• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. Cumhuriyet’ten Günümüze Eğitim

2.2.2. İsmet inönü döneminde eğitim

2.2.2.1. Köy enstitülerinin açılması

Atatürk Dönemi’nde temellerinin atılmaya başlandığı İsmet İnönü Dönemi’nde ise uygulanmaya başlanan köy enstitüleri cumhuriyet tarihinde önemli vazifeler yüklenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında okuma-yazma oranı çok düşük seviyede olduğu görülmektedir. Harf inkılâbı ve diğer çalışmalarla milletin okuma- yazma seviyesi artırılmak istenmiştir. Şehirlerde okuma-yazma sorunu hızla çözülürken köylerde bu denli hızlı gelişmeler gösterilememiştir. 1935 yılında yapılan çalışmada öğretim çağında 1.920.000 köy çocuğunun olduğu belirlenmiştir. Bu köy çocuklarının 347.071’inin okuldan faydalandığı görülmektedir (Makal, 2015, s.55).

Türkiye’nin bu döneminde nüfusunun % 80’ni köylerde yaşamaktadır. Türkiye genelinde ise 40.000 köy olduğu görülmektedir. Bu köylerden 35.000’inde ise okul bulunmamaktadır. Okuma-yazma oranı düşük olan köylerde okuma-yazma bilen biri bulunduğunda o kişi 10-15 köyün yazmanlığını üstlenmiştir. Köylerdeki insanlar tarım başta olmak üzere hayatlarını ilkel metotları kullanarak sağlamışlardır. Köy hayatının içinde olduğu bu durum için çözüm arayışları sürmüştür. Saffet Arıkan Dönemi’nde köylülerin eğitim seviyesini yükseltip köy hayatına canlılık getirmek amacıyla Köy Eğitmenleri Yasası çıkarılarak Köy Enstitülerinin temelleri atılmıştır. 1940 yılında Hasan Ali Yücel zamanında Köy Enstitüleri Yasası çıkarılmış ve son olarak 1942’de Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Yasası çıkarılarak, Köy Enstitülerinin kuruluşu tamamlanmıştır (Gök, 2011, s.121).

Bağımsızlık mücadelesinin ağır yükünü çeken köylüler, demokrasiyi yaşatacak cumhuriyet yurttaşı niteliğinde olmadığı görülmektedir. Bunun en önemli sonucu 1930-1940 yıllarında köylere hizmet vermek olmuştur. Cumhuriyet’in ilanından sonra yapılan çalışmalar, köye uymadığından ve tam olarak

27

yapılamadığından yeterince gelişmemiştir. Bunu başarmak için de köy insanına hitap edecek bir tarzın geliştirilmesi gerekmektedir. Bu da köylülerin içinden çıkacak birilerinin olmasına bağlıdır. İşin bu ince ayrıntısını yakalayan kendisi de köyde yetişmiş bir kişi olan eğitimci İsmail Hakkı Tonguç Bey, Köy Enstitüsü sisteminin hem fikir babası hem de kurucusu olmuştur. Onu Atatürk'ün eski kurmaylarından Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan göreve getirmiş, sonraki Bakan Hasan Ali Yücel de onun bu girişimlerine sahip çıkmıştır (Kapluhan, 2012, s.182-183).

İsmail Hakkı Tonguç, çalışmaya önce köyleri inceleyerek başlamış, önceden yapılanları ve sayılarını değerlendirerek 20 yıllık bir plan taslak hazırlamıştır. Bu taslak plana göre 1954 yılına kadar köylere öğretmen, tarım teknisyeni ve sağlık hizmeti ulaşmış olacaktır. İsmail Hakkı Tonguç’un hazırladığı bu planı uygulamak çok kolay olamayacaktır. Bunun en önemli nedeni ise enstitülere alınacak öğrencilerin okuma-yazma bilmemeleridir. Bundan dolayı planı uygulamak çok zorlaşmıştır (Türkoğlu, 2013, s.112). Bunun yanında ülkemizde ilköğretimleri en küçük köye kadar yaymak amacıyla eğitmen kursları açılmıştır. Bu kursların amacı askerde çavuşluk yapmış ya da onbaşı olmuş köylü gençleri altı aylık bir eğitimden geçirerek onlara eğitmen unvanını vermek ve bu eğitmenleri küçük köylere ya da üç yıllık ilkokulların bulunduğu yerlere gönderip oradaki çocukların eğitim ihtiyacını az da olsa gidermek olmuştur (Deringöl, 2007, s.20).

Tonguç, hazırladığı planı uygulamaya ilk olarak Eskişehir’de başlamıştır. Buraya askerliğini bitirmiş okuma-yazma bilen gençleri seçmiştir. 1936 yılında Eskişehir’in Çifteler Çiftliği’nde seçilen bu gençlere dört aylık eğitim verilerek eğitmen unvanıyla köylere geçici öğretmen olarak gönderilmiştir. Ankara’nın köylerine görevlendirilen 84 eğitmen çok başarılı olmuştur. Bu eğitmenler kısa sürede Anadolu’nun her yerine dağılarak çoğalmıştır. Eğitmen adayları, açılacak Köy Enstitüleri’nin ilk binalarını da yapmışlardır. Kendi köylerine giden eğitmenler ise köyde topladığı çocukları üç yıl içinde okutup mezun ederek yenilerini almak, yaşanan sağlık sorunlarını kaymakamlara bildirmek, köylülere modern tarımı öğretmek, akşam okullarında yetişkinlere okuma-yazma ve hesap öğretmekle yükümlü tutulmuşlardır (Kapluhan, 2012, s.183-184).

28

• “Köy öğretmeni ve diğer meslekler içerisinde, köye gerekli olacak elemanları yetiştirebilmek.

• Yeni öğretmen tipinin köyde önder rolü oynayabilmesi için, farklı bir öğrenim süreci ve yöntemini uygulayabilmek.

• Eğitim aracılığı ile tarımsal ekonominin rasyonelleştirilmesini sağlamak. • Yalnızca öğrenim çağında olanlara okuma-yazma öğretmeye yönelik

değil; halkı eğitmeye yönelik biçimde bir eğitim sistemi oluşturmak. • Köylüyü ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşamda etkin kılmak, bilinç

düzeyini yükseltmeye çalışmak.”

Enstitüler faaliyete başladıktan sonra kız öğrencilerde alınmaya başlanmıştır. Köy Enstitüleri, tek partili dönemden çok partili döneme geçme sürecinde köylere eğitim götürmesi ve buraları geliştirmesi bakımından büyük başarı elde etmiştir. Köy Enstitü sayısı II. Dünya Savaşı bitimine değin sürekli artmıştır. 1945-1946 yıllında 20 Köy Enstitüsü açılmış ve bu enstitülerde okuyan öğrenci sayısı 15.529’u bulmuştur (Emre, 2008, s.27).

1946 yılına değin büyük bir destekle yol alan Köy Enstitüleri için, 1946 yılında yapılan seçimler kapanma sürecinin başlamasının ilk adımı olmuştur. 7 Ağustos 1946 yılında Recep Peker başbakan olmuştur. Peker başbakan olduktan sonra Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel’i görevden alıp yerine Şemsettin Siner’i bakanlığa getirmiştir. Bakanlıkta yaşanan bu değişim Köy Enstitüleri’ne daha az önem verileceği tartışmalarını da beraberinde getirmiştir (Gök, 2011, s.130).

Köy Enstitüleri’nin kapanma nedenlerinden biri, enstitülerin Sovyet Eğitim Sistemi’nden etkilendiği ve enstitünün yayınlarında komünist fikirlere yer verildiği eleştirisi olmuştur. Bu eleştirilerin yanında enstitünün din düşmanlığı yaptığı iddialarına kadar gidilmiştir. Ayrıca II. Dünya Savaşı bittikten sonra, Hitler ve Mussolini rejimlerinin bitmesi, tek parti rejimlerine karşı olumsuz bir hava yaratmış, köy enstitüleri tek parti ile özdeşleştiği için bu kuruma karşı bir durum belirmiştir. Sonuç olarak artan eleştirilere baktığımızda Köy Enstitüleri’nin kurucuları olan Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un görevden alınmaları enstitüleri bunlardan yoksun bırakmıştır. Bundan sonra Köy Enstitüleri’nin kapanma süreci

29

başlamıştır. 27 Ocak 1954’te 6234 sayılı kanunla Demokrat Parti Dönemi’nde kapatılmıştır (Şeker, 2000, s.46).