• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUM

4.1.1. Kadının Soysal Durumu

4.1.1.14. Kadın Erkek İlişkileri

İncelenen kadın şairlerin çoğunun şiirlerinde kadın erkek ilişkilerinin tek taraflı boyutuna yer verildiği tespit edilmiştir. Bu şiirlerde kadın erkekten bağımsız ya da aile kurumu içerisinde “anne” ve “ eş” sıfatlarıyla yer almıştır. Bu bağlamda kadın erkek ilişkilerinin çarpık yönlerini toplumsal düzeyde ilk irdeleyen Gülten Akın olmuştur.

Gülten Akın, kadın erkek ilişkilerini yaşanılan çağın eleştirisi üzerinden aktarır. Kadınla erkeğin birlikte oluşturdukları dünyada bireyi kuşatan anlamların uçuculuğu söz konusudur. Onun şiirlerinde kadın ikili yakınlaşmalardan olabildiğince kaçan, yalnızlığını hiçbir şeye değişmek istemeyen bir kimlik taşır. Dolayısıyla kadınla erkeğin arasında birbirlerine sevgiyle, aşkla bağlandıkları samimi bir ilişki oluşamaz. Rüzgâr Saati’nde yer alan şiirlerde kadınlığın ruh hali yalnızlıkla bezenmiştir.

Kestim Kara Saçlarımı kitabındaki şiirlerde ise kadın, erkek kimliğine karşı derin bir güvensizlik ve iç huzursuzluğuyla yaklaşır. Kadınlar incelikli ve sorumluluk sahibi bireyler olarak ön plana çıkarken erkekler yalın kat, dümdüz ve hoyrattır. Erkeğin insanileştiremediği özelliklerini sevmez kadın ve ondan uzaklaşır.

İnsanları inciten yasakların çağı kuşattığı gerçeği “Koçaklama” şiirinde dile getirilir. Şiirde kadın erkek ilişkilerinin çelişkili boyutuna da değinilir. Erkeklerinin yanında kadın, korkak, tay bacaklı ve sıpa gözlü bir hayvana benzetilmektedir. Erkeğin uzağında kalan kadın üşümekte, yanında ise ondan korkmaktadır.

Masalsın korkunçsun, eskisin masalsın Örtük odaların iç içe odaların

Üşür senden uzakta senin yanında korkar Tay bacaklı, sıpa gözlü bir kadın

114

(Akın, 1960: 10)

Akın’ın kadın erkek ilişkilerine değinen bir başka şiiri “Eski Yapı”dır. Şiirde beyazla belirtilen erkekle, siyahla belirtilen kadının eksik ilişkileri yer alır. Bu iki kişi bir araya gelseler de bir bütün oluşturamazlar. Çünkü her ikisinin de dinmeyen ağrıları vardır. Etrafı bir yadsıma içinde seyrederler.

Bu hem beyaz hem erkek, şaşma gözlerinle Bu hem kara hem kadın, şaşma

Tümsü olurlar bir beyaz bir kara

Yadsırlar eksik çatılarını ne kadar görmezler Ne kadar flüt olsa ısınma olsa

İnce ağrılı durumları bir yerlerden Çeker onları, uzak ne uzak

(Akın, 1960: 16)

“Kesik”te çağın eleştirisi yapılırken bir adamla kızın sürüp gideceğine inandıkları duyguların geçiciliğine vurgu yapılır. Bu geçicilik, inceliksiz insanların unutmak üzerine yaşamlarını kurduğu bir dünyanın eleştirisine tanıklık eder.

Yaşamanın kesik bir yerinde uzun uzun Deli bir adam savruk bir kız

Bir duruma bağlarlardı kendilerini Var bilinen sürüp gidecek sanılan

(Akın, 1960: 19)

“Dağ Havası” şiirinde adam “kara, tek yönlü, dümdüz ve sevmediğim” kelimeleriyle olumsuz çağrışımlar taşır. Kadın ise kendini “bir garip çingene” olarak görür. Şiirin öznesi kadın, adamla istenmeyen bir türde ilişki içindedir. Tek taraflı ve sınırlı bir ilişkidir bu.

115

Kadın adamla kurduğu ilişkide kendine göre geçerli sebepleri olduğunu düşünür. Hayatta tek başına kalmış, yenik ve yorgun düşmüştür. Yalnızlığı öyle büyüktür ki kadının gözleri gibi vücudunun bir parçası olarak onunla bütünleşmiştir. Kadın bu ruh halinin tesiriyle sadece ‘merhaba’ demektedir adama. Üzerindeki bu dağ havasını adamın alıp götürmesini, günün tekrar ışımasını ister. Adam ise kadının sıkıntısını alır fakat yalnızlığı anlamaz, tutamaz. Adamın bu özellikleri kadının onu sevmesine engel olur.

Tam bunu demiştim bu kara adam Serin içkilerde mantomu alır Eşarpımı alır sıkıntımı alır Yalnızlığımı anlamaz korkmam Tutamaz sevemem onu korkmam − Vay garip çingene –

(Akın, 1960: 21)

“Oyun” şiirinde kadınların ve erkeklerin gözüyle aşk ele alınmıştır. Erkeklere göre aşk, bazı kadınları sokaklardan alıp karanlığa çekmesidir. Kadınlara göre ise aşk incelikli davranışların onu sarıp sarmalamasıdır. Burada aşk üşüyen burnun, kulağın, parmak ucunun, göz kapağının öpüle hohlana ısıtılması şeklinde tezahür eder.

Bazı kadınların aşk

Üşüyen burnunun kulağının Parmak ucunun göz kapağının Öpüle hohlana ısıtılması

Yine bazı kadınlara ve adamlara göre aşk, yürüne yürüne yıpranmış bir ayakkabıdan kurtulmaktır. Bu farklı aşk algılarına dışarıdaki manzara dâhil edilir. Seyredilecek bir akşamüstü, bir ağ ve bir sandal gönülleri almaya yeter:

Ama dışarda bir izmarit Bir deniz bir ağ bir sandal

116

Bir akşamüstü seyredilecek

Kadın, aşkı sokakta el ele tutularak geçilecek bir köprüde, tutup sallanacak bir çocukta, bir erik dalında görmektedir. Bazı kadınlar, rüyasız, sere serpe korkmadan uyumakla aşkı özdeşleştirirken, adamlar aşkı odalara itip karartmaktadır. Bu erkekler, deniz, mavi, ağaç, serinlik, oltanın ucunda balık nedir bilmezler:

Bilmezler bilseler yaşarlardı Onlar iş oynarlar sevgi oynarlar Üstü örtülü giyinil utançlı

(Akın, 1960: 26-27)

Şiirlerin geneline bakıldığında; kadın erkek ilişkilerinin çelişkili boyutu, bireysel algılara göre şekillenen bir unsurdur. Dolayısıyla burada iki bakıştan söz etmek mümkündür. Kadının incelikli, sorumluluk sahibi kişiliği, erkeğin düz, insani boyuttan yoksun olarak tanımlanan kişiliği birbiriyle uyuşmaz. Bu nedenle kadınla erkeğin arasından gerçek aşka, sevgiye ve sonsuz bağlılığa dayanan bir ilişki kurulmaz. Bir araya gelseler bile kadınla erkek birbirini tamamlayan bir bütün oluşturamazlar. Şiirlerde kadınla erkek empati yapmayı beceremeyen bireyler olarak yer alırlar. Bu kopuk iletişim sebebiyle kadınlar anlaşılamamaktan sürekli yakınırlar.

Şiirlerde genel olarak kadın, hayatı boyunca yalnızlığını giderecek, onu daima sevip kollayacak bir erkeğe ihtiyaç duyar. Erkek ise kadının bu isteklerini anlamaz. Çünkü erkeğin gözünde kadın cinsel kimliği ile ön plandadır.

Benzer Belgeler