• Sonuç bulunamadı

Kültür turizmi, kültürel açıdan farklı olan yöreleri görmek, yaşam biçimlerini gözlem- lemek ve tarihi değer olan eserleri gezip görmek gibi faaliyetleri içermektedir (Eser vd., 2010). Kültür turizmi aynı zamanda ilk turizm hareketlerini de kapsamaktadır. Nitekim ilk turizm seyahatleri tatil amacıyla değil, yeni yerler, yeni kültürler tanıma ama- cıyla yapılmıştır (Genim, 2002).

Günümüzde kültür turizmi tüm turizm çe- şitleri içinde %37’lik bir oranla en çok tercih edilen turizm şeklidir (Ahmad, 2013). Kül- tür turizminin bu talep oranına ulaşması, turizm endüstrisinin 1980’lerde başlayan olgunlaşma süreci ve beraberinde doyuma ulaşması ve yeni pazar arayışlarının gerçek- leşmesi ile mümkün olmuştur. Bu süreç so- nunda savaş alanlarını gezip görme, hüzün turizmi, etnik köken turizmi, inanç turizmi, şehir etkinlikleri, festivaller, sanatsal orga- nizasyonlar ve daha birçok değeri kapsayan geniş bir kültür turizmi anlayışı ortaya çık- mıştır. Bunun temel nedeni kültür kavramı- nın çok geniş olmasıdır (Alaeddinoğlu ve Yıl- dız, 2007). Diğer turizm çeşitlerinde olduğu gibi kültür turizminin de olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Ancak kültür turizminin kül- türe olan etkilerini ölçmek oldukça zordur. Kültür turizminin olumlu katkılarını artır- mak için planlı bir geliştirme faaliyeti gerek- lidir. Bu faaliyetleri yürütürken tüm paydaş- ların katılımı gereklidir. Kısaca ifade etmek gerekirse, kültür turizminin geliştirilmesi ve kültürel varlıların korunması hususunda sa- dece devletin değil diğer paydaşların desteği de büyük önem arz etmektedir (Öztürk ve Yazıcıoğlu, 2002).

7.1.1. Sürdürülebilir kültür turizmi ve yerel kalkınma

Turizm ekonomik değer üreterek; kültürel mirasa yatırımı teşvik ederek; yerel mekân- ları ve yerel hizmet sektörünü destekleyerek, yerel geleneklerin, önemli günlerin ve ürün- lerin yaşatılmasını, tanıtılmasını ve bunların bir gelir kaynağına dönüştürülmesini sağlar (Dedehayır, 2012). Kültürel değerler, her yıl milyonlarca insanı seyahate yönlendirmekte ve müzelerin, sanat galerilerinin, tarihsel alanların, festivallerin ve fuarların ziyaret edilmelerini sağlamaktadır. Buna ek olarak kültür turizmi; istihdam olanağı yaratma, konaklama işletmelerinin doluluk oranları- nı artırma, turizm faaliyetlerinin tüm yıla yayılması ve ülkenin uluslararası arenada tanınmasını sağlamaktadır (Çulha, 2008). Dünyanın en hızlı büyüyen sektörlerinden biri olan turizm, başta insan olmak üzere tüm canlılar ve doğa üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratmaktadır. Tu- rizmin olumsuz etkilerini en aza indirmek için turizmi sürdürülebilirlik kavramı ile birlikte ele almak gerekmektedir (Alaeddi- noğlu ve Yıldız, 2007). Kültür turizminin sürdürülebilir olmasının anahtarı ise hem yerel halkın ve paydaşların hem de ziyaret- çilerin kültürel turizmin ‘koru ve kullan’ fel- sefesi konusunda bilinçli olmalarıdır (Bahçe, 2009). Bu bağlamda, kültür turizminin te- mel amacı; yarattığı ekonomik ve sosyal kat- ma değerler ile yerel halkın refah seviyesini yükseltirken, geleneksel yaşam biçimlerinin korunmasını sağlamak olmalıdır (Cave vd., 2001).

Bir taraftan tarihi ve kültürel değerlerin otantikliğini korumak bir taraftan da bu değerlerin, kentlerin ekonomik kalkınma ve rekabet gücü kazanmalarını destekleyi- ci bir unsur olarak kullanılması, bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Bu dengeyi

ISPARTA YEREL EKONOMİK KALKINMA VİZYONU 2018 ISPARTA İLİ TURİZM SEKTÖRÜ ANALİZİ

kurabilmek için tüm destinasyon yönetim paydaşlarını bir araya getiren bü- tüncül bir yaklaşım sergilemek zorunludur. Dolayısıyla, kültür turizminde etkin bir destinasyon olabilmek için, kamu-yerel-sivil-özel birlikteliğine iş- lerlik kazandırmak ancak her zaman yerele özgü olma durumunu dikkate almak gerekmektedir. Yani hazırlanacak eylem planları, kültürel varlığa özel olmalıdır (Dedehayır, 2012).

Şekil 7. 1. Sürdürülebilir Kültür Turizmine Bütüncül Yaklaşım (Kaynak: Dedehayır, 2012).

Kültür turizmini sürdürülebilir kılmak için gerekli unsurlardan biri de kül- tür turistlerinin profillerini ve satın alma biçimlerini yakından izlemektir. Nitekim bir destinasyona gelen turist tipleri ve dolayısıyla satın alma davra- nışları zaman içerisinde değişiklik gösterebilmektedir. Eğer o destinasyonda bulunan turizm işletmeleri ürün ve hizmetlerini bu değişikliğe hızla adapte edemezlerse, varlıklarını sürdürmeleri zorlaşabilir. Bu nedenle turizm işlet- meleri ve diğer paydaşlar yöreye gelen turist tipleri ve profilleri konusunda bilgi sahibi olmalıdırlar (Çakıcı ve Özdamar, 2012). Genel olarak incelendi- ğinde, kültür turizmine katılan turistlerin profilleri tatil turizmine katılan turistlerden oldukça farklıdır. Kültür turizmine katılan turistlerin; gelir ve eğitim düzeyleri diğer turistlerden daha yüksektir, daha fazla harcama ve daha uzun süre konaklama yapmaktadırlar, konaklamalarında daha çok otel ve motelleri tercih etmektedirler, yaş ortalamaları daha yüksektir ve öncelik- li amaçları tarihi sit alanlarını gezmektir (Nyaupane v.d, 2006; McKercher ve Cros, 2002; Silberg, 1995). Ancak daha önce de belirtildiği gibi bu profiller ve satın alma tercihleri zamanla değişebilmektedir. Bu nedenle, ilgili paydaşla-

ISPARTA YEREL EKONOMİK KALKINMA VİZYONU 2018 ISPARTA İLİ TURİZM SEKTÖRÜ ANALİZİ

rın bu profilleri düzenli olarak araştırmaları gerekmektedir.

7.1.2. Kültür turizmi

destinasyonu geliştirme

Destinasyonlarda birbirinden bağımsız ola- rak faaliyetlerini sürdüren pek çok kurum ve kuruluşun varlığına karşın; turistler destinasyonu bir bütün olarak algılamak- tadır. Daha açık bir ifadeyle, turistler ya- şadıkları tatil deneyimini bir bütün olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla hizmet aldıkları restoranı, konaklama işletmesini, seyahat acentasını, hediyelik eşya mağaza- sını, turistik çekicilikleri, altyapı olanakları- nı, etkileşime girdiği yerel halkın tutum ve davranışlarını bir bütün olarak algılamakta ve değerlendirmektedirler. Bu da bir kül- tür turizmi destinasyonu geliştirmede tüm paydaşları kapsayan bütüncül yaklaşımı zorunlu kılmaktadır (Akbaba, 2012). Kül- tür turizmi destinasyonu geliştirmede ce- vaplanması gereken en önemli sorulardan biri ‘marka kent olmaya çalışmak mı’ yoksa ‘kent kimliğinin korunması mı gerekir’ so- rusudur. Rekabet edebilen bir destinasyon olabilmek için farklılaşmak gerekmektedir. Ancak, kentleri farklılaşmak ve marka kent olmak için ‘ürünleştirmek’ ve onları rekabe- tin öngörülemezliği ile tüketim iştahına terk etmek sürdürülebilir bir yaklaşım içerme- mektedir. Nitekim kültür turistleri için çe- kici olan kentlerin otantik ruhlarıdır. Kentle özdeşleşmiş olan bu ruh zaten gerekli farklı- lığı sağlamaktadır. Bu farklılıkların toplamı ‘kent kimliğidir’. Kentte yaşayanların pay- laştıkları ve kendilerini bir parçası hissettik-

leri özellikler ise ‘kentli kimliğidir’. Kültür turistlerinin en önemli seyahat motivas- yonları ise bu kimlikleri tanımak ve onlarla kaynaşmaktır. Dolayısıyla, kültür turizmi destinasyonu geliştirirken kent kimliği, kent imajı ve onu yaşayan yerel halkın özellikleri dikkate alınmalıdır (Dedehayır, 2012). Kültür turizmi destinasyonu geliştirirken, yapılacak faaliyetlerde hangi paydaş grup- larının yer alacağı hazırlık aşamasında be- lirlenir. Bu aşamada mümkün olduğunca çeşitli fakat konunun uzmanı olan katılım- cılara yer verilmesi önemlidir. Özellikle kent kimliğini ve imajını geliştirme konusunda faydalanmak üzere yerel halktan katılımcı- lara yer verilmelidir. Paydaşlardan oluşan çalışma grupları mevcut potansiyeli SWOT analizi ile incelenmelidir. Analizlerden elde edilen sonuçlara uygun planlamalar ve görev dağılımları yapılır. Yapılan planlarda, kent kimliğini koruyucu ve kent imajını geliştirici stratejiler belirlenmelidir. Tüm faaliyetlerin yerine getirilmesinden sonra geliştirilen stratejiler uygulamaya konulmalıdır. Şekil 7.2’de kültür turizmi destinasyonu geliştirir- ken izlenebilecek adımlara örnek bir model önerisi sunulmuştur (Bahçe, 2009).

7.2. Isparta’nın Kültür Turizmi