• Sonuç bulunamadı

Kamu Özel İşbirliği Modelinin Yasal Çerçeve Kapsamında Ele Alınması

1. KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİ MODELİNİN GENEL ÇERÇEVESİ

1.4. Kamu Özel İşbirliği Modelinin Yasal Çerçeve Kapsamında Ele Alınması

KÖİ projelerine ilişkin sözleşmeler kapsamlı ve karmaşık sözleşmeler olmakla beraber, yasal düzenlemeye bağlı, görevli şirketin yapıp, hizmet sunduğu sözleşmelerdir. Özelleştirme ve geleneksel kamu alımı sözleşmelerinden farklı risk yönetimine sahip olan KÖİ sözleşmelerinin başarılı bir şekilde tasarlanması önem arz etmektedir. Bu nedenle KÖİ projelerini doğru ve etkin bir şekilde hayata geçirebilmek amacıyla, KÖİ modeline yönelik yasal çerçeve mümkün olduğunca kapsamlı bir şekilde ele alınmalıdır. KÖİ modeline ait yasal düzenlemede olması gereken unsurlar şu şekildedir:33

 KÖİ uygulamalarına yönelik mevzuat ve performansa ilişkin standartlar,  İdari yönetime ilişkin düzenlemeler ve ilgili kuruluşlar,

31 UFRAD, 2016

32 Emek, 2010:32

 Sektöre ilişkin kamu kurumları,

 Vergi, sübvansiyon politikaları ve düzenlemeler,  Hizmet kalitesinin düzeyi,

 Projeye ilişkin kaynak kullanımı, yönetimi ve alınması gereken önlemler,  Çevre ve sağlık yönetmelikleri,

 İlgili iş kanunu ve düzenlemeler,

 Yabancı sermayeye ilişkin mevcut kısıtlamalar ve yabancı yatırımcıya yönelik yasal düzenlemeler.

Yasal düzenlemeler, KÖİ projelerinin hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi açısından önem taşımaktadır. Söz konusu düzenlemeler, özel sektör katılımını kolaylaştırmalı aynı zamanda bir takım usulsüzlükleri de engelleyecek şekilde ele alınmalıdır. KÖİ projelerinde yatırımcılar yasal düzenlemelere riayet etmeli ve ihtiyaç duyulduğu takdirde tahkim yolundan kaçınılmamalıdır. Projeler için önem arz eden bir diğer konu ise ekonomik düzenlemelerdir. Bu çerçevede kamuya ait bir birim projelerin ekonomik açıdan yapılabilir olup olmadığını denetleyebilmelidir. Ayrıca sözleşmede yer alması gereken hususların da yine yasal çerçevede düzenlenmesi, KÖİ projelerinin etkin ve hızlı işleyişi açısından önemlidir.34

Ülkelere yönelik KÖİ kanunları incelendiğinde, çerçeve KÖİ kanunlarına sık rastlanmadığı görülmektedir. KÖİ projelerinde özel sektör çıkarlarının kanunlar ile koruma altına alınması ve sağlam ticari yasaların KÖİ mevzuatı içerisine konması gerekmektedir. Mevcut kamu ihale kanunlarında yer alan kısıtlamalar, KÖİ projelerine ilişkin uygulamaları olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin Polonya’da üç yıldan fazla bir süre için kamu ihale sözleşmesi imzalanması durumunda öncelikle Kamu İhale Birimi Başkanının onayının alınması gerekmektedir. Böylece uzun süreç gerektiren KÖİ sözleşmelerinin, kamu ihale kanununa tabi olması zorlukları beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla, KÖİ projeleri izin, onay ve idare kararlarını gerektirmekte, bu nedenle yabancı yatırımcılar çok sayıda kısıtlamayla karşı karşıya kalabilmektedir.35

34 Asian Development Bank, 2008:14 35 Grimsey and Lewis, 2004:231-232

Özellikle PFI modelini uygulayan kimi ülkeler, son yıllarda KÖİ yasalarına ilişkin bir takım düzenlemeler yapmıştır. 2002 yılında İtalya, 2003 yılında Belçika, İspanya ve Portekiz, 2004 yılında Brezilya ve Fransa, 2005 yılında ise Yunanistan, Güney Kore, Polonya ve Rusya KÖİ alanında yasal düzenlemelere gitmiş, bazı Amerika eyaletleri, otoyol imtiyaz kanununa ilişkin düzenlemeler yapmıştır.

Günümüzde çok sayıda ülke henüz KÖİ alanında çerçeve bir kanuna sahip değildir. Ancak KÖİ modeline ilişkin çerçeve bir kanununun bulunması, hükümet ve özel sektör açısından önem taşımaktadır. Çerçeve KÖİ kanunun KÖİ modeline ilişkin faydaları şu şekildedir:

 Siyasi taahhütlerin yasalar doğrultusunda verilmesi,

 KÖİ projelerinin kontrol ve onay aşamalarında kamuya ait farklı birimlerin görevlendirilmesi,

 İhale prosedürlerinin açık ve net olması,

 Kamu idaresinin, proje risklerinin asgari düzeye indirilmesine yönelik destek sağlaması (Gelir garantisi, vs.),

 Ekstra maliyet çıkaran projelere ilişkin kamu idaresinin değişiklik yapabilmesi ve proje metodunu değiştirebilmesi,

 Proje şirketinin hatalarından kaynaklı bir durumdan dolayı sözleşmenin feshedilmesi veya kamunun tesisi üzerine devralmak istemesi gibi durumlarda yatırımcı haklarının açıkça belirlenmesi,

 Kamuya zarar getirmeyecek bir uygulama olmak kaydıyla, vergi muafiyeti gibi yatırım teşviklerinin sağlanması.

Diğer taraftan çerçeve bir KÖİ Kanunu’nun yer almadığı ülkelerde, sözleşme uygulamalarına bir takım esneklikler yapılması, proje sürecini avantajlı konuma getirebilmektedir. Ayrıca uygulamalara ilişkin tecrübelerden yola çıkılarak KÖİ projelerine ait sözleşmelerin standartlaşması sağlanabilmektedir. Sözleşme maddelerinin standartlaşmasına yönelik, sözleşmelerde bulunması faydalı olabilecek kimi hususlara aşağıda yer verilmiştir.

 Tesisin tamamlanacağı tarih,

 Proje yapımına yönelik kamuya ait yükümlülükler,

 Proje şirketinin mülkiyetine ait değişikliklerde ve borç finansmanında yer alan kısıtlamalar,

 Tesis haklarının iade edilmesi durumunda sigorta süreçlerine ilişkin yer alacak hususlar,

 Sözleşme bitiminde ve acil durum karşısında kamunun tesisi çalışır ve bakımı yapılmış bir şekilde devralacağı,

 Proje sözleşmelerinin erken feshi durumunda, görevli şirkete tazminat ödeneceği.

Bu kapsamda, KÖİ projelerine yönelik sözleşmelerin standartlaşması ve çerçeve bir yasanın oluşması, projeye teklif verecek ve finansman sağlayacak görevli şirketler adına fayda sağlayacak aynı zamanda ihale sürecini de hızlandıracaktır. KÖİ projelerinde görev ve sorumluluklarla birlikte birtakım riskler de özel sektöre devredildiği için KÖİ projelerine ait sözleşmeler diğer sözleşme örneklerine göre farklılık göstermektedir. Bu kapsamda projede yer alan ücret mekanizmaları da daha farklı olduğu için yasal düzenlemelerin ve sözleşme standartlarının sektör bazında ele alınması daha doğru olacaktır.36

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (European Bank for Reconstruction and Development, EBRD) yasal anlamda KÖİ projeleri ve imtiyazlar alanında ülkelere teknik destek sağlamış ve standartların belirlenmesinde rol almıştır. Bu kapsamda EBRD, yasal düzenlemeleri kalite ve uygulanabilirlik açsından değerlendirip ülkeler adına önerilerde bulunmuştur.37 Daha önce de bahsedildiği üzere Avrupa Birliği çerçevesinde imtiyazlar, yapım imtiyazı ve hizmet imtiyazı olarak ayrılmakta ve KÖİ projeleri de imtiyaz kanunu kapsamında ele alınmaktadır. Bu nedenle, EBRD imtiyaz kanuna yönelik değerlendirmelerde bulunup, yasal düzenlemeleri iyileştirmek amacıyla projeler bazında bölgelerin mevzuatlarını ve uluslararası düzenlemelerini kıyaslamış, hukukçulara destek vererek rehber olmuş ve bölgelerde hukuk reformları geliştirmiştir.

36 Yescombe, 2007:31-32

Avrupa Komisyonu kamu sözleşmeleri ve imtiyazlar üzerine, KÖİ ve Topluluk Hukuku (Community Law)’na ilişkin ilkeleri içeren Yeşil Kitap (Green Paper) hazırlamıştır. Yeşil Kitap çerçevesinde, KÖİ projelerinde uygulanacak yasaları belirleyebilmek ve rekabete dayalı bir KÖİ modeli geliştirmek amacıyla üye ülkelerin dâhil olduğu bir çalışma başlatılmıştır. Bu kapsamda Avrupa’da mevcut yasal düzenlemeye ilişkin bir iyileştirmeye ihtiyaç olup olmadığına yönelik bir değerlendirme yapılmıştır. Yeşil Kitap’ta KÖİ kavramı, kamu alımları ve imtiyazlara yönelik Topluluk Hukuku çerçevesinde ele alınmaktadır. Topluluk Hukuku altında KÖİ projelerini ayrıca inceleyen bir sistem olmayıp, KÖİ sözleşmeleri Avrupa Birliği kamu alımları direktifleri kapsamında kamu sözleşmeleri olarak nitelendirilmektedir. Yapım imtiyazları sadece dağınık yapıdaki ikincil mevzuatın şartnamesinde düzenlenmiş iken, hizmet imtiyazları kamu sözleşmelerine ilişkin direktiflerde yer almamıştır. Fakat ekonomik faaliyetlerin yer aldığı bütün sözleşmeler ikincil mevzuatta olmasa da, 25 Mart 1957 tarihinde Fransa, Batı Almanya, İtalya, Benelüks Ülkeleri, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında imzalanan, bağımsız bir uluslararası örgüt olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu oluşturan “Roma Anlaşması” kurallarına tabii olmaktadır. Söz konusu kurallar, özellikle anlaşmanın 43. ve 49. maddeleri arasında düzenlenmiş olup yerleşme ve hizmet serbestîsi konuları çerçevesinde ele alınmıştır. Ayrıca anlaşma ilkeleri arasında şeffaflık, eşit muamele, orantılılık ve karşılıklı tanıma hususları yer almaktadır. Bu kapsamda, Yeşil Kitap kamu sözleşmeleri ile imtiyazları konu alan, Topluluk Hukukundan türeyen ve özel sektörün yer aldığı çeşitli KÖİ sözleşmeleri boyunca uygulanan metotları tanımlamaktadır.38

Yeşil Kitap’ın bu kapsamda ele aldığı başlıklar şu şekildedir:39

 Özel sektör seçimine ilişkin düzenlemeler (kamu sözleşmesi olarak KÖİ projelerinin işletmesine yönelik rekabetçi diyalog, yapım imtiyazlarına yönelik ikincil mevzuatta yer alan minimal çerçeve, hizmet imtiyazlarına yönelik ise ikincil mevzuatta herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.),

 Özel olarak başlatılmış KÖİ projeleri,

38 European Commision, 2004 39 Bult-Spiering and Dewulf, 2006:62

 Bir KÖİ projesi süresince yer alan sözleşme taslağı ve sözleşme değişiklikleri,  Taşeronlar.

Yeşil Kitap, sözleşmeye dayalı KÖİ modeli ile imtiyaz modeline ilave olarak karışık sermaye tüzel kişilik adı altında kamu ile özel sektörün birlikte rol aldığı “Kurumsal KÖİ ya da ortak girişim” olarak adlandırılan modeli de ele almıştır. Kitap, aynı zamanda Topluluk Kanunu’nda yer alan imtiyaz kanunu olarak da tanımlanmakta ve imtiyaz sahibinin seçileceği durumda kamu idaresine ait yükümlülükleri içermektedir.40

Görüldüğü üzere, dünya genelinde KÖİ alanında yasal bir çerçeveye genel olarak rastlanılmamaktadır. Ancak KÖİ modelinin doğru ve etkin uygulanması açısından çerçeve bir KÖİ kanunu ve doğru hazırlanmış bir sözleşme taslağı önem arz etmektedir. Avrupa’da kamu alımları ve imtiyazlara yönelik Topluluk Hukuku kapsamında yer alan KÖİ modeli Yeşil Kitap’ta ele alınmış, Türkiye’de ise KÖİ modeline ilişkin çerçeve bir kanun henüz oluşturulamamış olup KÖİ modeline ait projeler uygulanacak yönteme göre farklı yasal düzenlemeler kapsamında hayata geçirilmektedir.

1.5. Dünyada Kamu Özel İşbirliği Modelli Projelere İlişkin Mevcut Durum