• Sonuç bulunamadı

Kırım’da yönetim eski Türk devletlerinde olduğu gibi hanın elindedir ve han Bahçesaray’da yaşamaktadır. Büyük olmayan ve iki dağın arasında kurulmuş olan şehirde, yapımında taş kullanılmış tek bir yapı vardır. Bu yapı hanın sarayıdır ve han yaşamını burada sürdürmektedir.87

Han, Giray sülalesinin bir ferdidir. Giray sülalesinin kökeni Cengiz Han’ın oğlu olan Cuci’nin küçük oğlu Togay Timur’a dayanmaktadır. Giray kelimesi, Nemeth Gyula’ya göre Türkçe ker (en kudretli mahluk, dev) ve küçültme eki, eyden oluşmuştur. Giray kelimesine ve benzer şekilleri olan kerey, kirey, kiray kelimelerine kabile, boy adı olarak Kazak, Türkmen, Başkırt, Buret ve Moğollarda da rastlanmaktadır. “Giray” lakabını ilk defa kullanan Hacı Giray’dır. Sonrasında oğullarından Mengli Giray bu unvanı kullanmış ve kendisinden sonraki tüm hanlar onun soyundan geldiği için hanlara verilen “Giray” unvanı kabul görmüştür. Giray lakabı, han ailesiyle akrabalık ilişkileri kuran Şirin beylerinin bazılarına da verilmiştir.88

Bahçesaray’ınyönetiminde en etkili kişi hanlığın idaresi elinde olan handır. Han yönetici olarak Kırım’ın her yerinde etkindir ancak bizzat ağırlığını hissettirdiği yer Bahçesaray’dır. Hanın bu şehirde bulunması şehrin karakterini de etkilemektedir. Bundan dolayı Bahçesaray’da askeri ve idari yapının şekillendirdiği bir şehir ortaya çıkmıştır. Çünkü hanın devlet işlerini görüştüğü, elçileri ağırladığı, sarayını ve hanlığını koruyan kapı kullarının yaşadığı yer burasıdır.89

Osmanlı padişahı hanı sefere çağırdığında emrindeki askerlerle birlikte gitmek zorundadır. Seferlerde yararlılık gösterdiklerinde hanlar ayrıca

86Öztürk, “Doğu Avrupa Türk Mirası”, s. 36. 87 Bronevskiy, “Kırım”,s. 24.

88 İnalcık, “Giray”, DİA, C. 14 (1996), s. 76.

ödüllendirilmektedir. Padişah tarafından çağrılmasına rağmen sefere gitmeyen han, azledilebilir ve yerine İstanbul’dan yeni bir han atanabilirdi.90

Hanın emrindeki hizmetkârlar arasında, emircibaşı, mataracıbaşı, kilercibaşı, çaşnigirbaşı, mehterbaşı, cebecibaşı, seyisbaşı, kapıcıbaşı, şatırbaşı, içoğlan, balcıbaşı, silahdar, çadırcıbaşı, hekimbaşı, bazarcıbaşı çukadar, kapı kethüdası gibi görevliler yer almaktadır. Bununla birlikte hanlık idaresinde, şeyhülislam, kazasker, veziriazam ağa, defterdar, kaymakam, tat ağası, yalı ağası, hazinedarbaşı, cizye kâtibi, hazine kâtibi, muhasebe kâtibi unvanlı kişilerin de bulunduğu bilinmektedir.91Han, her ne kadar otoritenin başında bulunsa da yukarıda da bahsedildiği gibi kullandığı yetkiler sınırsız değildir. Han, bir taraftan Osmanlı Devleti’nin emirlerini yerine getirirken, diğer taraftan kendisini görevden alma hakkını elinde tutan hem padişah hem de kabile beylerinin gücünün gölgesinde varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır.

2.8.2 Kalgay

Han, Kırım’da bulunmadığında yerine bakan kişiye “kalgay” denilmektedir. Halim Giray, Gülbün-ü Hânân adlı eserinde Mehmed Giray zamanında bu makamın ortaya çıktığını ve Kırım hanını temsilen kalgay ünvanınınkullanılmaya başlandığını söylemektedir. Mehmed Giray’dan sonra bu makam Kırım’da süreklilik arz etmiştir.92

Kalgay, Kırım’da handan sonra en yetkili kişidir. Genellikle hanın ya en genç kardeşi ya da en büyük oğlu bu makama seçilirdi. Seçilen kişi hanın sağ veziri olurdu ve Akmescit’te ikamet ederdi.93 Kalgay, handan sonra hanlığıniki numarasıdır ve handan sonraki en yüksek makamda bulunurdu. Bu sebeple Müneccimbaşı, Osmanlı Devleti’ndeki veziriazam ile kalgayı birbirine benzetmiştir.94

Kırım hanları oğullarından birisini Kalgay tayin etmek istediğinde reayanın memnuniyetsizliğinin önüne geçmek veya taraflar arasındaki kanlı mücadeleleri

90 İnalcık, “Giray”, s. 76.

91Bıyık, “Osmanlı Yönetiminde Kırım (1600-1774)”,s. 35. 92Halim Giray, Gülbün-ü Hânân, s. 72.

93Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi,10. Kitap, s. 35. 94 Halil İnalcık, “Kalgay”, DİA, C. 24 ( 2001),s. 259.

engellemek için öz kardeşlerini gizlice öldürtmektedir. Hanın kardeşlerinden birçoğu öldürülmemek için hanlıktan kaçmış ve Osmanlı sultanının himayesine girmiştir. Padişah bu şekilde kendisinesığınanları memnuniyetle karşılamış ve onların giderleri için pay ayırmıştır.95 Osmanlı padişahının gösterdiği ilginin nedeninin, han ile anlaşmazlığa düştüğü takdirde kendisine iltica edenlerden birisini han olarak atama fikrinin olduğu düşünülmektedir.

Martin Bronevskiy’in seyahatnamesinde kalgayı hanın değilbölge ahalisinin seçtiği vurgulanmaktadır.96 AncakKırım’ın yönetim anlayışı düşünüldüğünde hanın yerine geçecek kişi olan kalgayı reayanın seçmesinin ihtimali düşük görünmektedir.

Kalgaylık makamının doğması özel şartların getirdiği yeni bir durumdur. Mengli Giray’ın kardeşlerinin taht kavgasına girişmeleri oğlu için bu makamı oluşturma sebebi gösterilmektedir. Kalgay Mehmed Giray babası Mengli Giray’ın son yıllarında hanlığı fiilen idare etmiştir. Başarılı bir yönetim sergilemesi üzerine Osmanlı tabiiyeti ve kabile aristokrasisi karşısında denge unsuru olan kalgay makamı daha sonra tahta geçen hanlar tarafından da korunmuştur. İktidara gelen han kendinden büyük kardeşini, kardeşi yoksa oğlunu kalgaylığa getirmiştir. Teâmüle göre han ölünce yerine kalgay ve boşalan kalgaylık makamına da nureddin geçmekteydi. Bu şekilde, padişahın keyfine göre han tayininin ve kabile aristokrasisinin hanlık makamına etki etmesinin önüne geçilmiştir. Giraylar sülalesinde han olan kırk kişiden yirmi dördü kalgaylıktan ve beşi nureddinlikten hanlığa geçmiştir. Hanın bizzat gitmediği seferlere kumandan olarak kalgay gitmektedir. Kalgay kendi adına yarlık çıkarmakta ve yabancı devletlerle doğrudan doğruya yazışmada bulunmaktadır.97

Kırım Hanlığı, Moğol İmparatorluğu ve Altınorda Devleti’ndeki kanunları kendi hâkimiyetindeki topraklarda uygulamaktadır ve han hüküm vereceği zaman tıpkı ardılları gibi yarlıklar yazmaktadır. Yarlık denilen belgeler kanun

95 Bronevskiy, “Kırım”, s. 41. 96Bronevskiy, “Kırım”, s. 5. 97 İnalcık, “Kalgay”, s. 259.

niteliğindedir.98 İlerleyen bölümlerde kadı sicillerine yansıyan hanın veya kalgayın emirlerini içeren çeşitli yarlık örnekleri ele alınacaktır.

2.8.3 Nureddin

Kırım Hanlığı’nda kalgay dışında “nureddin” sultanlık makamı vardır. Evliya Çelebi bu makama sol vezir demiştir.99 Nureddin kalgaydan sonra gelen makamdır ve ikinci veliahttır. Nureddin Bahçesaray’a bir saat mesafede olan Kaçı denilen mevkide Kadı Sarayı’nda yaşamaktadır.100

Evliya Çelebi, han divanında Nureddin’in, hanın sol tarafında oturduğunu söyler (sol vezir). Kaçı ırmağından Gözleve, Or, Çilişke ve Abrat kalelerine kadar uzanan bölgede yer alan iki yüz elli köye ait davalara Nureddin sultanın bakıp hüküm verdiğinden de bahsetmektedir.101

Benzer Belgeler