• Sonuç bulunamadı

3.5. Verilerin Analizi

4.1.1. İlköğretim İkinci Kademede Görev Yapan Öğretmenlerin

4.1.2.2. Kıdeme Göre Farklılığın İncelenmesi

Bu bölümde, ilköğretim ikinci kademede görev yapan öğretmenlerin meslekte çalışma yılları ve kıdemleri göz önüne alınarak epistemolojik inançlarının alt boyutlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Öğretmenlerin “Öğrenmenin Çabaya Bağlı Olduğuna Yönelik İnanç” ve “Tek Bir Doğrunun Olduğuna Yönelik İnanç” alt boyutlarının kıdemlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları belirlenmiş ve varyans analizi (ANOVA) yapılmıştır. Aşağıdaki Tablo 18 ve Tablo 19’da öğretmenlerin bu alt boyutlara ilişkin puanlarının kıdemlerine göre aritmetik ortalamaları, standart sapmaları ve varyans analizleri verilmiştir.

Tablo 18. “Öğrenmenin Çabaya Bağlı Olduğuna Yönelik İnanç” ve “Tek Bir Doğrunun Olduğuna Yönelik İnanç” Puanlarının Kıdeme Göre Aritmetik Ortalamaları ve Standart Sapmaları

Alt Boyutlar Kıdem N SS

Öğrenmenin çabaya bağlı olduğuna yönelik inanç 1. 0-5 yıl 66 31.57 6.90 2. 6-10 yıl 141 33.49 8.27 3. 11-15 yıl 88 33.57 8.67 4. 16-20 yıl 47 33.23 6.25 5. 21-25 yıl 27 32.78 7.06 6. 26 ve üzeri 33 35.36 10.80

Tek bir doğrunun olduğuna yönelik inanç

1. 0-5 yıl 66 23.15 6.11 2. 6-10 yıl 141 25.16 5.86 3. 11-15 yıl 88 24.91 6.40 4. 16-20 yıl 47 23.36 6.24 5. 21-25 yıl 27 24.96 6.27 6. 26 ve üzeri 33 26.64 5.87

Tablo 19. “Öğrenmenin Çabaya Bağlı Olduğuna Yönelik İnanç” ve “Tek Bir Doğrunun Olduğuna Yönelik İnanç” Puanlarının Kıdeme Göre Varyans Analizi Sonuçları

Alt Boyutlar Varyansın kaynağı toplamı Kareler Sd ortalaması Kareler F p

Fark çıkan gruplar Öğrenmenin çabaya bağlı olduğuna yönelik inanç Gruplararası 355.310 5 71.062 1.080 .371 Gruplariçi 26047.675 396 65.777 Toplam 26402.985 401 Tek bir doğrunun

olduğuna yönelik inanç

Gruplararası 400.881 5 80.176 2.157 .058 Gruplariçi 14721.775 396 37.176

Toplam 15122.657 401

Yukarıdaki Tablo 18 ve Tablo 19 incelendiğinde, öğrenmenin çabaya bağlı olduğuna yönelik inanç (F [5, 396]=1.080, p>.05) ve tek bir doğrunun

olduğuna yönelik inanç (F [5, 396]=2.157, p>.05) alt boyutları kıdeme göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir

Öğretmenlerin “Öğrenmenin Yeteneğe Bağlı Olduğuna Yönelik İnanç” alt boyutunda kıdemlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için ise Kruskal Wallis H-Testi kullanılmıştır. Yapılan Kruskal Wallis H-Testinin sonuçları aşağıdaki tabloda sunulmuştur.

Tablo 20. “Öğrenmenin Yeteneğe Bağlı Olduğuna Yönelik İnanç” Puanlarının Kıdeme Göre Dağılımı

Kıdem N ortalaması Sıra sd χ2 p Fark çıkan gruplar Öğrenmenin Yeteneğe Bağlı Olduğuna Yönelik İnanç 1. 0-5 yıl 66 179.29 5 12.935 .024* 1-2, 1-6 4-2, 4-6 2. 6-10 yıl 141 222.52 3. 11-15 yıl 88 193.81 4. 16-20 yıl 47 172.17 5. 21-25 yıl 27 186.93 6. 26 ve üzeri 33 230.30 * p<.05

Tablo 20’deki sonuçlara göre, öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğuna yönelik inanç alt boyutuna ilişkin puanlar kıdeme göre .05 manidarlık düzeyinde anlamlı bir farklılık göstermektedir (χ2 [sd=5, n=402]=12.935, p<.05). Kıdemler

arasında farkların hangi gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Mann Whitney-U testinin sonuçlarına göre 0-5 yıl, 16-20 yıl çalışan öğretmenlerle; 6-10 yıl, “26 ve üzeri” yıl çalışan öğretmenler arasındaki farkların anlamlı olduğu bulunmuştur. Sözü edilen gruplar arasında farkın hangi grup lehine olduğunu belirlemek için grupların sıra ortalamalarına bakıldığında ise 0- 5 yıl ve 16-20 yıl çalışan öğretmenlerin sıra ortalamalarının diğer iki gruptan daha düşük olduğu görülmektedir. Bu durum 0-5 yıl ve 16-20 yıl çalışan öğretmenlerin öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğuna yönelik inanç alt boyutunda, 6-10 yıl, “26 ve üzeri” çalışan öğretmenlere göre daha olgunlaşmış/gelişmiş inançlara sahip olduğunu göstermektedir. Yani 0-5 yıl ve 16-20 yıl çalışan öğretmenler öğrenmenin yetenekten bağımsız olduğuna, öğrenmenin doğuştan getirilen özelliklere bağlı olmadığına daha güçlü bir şekilde inanmaktadırlar.

Öğretmenlerin epistemolojik inançları, kıdeme göre sadece öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğuna yönelik inanç alt boyutunda 0-5 yıl ve 16-20 yıl çalışan öğretmenlerle; 6-10 yıl ve “26 ve üzeri” yıl çalışan öğretmenler arasında istatistiksel anlamda bir farklılık göstermektedir. Nicel veriler incelendiğinde bu

farklılığın 0-5 yıl ve 16-20 yıl çalışan öğretmenler lehine olduğu belirlenmiştir. Araştırma kapsamında bu bulguyu kısmen destekleyen nitel verilere ulaşılmıştır. Öğretmenlerle yapılan görüşmeler kapsamında öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğuna yönelik inançları belirlemek için sorulan soruların kodları kıdeme göre tablo haline getirilmiş, elde edilen sonuçlar Tablo 21’de sunulmuştur.

Tablo 21. Öğretmenlerin “Öğrenmenin Yeteneğe Bağlı Olduğuna Yönelik İnanç”larına İlişkin Görüşlerinin Kıdeme Göre Dağılımı

SORULAR KODLAR FREKANS Ö6 0-5 yıl 0-5yılÖ9 16-20 Ö4 yıl Ö1 6-10 yıl Ö5 6-10 yıl Ö10 6-10 yıl Ö3 26 ve üzeri Ö7 26 ve üzeri Bir kişinin öğrenebildiği bir şeyi herkes öğrenebilir mi? Öğrenebilir 1 1 0 0 0 0 1 0 Öğrenemez 0 0 1 1 1 1 0 1 Doğuştan getirilen özellikler ve sosyal çevre öğrenme

üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir? Sosyal çevre daha etkilidir 1 1 0 0 1 1 0 1 Doğuştan getirilen özellikler daha etkilidir 0 0 1 1 0 0 1 0

Tablo 21 incelendiğinde “Bir kişinin öğrenebildiği bir şeyi herkes öğrenebilir mi?” sorusuna 0-5 yıl ve 16-yıl çalışan toplam üç öğretmenin ikisi (%66.6) öğrenebilir derken; 6-10 yıl, “26 ve üzeri” yıl çalışan toplam beş öğretmenin yalnız biri (%20) öğrenebilir demiştir. Bunun yanında “Doğuştan getirilen özellikler ve sosyal çevre öğrenme üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir?” sorusuna 0-5 yıl ve 16-20 yıl çalışan toplam üç öğretmenin ikisi (%66.6) “Sosyal çevre daha etkilidir.” derken; 6-10 yıl, “26 ve üzeri” yıl çalışan toplam beş öğretmenin üçü (%60) “Doğuştan getirilen özellikler daha etkilidir.” demiştir. Bu veri nicel verilerden elde edilen bulguyu genel olarak destekler niteliktedir. Aşağıda 0-5 yıl çalışan öğretmenlerden yapılan alıntılar sunulmuştur:

“…Öğrenir. (…) ben biliyorsam bilgiyi bir başkasına aktarabilirim. O da diğerine aktarır. O şekilde bilgi aktarımı şeklinde öğrenebilir. Yani ben veya bir başkası bu konuyu öğrenebilirse ne bileyim başka insan da öğrenebilir…” (Görüşme kaydı: Ö6)

“…Diğer yüzde doksanın gayret ve çabaya bağlı olduğunu düşünüyorum. (…) Yani gayret göstermediğim müddetçe bendeki yeteneğin, bendeki potansiyelin hiçbir anlamı olduğunu zannetmiyorum. (…) Öyle insanlar görüyoruz ki hiç yeteneği olmadan öyle alanlarda başarılı olan insanlar var ki. Yani bence yetenek çok etkili bir özellik değil gibi geliyor bana. Yani etkili ama çok etkili değil. Yani yüzde onu tamam yetenektir ama çalışarak başka birey o yüzde

onun önüne geçebilir. Yani o yüzde onluk yeteneğe sahip olan insanın üzerine çıkabilir…” (Görüşme kaydı: Ö9)

“…ama çevre daha çok etkilidir. Hani zekânın yüzde yirmisi doğuştan sonradan oluşan ise geri kalanı ise çevreden kaynaklanıyor. Mesela şey var Raziye var 7. Sınıflarda. Ailesi çok ilgili bir kız. İyi yetiştirmişler. Sürekli bir şeyler okuyor, siz de bilirsiniz şiir falan okur, roman okur. Şimdi bu çocuk okumasaydı, işte ne bileyim ailesi onu böyle yetiştirmeseydi, böyle olmazdı herhalde. O yüzden çevre daha önemli bence…” (Görüşme kaydı: Ö6)

Yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta, Tablo 21 incelendiğinde 16- 20 yıl çalışan öğretmenlerle yapılan görüşmede öğretmen ilk soruya “öğrenemez”, ikinci soruya “Doğuştan getirilen özellikler daha etkilidir.” demiştir. Ama 0-5 yıl çalışan öğretmenlerin cevapları incelendiğinde; öğretmenlerin ikisi de, ilk soruya “öğrenebilir”, ikinci soruya “Sosyal çevre daha etkilidir.” şeklinde cevap vermişlerdir. Bu nitel veriler 0-5 yıl çalışan öğretmenlerden elde edilen nicel verileri desteklerken; 16-20 yıl çalışan öğretmenlerden elde edilen nicel verileri desteklememektir.