• Sonuç bulunamadı

KÜRESELLEŞMENİN VE ÇEVRENİN ULUSAL YENİLİK SİSTEMLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ

GLOBALIZATION, RELATIONS BETWEEN NATIONAL INNOVATION SYSTEMS AND ENVIRONMENT

3. KÜRESELLEŞMENİN VE ÇEVRENİN ULUSAL YENİLİK SİSTEMLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ

1980’li yıllarda başlayan küreselleşme süreci, enformasyon teknolojileri başta olmak üzere birçok alanda gerçekleştirilen teknolojik ilerlemelerle 21. yüzyılda da hızla devam etmektedir. Çevre sorunlarına önemli oranda katkıda bulunan teknolojik gelişmeler, hem küreselleşmeyi hızlandırıp hem de pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Küreselleşme, devletler için gelişme konusunda türlü çelişkiler yaratmaktadır. Ulusal devletlerin ve ulusal ekonomilerin hızla işlevini yitirdiği düşünülürken, gelişmekte olan ülkeler için ulusal yenilik sistemlerinin, teknoloji politikalarının öneminin anlaşılması ilginç bir tezat yaratmaktadır. Dolayısıyla, ulusal yenilik sistemleri belirlenirken, çok uluslu şirketler, küresel iletişim ağlarının gelişmesi, maliyetlerde meydana gelen iyileşmeler ve dünyada yaşanan gelişmelerle

78

birlikte değişmeler dikkate alınmalıdır. Ayrıca, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı gibi uluslararası ve uluslarüstü kuruluşların etkileri ve yaptırımları da göz önünde tutulmalıdır (Freeman-Soete, 2003, s. 361).

Küreselleşme ile birlikte teknolojik gelişmelerin tüm dünyaya yayılmasının önündeki önemli engellerden biri, gelişmiş ülkelerin teknoloji geliştirme konusundaki doğal üstünlüklerinin zamanla onları tekelci güç haline getirmesidir. Bununla beraber bu konuda uluslararası alanda çeşitli düzenlemeler yapılmaktadır. Özellikle fikri mülkiyet hakları ile ilgili düzenlemeler ve araştırma-geliştirme çalışmalarına verilen destekler bu düzenlemelere örnek olarak gösterilebilir (Şaylan, 2003, s. 192).

Küresel sistemde azgelişmiş ülkeler, ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin oldukça gerisinde kalan ülkelerdir. Bu ekonomik geri kalmışlık beraberinde ekonomik, politik, teknolojik bağımlılığı getirmektedir (Beck, 1990, s. 73). Uluslararası sistemde bir başka önemli bağımlılık konusu da ekolojik bağımlılıktır. Teknolojik gelişmişliğin düşük olduğu zamanlarda, insanın doğaya olan bağımlılığının daha fazla olduğu bilinmektedir. Teknolojinin gelişmesi ve küreselleşmenin hızlanması ile birlikte bu bağımlılık daha çok kaynak kullanımı ve üretim düzeyinde gerçekleşmeye başlamıştır. Dolayısıyla küresel sistemin maddeci yaklaşımında doğa, kaynak olarak algılanmaktadır. Buna ek olarak gelişme kavramı mevcut sistemde, ekonomik, toplumsal, sosyal olarak ilerlemenin yanı sıra endüstriyel üretimin gelişmesini de içermektedir. Bu durum da teknolojik ilerlemenin önemine dikkat çekmektedir. Ülkelerin, teknoloji geliştirmek için uyguladıkları politikalar çeşitlilik göstermekle birlikte, temelde yeni teknolojiler geliştirmenin yanı sıra mevcut teknolojilerin ihtiyaca ve talebe göre yenilenmesi için gereken çalışmaları yapmak bu politikalar kapsamında değerlendirilmektedir. Bu çerçevede ülkelerin kendi özelliklerine göre uyguladıkları ulusal yenilik sistemleri küresel sistemden oldukça fazla etkilenmektedir. Küresel sistemin gelişmiş ülkeler lehine işlediği bilinen bir gerçekliktir. Bu sistemde gelişmiş ülkeler teknolojiyi geliştiren, teknolojinin sahibi olan konumunda iken, azgelişmiş ülkelere de gelişmiş ülkelerin uygun gördüğü şekilde her anlamda kaynak sağlayan rolü verilmektedir.

Gelişmiş ülkeler açısından sorun olmayan ulusal yenilik sistemlerini geliştirip uygulamak, azgelişmiş ülkeler için pek çok açmazı bir arada getirmektedir. İlk olarak, azgelişmiş ülkelerin maddi olanakları ve teknoloji geliştirmek için gerekli olan bilgi birikimleri oldukça sınırlıdır. Bu durum da onları eski teknolojileri kullanmaya sevk etmektedir. İkinci olarak, azgelişmiş ülkeler küresel sistem çerçevesinde hızlı gelişme için, küresel sermayeye hükmeden, merkezleri genelde gelişmiş ülkelerde bulunan çok uluslu şirketlerin yatırımlarını çekmeye çalışmaktadırlar. Bu da onların çevre standartları başta olmak üzere, işgücünün çalışma standartları gibi birçok konudan fedakarlık etmelerine neden olmaktadır. Kısacası ulusal yenilik sistemlerinin belirlenmesi gelişmiş ülkeler için sorun oluşturmamakta, yalnızca avantajlı konumlarını daha da avantajlı hale getirmelerine yardımcı olmaktadır.

Azgelişmiş ülkeler için ise ulusal yenilik sistemlerini geliştirmek ve uygulamak ayrı bir önem arz etmektedir. Uluslararası alanda bu konuda yapılan birçok düzenlemeye rağmen, kendi avantajlarını ve dezavantajlarını objektif bir değerlendirmeyle ele almaları ve sonrasında gerçekçi bir sistem belirlemeleri ve bunu uygulamakta kararlı olmaları gerekmektedir. Burada azgelişmiş ülkeler için Dünya Ticaret Örgütü’nün “Kuruluş Anlaşması”nın eklerinde yer alan “Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması”nın ayrı bir önemi bulunmaktadır. Bu Anlaşma ile her türlü mal ve hizmet uluslararası ticaretin ve fikri ve sınai mülkiyet haklarının

79

konusu haline getirilmiştir. Böylece azgelişmiş ülkelerin gelişmelerinin önüne oldukça önemli bir engel daha çıkarılmıştır (Saçlı, 2009, s. 262).

Bütün bu engellemelere rağmen günümüzde gelişmenin her şekli, teknolojik süreçlerin örgütlendiği, yapısal olarak belirlenmiş bir performans ilkesine sahiptir. Yani endüstrileşme ekonomik büyümeye odaklanmış, günümüzün bilgi toplumu ise teknolojik gelişmeye odaklanmıştır. Dolayısıyla azgelişmiş ülkelerin gelişmesi için ulusal yenilik sistemleri belirlemek ve o doğrultuda politikalar izlemek çok önemlidir (Castells, 2008, s. 21).

Aynı zamanda, ulusal yenilik sistemleri belirlenirken çevre sorunlarının dikkate alınması gerekmektedir. Bu durum, belirlenecek ulusal sistemlere yeni bir bakış açısı getirmektedir. Çevre amaçlarını karşılamak için, eski politikalarda değişikliğe gidilmeli, teknolojik gelişmelerin hedefleri ve yönü yeniden belirlenmeli, teknolojik değişmenin yönü belirlenirken başta devlet olmak üzere, şirketler, tüketiciler, sivil toplum örgütleri dâhil birçok katılımcının etkileyebileceği merkez dışı bir kontrol sistemi kurulmalı, tamamlayıcı politikaların önemle üzerinde durulmalıdır (Freeman-Soete, 2003, s. 469).

SONUÇ

Gelişmekte olan ülkeler için dünyada mevcut olan teknolojik gelişmeleri yakalama amacıyla ulusal yenilik sistemlerine duyulan ihtiyaç hala önemini korumaktadır. Küresel rekabetin çok fazla arttığı 21. yüzyılda ulusal ekonomilerin ve ulusal devletin öneminin azalması ile ilgili görüşlerin yanı sıra aslında ulusal devletin öneminin arttığı da ileri sürülmektedir. Ulusal devletin, hem diğer devletlerle ve çok uluslu şirketlerle hem de uluslararası ve uluslarüstü birliklerle olan ilişkileri, etkileşimleri artarak sürmektedir.

Ulusal yenilik sistemleri, ülkelerin kendi koşullarına göre öncelikli olarak araştırma- geliştirme faaliyetlerini, eğitim-öğretim sitemini, sanayileşme politikalarını, bilim ve teknoloji politikalarını içermektedir. Ancak ekonomi politikaları dâhil devlet tarafından belirlenen ve izlenen tüm ulusal yenilik sistemi, 21. yüzyılda çevre sorunlarını görmezden gelerek belirlenemez. Çünkü dünyanın yenilenemez doğal kaynakları tükenmekte, hava, toprak, su kirliliği dikkat çekici boyutlara ulaşmakta, açlık, kıtlık, yoksulluk ve daha pek çok sorun, yeryüzündeki yaşamın sürdürülebilirliği için dikkate alınmak zorundadır. Dolayısıyla çevresel değerler gözetilerek belirlenen ve uygulanan “ulusal yenilik sistemlerinin”, günümüz koşullarında gelişmenin sağlanması ve sürdürülebilirliği için çok önemli olduğu söylenebilir.

80

KAYNAKÇA

Akbostancı, E. G., Tunç, İ. & Türüt-Aşık, S., (2004), “İmalat Sanayi ve Kirlilik: Bir Kirli Endüstri Sığınağı Olarak Türkiye?”, ERC Working Paper in Economic, 04/03T, March,

http://www.erc.metu.edu.tr/menu/series04/0403T.pdf, (01.05.2009).

Beck, J. M., (1990), Çevre ve Üçüncü Dünya, Çev. Kadir Canatan, 1. Baskı, İstanbul: Endülüs Yayınları.

Capra, F., (1982), Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası, Çev. Mustafa Armağan, İstanbul: İnsan Yayınları.

Castells, M., (2008), Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür, Ağ Toplumunun Yükselişi, 2. Baskı, İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Çoban, A., (2002), “Küreselleşmeye Karşı Olmak: Olanaklar ve Sınırlılıklar”, Praksis, Sayı: 7 (Yaz), ss. 117-164.

Çoban, A., (2002), “Çevreciliğin İdeolojik Unsurlarının Eklemlenmesi”, SBF Dergisi, Cilt: 57, Sayı: 3, Temmuz-Eylül, ss. 3-30.

Çoban, A., (2004), “Çok Uluslu Şirketler-Ekolojik Zarar İlişkisinin Ekonomi Politiği”, Çevre Sorunlarına Çağdaş Yaklaşımlar: Ekolojik, Ekonomik, Politik ve Yönetsel Perspektifler, ed. M. C. Marın & U. Yıldırım, 1. Baskı, İstanbul: Beta Yayınları, ss. 273-298.

Falk, R., (2001), Yırtıcı Küreselleşme, Çev. Ali Çaksu, 2. Baskı, İstanbul: Küre Yayınları. Freeman, C. & Soete, L., (2003), Yenilik İktisadı, Çev. Ergun Türkcan, 1. Basım, Ankara: TÜBİTAK Yayınları.

Göker, A., (2004), “Pazar Ekonomilerinde Bilim ve Teknoloji Politikaları ve Türkiye”, Teknoloji, (Ed.) Ankara: TMMOB, ss. 123-219.

Habermas, J., (2002), Küreselleşme ve Milli Devletlerin Akıbeti, Çev. Medeni Beyaztaş, İstanbul: Bakış Yayınları Düşünce Dizisi: 4.

Kazgan, G., (2002), Küreselleşme ve Ulus: Devlet Yeni Ekonomik Düzen, 3. Baskı, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 5, Ekonomi 1.

Keleş, R. & Hamamcı, C., (1998), Çevrebilim, 1. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi.

List, F., (1856), The National System of Political Economy, English Edn, London: Longman. Saçlı, A., (2009), Uluslararası Çevre Politikaları Çerçevesinde Çevre: Teknoloji İlişkisi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara.

81

Şaylan, G., (2003), Değişim, Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, 1. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi.

UNDP (1999), UN Human Development Report, New York: Oxford University Press.

Wriston, W. B., (1994), Ulusal Egemenliğin Sonu, Teknoloji Devrimi Nasıl Bir Yeni Dünya Düzeni Yaratıyor?, Çev. Mehmet Hamamcı, 1. Baskı, İstanbul: Cep Kitapları.

Yıkılmaz, N., (2003), Yeni Dünya Düzeni ve Çevre, İstanbul: Sosyal Araştırmalar Vakfı Yayınları.

82

LEARNING STYLES OF ELT STUDENTS AND THE RELATIONSHIP WITH