• Sonuç bulunamadı

IV. TÜRKÇE ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ TEMALAR BAĞLAMINDA

4.1. Türkçe Öğretim Programındaki Temaların Tez Kapsamında Tanıtımı

4.1.10. Okuma Kültürü Teması

4.1.11.3. Öz güven

Öz güven, bireyin şahsi özellikleriyle ilgili farkındalığın sağlanması ile elde edilen bir duygusal değerdir. Bu değer bireyin olumlu benlik algısını ifade etmektedir. Başka bir anlamda insanın kendisiyle barışık olma hali de denebilir.

Türkçe Sözlük’te “İnsanın kendine güven duygusu.” (Türkçe Sözlük, 2005: 1557) diye ifade edilen özgüven, kimi zaman kibirle karıştırılmaktadır. Kibirde kendini üstün görme, diğer insanlardan oldukça farklı olduğunu düşünme yer almaktadır. Bu bağlamda kibirli birey kendinin üstün olduğunu ispatlamak adına çok çalışır. Diğer

Öz güven, bireyin ne olduğunu bilmesi ile ne olmak istediği arasındaki farkı bilmesiyle ilgilidir. Sahte güven duygusu taşıyan bireyler olmak istedikleri konum ile oldukları konum arasında çelişki yaşarlar. Bu çelişki bireyi başarısızlığa sürükler.

“Kendine güven hayata karşı olumlu ve yapıcı bir bakış açısını ve de kendi gücüne inanmayı gerektirir. Yetiştirilmesi esansında kabiliyetli olduğu konularda desteklenen çocuklar, o konuda üstünlük ve yetenek kazanırlar. Çocuğun öz güven sahibi olmasında ben yaptım, ben yaşadım, ben başardım duygu ve tecrübesini yaşamasının önemli bir yeri vardır” (Hölekekli, 2013: 216 ).

İnsanın erken yaşta sorumluluk alması onun öz güven kazanmasına yardımcı olabilir. Özellikle çocukların öz güvenli bireyler olarak yetiştirilmesinde onlara yaşlarına uygun sorumlukların verilmesinin önemli bir payı vardır. Batı kültüründe kendi başına yaşamayı başarması için çocuklar genellikle 15 yaşından sonra ailelerden ayrı yaşamaya yönlendiriliyor. Bu durum bireylerin öz güven gelişimine destek vermektedir. Ülkemizde de yatılı okullar, kimi zaman düzenlenen izcilik kampları ve sosyal sorumluluk projeleri bu anlamda etkili olabilmektedir.

Çocuk edebiyatı metinlerinde çocukların öz güven duygusunu geliştirmeye yönelik mesajlar yer almalıdır. Kendi saygınlığını kazanmış bireylerin rol model davranışları sosyal etkileri örnekler halinde dile getirilmelidir.

İncelemeye esas alınan eserlerden Selo’nun Kuşları, Takma Adı Gagalı,

Erken Düşen Kar, Nal Sesleri, Kırmızı Kartal, İkizler İz Peşinde ve 13. Engel öz

güven geliştirmeye yönelik olay ve durumlar içermektedir.

Selo’nun Kuşları adlı hikâye kitabındaki “Zor Pazartesiler” hikâyesinde

babasıyla pazarcılık yapan kahramanın kendine güvenerek çadır çekmeye başlamasına ve sorumluk almasına değinilmiştir:

“Islak çadır iyice ağırlaşmış (babasının deyimiyle leş gibi olmuştu) bağlarını çözmeye uğraşırken parmakları duygusuzlaşıyor. Kalın çadır bezinin üzerinde birikmiş sular çevreye ve pantolonuna sıçrıyor. Küçük bir adam oluyor o şimdi ve ağırlaşmış çadırın bir ucundan tutup serginin üzerine atabilmek için büyük bir güç harcıyor. Sergiye çadır çekebiliyorsan yarı yarıya pazarcı oldun demektir. Bugün ilk kez bu işi tek

“Güç nasıl elde edilir? Kimse bana dışarıdan güç aşısı yapmayacak ya da güç hapı yutturmayacak. Güç benim içimde var. Ortaya çıkması gerek, şimdilik benimle beraberken kendilerini iyi hissedecekler. Kabul görecekler, yargılamayacaklar. Anlaşıldıklarını hissedecekler. Kendimi en güçlü hissettiğim zamanlar, olumlamalar duyduğum anlar: ‘Aferin benim güzel kızım! Ne güzel hazırlamışsın sofrayı..’ ‘Ecem Gürsel, 9. Gelecek sefer de senden böyle bir not bekliyorum. Teşekkür ederim.’ ‘Ecem ya… İyi ki varsın. İyi ki arkadaşımsın.’ ‘Akıllı kızım benim. Sen istersen her şeyi başarırsın.’ Kendime aferin demek çok iyi geliyor. Kendime güvenim artıyor. Ruhum kaymağına kavuşmuş kadayıf gibi oluyor.” (Ünal, TAG: 67)

Başarı yakalayan bireylerin çoğu zaman öz güvenlerinin de yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu bağlamda çocuklara küçük eylemlerden sonra başarı hissi yaşatılarak onların öz güven elde etmesine yardımcı olunabilir. Kişisel gelişim uzmanları genellikle öğrenme sürecinde çocuğa en az bir kez başarı duygusunu yaşatmak gerektiğini vurgulamaktadır.

Erken Düşen Kar adlı hikâye kitabındaki “Selam Veremeyen Oğlan”

hikâyesinde on bir yaşında, okula zorlu şartlarda başlayan Yusuf’un başarılı oldukça kendine olan güven duygusunun arttığı ifade edilmiştir:

“Sınavlar yapıldıkça notlar okundukça başarım görülmeye, bakışlar değişmeye

başlamıştı. Dokuzlar, onlar geldikçe bana nasıl baktıklarını görüyor, başım dikleşiyor, göğsüm şişiyor, ağzım kulaklarıma varıyordu.” (Güneş, EDK: 60)

Nal Sesleri adlı hikâye kitabındaki “Haydi Atik!” hikâyesinde bir düğündeki at

yarışına katılan çocuğun başarısıyla çocuğun kendine güveni arasında sağlam bir ilişki vardır. Öz güveni yüksek olan kahraman, yarışmada birinci olur.

“‘Haydi Atik!’ diye bağırdım yeniden. Kasabada oturan ortaokul arkadaşlarım, öğretmenlerim görmeliydiler şimdi beni! Dörtnala koşan bir atın üstünde durmayı

Karabaş’ı anlatıyorum. İşte şu kitap da bir yarışmada birinci oldu.’ diyeceğim.”(Sertbarut, KK: 20)

Miyase Sertbarut’un İkizler İz Peşinde adlı hikâye kitabındaki “Emel Öğretmen’e Ne Olmuş”hikâyesinde hikâye kahramanı Sevcan, sert, karamsar ve katı kurallarından taviz vermeyen İngilizce öğretmeninde tüm okul tarafından gözlenen birtakım değişmelerin nedeninin peşine düşer. Öğretmeni ile yakınlık kurmak adına planlar yaparken öğretmeninin evlilik hazırlığında olduğunu öğrenir. Ancak bu sırrı hiç kimseyle paylaşmaz. Ve bir gün öğretmeni sınıfa düğün davetiyesiyle gelir. Sınıfını düğününe davet eden öğretmen, çocuklara kiminle evlendiğini merak edip etmediklerini sorduğunda tüm sınıf diğer öğretmenlerinin ismini haykırır. Bir kişi hariç…

“Bu ismi başından beri bilen biriydim ama bağıranların içinde değildim. Öğretmenimin sırrını bir ay boyunca saklamış olmanın gururunu taşıyarak sessizce oturuyordum sıramda.” (Sertbarut, İİP: 51)

Küçük yaşlardan itibaren sır saklamanın önemini vurgulayan bu hikâyede Sevcan da taşıdığı sırla kendine olan güvenini ve saygısını pekişmiştir.

Ayfer Gürdal Ünal’ın 13. Engel adlı hikâyesinde yarışa hazırlanan Zeynep, hocasının kendisine sık sık ifade ettiği, çalışırken hissetmesi gereken duyguların başında kendine güven gelmektedir:

“Ömer Hoca hep, ‘Atını öyle bir çalıştıracaksın ki hem aklını hem yüreğini

kullanacaksın. Her kası yorulmadan ayrı ayrı çalışacak. Sonunda tavlaya dönerken atın mutlu olduğunu hissedeceksin. Sen ve atın yenik hissederek değil, kendinize güvenerek tavlaya döneceksiniz.’ der.” (Ünal, 13E: 83)

13. Engel’de genel olarak çalışmanın, emek harcamanın neticesinde elde edilen

başarıların kişiyi bir sonraki uğraşı için güçlendirdiği, öz güvenini arttırdığı ifade edilmektedir.

Öz güven teması çerçevesinde incelenen eserlerde öz güveni yakalamış kahramanların ulaştıkları başarılara dikkat çekilmiştir. Bu kahramanlar kibirli, kendini beğenmiş değildirler. Özentili bir hayat yaşamak yerine özgün bir yaşam sürerler. Mücadeleden asla kaçmayan, haklarını her zaman koruyan kişidirler. Çılgınca

Benzer Belgeler