• Sonuç bulunamadı

KADIN, AİLE VE SOSYAL HAYAT

3.1. Toplum Hayatında Genelde Aile, Özelde Kadın Faktörü

İnsan cinsi, fıtraten toplumsallaşmaya amade yaratılmış ve sosyal olmaktan azade olamayacak bir varlıktır. Kadın ile erkek evlilik kurumu ile aile denen kolektif örgütü kurar. Aile en büyük toplumsal, hukuki ve ahlâki örgütlenmedir. Bu itibarla toplumun kalitesini aile birimi belirler. Zira aileler toplumun aynalarıdır. Aile ve toplum arasındaki bu korelasyon, hayatın bütün alanlarının vahiyle donatılması ve vahyin hayata taşınıp ailelere sirâyet etmesi ile de doğru orantılıdır.

Kur’ân-ı Kerîm, diğer alanlarda olduğu gibi ailesel ve sosyal hayatta âyet ve- hadîslerle devrim niteliğinde değişiklikler yapmış, dünyevi ve uhrevi hayatı teminat altına alarak kadının sosyal, ailevî ve şahsî hayatını garantilemiş, ona toplum nezdin- de itibar ve haklı bir ün kazandırmıştır. Bu itibarla İslâmî prensipler, emirler ve ne- hiyler ailede ne kadar makes buluyorsa kadın da o derece var demektir. Yani kadın, gerek toplum gerekse de aile nezdinde hak ettiği itibara Kur’ân sayesinde kavuşabil- miştir.

Sağlıklı bir aile oluşturmada kadının fonksiyonu yadsınamayacağı gibi o, aile içi ilişkilerde de önemli belirleyici roldedir. Çünkü toplumun mihenk taşı aile ise, ailenin kilit taşı da kadındır. İslâmiyet daha önce de anlatıldığı üzere gerek âyetlerle gerekse de hadîslerle aile hayatında kadına geniş bir alan tahsis etmiştir. “Ey İman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…”619 âyet-i kerîmesi bile başlı başına, kadın-erkek ayrımına gitmeden, aile kurucu bireyle- rin sorumluluğunun büyüklüğü ve ağırlığına delildir. Aile içi fonksiyonu ve yapıcı unsur olması hasebiyle kadın da etkin görevdedir.

3.2. Kur’ân’ın Önerdiği İdeal Aile Hukuku ve Sosyal Ahlâkın Oluşumun- da Kadının Rolü

Toplumsal düzenin bozulması, toplumsal ruhun çürümesi ve toplumların çök- mesinde savaş, istila, katliam, sömürge, darbe, soykırım, terör gibi etkenler başrolde- olduğu gibi neslin ve geleceğin teminatı olan aile kurumundaki Kur’ânî zafiyet ve ahlâkî yozlaşma da en büyük faktördür. Toplum düzeninin sağlanması ise büyük

619 Tahrîm, 66/6.

ölçüde imanî ve ahlâki yapıya, toplumsal sorunların çözümü de iman ve ahlâk yasa- larına ve onların uygulanmasına bağlıdır.

“Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştir- mez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. “620 âyeti bunun en büyük delilidir.

Toplum ailelerden, aileler de fertlerden müteşekkil bir hiyerarşi içinde olduğu için toplumsal değişim birey bazında başlamalı, iman ve ahlâk oluşumunun temelleri ailede ebeveyn tarafından atılmalı; kadın, toplumsal bilincin inşasına katkı sağlama ve kimlik ve gelecek inşa etmede aktif rol oynamalıdır.

Bu noktada Hz. Ebubekir tarafından iyi yetiştirilen, Hz. Peygamber’in gözde eşi Hz. Aişe’ye değinmek yerinde olacaktır. O, Ebubekir gibi mümtaz bir babadan aldığı dindarlığı, talim ve terbiyeyi, ilmi ve yeteneklerini Kur’ân ve Sünnet’in mer- kez üssü Peygamber hanesinde kemalata erdirmiş, derinleştirmiştir. Evlat sahibi ola- mayan Hz. Aişe fakir ve yetim çocukları himaye etmiş, onları evlendirmiş, köle ve cariye azad etmiştir. Kadınlara namaz imamlığı yapmış, savaşlara (Uhud, Hendek, Beni Mustalik) katılmış, savaşta (Cemel) komutanlık yapmış, siyasi, sosyal ve huku- ki sorumluluk bilinci örneği sergilemiştir.

İfk hadîsesiyle, iftiraya uğrayan Hz. Aişe validemiz621 hayatının en zor günle- rinde eşi Hz. Peygamber’den aradığı desteği bulamadığından, yalnızca Allah’a ham- dederek, bir duruş, bir duruş sergilemiştir.622

İfk hadîsesi çerçevesinde, henüz Resulullah hayatteyken onun beytinde dahi onun pak zevcesini ve müstesna yuvasını hedef alan çirkin iftira hadîsesi yaşanabil- diğine göre; insanların her zaman böyle bir fitne hareketine maruz kalabilecekleri imkân dâhilindedir.

Kadın ve aile zaman zaman hedef haline gelebileceği için Müslümanların du- yarlı ve bilinçli olmaları gerekmektedir. Bu tür aile birliğini derinden sarsan fitne hareketlerine ya da su-i zanna-insanları töhmet altında bırakacak suçlamalara karşı

620 Ra ‘d, 13/11.

621 Nûr, 24/12.

622 Zerkeşî, Bedreddîn, el-İcabe, Hz. Aişe’nin, Sahabeye Yönelttiği Eleştiriler, çvr. ve düzenleyen, Bünyamin

toplumsal hassasiyet geliştirmenin ciddi bir ikaz ( ağır bir azap)623 gereği olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır.

Yine Hz. Aişe, o dönemin halifesinin (Hz. Ali) bazı icraatlarını beğenmediği için ona muhalefet bayrağını açabilecek cesarette olup, işler kızışınca toplumun ye- niden ıslahı için askeri ve siyasi hareket lideri olarak tarih sahnesindeki yerini almış; yenilgi sonucu başarısızlığı tadınca da öz eleştiri yapmış, pişmanlığını dile getirmiş, toplumsal hayata sunduğu ilmî, içtimâî, hukûkî, ailevî vs. faaliyetler ile bugüne de yansıyan bireysel etkisini sürdürmüş, şartlar oluştuğunda müslüman bir kadının da, dînî, ilmî, sosyal ve siyasî arenada aktivist kimliğiyle en ön safta dahi varlık göstere- bileceğini kanıtlamıştır.

Anlaşıldığı üzere Kur’ân’da kadınlardan istenen sadece evlere kapanıp çocuk- larını yetiştirmek değil, İslâm hukukunun kendisine tanıdığı hukuk çerçevesinde top- lumsal faaliyetlerde (ilim irşad) de etkin ve faal olmasıdır.624

“Eğer Allah isteseydi hepinizi elbette ki bir tek inanç topluluğu yapardı. Ama O, dilediğinin yoldan çıkmasına imkân verir, dilediğini de doğru yola iletir.”625 Geniş emel sahibi insan maalesef ibadetlerin içini boşalttı, ahlâki değerleri tahribata uğrattı, şeytanın da süslü göstermesiyle dünya hayatının aldatmacılığında oyalandı,626 dün- yevileşti. Hâlbuki dünyanın tek bir misyonu vardı: İmtihan sahası olmaktı.627

Bu noktada Müslümana düşen, işlevsiz bir din anlayışından ziyade, iman, inanç ve ahlâk toplumu oluşturması ve bunu insanın bizzat kendi çabalarıyla yapmasıdır. Bilhassa bu, kadınların, ümmetin umudu çocuklarını filizlendirip meyveye durmala- rını sağlamalarıyla, onları aile ve ümmet bilincine sahip, takva ve izzet üzere yaşa- manın rehber, öncü, hayırhah ve hayırla yâd edilecek bir nesil olmanın bilincinde yetiştirmeleriyle mümkün olacaktır.

Toplumların tevhid, iman ve inanç bakımından çölleşmeye gittiği, ahlâki meş- ruiyetin akamete uğradığı bir çağdayız. Birileri bu çağa uzay çağı dese de aslında ilim, irfan, kültür, medeniyet ve ahlâk açısından yontma taş devrini idrak ediyoruz.

623 bk. Nûr, 24/11. 624 Zerkeşî, Bedreddîn, s.31. 625 Nahl, 16/93. 626 bk. Tevbe, 9/37; Enfâl, 8/48. 627 bk. İnsân, 75/2; Mülk, 67/2; Enbiyâ, 21/35 Kehf, 18/7.

Bu bağlamda aile yapısının ana unsurlarından biri olan kadının; her türlü ahlâksızlık- la mücadele etmek ve Kur’ân’ın getirdiği hukuk temelli erdem ile ahlâk eksenli in- san, aile ve toplum modelini hayatiyete geçirmek için ilkeli, istikamet sahibi, bilinç ve duruş ölçeği geliştirmesi tüm zamanlarda olduğu gibi bugün için de hayati önemi haiz bir husustur.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KUR’ÂN MEDENİYETİ İLE BATI MODERNİTE ARASINDA KADIN VE AİLE

21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarına yaklaştığımız tekno-bilişim çağı, üstün zekâlı dâhi gençler üzerinden teknokentler, siber fiziksel sistemler, 4.Sanayi devrimi, giyilebilir sağlık teknolojileri, silikon vadileri, sürücüsüz araçlar, 3D yazıcılar, biyo- medikal parklar, bilim park’lardaki teknolojik çalışmalar ile aklı, bilimi ve teknoloji- yi önceleyen gelişmelere sahne olurken; din, kültür ve eğitim dünyamızda, konfor- mizmi, kapitalizmi, ırkçılığı, eğlenceyi ve tüketim eksenli bir hayatı dayatmaktadır.

Küresel bir köye dönen dünyamızda atının inanç ve değerleri yok eden mane- viyat düşmanı, yönü kesinlikle reddedilmelidir. Zira batı ailesiz, dahası ahlâksız, inançsız, imansız, tektipleştirilen, tek merkezden yönetilen bir yeryüzü oluşturma çabasındadır.

Bu noktada en güzel ütopyaların, düşlerin bir sonu olduğu gerçeğinden hare- ketle, varlığı tartışma konusu haline gelen aileler ve problemin varlık zeminini oluş- turan kadın ve erkeğin, mesuliyet duygusu ve ahlâkı ile bireysel gayretlerini arttırma- sı gerekmektedir. İdrak, zihniyet, vicdan ve izan dolu davranışlar sergilemesi, hazır- cılığa değil üreticiliğe dair beceri ve yetenek geliştirmesi, tevhidî ve ahlâkî donanım- lardan azami derecede istifade ederek, bulunduğu pozisyonu kıymetli ve faydalı hale getirmesi son derece fayda mülahaze etmektedir.

1. MODERN AİLEYE DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM SÜRECİNDE KADIN