• Sonuç bulunamadı

Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea) Kazıları

1. KÜÇÜKÇEKMECE GÖL HAVZASI (BATHONEA) KAZILARI

1.2. Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea) Kazıları

Bakanlar Kurulu’nun 14/07/2009 tarih ve 2009/15280 sayılı kararı ile Küçükçekmece Gölü’nün batı yakasında kazı çalışmaları 1, 2 ve 3. bölge olarak

7 Aydıngün–Öniz, 2008: 39-40; Aydıngün, 2009c: 254-260. 8 Bkz. dip not 3.

9 Eyice, 1977-1978: 59-60.

10 Seure, 1912: 588-599; Seure, 1900: 159-161; Tekin, 2009: 91-92; Tekin, 2011: 140. 11 Mansel, 1957: 400-401.

adlandırılan alanlarda başlamıştır. 2012 itibariyle kazının sisteminin oturması ve kazı alanlarının genişlemesiyle birlikte göl havzasının çok büyük olmasından dolayı havza, 42 alana ayrılmıştır. Havzada 2016 yılına kadar kazı çalışmaları12 7, 8, 21, 24,

25 ve 39. alanlarında sürdürülmüştür (LEV. III, Har. 1).

Alanlar rakamsal olarak küçükten büyüğe doğru, kendi içlerinde yürütülen kazılar ise açmaların hem rakamsal küçükten büyüğe hem de alfabetik olarak a’dan z’ye doğru sıralanmasıyla değerlendirilmiştir. Çalışmanın konusu unguentariumların bulunduğu 8. alan ise bu sıralamadan muaf tutularak sona alınmış ve daha detaylı tanıtılmıştır.

7. ALAN KAZILARI

7. alan olarak tanımlanan kazı alanında, 21-24 F-L açmalarında 2011-2012 yıllarında yürütülen çalışmalarda bir sarnıç yapısı tespit edilmiştir.

21-24 F-L Açmaları (LEV. IV, Plan. 1): Sarnıç kuzeybatı-güneydoğu

doğrultulu dikdörtgen planlıdır. Sarnıcın batı ve kuzey duvarları kısmen açığa çıkartılmıştır. Duvarların köşeleri oval formdadır (LEV. V, Res. 1). Üst kot +22,25 m’de başlanan çalışmalar +16,8 m alt kotuna kadar sürdürülmüştür. Sarnıcın ölçülebilen mevcut uzunlukları 70,2x18,1 m ebatlarındadır. Söz konusu ebatlar kapsamında yaklaşık 1200 m2 alanı kaplayan sarnıcın mevcut ölçüleri göz önüne

alındığında ortalama 7000 ton su kapasiteli olduğu düşünülmektedir.

Tuğla ve horasan harcı ile inşa edilmiş sarnıç, kırmızı renkli sıkılaştırılmış tuğla tozundan hazırlanmış bir harçla sıvanmış olup üst kısmı açıktır. Yapım tekniği ve malzemeleri göz önüne alındığında sarnıç Geç Roma-Erken Bizans Dönemi’ne tarihlenmektedir.13

12 2009 yılında kazı çalışmalarına temsili olarak başlanarak, kazı ekibinin oluşturulması, kazı evinin

bulunması gibi teknik çalışmalara vakit ayrılmıştır. 2014 ve 2016 yıllarında da ödeneğin az olmasından kaynaklı kazı evinde depo çalışması yapılmıştır.

Batı duvarında dokuz adet kemerli niş bulunmaktadır (LEV. V, Res. 2). Sarnıcın duvarlarında arkaları bilinçli kapatılmış künkler yer almaktadır. Künklerin sarnıcın içindeki su basıncını azaltmak için yapılmış olabileceği düşünülmektedir.

Sarnıcın açığa çıkartılan kuzeybatı duvarının paralelindeki duvara dıştan yapılmış destek duvarının bir kısmı açığa çıkartılmıştır (LEV. VI, Res. 1).

Sarnıcın güneyinde bulunan kanala ASPEG (Anadolu Speleoloji14 Grubu

Derneği) ekibinden mağaracı araştırmacılar girerek kanalda incelemelerde bulunmuşlardır15 (LEV. VI, Res. 2).

21. ALAN KAZILARI

Alan içerisinde antik bir liman ve bu limandan büyük bir meydana ulaşan liman yolu açığa çıkartılmıştır. Küçükçekmece Gölü’nün batı yakasında havzanın doğusunda 2009 yılında tespit edilen iki iskeleli limana küçük liman adı verilmiştir. İskelelerden sağ taraftakinde 1 m derinliğe inilmiştir. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda düz kesme taş ve molozlarla yapılmış olduğu görülen iskelenin, metal kenet izleri tespit edilmiştir. Söz konusu izlerden iskele Erken Roma Dönemi’ne tarihlendirilmiştir. Limandan içeri doğu-batı doğrultulu yol (LEV. VII, Res. 1) batıda güneye doğru kıvrılarak meydana ulaşılmaktadır (LEV. VII, Res. 2).

24. ALAN KAZILARI

Alanda 10-11 D, 14-15 JK ile 16-20 G-I açmalarında kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Antik devşirme taşlarla inşa edilmiş Osmanlı Dönemi çiftlik yapıları (bir çiftlik evi ve iş yapıları) ve Roma-Bizans yapı kalıntıları üzerine inşa edilmiş Osmanlı çitliğine ait hamam yapısı da bu bölgede yer almaktadır (LEV.

VIII, Res. 1).

10-11 D Açmaları: Söz konusu açmalarda kazı çalışmaları yapılarak taş

döşeli genişçe bir meydan ve bu meydana çıkan yollar açığa çıkartılmıştır (LEV.

VIII, Res. 2).

14 Mağara bilimi.

14-15 JK Açmaları (LEV. IX, Plan 1): 2013 yılında 19 I açmasının

güneybatısında yer alan su kanalının hava bacasına ulaşmak amacıyla söz konusu açmanın güneyinde kazı çalışmaları yapılmıştır. Açmaya +15,98 m kotu ile başlanmış, +13,95 m kotuna kadar yürütülen çalışmalarda yaklaşık 5x6 m’lik bir alanda su kanalının havalandırma bacasına rastlanılmamıştır. Ortalama +15,50 m kotunda dairesel şekilde bir araya toplanmış bitümen parçaları ve +15,00 m kotunda taş duvar kalıntıları ortaya çıkarılmıştır (LEV. IX, Res. 1).

16-20 F-I Açmaları (LEV. X, Plan 1): İTA Projesi kapsamında alanda

yapılan yüzey araştırmasında tespit edilen büyük blok taş sebebiyle 2010 yılında ilk kazı çalışmaları bu alanda başlatılmıştır. 19 GH açmasına denk gelen blok taş etrafında yapılan çalışmalarda Hellenistik Dönem’e tarihlenen taş temel üzerine inşa edildiği düşünülen bir yapı tespit edilmiştir. Yapının apsis kısmının (LEV. XI, Res.

1) üst kotu +11.50 m olup apsis içi ortalama +9,45 m kotuna kadar çalışmalar

sürdürülmüştür. Açmadaki çalışmalar kuzey, batı ve güneye doğru genişletilmiştir

(LEV. XI, Res. 2). 16-18 GH açmalarının batısında ortalama +12,30 m kotunda

mezarlar16 ile +11,60 m kotunda mermer döşeme kalıntıları açığa çıkartılmıştır (LEV. XII, Res. 1). Antropologlar mezarlarda çalışmalarını yürütürken genişletilen

açmada 19 GH açmasının güneybatısında başka bir yapıya ait olduğu düşünülen duvarlar ortaya çıkarılmıştır (LEV. XII, Res. 2). Bu açmanın diğer önemli bulgusu apsisin güneyinde ortalama +11,50 m üst kotunda ortaya çıkarılan ve ölçülebilen ebatları 33-57 cm arasında genişlik, 1,0-2,5 m arası yükseklik ile 144,4 m uzunlukta (galeriler ve üç baca dâhil) su kanalıdır.17 18 I açmasında kanal girişi bulunmaktadır.

Söz konusu açmaların çevresinde Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemleri’ne ait olduğu düşünülen üç kademe yol (LEV. XIII, Res. 1) ortaya çıkarılmıştır.

Yolun, kuzeydeki Antik Çağ’ın önemli yolu olan Avrupa-Asya bağlantılı Via Egnatia yolu ile birleştiği anlaşılmıştır. Kazılar sonucunda açığa çıkarılan antik

16 Kazıda tespit edilen mezarlar Dr. Ömer Turan ve ekibi tarafından çalışılmaktadır. 17 Bkz. dip not 15.

yolun, kuzeyde sola dönerek tek gözlü bir Roma Dönemi köprüsü18 (LEV. XIII, Res. 2) ile Eşkinoz Nehri üzerinden geçtiği anlaşılmıştır.19

25. ALAN KAZILARI

Küçükçekmece Gölü’ne yakın alanda kıyıda 2010 ve 2013 yıllarında 2-7 I-J açmalarında kazı çalışmaları sürdürülmüştür.

2-7 I-J Açmaları (LEV. XIV, Plan 1): 2010 yılında göl kıyısında yapılan

çalışmalarda bir iskele ya da çekek yeri tespit edilmiştir (LEV. XV, Res. 1). 2013 yılında ise gölden batıya doğru uzanan alanda jeofizik çalışması yapılarak kazılmasına karar verilmiştir. Yapılan kazı çalışmalarında üst kotu +1,50 m olan Roma Dönemi duvarı, ortalama +1,00 m kotunda yol döşemesi ve künk kanallar açığa çıkartılmıştır (LEV. XV, Res. 2).

39. ALAN KAZILARI

Havzanın güney kısmında yer alan ve 2009 yılında yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar neticesinde büyük liman olarak adlandırılmıştır (LEV. XVI

Plan. 1).

Bölge halkı gölün içinde kalmış bir köy ve köy camisinden bahsetmektedir. Gölün içinde yaz aylarında suların çekilmesiyle caminin minaresinin görüldüğü anlatılmaktadır. Yürütülen çalışmalarda kara ile gölün birleştiği uç kısımda göle doğru düzgün kesme taşlardan yapılmış duvar kalıntıları (LEV. XVI, Res. 1) ile limanın 54 m’lik mendireği ve mendirek açıklarında bir fener yapısı tespit edilmiştir. Bölge halkının anlattığı cami minaresinin fener yapısına ait olduğu yapılan çalışmalar sonucunda anlaşılmıştır. Liman duvar kalıntıları ve limanın kuzeyinde Osmanlı Dönemi çiftliğine ait havuz kalıntıları altında sarnıç yapısı ile sarnıçtan güneye göle doğru açılan sondaj sonucunda bir kanal tespit edilmiştir.20

18 Tek kemerli köprü bölgede yapılan çevre düzenlemesi sonucunda yok edilmiştir. 19 Aydıngün vd., 2010a: 49-50.

8. ALAN KAZILARI

8. alan olarak tanımlanan Firuzköy Yarımadası’nın kuzeyindeki kazı alanın bir savunma duvarı ile çevrelendiği ve bu duvarların bazı bölümlerinin günümüze kadar geldiği görülmektedir. Alanda kazı çalışmaları 11-13 BC, 11-14 I-M ile 12-17 E-G açmalarında kazılar sürdürülmüştür. Yürütülen kazı çalışmalarında bulunan yapılara ait damgalı tuğlalar Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar tarafından incelenmiştir. İncelemeler sonucunda “Aberkios, Gelasios, Constantinus, Constantius, Constans” isimlerindeki damgalara rastlanılmıştır. Damgalardan söz konusu alandaki yapıların imparatorluk yönetimi için yaptırılmış olabileceği düşünülmektedir. Alandaki yapıların -damgalı tuğlaların incelenmesinden sonra- MS 5-6. yüzyıllarında inşa edildikleri ve sonrasında yapıların tamir ve genişletme şeklinde devam ettiği tespit edilmiştir.21

11-13 BC Açmaları (LEV. XVII, Plan 1): Defineciler tarafından açılan ve

bazı mimari elemanların görüldüğü 11-13 BC açmalarına denk gelen alanda 2013 yılında sondaj çalışması yapılmıştır. Söz konusu açmalarda bir kuleyi andıran büyük kireç bloklardan yapılmış dairesel biçimli yapı ve tuğla tabana ulaşılmıştır (LEV.

XVII, Res. 1).22 8. alanda savunma duvarının batı ve doğusunda ayakta kalmış

duvarları mevcut olup kuzeyde tespit edilen bu yapı ile batıdan doğuya duvarın yönelimini belirlenebilmiştir.

11-14 I-M Açmaları (LEV. XVIII, Plan 1): Savunma duvarının ayakta

kalan en büyük parçasının (LEV. XIX, Res. 1) önünde açılan ve 2013 kazı sezonunda genişletilen açmada ortaya çıkarılan en önemli mimari öğe, elipsoid bir

opus sectile tabana sahip, üzerini örten bir kubbeyi (yıkılmış) taşıdığı düşünülen iki

büyük taşıyıcı ayağın bulunduğu yapıdır (LEV. XIX, Res. 2).23 Yapının tabanında

sarı, mavi ve beyaz mermer kullanılmıştır. Taban döşemesinin orta kısmı elipsoid olup üçgen ile baklava motifli kesilmiş mermerlerle doldurulmuştur. Geri kalan kısmında ise üçgen ve kare bordür içinde gene üçgen, altıgen motiflerle bir

21 Damgalı tuğlaların değerlendirildiği yayın için bkz. Sayar, 2013: 53-56; Aydıngün, 2017a: 379. 22 Aydıngün, 2017b: 5; Yarkın-Yeşilırmak, 2017: 146.

kompozisyon oluşturulmuştur. Yapıda çok sayıda tessera ele geçirilmiş olup bunların çoğunluğu altın tesseralardır. Tesseralar yapının ya kubbesinde ya da duvarlarında mozaiklerin yer aldığını göstermektedir. Söz konusu yapı Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın tarafından incelenmiş ve Martyrion? (azizler anısına yapılmış dini yapı) olduğu belirtilmiştir. Bir tonozun üzerine inşa edilmiş olan merdiven rampası yapının iki katlı olabileceğini düşündürmektedir. Yapının yanında ortalama +11,20 m kotunda 6 adet mezar bulunmaktadır.24 Bu yapı kompleksinde ayrıca +11,00 m kotunda mermer ve kare tuğla döşemeler görülmektedir. Söz konusu alanın sonraki yüzyıllarda tekrardan kullanıldığı görülmektedir.

12-17 E-G Açmaları (LEV. XX, Plan 1): 2011 yılında başlayıp 2012 kazı

sezonu sonuna kadar 12-13 E-G açmalarında (LEV. XXI, Res 1) yürütülen çalışmalara 2013 yılında 14 E-G açmaları eklenerek kazı alanı genişletilmiştir. 2015 kazı sezonunda mevcut açmalar doğu yönünde genişletilmeye devam edilmiş ve 14 E-G açmasındaki yapı grubunun duvarlarının doğu yönüne doğru devam ettiği anlaşılmıştır (LEV. XXI, Res 2). Genişleyen açmalardaki mevcut plan incelendiğinde oldukça büyük bir yapı grubu ortaya çıkarılmaya başlanmıştır.

Göl kıyısına 30 m mesafedeki bu açmadaki çalışmalar üst kotu +6,60 m alt kotu +4,80 m’de gerçekleştirilmiştir.25 Duvarları tuğla örgülü ve harçlı ana yapının

duvar kalınlığı 95 cm’dir. Üç nefli ana yapıda güneydoğuya yönlenen bir apsisin (16 G açmasında) ortaya çıkmaya başlaması yapının dini bir yapı veya kamusal bir yapı olduğunu düşündürmektedir.

Söz konusu açmalarda açığa çıkarılan mekânda tam ölçüleri belirlenemese de üst örtü hakkında bilgi edinmemizi sağlayan üst örtü çatı kiremit ve omurgaları bulunmuştur (LEV. XXII, Res. 1-2). Çatı kiremitlerinin alt kısmında yoğun olarak yanık tabakası gözlenmiştir. Yangın nedeniyle çöken üst yapı, mekânda bulunan malzemeleri yerinde ve bozulmamış bir kontekstin içinde saklamıştır. Kontekstin

24 Mezarlar Dr. Ömer Turan ve ekibi tarafından çalışılmaktadır. Mezarların değerlendirildiği yayın

için bkz. Turan vd., 2017: 16-21.

25 Açmanın buluntularından yola çıkılarak yapılan stratigrafiye burada değinilmeyip çalışma konusu

unguentariumların bulunduğu kontekstin değerlendirilmesi yapılmıştır. Stratigrafi çalışması için bkz. Aydıngün, 2017b: 2-5.

içerisinde mekânın işlevsel olarak günlük kullanıldığını gösteren aydınlatma araçları pişmiş toprak kandiller (LEV. XXIII, Res. 1)26, pişirme kapları (LEV. XXIII, Res. 2), çok sayıda tümlenebilen LR1, LR2, LR3, LR4, LR5/6, LR7, LR13 ve Spatheia

gibi amphora çeşitleri (LEV. XXIV, Res. 1-2)27, kemik ve metal objeler, tüme yakın

ve parça cam kaplar ile pencere camları (LEV. XXV, Res. 1)28 tespit edilmiştir.

Tezimin konusu olan tüm ve tüme yakın unguentariumlar da29 ağırlıklı

olarak söz konusu bu açmada bulunmuştur (LEV. XXV, Res. 2). 16 FG açmasının kuzeyinde yangın tabakasında pişmiş toprak iki plaka altından 386 adet unguentarium istiflenmiş bir şekilde ele geçirilmiştir (LEV. XXVI, Res. 1). Buluntu şekli değerlendirildiğinde söz konusu buluntu grubunun dikdörtgen bir ahşap kutunun içerisinde olduğu tahmin edilmektedir (LEV. XXVI, Res. 2). Yangın tabakası olduğu için ahşap kutu günümüze gelememiştir. Çıkarılan unguentariumlar laboratuvarda dikkatlice incelenmiş ve bir tanesinin içerisinde kalıntılara rastlanılmıştır (LEV. XXXVII, Res. 1). Küçükçekmece Göl Havzası (Bathonea) kazılarında ele geçirilen bir unguentarium tıpasıyla birlikte tespit edilmiştir (LEV.

XXXVII, Res. 2). Tek örnek olduğu için tıpa çıkartılmamış, İstanbul Arkeoloji

Müzeleri’ne KÇG13.ENV10 envanter numarasıyla teslim edilmiştir. Unguentariumların olduğu kontekst içerisinde havan ve havaneli de ele geçirilmiştir

(LEV. XXVII, Res. 1-2). Söz konusu buluntulardan dolayı unguentariumların yoğun

olarak geldiği yapı grubunun sağlık kapsamında bir dini tedavi (şifa) merkezi olabileceği düşünülmektedir. İlerleyen kazı sezonlarında açmaların genişlemesiyle elde edilecek bulgular ile netleşecektir.

Ana binanın kuzey yönünde 16-17 FG açmalarında bir “latrina”nın da ortaya çıktığı bölüm ise ana binaya sonradan yapılmış bir eklemedir (LEV. XXVIII,

Res. 1). Latrinanın duvarında 2013 yılında İmparator Phokas (602-610) ile imparator

yaşlı ve genç Heraklioslara (610-640) ait 7 adet altın sikke bulunmuştur (LEV.

26 Kandillerin değerlendirildiği yayın için bkz. Aslan vd., 2017: 259-276. Kandiller Ömer Kaya

tarafından yüksek lisans tezi olarak çalışılmaktadır.

27 Farklı tipteki amphoralar mevcut kazı alanındaki yerleşimin ticari ağına en güzel kanıttır. Bkz.

Kara, 2016: 50-63; Kara, 2017: 277-286.

28 Camların değerlendirildiği yayın için bkz. Atik–Özkılıç, 2017: 317-342; Atik, 2018: 233-235. 29 Unguentariumlar daha önce yayınlanmıştır. Yayınlan örnekler için bkz.Aydıngün vd., 2013: 39-52;

XXVIII, Res. 2).30 Açmada ayrıca, farklı dönemlere tarihlenebilen ve farklı işlevler

için kullanılmış olduğu düşünülen yapılaşmalara ait, ortalama +6,00 m kotundan başlayan taş temel duvarları görülmektedir. 15-17 EG açması genişletilerek yapı kompleksinin tümüyle açığa çıkarılması, yakın alanlardan gelecek verilerin değerlendirilmesi ve kaynakça araştırmaları sonucunda, çalışılan bölgenin kültür tarihi içerisindeki yerinin daha net bir şekilde belirlenmesi mümkün olacaktır.31

30 Tekin, 2013: 69-71. 31 Aydıngün, 2013: 48-49.

Benzer Belgeler