• Sonuç bulunamadı

KÂBE'NİN ÖRTÜSÜ

Belgede ALLAH DOSTU DER Kİ 4.CİLT (sayfa 73-81)

Uçsuz bucaksız ve aklın erişemediği kâinatta, aydınlık, karanlıktan çok azdır. Ziya, hava tabakasında görünür. Dünyanın etrafında bulunan 80km. hava tabakasının dışında bir öğle zamanı güneş varken çıkıldıkça yani (Stratosfer)de ziya yoktur, karanlıktır, hattâ aya giden astronotlar dünyadan ayrılıp hava tabakasını geçtikten sonra aya karanlıkta gitmişlerdir. Bu en basit olarak sonsuz kâinatta karanlığın galip olduğunu ifade eder.

Kıyamet sûresinde: Göz kamaştığı, güneş tutulduğu, güneşin aya girdiği ayetinde, güneş aydınlığın âlemi ve aydan milyonlarca defa büyük olduğu halde aya girmesi ki, ay karanlığının âlemidir.

Bu da karanlığın galip olduğunu ifade etmekle beraber bir gün Dünyanın sonu geleceğini de icazen bildirmektedir.

Şimdi şöyle bir sual sorsak; Geceleyin yıldızlar görünür, gündüz görünmezler. Acaba yıldızlar kendilerini karanlıkta mı gösteriyorlar, yoksa biz onları karanlıkta mı görüyoruz? Bu suale cevap vermek güç ve aynı zamanda kolaydır.

Yukarıda bahsettiğimiz üzere, gündüzün hava tabakasının dışına çıktığımızda karanlık olduğunu söyledik. O zaman yıldızları yine görürüz. Yukarıda bahsettiğimiz ve akla uygun gelip kavradığımız bu sözler ilmi ve fennidir.

Şimdi manevi bakımdan Allah'ın (ES SETTAR) Esması vardır. Yine bir hadisi kutside gece vakti benden (DEYYAN) olan esmanın tecellisinden isteyin vereyim buyurur, indi ilâhide (Allah nezdinde) karanlığın büyük kıymet ve yaratılış sevgi ve hakkı vardır.

İslâmda (Es-Settar) Esmasına hürmeten karanlığa önem verilmiştir.

Resulü Ekrem'e gece namazı tarzdır.

Kur'an-ı Kerim gece inzal olmaya başlamıştır ki, kadir gecesidir.

Bundan dolayı Cenab-ı Allah'ın huzuruna Kâbe'ye dönerek girdiğimiz için, karanlığın kıymetine hürmeten, kâbe örtüsü de

74

Siyah olarak sonradan şekillendirilmiş ve bu sûretle Settar'ın kıymeti ifade edilmiştir.

Cebrail Hira dağında gece vakti Resul'ü Ekrem'e görünmüş ve ilk ayeti tebliğ etmiştir.

Resul'ü Ekrem zamanında Kâbede siyah bir örtü olduğuna dair hiç bir rivayet yoktur. Sonradan, taştan yapılmış olan kâbeyi siyah ile örtüp, taşı görmeden sonsuz karanlığı insan ruhu seyahat etsin diye, siyah örtülmüştür.

Miraç gece vaki olmuştur. Gündüz değildir.

Gece manevi âleme dalmak ve ilâhi pırıltıları görüp ruha (hoşluk) verdiği için, kâbe de buna sembol olarak Siyah örtü ile örtülmüştür.

Bu örtünün ilk defa Resulullah ceseden dünyadan ayrıldıktan ne kadar sonra , örtünün yapıldığını bilemiyonız.

Allahu âlem bunu yaptıran veya tertipleten, kendi akıl ve düşüncesiyle yapmamıştır. Herhangi bir ilhami Rabbani ile bunu yaptırmıştır.

O halde kâbenin örtüsünün niye siyah olduğu sualine; bir kimseye, senin gözün niye siyah, yahut kahverengi gibi sual sormaya benzer.

Alınacak cevap sualin cevabı olmasa da insanı düşünce ile başını öne eğdirmeye kâfi geldiğinden, biz de kâbe örtüsünün siyah olduğunu söyleyebiliriz. Bana kalırsa bu islâma sorulacak sual değildir.

19.12.1981

75

... RAVZA'İ MUTAHHARA ...

SAHİB-ÜL MEYDAN, SAHİB-ÜL MAKAM, HABİBULLAH, MAHBUB-O HÜDA,RESULULLAH MUHAMMED MUSTAFA…

Naş-ı mübarek-i Resul ''YESRİB''de Mescid'i Nebevi'nin sol tarafındaki Asrı saadet'de ikamet buyurdukları Hücre-i saadet içinde bulunmaktadır..

Hücrenin kapısı Mescid-i Nebevi'ye açılırdı...

Ruh-u Muallalarını Hüda'ya teslim ettiklerinden sonra, bu hücre Ravza-i Resul olmuştur…

Re'si saadetleri mescide müteveccih olarak Cennet'den bir bahçe olan oradaki toprağa cesed-i mubarekleri defnedilmişlerdir...

Ayak uçlarında Hazreti Sıddık, Onun ayak ucunda Hazreti Ömer'in kabri mubarekleri bulunmaktadır. Fahri âlem, Sıddık-ı Ekber, Allah'ın yer yüzündeki Zabıta ve Adalet nazırı ekberi

"Ömer"… Bu üç naş-ı mubarek, dünyada iken Cennet görmek isteyenlere işaret edilecek yerdedir.

Ravza-i Resul, gece ve gündüz Meleklerin, Mü'minlerin, Salihlerin, Velilerin Selavat-ı şerife'leriyle heran yıkanmadadır...

Nazargâh-i ilâhi olan Ravza her türlü münacat ve niyazların kabul buyurulacağı Saray-ı ilâhi'nin kapısıdır... Ravza'da yalnız Resul'ün mübarak naaşları bulunmaktadır.Diğerleri temsilendir...

Ravza'nın üstünü süsleyen ''Kubbe-i Hadra" Yeşil kubbe, fersahlarca uzaktan bembeyaz bir yığın halinde duran Medine'nin ortasında yükselmekte ve gören gözlere hürmet, sevgi yaşları doldurmaktadır.

Orası her gece, her gündüz, her saat,her dakika, her an binlerce Velilerin ruhen, ceseden, kalben, sırren, lisanen yüz sürdüğü bir MAKAM-I MUALLÂ'dır...

Binlerce Melek Tesbihat ile meşguldür O yerde...

76

Nazarıgâh-ı ilâhi olduğundan Onun şevkinden pervaneler nasıl nurdan kutulamaz mütemadiyen dönerlerse,Melekler de o haldedir O yerde...

Birlikte ilk Mescid-i Nebevi'ye girelim. Abdestlisinizdir her halde...

Buyurun:

Mihrap, kıbleye doğru bakarsanız sağınızda MİNBER-İ RESULULLAH, solda mescid-i saadete açılan küçük mütevazi bir kapı... İçerisi iki pencereli bir kıbleye diğeri kuzey doğuya bakan bir pencere…Üç boyu,iki buçuk metre eni,küçük bir odacık...

Ne garip, koskoca Resuller Resul-u RAHMET-EN LİL ÂLEMİN'in her gece tek başına namaz kıldığı, Semavatı dolaştığı, Cibril ile konuştuğu bu odacık hepsini içine almış...Minber ile bu odacık arası Cennet'den bir parça… Nasıl olur Cennet'e mekân veremeyiz. Bu ne demektir.. Bu, Cennet'e gitmek isteyenin yolu buradan baş1ar demektir…

MİHRAB, HUZUR-U İLÂHİ'ye yönelmeği, Minber, HAK'tan halka çevrilmeyi,

Hücre,dünyadan Ahirete intikali temsilen bildiren işaretlerdir.

Âlemlerin Rab'bi olan ZÜL CELÂL MAHBUB olarak Resulullah'ı seçmiş, Onu Meleklerin elleriyle yıkamış, terbiye etmiş, her şeyi O'na musahhar kılmış, ve O'nu ucu bucağı bulunmayan Rahmetinin bildiricisi, dağıtıcısı, Rahmet-en lil Âlemin olarak dünyaya göndermiştir…Şükrünü bilenlerin rahmete, rızaya kavuşacaklarını müjdeleyen Resulullah, olduğu için, ismine de "M H M D"ismini RAB-BÜL ÂLEMİN koymuştur…

HAMD edici demektir.Hamd edene bu kadar önem veriliyor…

Gözünü dört aç…Resul’ün ismi. Siyreti. Hayatı.Yaşayışı,herşeyi rızaya giden için en emin,en doğru rehber ve plândır. Haritadır…

Siyret-i Resul'ü taklid edene, ondan sonra korku kat'iyyen yoktur…

Şaka değil FENA Fİ-L RESUL olursun... Resul'de erimek demek... Rahmet-i İlahi'yede.,Mağfiret-i Subhan'iye deryasında, zevk içinde yüzmek demektir.

O zaman, Cennet de senin, Niğmet de senin , Huzur da senin,

77

sana şah damarından daha yakın olan Cenab-ı Rab'bil âlemin ile hem hembezm olursun. Bundan öte daha ne var ki…

İşte Ravza'ya ya ruhen, ya ceseden yüz sürmeğe gayret et...

Ceseden sürmek kolay… Ruhen sürmek güçtür...

Ruhun oraya kadar gidip gelecek ki ruhun seni oraya getirecek, cesedin ruhunu değil...

Nasıl namaz kılmak zor bir iş ise, bu da o kadar zordur… Fakat kolay usulünü bul..

Oraya ceseden gidenler kolay kolay ruhlarını temizleyemezler.

Ruhen senelerce oraya gidip gelenler ruhlarını temizlerlerse ceseden gittiklerinde ceset bir dakikada temizleniverir... Bu iki temizliği yapmayan arzusuyla Tayyı mekân yapamaz...

Kolay iş değil… Ruhen bir tayyı mekân yapın, yolda bir yere takılmadan görelim.... Daha namazda iken geri geriye tayyı mekân yapıp, bit pazarında ruhunla dolaşıyorsun…

Bayat pazarında dolaşanla bizim işimiz yok...

Bit yiğitte bulunur deyip duruyorsun.O halde git bitlilerle otur...

Bit pazarı, cami, cami'den helâya, helâdan eve, evden miskinler tekkesine.

Teker üzerinde gitmekte iş yok, bol bol eşşeklik vardır...Bu kabil eşşekler sürü sürü çoktur.

Eşşek kelimesiyle hayvanı kasdetmiyoruz.Hayvan olan eşşek mubarek bir hayvandır. Buradaki eşşek kelimesi budala, avanak, ahmak demektir. Eşşeği bu vasıflardan tenzih ediyoruz...

Ruhunu evvelden, ruhen oraya gidip gelenler temizlerlerse, cesetleri ile oraya gittiklerinde, cesetlerini temizlerler...

Yalnız ruhlarını orada temizlemeğe uğraşanlar temizlerlerse cesetleri temizliğe tahammül edemez derhal mevt olur.

Bazan da ceset temizdir, ruh temizleyemez, ceset ruhu orada terkeder; ruh cesedi değil...

Böylelerine çok tesadüf edilir…Bu çok ibret âmiz bir haldir biraz düşünün...

Bazıları oraya gidip gelirler. Mubalagalı sözler, garip kibir

78

halleri kendilerinde zuhur eder. Bunlar ne yaptığını bilmeyen zavallılardır...

İsim alma, isim takma için giden kimselerdir. Her yerde bol miktarda mevcuttur. Kendilerini izhar etmekten müstagni kalamazlar... Derhal ceplerinden koku çıkarıp yeri neresi olursa olsun, yanındakine sunar dururlar… Bunlar sokakta yalancı esans satan,ötekini berikini aldatmağa çalışan serseri satıcılar gibidirler...

Bazıları da paralarını başkasına vererek, yerlerine mubarek ülkelere adam gönderirler...

Hac, ceseden gidilerek yapılır...

Başkası başkasının yerine gidemez. Bundan ötesi lakırdı hem de boş lakırdıdır.Gidemeyeceksen o para ile hayır yap…Allah rızası için hayır kadar dünyada kıymetli ibadet yoktur…

Bunlar hakkında binlerce Veli hikâyesi vardır...Bana itiraz etme bulacağın faydaları, iyi sözleri, Şer'i lâkırdıları ben biliyorum.

Münakaşadan iş çıkmaz... Hakikat budur...

Hazreti Veysel Resulü niçin görmemiştir... Hem asır olduğu halde...

Resul'den Allah'a değil, Allah'tan Resul'e teveccüh ettiği için görüşmek, Muradı İlâhi hududu dışında kalmıştır…

Veli'ler Allah'a seyrederler Resul yardımıyla ;

Resul'ler Allah'tan halka seyrederler... Bu çok ince bir hal mes'elesidir. Bunu çözmeğe uğraş. Gözlerin açılır… Hem de nasıl açılır… Kendini de görmezsin... İş bundadır...

Resul, hazreti Veysel için ''Yemen tarafından bana Rahmani nefes geliyor'' buyurmuştur... Bu ne demektir... Veysel, onun için ''ÜVEYS" tir…

Veysel, Resul'ü kâinatta ceryan halinde bulunan her an tecellisi berdevam Esma-i İlahi'yede görmüştür...

ZÜL CELÂL ve RESÜL'de erimiştir..Veysel cennete girmeyecek.

Aslen kendisi Cennet'tedir… Sonradan girme değil... Ceseden ve Ruhen Allah'ta eriyen için Cennet kelimesini konuşmak abestir...

Veysel'in her teneffüs edişinde Allah'ın Rahman esması koku şeklinde tecelli ediyordu. Vücudunun her zerresi Esma-i İlâhi'yi haykırıyordu.

79

Onun için yakın uzak,uzak yakın yoktu... Derya içindeki suyun bir kısmının yerini tayin edebiliyor musunuz... O hep derya'dır…

Veysel'in her türlü harekât ve ef'ali, Ashab-ı kiramı bile hayret ve düşüncelere gark etmiştir…Hikâyelerini bilirsiniz...

Hazreti Veysel AŞK-I İLÂHİ'nin ta kendisidir... Rıza-i İlahi'yede rızalaşmış insan'dır. Görmeden inananlann en büyüğü, en şereflisi, Resul'ün methettiği insandır...

Bu haller, bu pervanelerin cevelân edip döndüğü NUR-U İLÂHİ Resulullah'ın etrafıdır...

İşte RAVZA-İ MUTAHHARA, ruhlann arzda ziyaretgâhı, Meleklerin uğrağı, Velilerin feyz kaynağı, Cennet'in arzda görünür bahçelerinden biridir…

Maşrık olan ''Hira" dalında tecelli eden 'LÂ İLÂHE İLLALLAH'' haykırışı bütün ruhları alevlendirdikten sonra, bütün yanık kalpleri arkasına takmış, Magrib olan MEDİNE'de Ruhani Âlemin giriş kapısını işaret ederek, Cennet bahçesinde cesedini istirahate çekmiş, Melekleri etrafına toplamış, kalpleri kendisine bağlamış, her an Nazar-ı İIahi ile yıkanmağa devam ederek, Selâvat yağmurlarının merkezi olan yemyeşil kubbesiyle, kâinata Allah'ın mubarek Resul'ü olduğunu haykırmaktadır…

Kâinat onun cesed-i mubarekinin orada bulunmasıyla kaimdir...

Cesed-i mutahhar-ı Resul, arzdan kaldırıldığı an dehşetengiz gün gelecektir... O günde huzur içinde bulunmak, korkudan kultulmak için Allah'm bu lütfunu anlamalı, gece ve gündüz oraya teveccüh etmelidir....

SAKlN TERK-İ EDEBDEN KÛYİ MAHBUB-U HÜDA'DIR BU NAZARGÂH-I İLÂHİ'DİR MAKAM-I MUSTAFADIR BU

Masmavi semaları dolduran Allah'ın selâmı Onun Ravza'sına, ruhu nur âleminin ebediliği içinde çalkanan ve Aziz olan RUH-U MUALLA'LARINA binlerce SALÂT-Ü SELAM olsun..

YA RAB-Bİ : Ruhumuzu, O'na Salavat-ı Şerife getirerek, gözlerimizi KUBBE-İ HADRA'dan bir an eksik etmeden al...

ŞEFAAT-I RESULULLAH'ı bize nasib-i müyesser eyle YA

80 RAB-Bİ...

Senin RIZA kapının Orası olduğunu biliyoruz. Bunu bize unutturma YA RAB-Bİ...

21.3.1984

81

Belgede ALLAH DOSTU DER Kİ 4.CİLT (sayfa 73-81)