen bedelle hizmetin maliyeti veya fert ve kurumlar tarafından sağlanan fayda arasında bir ilişki bulunmaz.

Harçların vergiden farkı, kısmen de olsa, sunulan belirli bir kamu hizmetinin karşılığı olarak alınmasıdır. Devletin yükseköğretim için verdiği hizmetten faydalananlardan aldığı harç.

Harç da vergilerde olduğu gibi, birtakım iktisadi, sosyal, idari sebeplerle, bazı muafiyet ve istisnalar uygulanır. Harçlar, devletin vergi ve benzeri gelirleri dışındaki gelirlerinden de farklılıkları vardır. Bu farklılık, cebrîlik ve karşılığının özel fayda olmasından meydana gelir. Harca konu olan mal ve hizmetlerde "faydalandırılmama kuralı" kısmen uygulandığı halde, kişiler bu mal ve hizmetlerden mecburi olarak harç ödemek suretiyle faydalanırlar. Bu açıdan harç zorunlu olduğu halde, mülk ve teşebbüs gelirlerinde ise böyle bir zaruret söz konusu değil; onların mahiyeti harçtan tamamen farklıdır.

Harçların, idare açısından tahsili, idaresi kolay, az masraflı karmaşık uygulamaya imkân vermeyen, hile ve kaçakları en aza indiren veya zorlaştıran bir yapıya sahiptir. Mükellefler açısından ise, az formalite, kısa işlem süreli uygulamanın açık ve anlaşılır olması istenir. Harçlar, genelde makbuzla, pul yapıştırarak veya damga vurmak suretiyle tahsil edilir. Harçlar, mahiyetleri itibariyle vergiye çok benzer ancak, vergi karşılıksız bir ödeme olmasına rağmen, harç tam olmasa da sunulan bir kamu hizmeti karşılığıdır. Harç olarak alınan bu bedeller genelde sunulan kamu hizmeti maliyetinin altında olmasına rağmen bazen de üstünde tespit edilmiş olabilmektedir.

Harcın devlet gelirleri içindeki yer ve önemi giderek azalırken, daha ziyade yerel yönetimlerin gelir kaynakları arasına girmektedir.

5.4.3. Resimler

Resimler, bazen harca bazen de vergiye benzeyen bir kamu geliri türüdürler.

Harçta bir hizmet karşılığı söz konusu olduğu halde, resim ya tamamen karşılıksız olarak alınmakta veya bir hizmetten faydalanmanın veya bir hakkı elde etmenin karşılığı olarak alınır. Resim, herhangi bir kamu hizmetinden faydalanma karşılığında veya herhangi bir faaliyet icra etmek için gerekli olan izni almak için ödenen bir bedeldir.

Sinema ve tiyatro bilet bedelleri içinde alınan eğlence resmi, ilân ve reklâmlardan alınan resimler gibi. Yine de resimleri harçlar ve vergilerden kesin olarak ayırmak her zaman mümkün değildir. Türkiye'de eskiden resim olarak isimlendirilen yükümlülüklerin, vergi veya harç ismini aldığını görüyoruz. Eskiden damga, gümrük ve trafik resimleri olan yükümlülükler günümüzde, damga vergisi, gümrük vergisi ve trafik harcına dönüşmüştür.

5.4.4. Şerefiyeler

Devlet veya belediyeler tarafından yapılan bayındırlık ve imar hizmetlerinden dolayı, o bölgede bulunan gayrimenkullerin (bina ve arsaların), değerlerinde artışlar meydana gelebilir. Bu hallerde, değer artış meydana gelen gayrimenkullerin sahiplerinden şerefiye alınır. Bu tür hizmetlerin maliyetine söz konusu gayrimenkullerin sahipleri iştirak ettirilmektedir.

Şerefiye, kamu yatırımları dolayısıyla değeri artan gayrimenkul sahiplerinden alınan bir çeşit vergidir. Belediyelerin alt yapı çalışmalarıyla değerlenen gayrimenkullerin sahiplerinden ek bir vergi olarak şerefiye talep edilir. Şerefiyelerde vergi ile harcın özelliklerini taşıyan ve vergi ile harcın arasında yer alan bir kamu geliri türü olarak aynı zamanda değerlendirme resmi olarak da isimlendirilir.

Devlet veya diğer kamu kuruluşları tarafından yol yapımı, genişletilmesi, elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinin görülmesi hallerinde, bu hizmetlerle ilgili kimseler; hizmetlerin maliyetine şerefiye ödemek suretiyle iştirak ettirilmektedir. Bu tür hizmetler için belediyeler tarafından alınan iktisadi değerlere Belediye Gelirleri Kanunundaki ifade ile “Harcamalara Katılma Payı" denir.

Şerefiyeler bir hizmet karşılığı olması bakımından harçlara benzer; zorunluluk açısından ise yine harç ve vergilere benzer.

Şerefiyeler bazı ülkelerde devlet gelirleri içinde yer aldığı halde Türkiye'de sadece belediye gelirleri içinde görülebilmektedir.

5.4.5. Parafiskal Gelirler

Parafiskal (vergi veya harç benzeri) gelirler, devletin hâkimiyet hakkına dayanılarak elde edilen bir kamu geliri türü olarak; bazı kamu hizmetlerini gören kuruluşlar tarafından bu hizmetlerin finansmanını sağlamak için alınmaktadır.

Parafiskal gelir; kamu hizmeti gören bazı kamu veya yarı kamu kuruluşu niteliğinde olan iktisadi sosyal ve meslekî kuruluşların kendi üyelerinden veya hizmetten faydalananlardan muhtelif isimlerle aldığı paralardır.

Ticaret ve Sanayi Odaları, Ziraat Odaları, SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu), Barolar, Tabip Odaları vs. gibi, kuruluşların devletten aldıkları yetkiye dayanarak yapmış oldukları kamu hizmetlerinin karşılığında üyelerinden veya hizmetten faydalanan fertlerden almış oldukları paralar, parafiskal gelirleri teşkil etmekte ve bu kurumlarca elde edilen parafiskal gelirler onların bütçelerinde yer almaktadır.

Bu kuruluşların sundukları kamu hizmetleri ile topladıkları parafiskal gelirler arasında maliyet -fiyat ilişkisi bulunmadığı gibi, yükümlülerin sunulan hizmetten faydalanmak istemedikleri takdirde yükümlülükten kurtulma imkânı da bulunmamaktadır.

Parafiskal gelirler vergiye çok benzemekte, çünkü parafiskal gelirlerde vergiler gibi, birer zorunlu ödemedir. Her ne kadar parafiskal gelirlerin sunulan hizmetlerin karşılığı olarak alındığı iddiası da tartışmayı bitirmemiştir. Bazı parafiskal gelirler açısından ise ne dolaylı ne de dolaysız bir karşılık bulunmaktadır. Türkiye'de Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenen primlerde işçiden kesilen bedelin, hizmet karşılığı olduğu söylenebilir. Ancak aynı kuruma işveren tarafından işçiden kesilen primle birlikte ödenen kısım için böyle bir karşılık söz konusu değildir. İşverenler açısından bu tür primler, vergi gibi, yükümlülük teşkil etmektedir. Vergi yükü hesapları yapılırken parafiskal yükümlülüklerin de hesaba katılması usulü uygulanmaktadır.

5.4.6. Para ve Vergi Cezaları

Para ve vergi cezaları, kişilerin kurallara uygun şekilde davranmalarını sağlamak gayesi ile konur.

Para ve vergi cezaları gelirlerinin gayesi devlete gelir temin etmek olmamasına rağmen devlet bütçesine intikal edilir. Bundan dolayı para vergi cezaları kamu gelirleri kaynakları arasında bir araç sayılır. Devlet, teşkilatlanmış siyasi bir cemiyet olarak temel birtakım topluma karşı görev ve hizmetleri yerine getirmesi için geliştirilmiş, varlık sebebi, kendisini meydana getiren toplumun belirli ortak özellikler içinde homojen, huzurlu, uyumlu, birlik, beraberlik ve sulh içinde yaşayan bir toplum olmasını temin etmektir.

Devletin, güvenlik, adalet olarak klasik işlevlerine ilave sağlık, eğitim ve ekonomik kalkınma gibi yeni görevler ve nitelik değişimleri para ve vergi cezalarını da yakından etkilemiştir. Modern devletler "ekonomik ve sosyal refah devleti" olarak ekonomik ve sosyal hayata çeşitli noktalardan müdahale hakkı kazanmıştır. Ekonomik ve sosyal hayatı düzenleyen kurallara ve özellikle vergi ile ilgili düzenlemelere karşı gelerek suç işleyenlere çeşitli cezalar getirilmiştir. Bu sebeple, günümüzde para ve vergi cezaları hem mali hedef ve hem de kamu düzeni ve ekonomik hedefler bakımından etkili ve önemli bir araç haline gelmiştir.

Kanunla konulan düzenlemelere aykırı hareket edenlere karşı getirilen para ve diğer cezaların istikrarlı bir şekilde uygulanması gerekir. Çeşitli kaygılarla getirilen af, mali barış veya hafifletme uygulamaları, kanunlara uyarak sorumluluklarını zamanında ve

eksiksiz yerine getiren vatandaşlar cezalandırılmış olur. Varlık barışı, ülkede yaşayan fakat farklı sebeplerden dolayı yurt dışında bulunan; altın, para, bono, tahvil, hisse senedi gibi varlıklarını ülkeye getirilmesinin kanunla düzenlenmesini ifade eder.

Devleti meşru kılan vatandaşıyla yaptığı mutabakata, anlaşmaya uygun davranacağı kabulüdür. Kanunlara uymayan, kamu mallarını işgal eden, kanunları delerek rant temin edenlerin affedilip, mazur görüldüğünü her seferinde kazançlı çıktığını gören iyi vatandaşlar da kanunlara uymayı bırakırlar. Bu durum adalet duygusunu zedeler ve toplumsal barışı bozar.

5.4.7. Mülk ve Teşebbüs Gelirleri

Devletin bazı gayrimenkullerini satışı, kiraya vermesi veya özel hukuk kurallarına göre kamu iktisadi teşebbüslerini çalıştırmasıyla elde ettiği gelirler, mülk ve teşebbüs gelirleridir.

Özel hukuk kurallarına göre yönetilen ve işletilen kamu iktisadi teşebbüslerinin elde ettikleri kârlar devletin mülk gelirlerine nazaran daha önemlidirler. Devletin kamu hizmetlerinde kullanılan birçok gayrimenkul ve tesisi vardır. Mülk ve teşebbüs gelirleri, gayrimenkullerin satılması veya kiraya verilmesi ile özel hukuk kurallarına göre iktisadi teşebbüslerin yönetilmesi sonucu elde edilen gelirlerdir. Bunlar, arazi, bina, orman, maden gibi, gayrimenkuller ile ticari, sınaî ve mali girişimlerinden sağladığı gelirleri kapsamaktadır. Devlet bu malların bir kısmını satabildiği gibi, kiraya da verebilir, girişimde bulunan kuruluşlarını çalıştırarak da gelirler elde edebilir. Tekel niteliğinde olan demiryolları ile KİT'ler vasıtasıyla elde ettiği gelirler gibi.

Mülk ve teşebbüs gelirlerinden olan emlak gelirleri kamusal finansman usullerinin gelişmediği dönemlerde klasik devletin en önemli gelir kaynaklarını teşkil etmekteydi. Halen mülk ve teşebbüs gelirleri, kamu gelirleri içinde önemli bir yer tutmaktadır.

Türkiye'de iktisadi devlet teşebbüsleri genel bütçenin dışında ve özel hukuk kurallarına göre yönetilmekte ve kârları kendi sermayelerine ilâve edilmektedir. T.C Ziraat Bankası, Devlet Demir Yolları İdaresi bu tür kamu kuruluşlarını teşkil etmektedir.

Kamu malları ile hizmet kuruluşlarının satışıyla sağlanan özelleştirme gelirleri, mülk ve teşebbüs gelirleri içinde önemli yer tutar.

5.4.8. Para Politikası ve Para Basmaktan Doğan Gelirler

Devlet uyguladığı para politikası ve para basmak suretiyle de kamu geliri elde etmektedir.

Devlet egemenlik hakkına dayanarak para basabildiği için gelir elde ettiği gibi, devalüasyonu bir araç olarak kullanarak da gelir sağlayabilmektedir. Milli paranın yabancı paralar karşısındaki değeri düşürüldüğü zaman, devletin altın ve döviz şeklindeki alacaklarının veya hazine veya Merkez Bankasında bulanan altın ve döviz rezervlerinin değerinde yeniden değerlemeden dolayı meydana gelen artışlar kamu geliri teşkil etmektedir. Ancak, devalüasyon sonucu elde edilen kamu geliri olduğu gibi, kamu gideri de söz konusu olur; milli paranın değeri düşürülünce, yabancı para ve altın ile ifade edilen dış alacakların değerinin artmış olmasına rağmen dış borçların altın ve yabancı parayla ödenmesi halinde bunların milli para ile hesaplanan tutarı da yükselmektedir. Bu sebepten dolayı devalüasyonun net bir kamu geliri artışına sebep olabilmesi için, devletin alacakları ile borç farkı, alacakları lehine olması gerekir, aksi takdirde devalüasyon kamu giderlerinin artışına sebep olur.

Devletin egemenlik hakkına dayanarak para basarak gelir sağlaması, zor durumlarda başvurulan bir kamu geliri elde etme yöntemidir. Bu yönteme sık sık müracaat edilirse fiyat istikrarsızlığı olan enflasyon söz konusu olur. Enflasyon ise sosyal huzursuzlukların ortaya çıkmasının en önemli sebebidir. Günümüzde, devletler kendilerine ait olan para basma hakkı ve piyasadaki tedavül hacmini yürütme işlemini Merkez Bankasına bırakmaktadırlar. Merkez Bankaları ülkenin iktisadi gerçeklerini nazarı itibari olarak emisyon (sürüm) hacmini ve piyasadaki tedavül hacminin işlemlerini yürütme görevini üstlenmiş bulunmaktadırlar.

Devlet gelire ihtiyaç duyarsa Merkez Bankasından avans olarak veya hazine bonosu karşılığı borç alabilir. Bu tür borçlar kısa vadeli olarak verilmekte; ancak devletin zamanında bu borçları ödeyememesiyle konsolide edilmelerine ve dolayısı ile uzun vadeli borçlara çevrilmelerine sebep olmaktadır. İşte devletlerin sınırsız para basma yetkilerini sorumsuz bir şekilde kullanmalarını önlemek için Merkez Bankalarını bağımsız kamu kuruluşları haline getirmek için bunların yetkileri kanunla tespit edilir ve böylece devletin para basmak suretiyle kamu geliri elde etme imkânı sınırlanmış olur.

5.4.9. Kamu Borçlanmasıyla Sağlanan Gelirler

Devlet, vergiler yoluyla kamu geliri elde edemediğinde veya mali politikası gereği, savaş gibi, fevkalade haller sebebiyle özel sektöre veya yabancı ülkelere borçlanmak suretiyle kamu geliri elde edebilirler.

Kamu borçlanması geçici bir finansman aracıdır, ancak borçlanmanın geçici olma niteliği de her zaman kesin değildir. Devletler, borçlarından dolayı ödeme zorluğuna düştüklerinde, bazen iç ve dış borçlarını reddedebildikleri gibi, borcun vadesini de uzatabilirler.

Devletler kamu borçlarını yeni borçlar almak suretiyle finanse ettikleri takdirde, o zaman borçlanma daimî bir finansman aracına dönüşür. Bütçe açıklarını kapatmak için genelde iç borçlanmaya gidildiği halde, büyük projeler ve alt yapı harcamalarının finansmanı için ise dış borçlanmaya giderler.

Kamu borçlanması yoluyla elde edilen gelirler sadece bugünkü nesillerin faydalanacağı günlük işler için harcanacak olursa gelecek nesiller bu borçları faizleri ile birlikte ödemek zorunda kalacaklardır. Gereksiz borçlanma ile gelecek nesillere büyük bir haksızlık yapılmaktadır. Klasik görüş, devletin biriken borç ve faiz taksitlerini ödeyemeyecek duruma düşmesi halinde, onun zayıflayacağı ve iflasa gideceğini ileri sürerler

Yurt içi borçlanma, ülkedeki toplam iktisadi kaynakları artırmazken, dış borçlar ülkeye dışarıdan iktisadi kaynak gelmesine ve dolayısıyla ülkedeki iktisadi kaynakların artmasına sebep olmaktadır. Diğer bir ifadeyle, yurt dışından borçlanma ekonomideki kullanılabilir iktisadi kaynakları ve dolayısı ile milli gelir seviyesini müspet yönde etkilemektedir.

Bugün sadece gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmiş ülkelerin de zaman zaman dış borçlanmaya başvurduğu görülür. O halde borçlanma devletlerin devamlı bir şekilde gelir elde etme aracı olduğu için hiçbir zaman sıfıra indirilemez. Kamu borçlarının en önemli sakıncası faiz maliyetidir. Bazen kamu borçları zorunlu borçlar (cebri istikraz) şeklinde de elde edilmekte ve alınmaktadır.

Fakat zorunlu borçlanma isteğe bağlı borçlanmaya (ihtiyari istikraza) nazaran daha az başvurulan bir kamu finansmanı yöntemidir.

Zorunlu kamu borçlanması, cebrilik unsuru ve niteliği açısından tamamen vergiye benzer. Verginin karşılıksız ödeme ve kesin bir finansman usulü olmasına rağmen zorunlu kamu borcunun belli bir süre sonra vadesinde faiziyle birlikte geri verilmesi gerekir. Kamu borçlanmasına bu açıdan bakıldığında, borçlanmanın gerçek bir kamu gelir kaynağı teşkil etmediği anlaşılır.

Günümüzde kamu borçlanmasının sadece kamu gelir ve harcamaları arasındaki dengesizliğin giderilmesi için değil, bir iktisat ve maliye politikası vasıtası olarak da kullanılmaktadır. Bilhassa ekonomide enflasyonist veya deflasyonist baskıların bulunduğu dönemlerde, toplumu oluşturan kişilerin satın alma gücünü azaltmak veya çoğaltmak için kamu borçlanması bir araç olarak kullanılabilir. Borç alındığında bir gelir unsuru olduğu halde, ödendiğinde bir harcama unsurudur. Böylece konjonktür devrelerinde kamu borçları, vergi ve kamu harcama politikalarıyla birlikte, etkin bir maliye ve iktisat politikasının vasıtası olarak kullanılabilmektedir. Eğer borç olarak alınan iktisadi değerler etkin bir şekilde kullanılmaz, israf edirse borç yükünün gelecek nesillere aktarılması kaçınılmaz olur ve onların refahını da menfi yönde etkiler.

5.4.10. Fon Gelirleri

Fon, bir kurumu, bir işletmeyi finanse etmek veya belirli bir işi yürütmek için, gerektikçe harcanmak üzere ayrılan paradır.

Fon, bir kanun veya kanun verdiği yetkiyle bir hedefin gerçekleştirilmesi için belirli kaynakların toplandığı ve harcandığı bütçe bağlantılı veya tamamen bütçe dışı kamu nitelikli özel bir hesap veya mali bir havuzdur. Bütçe prensiplerinin ekonomik ve mali esnekliğe imkân tanımayan bürokratik engel veya sınırlamalardan kurtulmak, uzun formalitelere gerek kalmadan ani kararlar almak gibi sebeplerle gidilen bir uygulamadır.

Belirli bir amacın gerçekleştirilmesi için ayrılan, icabında kullanılmak üzere genel bütçe içinde veya dışında bir hesapta hazır bulundurulan para kaynağı olan fonlar bir nevi gelir ve harcama hesabı olarak devlet bazı harcamaları bu kalemden yapar.

Fonların temel özellikleri:

1. Belirli bir gayeye yöneliktir

2. Kamu harcamalarına ilişkin bütçe esaslarına tabi değildir 3. Özel kanun ve kararlarla kurulur

4. Kaynaklarının mutlaka belirtilmiştir

5. Kullanımlarının kolay, genelde geri dönüşü yok ve kâr gayesi takip etmez.

Afet Fonu, Tasarruf Teşvik Fonu, Eğiteme Katkı Fonu, Gecekondu Önleme Fonu, Organize Sanayii Bölgeleri ve Küçük Sanat Siteleri İnşaatı ve İşletme Gelirleri Fonu, Savunma Sanayi Fonu gibi fonlar.

5.4.11. Sair Gelirler

Devletin kamu gelirleri içinde önemi düşük olan ve sürekli olmayan, başka gelirleri de bulunmaktadır.

Sair gelirlerin başında; bağış ve yardımlar, ganimetler, harp tazminatları ve devlete bir yerlerden intikal eden mallar sayılabilir.

Bağış ve yardımlar, bilhassa İkinci Dünya Savaşından sonra, siyasi ve askeri gayelerle milletlerarası düzeyde büyük önem kazanmış bulunmaktadır. Az gelişmiş ülkelerin iktisadi kalkınmalarını hızlandırmak için çok muhtelif mali ve teknik yardımlar yapılmaktadır.

Fevkalade haller sebebiyle, ülke müdafaasına, sağlık hizmetlerinin daha etkin hale getirilmesine, eğitim hizmetlerinin etkinleştirilmesi suretiyle eğitim düzeyinin yükseltilmesine ve toplumsal fayda sağlayan diğer kuruluşların faaliyetlerinin desteklenmesine yardımcı olarak bağış ve yardımlar, diğer kamu gelirleri içinde yer almaktadır.

Savaşta elde edilen ganimet olarak ifade edilen mallar, harp tazminatları ve kanuni mirasçısı olmayan malların devlete intikali ve

Savaşta elde edilen ganimet olarak ifade edilen mallar, harp tazminatları ve kanuni mirasçısı olmayan malların devlete intikali ve