• Sonuç bulunamadı

Kāimeler (Kâğıt Paralar)

2. HAT SANATI

2.6. Kāimeler (Kâğıt Paralar)

Osmanlılar zamanında çıkarılan kâğıt paralara āi e denilmiştir. Kāi e sözlükte “ayakta duran, bir şeyin yerine geçen”, anlamındaki kâimin müennes hâli kāime (çoğulu kâvâim) altın ve gümüş sikkeyi temsilen piyasada dolaştığı için bu adla anılmıştır. Aynı zamanda “geniş ve uzun kâğıtlara yazılan ferman buyruk” anlamını da taşır. Bu belgeler Osmanlı diplomatiğinde büyük makamdan küçük makama gönderilen belgelerdir. Belgelerde evrâk-ı nakdiyye, kavâim-i nakdiyye, kavâim-i mu‟tebere, eshâm kavâim-i gibi çeşitli adlarla da kullanılmıştır (Akyıldız, 2001: 212-215).

2.6.2. Kāimenin Ortaya ÇıkıĢı

Geçmişten bugüne insanlar her devirde ihtiyaçlarını gidermek için birbirleriyle bir şeyler alıp vermişler yani takas yoluna gitmişlerdir. Bunun için çeşitli vasıtalar kullanmışlar mesela kurutulmuş balık, kürk, tütün, şeker, kakao, pirinç, deniz kabuğu, dut kabuğu, kumaş parçası, tuz, at, çivi, tahıl v.s. gibi pek çok unsur para vazifesi görmüştür. O zaman paranın tanımı için toplumda herkes tarafından kabul gören ve alış veriş aracı olarak kabul edilen, servet birikimi ve muhafazasını kolaylaştıran bir değişim aracıdır diyebiliriz.

Para genel olarak mal-para ve îtibarî para olarak iki kısma ayrılabilir. Mal-para, evrensel para birimi olan altın ve gümüş sikke gibi tedavüldeki değeri kadar, madenî değeri de olanlardır. Îtibarî para ise kâğıt para ve banknotlar gibi üzerinde yazı olan, altın ve gümüş parayı temsilen piyasada dolaşan aynî bir kıymeti olmayan paralardır (Akyıldız, 2008: 15).

İlk kâğıt paranın Mısır‟da M.Ö. 1600‟lü yıllarda kullanıldığına dair görüşler olsa da, genel olarak kabul gören fikir 12. yüzyılda Song hanedanı zamanında (960-

1279) Çinliler tarafından kullanıldığıdır. Yani günümüzde bilinen ve kullanılan anlamda (resmi olarak basılan ve geçerlilik tarihi taşımayan) ilk kâğıt para 1189‟da Jin tarafından bastırıldı (Fotoğraf-1).

Mîlâdi 1330‟da Çin‟i ziyaret eden seyyah İbn Batuda Çin‟de kullanılan parayı şöyle anlatır: “Alış-veriş dinar ve dirhem ile değil bu kâğıt parçası ile vukubulur; her biri avuç içi kadar olup üzerlerinde hükümdarın damgası basılırdı. Bunların yirmi beşine bir bâliş denilip bizim dinara tekâbül eder. Bir kimsenin kâğıt paraları yırtıldığı vakit bunları Darphâneye benzer bir yere götürüp yenisiyle değiştirirdi.” Bir başka seyyah Marco Polo da Çin kâğıt parası hakkında şunları anlatmıştır: “Bu kâğıtlar uzun süre dolaşımda kaldığı için yıpranıp eskidiklerinde darphaneye götürülüyor, yüzde üç eksiğine yenileriyle değiştiriliyor” (Akyıldız, 1996: 17-19; Turan, 1965: 279).

Avrupa‟da ilk kâğıt para İsveç‟teki Stockholm Bankası‟nca 1661‟de basılmıştır (Eagleton, Williams 2011: 255). Osmanlı Devleti‟nde ise para denince akla madenî paralar altın, gümüş ve bakır sikkeler gelirdi. Osmanlı resmî para birimi akçeydi. İlk Osmanlı sikkesi Osman Bey zamanında basılmış üzerinde “Osman bin Ertuğrul” yazısı bulunmaktadır. XVII. yüzyıla kadar para birimi olma özelliğini korumuştur. Kâğıt para 17. ve 18. yüzyıllardan sonra 19. yüzyıl ortasına yakın tarihlerde Osmanlı Devleti‟nde kullanılmaya başlanmıştır (Kazgan, 1999: 83).

2.6.3. Kāimenin GeliĢimi:

Osmanlı Devleti Döneminde kāime her zaman ihtiyaçlar ve maddi sıkıntılar neticesinde çıkarılmış fakat mahsurları görülerek kaldırılma çareleri aranmıştır. Bu zaruretler ilk olarak tanzimatın icab ettirdiği yenilikleri yapmak için çıkarıldığı doğrultusundadır. İlk kāimenin çıkarılış tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Sultan Abdülmecid‟in tahta çıkışının ikinci senesine rastlar yani Haziran 1840 olma ihtimali yüksektir. Dönemin maliye nazırı Hacı Saib Paşadır. K âi -i nakdiyye-i ’tebere adıyla faizlerinin toplamı 4.000 kese olan 32.000 keselik esham çıkarıldı. Tedavüle çıkarılan kāimeler el yazısıyla yazılmıştı, %8 faizliydiler ve sekiz sene içerisinde tedavülden kaldırılacaklardı. Bu kāimelerle memleket içinde ve dışında alış verişlerde kullanılabilecekti. Yalnız el yazısıyla yazılmış olduğu için taklitleri çok kolay yapılmıştı. Çıkarılan kāime hazinenin ihiyacını karşılamadığı için ikinci

24

tertip 50 100 250 kuruşluk olmak üzere ikinci tertip kāimeler çıkarılmıştı. Bu kāimeler öncekilere göre daha küçük, üst kısımları tuğralı, alt kısımlarında Mâliye Nâzırı‟nın mührü, arka kısımlarında ise Mâliye Nezâret‟nin mührü olan muaccele (peşinat) rakamları sabit mürekkeple yazılmış kâimelerdi. Bu özelliğiyle taklitlerinin yapılması zor olmamıştır (Erol, 1970: 1-2).

Bunun önüne geçmek için şekillerinin değiştirilerek tedbir alınmasına karar verilmiş ve kāimeler 50, 100, 250, 500, 1000 kuruşluk olmak üzere beş ayrı değerde tanzim olunmuştu. Bunların her biri için ayrı mührün kazınması bu mühürlerle mühürlenmesi kararlaştırıldı. Yine üst taraftaki tuğranın kabartma ve diğer taraflarının da basma olarak düzenlenmesi kāimenin verildiği günün tarihinin yazılması, makbuz olarak düzenlenmesi bir parçasının maliyede kalması alınan tedbirler arasındadır (Akyıldız, 1996: 20).

İkinci defa çıkarılan kāimeler 93 Harbi yani 1877-78 yıllarında Osmanlı-Rus savaşının patlak vermesinden dolayı devletin savaş masraflarını karşılayabilmek için tedâvüle çıkardığı kâimelerdi. Bir talimatname hazırlanarak tedavüle çıkarılacak olan kavaim-i nakdiyyenin şekli, boyutu, rengi ve diğer özellikleri belirlenmişti. Kāimeler, 100, 50, 20, 10, 5 kuruş kıymetinde çıkarılmıştı. 5 kuruş hariç diğerleri öncekilere benziyordu, sadece kenar süslerinin renkleri farklıydı. Kāimelerin arkasında Mâliye Nâzırı‟nın mührü ve Osmanlı Bankası‟nın damgası bulunuyordu. Sultan Abdülhamid döneminde tedavüle çıkarılan kāimeler 1876 ve 1877 tarihlerinde basıldı. Tedâvüle çıkarılan kāimelerin hemen taklitleri yapılıyordu. Sahte kāimelerin önüne geçmek için çıkarılacak olan kāimelerin filigranlı kâğıtlara basılmasına karar verildi. Paris‟e sipariş verilen filigranlı kâğıtlar getirtildi. Filigranlı kâğıtlar üzerine önce 100‟lükler daha sonra kalıpları hazırlanan diğer cins kāimeler basıldı (Erol, 1970: 17-21).

1876 tarihli 50 kuruşluk bir kāime ışığa tutularak incelendiğinde resimli bir filigran görülmüştür. Bu filigran, koleksiyonerler tarafından her ne kadar II. Abdülhamid‟e benzetilse de araştırmalarımız, İtalya‟nın Pordenone kentinden Andrea Galvani‟nin kâğıdındaki takma adı “penceredeki adam” olan Abu Shubbak filigranı olduğunu gösterir (Brill, 2018: 206-226) (Fotoğraf 2-3).

Üçüncü defa çıkarılan kāimeler ise Birinci Dünya Savaşı‟nın finansmanını sağlamak için devletin yine kâimeye başvurmasıyla olmuştur.

Benzer Belgeler