• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. ÂŞÛRÂ MERASİMLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

2.6. KAÇARLAR DÖNEMİ

2.6. KAÇARLAR DÖNEMİ

Kaçarlar döneminde (1796-1925) öne çıkan en önemli gelenek teatral temsillerdir.

Bu dönemde popülerlik kazanan teatral taziye temsilleri, Kaçar yönetiminden ciddi bir destek görmüştür ve taziyelerin icra edilmesi için büyük şehirlerde ve kasabalarda tekyeler inşa edilmiştir. Sahnede veya halka açık alanlarda Kerbela vakasını canlandırma

178 Rahimi, Theater State and the Formation of Early Modern Public Sphere in Iran, s. 234.

179 Şeriati, Ali Şiası & Safevî Şiası, s. 130.

180 Said Amir Arjomand, The Shadow of God and the Hidden Imam: Religion, Political Order, and Societal Change in Shi’ite Iran from the Beginning to 1890, Chicago: University Of Chicago Press, 1984, ss. 168-69.

51

işiyle meşgul olan kimseler; hükümdar ve maiyeti tarafından, cemiyetler, varlıklı elit kesim ve diğer kurumlar tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Bu durum devlet ile halk arasındaki bağlılığın güçlenmesine de hizmet etmiştir zira verilen bu destek Kaçar elit sınıfına bir ölçüde dini bir meşruiyet sağlamıştır.181

Feth Ali Şah ve halefi Muhammed Şah, popüler dinin yönetim tarafından kontrol altında tutulması yönünde bir strateji geliştirdiler. Bu kontrol taziye temsilleri için de geçerliydi ve taziyenin yaygınlaşmasına imkân verdi. Taziyeler önceleri toplumun ileri gelenlerinin evlerinde, ravzahânî ile birlikte icra ediliyordu. Feth Ali Şah döneminde az sayıda da olsa tekyeler inşa edildi. Dışişleri bakanı Hacı Mirza Ebu’l-Hasan, Başbakan Hacı Mirza Agasi gibi isimlerin de kendilerine ait tekyeleri vardı. Fransız bir diplomat 1842-43 yıllarında Tahran’da 58 tekye yapıldığını söylemektedir.182

Resmi araştırmalara göre Tahran’da, 1852’de 54, 1899 da ise 43 sabit tekye bulunmaktadır. Bunun yanında evlerin bahçelerinde, camiilerde, çadırlarda kurulan tekyelerin olduğu, evde düzenlenen meclislerin olduğu, sokaklarda geçit yapan destelerin olduğu ve yine caddelerde yapılan şebih-hânîlerin olduğu düşünülürse Muharrem merasimlerinin ne kadar yaygın bir biçimde icra edildiği ortaya çıkmaktadır.183

Nasiruddin Şah Avrupa’ya gitmiş, burada yaptığı seyahatlerde Avrupa tiyatrolarını bizzat görme imkânı bulmuştur. 1911 yılında yaptığı ilk Avrupa seyahati neticesinde Tekye-i Devlet’i inşa ettirmiştir. Bu ihtişamlı tekye, Şah’ın sarayının ihtişamının da bir simgesi gibi görülmüştür.184 Nasiruddin Şah döneminde, bu tekyenin de yapılışı ile taziye’nin yıldızının parladığı söylenebilir.185

O dönemde Muharremin ilk on günü içerisinde Tahran’da 200-300 farklı evde ve tekyede taziye temsillerinin icra edildiği söylenmektedir. Lakin taziye temsilleri yalnız bu günlere mahsus kılınmamıştır. Muharrem ayının ilk on gününden Safer ayının sonuna kadar bu temsillere devam edilmiştir. Sene içinde de çeşitli vesilelerle taziyeler

181 Aghaie, The Martyrs of Karbala, s. 16.

182 Arjomand, The Shadow of God and the Hidden Imam, s. 240.

183 Aghaie, The Martyrs of Karbala, s. 31.

184 Farbod, Religious Mourning Ceremonies in Iran, s. 133.

185 Elbette popüler dine olan hürmet dönem dönem işe yarasa da, yönetimi meşrulaştırmak için her zaman işe yaramamıştır. Örneğin Nasuriddin Şah Abdulazim türbesini ziyaret ettiği bir sırada, maaşları ödenmediği için öfkelenen askerler tarafından taşlanmıştır. Ervand Abrahamian, Modern İran Tarihi, çev.

Dilek Şendil, 2. b., Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2011, s. 27.

52

düzenlenmiş; örneğin Hacdan gelen kimseler Allah’a şükrünün bir ifadesi olarak taziye düzenleyip insanları davet etmiştir.186

Nitekim Kaçarlar döneminde de bu performansların en önemli ve en yaygın merasim şekli olduğunu söylemek güçtür. Taziyeyi öne çıkaran şey; toplumun üst tabakası ile aşağı tabakalar arasında kurulan bağ ve Kaçar iktidarının dini bir merasim ile meşrulaştırılması durumudur. Hem Şah hem de halk kendilerini bir matem topluluğunun ortak üyeleri gibi hissetmişlerdir. Zira Şah’ın ve diğer asilzadelerin kendilerine özel tekyeleri vardı.187

Kaçarlar döneminde ulemadan birçok kimse de Muharrem merasimlerine iştirak etmekte, kendi evlerinde de meclisler düzenlemekteydiler. Ancak ulemanın üst tabakalarında olanlar, daha ziyade meşruiyeti tartışmalı olmayan merasimlere iştirak ediyordu. Yani zincir vurma, baş-vurmanın görüldüğü veyahut şebihin icra edildiği merasimlere katılmaktan kaçınıyorlardı. Katıldıkları merasimlerde de yaptıkları konuşmalar, ortaya koydukları gündemler farklıydı. Bu dönemde iki tür din adamı vardı;

ulemanın yüksek tabakalarından olanlar katıldıkları meclislerde daha ziyade ayetler ve ahlaki meseleler hakkında konuşmakta, normal vaiz seviyesinde olanlar ise güzel bir ses ile İmam Hüseyin’in yaşadıklarını anlatmaya öncelik verirlerdi. Dönemin şahitlerinden Abdullah Mustavfi bu dönemde, ne güzel sesle şiir okuyabilen ne de kaliteli bir konuşma yapabilen üçüncü bir grubun henüz piyasaya çıkmadığını da eklemektedir.188

Kiren devletin merasimlere verdiği desteği şu şekilde yorumlamaktadır:

“Öte yandan, taziyenin iktidarlarca açıkça desteklenmesi, Rus ve İngiliz yayılması karşısında merkezi kontrolü sağlamaya çalışan Kaçarların ülkeyi modernleştirme çabalarıyla aynı tarihlere denk düşmektedir. Lambton’a göre (1988, s. 200), XIX. yüzyılda Batı teknolojisi İran’a girdikçe; idari yapı otoritesini genişletmeye çalışırken eski dinî aidiyetlerin yerini “millî” aidiyet almaya başlamıştır. Ancak bu millîlik, henüz tam anlamıyla modern bir milliyetçilik değil, din ile yoğrulmuş bir olgu idi. Bu dönemde, Şah hâlâ bir

“İslâm Padişahı”, İran ise “İslâm toprağı” kabul edilmekteydi. Böyle bir ortamda, daha fazla kişi tarafından daha coşkulu kutlanan taziye gösterileri, dinî ve “millî” duyguların dışa vurumu olarak görülebilir.”189

186 Farbod, Religious Mourning Ceremonies in Iran, s. 134.

187 Babak Rahimi, “Takkiyeh Dowlat: The Qajar Theater State”, Performing The Iranian State : Visual Culture and Representations of Iranian Identity, ed. Staci Gem Scheiwiller, UK ve USA: Athem Press, 2013, s. 56; Aghaie, The Martyrs of Karbala, s. 22.

188 Aghaie, The Martyrs of Karbala, ss. 18-19.

189 Akın Kiren, “Dünyevî İktidarın Meşrûlaştırılmasında Dinî Bir Ritüelin Kullanılması: Kaçarlar ve Taziye”, Siyasal Bilimler Dergisi, C. 5, S. 2 (2017), s. 58.

53

Lady Sheil 1850 yılında Tekye-i Devlet’te izlediği bir taziyeyi kitabında anlatmıştır.

Anlatılana göre Şah’ın sağ tarafında amcaları, başbakan, İngiliz bakan, Rus bakan oturmakta, sol tarafında ise annesi, eşleri, başbakanın eşi, Lady Sheil (İngiliz bakanın eşi) ve Rus bakanın eşi oturmaktadır. Salondaki bayanlar, yer kapabilmek için birbirleriyle dövüşmüş, terlikleriyle birbirlerine vurarak, birbirlerinin peçelerini yırtarak yer yarışına girmişlerdir. Görevliler ise huzuru sağlamak için zaman zaman uzun çubuklarla bayanları uyarmıştır. Seyirciler taziye sırasında büyük bir hüzne boğulmuş ve tıpkı çocuklar gibi bu duygularını açıkça ortaya koymuşlardır. Lady Sheil İranlıların ağlama tarzına şaşırmış görünmektedir. Anlattığına göre İranlıların garip bir ağlama tarzı vardır ve biri başlayınca herkes ağlamaktadır. Kendisi dahi kendini ağlıyormuş gibi yapmak zorunda hissetmiştir.190

Devletin taziyeye yaptığı sponsorluk yalnızca yurt içi dengelerle alakalı değildi. Bu temsiller Şah’a, yabancı diplomatlara gösteriş yapma şansı veriyordu. Ulemanın hoşuna gitmese de Batılı diplomatlar da Şah ile beraber bu gösterimleri izliyordu. Lakin ulemanın ve elit kesimin itirazları neticesinde, zaman içerisinde devletin de tavrı değişti; 1855 yılında yayınlanan bir ferman ile Batılıların Muharrem merasimlerine katılmaları yasaklandı.191 Bu yasaklamanın iki ana sebebi vardı. Birincisi Batılılara tanınan imtiyazların zamanla İranlı tüccarları ve ulemayı rahatsız etmesi, diğeri de Muharrem merasimlerini bütünüyle gerici ve alt sınıf işi gören yeni yeni modernleşen elit kesimin İran toplumunu Batılılara bu şekilde göstermek istememeleriydi. Bu ikinci tavır, Pehlevîler döneminde elit kesim arasında yaygınlık kazanacak olan anlayışın ilk tezahürüydü. Elitlerin -özellikle de Batı’da eğitim almış ya da fikren Batı’dan etkilenmiş ciddi bir kısmı- Muharrem merasimlerini gerici ve barbarca buluyorlardı. Yeni doğan bu milliyetçi söylem Pehlevîler döneminde ciddi bir destek buldu ve bu söylemde Şiî sembollerin ve merasimlerinin yeri yoktu.192

Dolayısıyla her ne kadar taziye temsilleri Kaçarlar döneminde ciddi bir popülarite kazansa da; 1930 yıllarından beri İran’da en yaygın merasim şekillerinin sokaklarda geçit alayları oluşturan desteler ve ravzahânî meclisleri olduğu söylenebilir. Elbette taziye

190 Lady Sheil, Glimpses of Life and Manners in Persia, London: John Murray, 1856, ss. 127-29.

191 Aghaie, The Martyrs of Karbala, s. 22.

192 Aghaie, The Martyrs of Karbala, ss. 24-26.

54

temsilleri halen İran’da Muharrem ayında ve yılın diğer vakitlerinde çeşitli vesilelerle icra edilmektedir. Lakin Kaçarlar dönemindeki kadar ön planda olduğunu söylemek mümkün değildir.193