• Sonuç bulunamadı

Ekonomide üretilen her tür mal ve hizmetin bir fiyatı vardır. Ancak fiyat sadece parasal değiĢim değerini ölçer. Ancak kültürel sermaye çıktılarının toplam değerleri değiĢim değerinden fazla olabilir ve parasal olarak ölçümü zordur.

Kültürel mal ve hizmetlerin çoğu yarı kamusal mal ve/veya erdemli mal özelliği taĢır. Bu nedenle üretim, maliyet ve fiyatlandırma politikaları kamu ekonomisi ilkelerine göre yapılmalıdır.

Kamu ekonomisi ilkelerine göre kaynak ayrımı etkinliği açısından olumlu dıĢsallık yayan yarı kamusal malların kısmen devlet tarafından üretilmesine ya da üretimin devlet tarafından teĢvik edilmesine gerek vardır. Yarı kamusal malların finansmanı tüketiciler ile devlet arasında bölüĢtürülmelidir. Kültürel mal ve hizmetlerden faydalanmak isteyen bireyler elde ettikleri fayda kadar “fayda ilkesi (benefit principle) ” ne göre bir bedel ödemeli, devlet ise bu tür mal ve hizmetlerin topluma yaydığı dıĢsal faydalar kadar genel bütçeden “ödeme gücü ilkesi (ability to pay)”ne göre toplanan vergiler ile kültürel üretime kaynak aktarmalıdır. Özellikle gelir dağılımının bozuk olduğu ülkelerde yarı kamusal malların ve erdemli malların topluma yeterli derecede sunulması önem arz etmektedir. Bu tür malların toplumun her kesimi için eriĢilebilir olması sosyal refah ve ekonomik kalkınma için önemlidir. Devletin üretimi bütünüyle özel kesime bırakması sakıncalı olur. Nitekim kültür sadece toplumun elit kesimi tarafından tüketebilen bir mal veya hizmet olmamalıdır. Bireyler arası gelir farklılığı devlet müdahalesini gerekli kılmaktadır.

24

Yarı kamusal malların toplumsal faydaları dikkate alındığında maliyet ve fiyat hesaplamaları piyasa ekonomisinden farklı olmalıdır. Piyasa ekonomisi ilkelerine göre üreticinin amacı birim gelirin birim maliyete eĢit olduğu noktada kârını maksimize etmektir. Kamu ekonomisi ilkelerine göre yarı kamusal bir mal üreten üreticinin amacı ise birim maliyetin toplam talebi kestiği noktada toplum refahını maksimize etmektir. Bu noktada birim sosyal fayda birim sosyal maliyete eĢittir. Birim sosyal faydanın birim sosyal maliyete eĢit olduğu noktada satıĢ fiyatı toplam maliyetin altında kalır. SatıĢ fiyatının toplam maliyetin altında kaldığı durumlarda kamu ekonomisi amaçlarına (kaynak kullanımında etkinlik, gelir dağılımında adalet, mali istikrar) ulaĢılmak isteniyorsa aradaki zararın kısmen devlet tarafından “görev zararı” olarak bütçeden, kısmen de tüketiciden talep edilen bedel ile karĢılanması gerekir. (ġener, 2008:81)

Kültürel mal üreten veya sunan bir kurum azalan ortalama maliyet (decreasing average cost), ölçek ekonomisi (economics of scale) ya da sıfır birim maliyet (zero marjinal cost) koĢullarından faydalanabilir. Örneğin, müzelerde de azalan ortalama maliyet söz konusudur. Müzenin sabit giderleri gelen ziyaretçi sayısı arttıkça azalır. Belli bir bedel karĢılığında satın alınan bir tablonun maliyeti yıllar sonra sıfıra iner. Müzeler sıfır birim maliyet ile hizmet sunmaya olanak verir. Böylece düĢük bir bedel karĢılığında ziyaretçilere müzeleri gezme olanağı verilebilir.

ġekil 4‟te gösterildiği gibi azalan ortalama maliyet koĢullarının geçerli olduğu kurumlarda birim maliyetin (MC) ortalama maliyet (AC) eğrisini kestiği nokta özel mal üreten kurumlardan farklı olarak talep eğrisinin üzerinde bir yerdedir. Bu nedenle birim maliyetin talep eğrisini (AR) kestiği noktada belirlenen fiyat (PS) hiçbir zaman ortalama maliyeti (CS) karĢılamaz. Öte yandan ancak bu noktada toplum refahı maksimum değere ulaĢır. Bir baĢka ifade ile kullanılan kaynağın topluma olan birim maliyeti ile topluma sağladığı birim fayda birbirine eĢit olur. Kamu ekonomisi açısından toplum refahı maksimize edilirken piyasa ekonomisi açısından zarar edilmektedir (CS PS dikdörtgen alanı). Piyasa ekonomisine göre en kârlı üretim miktarı (Q) birim maliyetin (MC) birim geliri (MR) kestiği E noktasındadır.

Kültürel mal ve hizmetler olumlu dıĢsallık yaymak ile birlikte yaydıkları dıĢsallık sağlık, adalet, savunma gibi devlet hizmetleri kadar yoğun değildir. Ayrıca tüketiciye sağladıkları fayda bölünebilir ve pazarlanabilir. O nedenle fiyatlamanın birim maliyet fiyatlamasına göre yapılması ve zararın tamamının devlet bütçesinden

25

karĢılanması beklenemez. “Ġkinci en iyi fiyatlama” uygulanarak topluma QA kadar mal ve hizmet sunulması, tüketici bireylerden ortalama maliyeti (AR) karĢılayacak PA kadar fiyat talep edilmesi (PA „nın ortalama maliyet eğrisi AC‟yi kestiği nokta) devletin gereksiz bir bütçesel maliyet yüklenmesini engelleyecektir.

ġekil 4: Azalan Ortalama Maliyet Dengesi

Kültürel mal ve hizmetlerin maliyetinin ne kadarının devlet tarafından karĢılanacağı söz konusu mal ve hizmetlerin talep yapılarına bağlı olmalıdır. Talep eğrisi esnek değil ve talep düzeyi yeterli ise bu durumda kültürel mal ve hizmet sunanlar doğal tekel gibi hareket eder ve piyasa tekeli oluĢturarak aĢırı kâr edebilir. Tüketicilerin ödedikleri bedel birim maliyetin üzerinde olur. Devletin mali desteğine gerek kalmaz. Çoğu zaman kültürel ve sanatsal mal ve hizmetlere olan talep düzeyi yetersizdir ve talep eğrisi ortalama maliyet eğrisin altında kalır (Frey, 2003:4-10; Ploeg, 2002:8).

Birim maliyet fiyatlamasının baĢarılı bir biçimde yapılması “çoklu tarifeler” ile gerçekleĢtirilebilir. ÇeĢitli tüketicilerin talepleri farklı esneklikte ise farklı fiyatlar uygulanarak “tüketici artığı” (consumer surplus) maksimize edilebilir. Örneğin müzelerdeki sürekli sergilere ek olarak geçici sergiler ayrıca fiyatlandırılır. Geçici

MC AC QA Q QS PA CS PS P C E EA ES F iyat Miktar AR MR

26

sergilere giriĢ ücreti sürekli olan sergilere göre daha yüksek olmalıdır. Çünkü geçici sergi izleyici talebinin fiyat esnekliği oldukça azdır.

Kapasitenin sabit olduğu durumlarda ve talebin aĢırı arttığı zamanlarda en yüksek fiyat uygulanarak kaynak etkinliği sağlanabilir. Kültürel yerlerin yoğun olduğu saatlerde ziyaret ücretleri daha pahalı olabilir veya talebin az olduğu bir akĢam ücret alınmayabilir. Uygulanan “zirve talep fiyatlaması” ile ziyaretler gün içersine yayılabilir. AĢırı birikme ve tıkanıklık önlenebilir. Örneğin Londra‟daki Victoria&Albert (V&A) Müzesi‟nde 16:30-18:00 saatleri arası giriĢler bedavadır.

Bazı mal ve hizmetlerin üretim biçimi baĢka bir mal ya da hizmetin sıfır birim maliyetle üretilebilmesine ve sunulmasına izin verir. Kamusal malların “birlikte arz (joint supply)” özelliğinden kaynaklanan sıfır birim maliyet ile üretim durumu hem toplum refahının artmasına katkıda bulunur hem de önemli bütçesel tasarruflar sağlar. ġekil 5‟te görüldüğü üzere birim maliyet (MC) sıfıra eĢittir. Kamu ekonomisi ilkelerine göre toplum refahını maksimize eden nokta ortalama maliyet eğrisi AC‟nin talep eğrisi AR‟yi kestiği nokta olmalıdır. Bu noktada üretim miktarı QS fiyat ise PS‟dir. PS sıfıra eĢittir; bir diğer ifade ile bedavadır. Piyasa ekonomisi koĢullarında ise MC‟nin birim kâr eğrisini MR‟ı kestiği noktadaki üretim Q, fiyat ise PS olmalıdır ki bu noktada da fiyat sıfıra eĢittir. Ancak Q miktarındaki üretim istenirse P fiyatından sunulabilir. Bu durumda oldukça düĢük bir bedelden hizmet sunan devlet bir yandan atıl kapasiteyi kullanmıĢ öte yandan ise kaynak ayrımında etkinlik sağlamıĢ olur. Örneğin, Döner Sermaye ĠĢletmesi Merkez Müdürlüğü (DÖSĠMM) tarafından 2008 yılında satıĢa sunulmaya baĢlanan müze kart uygulaması sıfır birim maliyet ile üretim durumuna bir örnek teĢkil etmektedir. Müze kart Türk vatandaĢlarına 20 TL karĢılığı devlet müze ve ören yerlerine bir yıl boyunca sınırsız giriĢ hakkı tanımaktadır. KTB bu uygulama ile müze ziyaretlerini eriĢebilir kılmayı, halkın müzelere olan ilgisini ve dolayısı ile tarih ve arkeoloji bilincini yükseltmeyi hedeflemektedir.

27

ġekil 5. Sıfır Birim (marjinal) Maliyet KoĢullarında Denge

Benzer Belgeler