• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3. SÎNE DÖVME, ZİNCİR VURMA VE BAŞ YARMA FAALİYETLERİ

1.1. İRAN’DA TAZİYENİN TARİHİ GELİŞİMİ

Burada şunu belirtmek durumundayız; taziye diğer Muharrem ritüellerinden bağımsız bir biçimde ortaya çıkmamıştır. Bu teatral yapıyı diğer ritüellerin zamanla gelişmesi neticesinde verdikleri bir ürün olarak görmek daha doğru olacaktır. Safevîler döneminde Muharrem ritüelleri devlet tarafından desteklenmiş dolayısıyla nakkalî yani hikâye anlatımı, ravzahâni, müzik, fezâyilhâni gibi sanatlar ciddi gelişmeler kaydetmiştir.

Bunların yanında taziye bir anlamda İranlıların yazdığı ağıt şarkılarının bir devamı niteliğindedir. Tüm bunlar ve diğer unsurlar beraberce taziye’nin doğuşuna kapı aralamışlardır.328

1.1.1. Safevîler Dönemi

İmam Hüseyin’in ardından düzenlenen merasimlerin tarihini önceki bölümlerde ele almıştık ve sokaklarda yapılan ilk toplu merasimin Büveyhîler dönemine denk geldiğini, 963 yılında Muizzuddevle’nin emriyle Bağdat’ta sokaklara çıkıldığını görmüştük. Ancak ta ki Jean-Baptiste Tavernier’a (1605-80) kadar elimize ulaşan kaynaklarda matem merasimlerin içerisinde teatral unsurlar görülmemektedir.

Safevîler dönemine denk gelen 1632-1668 yılları arasında altı kez Doğu’yu ziyaret eden Fransız Tavernier matem merasimleriyle ilgili detayları eserine taşımıştır.

Burada ilk kez teatral bir unsura rastlanmakta, Taziye’de şebih-sazi denilen bir kişiliği canlandırma/temsil etmenin bir örneği görülmektedir. Bazı tabutlara çocuklar yatırılmıştır, insanlar bu tabutların etrafını sarmış ağlamaktadırlar. Bu çocuklar Hüseyin’in Yezid tarafından öldürülen iki oğlunu; Ali Ekber ve Ali Asgar’ı simgelemektedir. Bu da “matem törenlerinin bütünüyle dini bir teatral forma dönmesi yönündeki ilk teşebbüsü” ortaya koymaktadır.329

326 Lakin biz bu unsurlara tezimizin başında yer verdiğimiz için tekrar etmeyeceğiz.

327 Malekpour, The Islamic Drama, s. 24.

328 Farbod, Religious Mourning Ceremonies in Iran, ss. 130-31.

329 Malekpour, The Islamic Drama, s. 26.

94

Cemşid Melikpûr Taziye’nin tarihi serüvenini anlamak amacıyla Tavernier’ın yanı sıra Safevîler dönemindeki diğer ziyaretnameleri incelemiş ve teatral unsurların yer alıp almadığını tespit etmeye çalışmıştır. Özet olarak aktaracak olursak; Adam Olearius 1637 yılında Erdebil’de Muharrem merasimlerini gözlemlemiş ancak Taziye ve benzeri bir şeyden bahsetmemiştir. Fransız Jean Chardin 1664-1677 tarihleri arasında İran’a seyahat etmiş, seyahat kayıtlarında matem ritüellerinden detaylı bir biçimde bahsetmesine rağmen bir tiyatro formu olarak Taziye’den bahsetmemektedir.1683 yılında İran’da bulunan Sanson ve 1664 yılında İran’da olan Gemelli-Careri için de durum böyledir.330

Muhammed Cafer Mahcub da aynı doğrultuda görüş beyan eder. Safevîler dönemi şairlerinin eserleri elimizdedir, popüler hikâyeler elimizdedir ancak bunların arasında Taziye’ye dair bir ize rastlanmamaktadır der. Taziye metinlerine benzer bir stilde yazılan ilk şiir ise Sabahi Bidguli’nin (ö. 1802) Divan’ında görülmektedir. Mahjub’a göre Safevîler döneminde taziye gösterimlerinin olduğunu söylemek için elimizde bir delil yoktur ancak Chardin gibi bir ismin bile Taziye’den bahsetmemesi Taziye’nin bu dönemde olmadığına bir delil sayılabilir.331 Ancak Enayetullah Şehidi taziye’nin bugünkü halinin Safevîlerin son dönemlerinde oluştuğunu varsayar.332 Birazdan belirteceğimiz gibi 1787’de Şiraz’daki bir taziye hakkındaki kayıtlara sahip olduğumuza göre, taziye’nin Safevîler döneminin sonlarına doğru şekillenmiş olması mümkün görünmektedir.

1.1.2. Zend Hanedanlığı Dönemi

Afşar ve Zend (1735-87) Hanedanlarına gelininceye kadar Taziye’nin tam bir teatral form olarak gözlemlenmediği görülmektedir. Zend hanedanlığının sonlarında 1787 tarihinde İran’da bulunan William Francklin Şiraz şehrinde bir taziye temsili izlemiş ve bunu (tekye’yi ve sahne dekorunu da tarif ederek) kitabına aktarmıştır. Burada en ünlü taziye oyunlarından olan Kasım’ın Düğününü izlediği görülmektedir. Bu taziye’de Yezid’in sarayı canlandırılmakta ve halife güzel bir tahtta etrafında korumalarla oturmaktadır. Anlatıya göre Hasan’ın oğlu genç Kasım, Hüseyin’in kızı ile evlenecektir ancak bu gerçekleşemez. Çünkü Kasım Muharrem’in 7sinde Fırat’ın kıyısındaki bir çatışmada öldürülür. Bu olaya binaen tiyatroda genç bir erkek gelini canlandırmakta ve

330 Malekpour, The Islamic Drama, s. 26.

331 Mahjub, “The Effect of European Theatre and the Influence of its Theatrical Methods upon Taʿziyeh”, ss. 138-39.

332 Anayatullah Shahidi, “Literary and Musical Developments in Ta‘ziye”, Ta‘ziye: Ritual and Drama in Iran, ed. Peter J. Chelkowski, New York: New York University Press, 1979, s. 40.

95

bu olaya dair bazı sahneler oynanmaktadır.3331770-72 tarihleri arasında kuzey İran’ı ziyaret eden Samuel Hmelin de Muharrem törenlerini izlemiş ve Reşt şehrinde bir tekye prototipinden bahsetmiştir.334

1.1.3. Kaçarlar Dönemi

Francklin’den 25 yıl sonra James Morier Feth Ali Şah döneminde Tahran’da teatral bir temsil izlemiş ve sonrasında bunu “A journey Through Persia, Armenia and Asia Minor to Constantinople in the years 1808 and 1809” isimli kitabında aktarmıştır.

Morier’in çağdaşı olan André Dupré, J. M. Tancoigne ve Gaspard Drouville de taziye tiyatrosunu izleme fırsatı bulmuşlar ve görüşlerini eserlerine aktarmışlardır.335

Kaçarların taziye’nin gelişimine ciddi anlamda destek verdikleri görülmektedir.

Kaçarlar döneminde taziyelerin icra edilmesi için büyük şehirlerde ve kasabalarda tekyeler inşa edilmiştir. Sahnede veya halka açık alanlarda Kerbela vakasını canlandırma işiyle meşgul olan kimseler, hükümdar ve maiyeti tarafından, cemiyetler, varlıklı elit kesim ve diğer kurumlar tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Bu durum devlet ile halk arasındaki bağlılığın güçlenmesine de hizmet etmiştir zira verilen bu destek Kaçar elit sınıfına bir ölçüde dini bir meşruiyet sağlamıştır.336

Taziye öncelikle şehirlerde ve köylerde halk arasında, zaman içerisinde de toplumun üst seviyeleri arasında yaygınlaşmış ve son olarak da elit tabaka arasında popülerlik kazanmıştır. Sosyal ve tarihsel gelişmeler sonucunda taziyede’de edebi ve sanatsal değişimler olmuştur. Taziye’nin gelişiminin zirveye ulaştığı dönem olarak da Nasiruddin Şah ve hemen akabindeki dönem gösterilmektedir.337 Bazı Batılı gözlemcilerin söylediğine göre taziye kısa süre içerisinde birçok Avrupa operasını gölgede bırakacak kadar gelişmiştir.338

Nasiruddin Şah Gülistan Sarayı’nın yanına görkemli bir tiyatro salonu yaptırmıştır. Tekye-i Devlet adı verilen bu ünlü yapı, Şah’ın 1873 yılında ziyaret ettiği, Londra’da bulunan Royal Albert Hall örnek alınarak yapılmıştır. Dört binin üzerinde

333 Malekpour, The Islamic Drama, s. 27.

334 Peter J. Chelkowski, “Bibliographical Spectrum”, Taʿziyeh: Ritual and Drama in Iran, ed. Peter J.

Chelkowski, New York: New York University Press, 1979, s. 258.

335 Chelkowski, “Bibliographical Spectrum”, s. 259.

336 Aghaie, The Martyrs of Karbala, s. 16.

337 Shahidi, “Literary and Musical Developments in Ta‘ziye”, ss. 40-41.

338 Chelkowski, “Bibliographical Spectrum”, s. 259.

96

seyirci kapasitesi339 olan bu yapının yanı sıra Tahran’da ve diğer şehirlerde de çok sayıda tekye inşa edilmiştir.340

Başlangıçta yerel taziye gösterimlerinde basit bir dil kullanılmaktaydı. Ancak sarayın patronajlığı ve Tekye-i Devlet’in inşası ile birlikte Taziye daha ihtişamlı bir şekilde icra edilmeye ve daha rafine bir dil ile kaleme alınmaya başladı. Hatta bu yeni bir taziye yazarlığı dalgasına dahi sebep oldu. Nice şair Şah’ı memnun etmek için taziye ve dini şiirler yazmaya başladılar.341

Muharrem merasimlerinin tarihsel gelişimi başlığında da arz edildiği üzere Taziyeler Kaçar Şahı, valiler, toplumun elit kesimi ve zenginleri tarafından maddi olarak desteklenmekteydi. Esnaf loncaları ve mahalle heyetleri de taziyelere sponsorluk ediyordu. Bunun yanında toplumun diğer tabakalarından kimseler de imkânları doğrultusunda destek vermekteydi. Bu durum toplumun bir bütün olarak hareket etmesine ve sınıflar arasında bir yakınlaşmaya vesile oluyordu. Zira oyuncuların kostümleri, kullanılan eşyalar, taziyenin icra edileceği mekânı ayarlama, profesyonel oyunculara ödenen ücretler, ravzahâna verilen ücret gibi masraflar sebebiyle bu gösterim bir sponsora ihtiyaç duymaktaydı. Nitekim yalnız taziyenin icra edileceği tekyelerin inşası bile başlı başına bir masraf teşkil etmekteydi. Nasuriddin Şah’ın yaptırdığı Tekye-i Devlet’in 150.000-300.000 tümen araladığında bir fiyata mal olduğu söylenmektedir. Oyuncuların, mekânın, kostümlerin masrafının yanı sıra katılımcılara dağıtılan şerbet, çay ve kahveler de yapılan harcamaların bir parçasıydı. İran’ın Fransız büyükelçisi Eugene Abin, 1907 yılında Tekye-i Devlet’teki taziyelerin yıllık giderinin 30.000 tümen olduğunu aktarmıştır.342

1.1.4. Pehlevîler Dönemi Ve Sonrası

Pehlevî yönetimi (1925-1979) taziye temsillerini yasaklamıştır. Zira taziye rejim muhaliflerinin elinde güçlü bir silah olabilme potansiyeli taşıyordu. Dini duyguların oldukça yoğun olduğu Muharrem günleri, insanları harekete geçirmek uygun bir zemin oluşturuyordu. Nitekim rejim karşıtları Muharrem merasimlerini bu amaçla da

339 Bazı rivayetlere göre tekye-i devlet 20.000 izleyicinin oturmasına imkân sağlayacak kapasitedeydi. O dönemde Tahran nüfusu ise yaklaşık 147.000 civarındaydı. Bkz. Aghaie, The Martyrs of Karbala, ss. 30-31. 340 Kiren, “Dünyevî İktidarın Meşrûlaştırılmasında Dinî Bir Ritüelin Kullanılması”, ss. 52-53.

341 Farbod, Religious Mourning Ceremonies in Iran, ss. 133-34.

342 Aghaie, The Martyrs of Karbala, ss. 20-21.

97

kullandılar. Pehlevîler döneminde yalnızca küçük kasabalarda ve köylerde taziye düzenleniyordu; şehirlerde ise tamamen sanatsal faaliyetler olarak icra edilip, devlet eliyle kontrol edilmekteydi.343

Bunun yanında İran’ın Batı kültürüyle karşı karşıya gelmesi ve İran Meşrutiyet Devriminin yaşanması taziye için iyi olmadı. Zira yurt dışında eğitim almış veyahut yurt dışından etkilenmiş entelektüeller taziye karşıtı bir cephe oluşturmuştu. Bu da tam da kabul gören, kendi tarzını yaratan, seküler ürünler de ortaya koyan taziyenin gerilemesine sebep oldu.344

İran İslam Devrimi sonrasında ise hem halkın hem de devletin taziye gösterimlerine teveccüh ettiği, taziyenin devlet eliyle de desteklendiği görülmektedir.

Hatta denilebilir ki taziye, bu rejimin desteğiyle daha önce sahip olmadığı bir gelişme imkânına kavuşmuştur. Hem Muharrem ayında hem de sene içindeki diğer faaliyetlerde taziye gösterimlerini görmek mümkündür. Ancak bu destek de yeni bir problemi beraberinde getirmiştir. Rejim tarafından verilen bu destek, taziyeyi tamamen rejimin ve resmi ideolojinin eline bırakıp, rejimin çıkarları doğrultusunda kullanılmasına yol açabilir. Dolayısıyla sivil insanların dini ve sanatsal arzularıyla gerçekleştirdikleri bu gösterim rejim tarafından törpülenme (belli sınırlamalara maruz bırakılma) riskiyle karşı karşıyadır. Yöneticilerin kültürel faaliyetlere sansür uygulanması ile ilgili tavrı gidişatı belirleyecektir.345