• Sonuç bulunamadı

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nin Genel Eğitim İçerisindeki Yeri ve

III. Türkiye Cumhuriyeti’nden Gönderilen Din Eğitimcilerinin KKTC’dek

3. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nin Genel Eğitim İçerisindeki Yeri ve

Milli Eğitim Yasası’nın 19. maddesinde “Milli eğitimde laiklik esastır. Bu

ilkeye ters düşmemek koşuluyla öğretim kurumlarında din kültürü eğitimi yapılabilir” denilmektedir. Bu yasa çerçevesinde ilkokullarda ve ortaokullarda

zorunlu olarak okutulan DKAB dersi, liselerde seçmeli olarak okutulmaktadır. Fakat hak ettiği değer kendisine verilmemektedir.

KKTC’de DKAB dersinin yetersiz olduğunu ve geliştirilmesi gerektiğini söyleyenler olduğu gibi, insan haklarına aykırı olduğunu söyleyerek seçmeli olmasını teklif edenlerde vardır. Her iki görüş sahiplerinin de iddia ve tezleri sırasıyla açıklanacaktır.

18 Mayıs 2009 tarihinde, dönemin Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst, ortaokul ve liselerde seçmeli olan DKAB dersinin en kısa sürede zorunlu dersler arasına alınacağını bildirerek234 bu derslere yönelik ilk olumlu adımı atmıştır. Fakat yalnızca ortaokullarda dersler zorunlu olmuş, liselerdeki uygulama aynen devam etmiştir. Bu açıklamaların ardından dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “mecburi din eğitimi insan haklarına aykırıdır”235 diyerek derslerin seçmeli olarak okutulması gerektiğini belirtmiştir.

Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst, medyada kendisine yönelik yoğun tepkiler sonucunda bir açıklama yaparak, “ne hafız ne de camilere hoca yetiştireceğiz. Biz ahlak bilgisinin çok önde olacağı, din kültürü noktasında ise Müslümanlık konusunda

234

“Din Dersi Zorunlu Olacakmış!”, Star Kıbrıs, 17 Mayıs 2009.

235

belli noktaları derine inmeden verileceği bir ders planlıyoruz”236 diyerek medyanın ve bazı kesimlerin kaygılarını gidermeye çalışmıştır. Ayrıca DKAB kitaplarında bazı değişikliklerin yapılacağının bilgisini vermiş, bu doğrultuda dinin kültür boyutunun ön planda tutulacağı ve Yahudilik, Hıristiyanlık gibi dinlere de kısaca temas eden, fazla derine girmeden İslamiyet’in temel konularını içeren bir kitap hazırlanacağını açıklamıştır. Fakat görüştüğümüz öğretmenler ve incelediğimiz ders kitaplarından edindiğimiz bilgilere göre bu doğrultuda bir aşama kaydedilememiştir.

Din derslerinin zorunlu olmasından ziyade, bu derslerin kalitesinin önemli olduğuna vurgu yapan eski Din İşleri Başkanı Yusuf Suiçmez, özellikle ilkokulda öğretmenlerin DKAB derslerinde yetersiz kaldıklarını ve okudukları DKAB kitabını anlayamadıkları halde bu dersin okutulması için kendilerine verildiğini belirterek ilkokullardaki DKAB dersinin vahametini dile getirmiştir.

DKAB dersinin seçmeli olması gerektiğini söyleyen bir kesimde Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’dır (KTOEÖS). Sendika Başkanı Güven Varoğlu, “Laik devletlerde din ve devlet işlerinin ayrı tutulması gerekir. Dinin zorunlu olması insan haklarına aykırıdır. Zor kullanarak mı din öğreteceksiniz çocuklara?” Sadece tek bir din eğitimi vermenin de yanlış olduğunu söyleyen Varoğlu, din dersinin seçmeli ders olarak çeşitli dinleri kapsayacak şekilde verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.237

Bunun dışındaki tartışmalarda genellikle laikliğe ve insan haklarına dayanılarak din derslerinin okullarda zorunlu okutulamayacağını iddia eden kesimlerdir. Çocukların reşit yaşlara gelmeden belli bir dinin empoze edilmesinin doğru olmadığını savunan bu görüş sahipleri, KKTC’de Ateist ve Alevilerin de olduğunu, devletin onların haklarını da gözetmesi gerektiği üzerinde durmaktadırlar. Din dersleri için en fazla örnek verilen ise Avrupa ülkeleridir. Din derslerine karşı olan kesimler, Avrupa’daki uygulamalardan habersiz oldukları için din derslerinin Avrupa’daki birçok ülkede seçmeli olduğunu ve bizim de onları örnek almamız gerektiği anlayışıyla hareket etmektedirler. Fakat durum hiç de zannedildiği gibi

236

“Ne Hafız Ne De Camilere Hoca Yetiştireceğiz”, Çivi, 06 Temmuz 2009.

237

değildir. Din dersleri birçok Avrupa Birliği ülkelerinde ortak dersler arasında yer almaktadır.238

Atatürk ilke ve inkılâpları ile laikliğin sürekli din eğitimiyle ilişkilendirilmesi ve bunlara ters düştüğü gerekçesiyle polemik konusu yapılması, din dersinin imajını olumsuz etkilemektedir. Yasayla devletin denetim ve gözetimine bırakılmış bir dersin meşruiyetini tartışmak acaba ne kadar doğrudur?

Günümüzde, eğitim sistemini, toplumun ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda oluşturan, toplumsal barışı ve değerler eğitimini önemseyen, toplumun yozlaşmamasını hedefleyen her ülke, dinden yararlanma yoluna gitmekte, okullarında din eğitimi vermekte, bunu siyasi sistemle ve laiklikle çelişir görmemektedir. Bununla birlikte, laiklik ilkesiyle çeliştiğini, insan haklarına aykırı olduğunu, öğrencileri yönlendirdiğini ileri sürerek, devlet eliyle din eğitimi verilmesine karşı çıkanlar da vardır. Fakat bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü İslam dini, bireyin kişiliğini, toplumun kimliğini ve medeniyetin niteliğini geliştirici özelliklere sahiptir. Öte yandan, herkesin din eğitimi alma, devletten din öğretimine imkân sağlamasını isteme hakkı vardır. Aynı zamanda bu, düşünce, vicdan ve din özgürlüğünün bir parçasıdır.

Genel eğitim içerisinde DKAB dersleriyle ilgili tartışmalar bu dersin ortaokul ve ilkokullarda zorunlu olmasından kaynaklanmaktadır. Bu dersin laiklik gereği seçmeli olması gerektiği ve DKAB dersinin zorunlu olmasının insan haklarına aykırı olduğu iddia edilmektedir. Zorunluluğun kaldırılması durumunda zaten toplumdaki var olan ahlaki çöküntü, fertlerin birbirine güvensizliği, kendi kültürüne ve öz değerlerine yabancılaşma, aile kurumunun sarsılması vb. birçok sorunun artarak farklı sorunları beraberinde getirecek olması fikri, bizce de dersin zorunlu olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Muhtemel bir zorunluluğun kaldırılması kararı, ülkemiz adına çözümü çok güç olan ve büyük sorunlara yol açabilme potansiyeline sahip bir karar olabilecektir.

238

Geniş bilgi için bkz. Ali Köse-Talip Küçükcan (Ed.), Avrupa Birliği Ülkelerinde Din-Devlet

İlişkisi, İSAM Yayınları, İstanbul 2008; Mahmut Zengin, “Dünyada Bir Mesele Olarak İslam Dini

Bu dersle ilgili tartışmalar bir kenara bırakılarak, alanında uzman kişiler tarafından, ilmi çerçevede, kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir. Ancak böylece hak edeceği seviyeye ulaşacak olan din dersleri, Kıbrıs Türk Toplumu’nun manevi boşluğunu bir nebze olsun giderecektir.

II. Yaygın Din Öğretimi Tartışmaları