• Sonuç bulunamadı

2.2. Türkiye'de Kömür

2.2.1. Kömürün Türkiye'de Bulunuş Şekilleri

Kömürün milattan önce Çinliler tarafından bulunup kullanıldığı söylenir. Daha sonra Marko Polo, Çin'i ziyaretinde, kömürden, gördüğü en enteresan şey olarak bahsetmektedir. Kömür işletmeciliğine ait ilk dokümanlar, 12. yüzyıla aittir. Kömürün yoğun olarak kullanımı ise, 18. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır.

Ülkemizde ise, taşkömürü II. Mahmut zamanında, 1822 yılında gemici Hacı İsmail tarafından Zonguldak'ta bulunmuştur. Bu tarihten 7 yıl sonra Bahriye erlerinden Uzun Mehmet'in aynı köyde taşkömürünü yeniden bulması üzerine, 1848 yılında havzada ilk kez üretime başlanmıştır. Daha sonraları çeşitli yabancı sermayeli şirketler tarafından işletilen havza, 1936 yılında devletleştirilmiş ve 1957 yılında, işletmecilik, yeni kurulan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’na devredilmiştir. Son olarak 1983 yılında ise, yalnızca Zonguldak Havzası'ndaki taşkömürü yataklarını işletmek üzere, Türkiye Taşkömürü Kurumu kurulmuştur.

Linyit kömürünün ülkemizde ilk bulunuşuna ilişkin kesin bilgi bulunmamaktadır.

Buna karşılık, 1914-1918 yılları arasında, harp ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla başta Soma olmak üzere, Anadolu’da birçok işletmenin açılmış olduğu da bilinmektedir.

Asıl arama faaliyetlerine 1935 yılında M.T.A.' nın kurulmasıyla başlanmıştır. Etüt çalışmaları, 1950 yılına kadar genel jeolojik etütler şeklinde yürütülmüş olup, bu tarihten sonra çalışmalar, sondajlı aramalarla, sistemli ve uzun vadeli projeler şeklinde yürütülmüştür. 1967 yılına kadar nispeten iyi kaliteli kömürlerin etüt ve arama çalışmaları yapılmıştır. 1967 yılında ülkemizin en büyük kömür yatağı olan Elbistan Havzası’nın ortaya çıkması, düşük kaliteli kömürlerin termik santrallerde kullanılmasının gündeme gelmesi ile kömür arama çalışmaları aniden hızlanmıştır.

M.T.A. Genel Müdürlüğü’nün kuruluşundan bugüne kadar yapmış olduğu, kömür ve bitümlü şist arama faaliyetleri ile ilgili bilgilerin sonuçları aşağıda özetlenmiştir:

a) Linyit: Türkiye'de linyit yatakları, Alp Orojenezi’nin etkisiyle oluşmuş dağ silsilelerinin arasında sıkışan, çöküntü havzalarında gelişmiştir. Linyitlerimizin çökelim yaşları, genellikle Miosen ve Pliosen’dir. Ancak Eosen ve Oligosen’de de çökelmiş linyit yatakları bulunmaktadır.

Linyit sahaları ülkemizde bütün bölgelere yayılmış olup, ısı değerleri 1.000–5.000 kcal/kg arasında değişmektedir. Toplam linyit rezervlerimizin yaklaşık %6,9'u 3.000 kcal/kg'ın üzerinde, %13,2’si 2.500-3.000 kcal/kg arasında, %79,9'u ise 2.500 kcal/kg’ın altında ısı değerine sahiptir. Türkiye linyitlerine ait rezerv değerleri ve genel özellikleri Tablo 2.3 ve Tablo 2.4’te verilmiştir.

b) Taşkömürü: Ülkemizin en önemli taşkömürü rezervleri Zonguldak ve civarındadır.

Zonguldak havzasında bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda 1,1 milyar ton rezerv saptanmıştır. Bu rezervin yaklaşık 423 milyon tonu görünür niteliktedir. Havza, Karadeniz Ereğli'den başlayarak Kandilli, Zonguldak, Amasra, Pelitovası, Azdavay ve Söğütözü’ne kadar uzanan bölgeyi kapsamaktadır. Bölge, Karbonifer devrinde

çökelmiş, Hersiniyen ve Alpin Orojenezleri’nin etkisiyle kıvrılmış, kırılmış ve çok karmaşık bir yapı kazanmıştır. Havzada, çok sayıda kömür damarı olmakla beraber 22 damar işletilebilmektedir. Damar eğimleri 090 derece arasındadır. Üretim, +284 ve -560 kotlarında, tamamen yeraltı işletmeciliğiyle yürütülmektedir. Kömürün ortalama kimyasal özellikleri %55 sabit karbon, %26 uçucu madde, %11 kül, %8 nem, ısıı değeri ise, 6.000 kcal/kg düzeyindedir.

Tablo 2.3. Türkiye Linyit Rezervleri ( MTA-TKİ, 2000) GÖRÜNÜR

6.977.866 823.058 456.344 8.257.268

Tablo 2.4. Türkiye Linyitlerinin Özellikleri (MTA-TKİ, 1999)

NEM KÜL KÜKÜRT AID

(%) (%) (%) (kcal/kg)

36,5 21 2,1 2240

Tablo 2.5. Türkiye Taşkömürü Rezervleri (TTK, 1999)

GÖRÜNÜR

422.932 455.746 245.139 1.123.877

Zonguldak taş kömür havzasının dışında rezerv açısından önemsiz birkaç taşkömürü yatağı daha bulunmaktadır. Bunlar Antalya - Pamucak yaylası ve Akseki İlçesi Güzelsu

ve Çukurköy mevkiinde yaklaşık 1 milyon ton görünür rezervli sahalar ile Diyarbakır - Hazro ilçesindeki yaklaşık 400.000 ton rezervli sahadır. Türkiye taşkömürlerine ait rezerv bilgileri, Tablo 2.5’te izlenmektedir.

c) Asfaltit: Asfaltit, petrol kökenli bir kayaçtır. Derinlerde bulunan sıvı veya yarı sıvı durumdaki asfalt maddesinin hidrostatik basınç, gravitasyon, sıcaklık gibi etkenlerle taşınarak, yarık, çatlak ve boşluklara yerleşmesiyle oluşmuştur. Ekonomik kalınlıkta filon tipi yataklar, Şırnak ve Silopi’dedir. Yapılan etüt ve sondajlarla 79,9 milyon ton asfaltit rezervi belirlenmiştir. Bu rezervin 44,5 milyon tonu görünür niteliktedir.

d) Bitümlü Şist: Bitümlü şistler veya bitümlü şeyller, kerojen kapsayan ince taneli tortul kayaçlardır. Bitümlü şist, kömür gibi termik santral yakıtı olarak veya damıtma yoluyla sentetik petrol üretimi için kullanılabilen bir enerji kaynağıdır. Türkiye’nin bitümlü şist potansiyeli büyük ölçüde belirlenmiş olduğundan aramalara son verilmiştir.

Bitümlü şist rezervlerimize ait bilgiler, Tablo 2.6’da gösterilmiştir.

Tablo 2.6. Türkiye Bitümlü Şist Rezervleri (MTA, 1999) GÖRÜNÜR

REZERV

MUHTEMEL REZERV

MÜMKÜN

REZERV TOPLAM

(1000 ton) (1000 ton) (1000 ton) (1000 ton)

555.344 1.086.037 269.262 1.641.383

Tespit edilen sahalardaki bitümlü şistlerin toplam rezervi önemli görülmekle birlikte, ortalama kalorifik değeri 1.000 kcal/kg dolayında olup, oldukça düşüktür. En yüksek kalorifik değer, Göynük–Himmetoğlu sahasında ve 1.390 kcal/kg olarak ölçülmüştür.

Kalorifik değerleri, genellikle düşük ve homojen değildir. Ayrıca bitümlü şistleri kömür gibi kırılgan olmadıkları için; özellikle, üretilmeleri ve öğütülmelerinde güçlükler vardır.

e) Turba: Havasız ortamda, suya doygun koşullarda, çökelerek birikmiş, az veya çok oranda hümifikasyona uğrayarak ayrışmış, bitkisel materyal/humus ve inorganik materyalden oluşan heterojen bir karışımdır. Kömürün ilk oluşum aşaması olup, kömürlerin evrimi ve kökeni hakkında bilgi verir. Ülkemizde şimdiye kadar yapılan çalışmalarla, 19 ilimizin sınırları içerisinde çeşitli büyüklüklerde turba oluşumu belirlenmiştir. Bulunmuş turba rezervlerimizin azlığı nedeniyle, enerji üretiminde yararlanılması, bugün için öncelikli görülmemektedir.