• Sonuç bulunamadı

3.7 Jeotermometre Uygulamaları

3.7.4 Jeotermometrelerin Uygulanabilirliği

Tablo 3.18, 3.20 ve 3.22’den görüleceği üzere farklı jeotermometre uygulamaları oldukça değişik sonuçlar vermektedir. Çünkü her jeotermometre belirgin hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal koşullar için geçerlidir. Bu koşulların gerçekleşmediği durumlarda jeotermometrelerden elde edilen sonuçlar sağlıklı olmayacaklardır. Bazı değerlerin eksi, bazı değerlerin ise yüzeyde ölçülen sıcaklıktan daha düşük değerler vermesi, bu kimyasal jeotermometre uygulamaları için uygun hidrojeolojik ve hidrojeokimyasal koşulların tam olarak gerçekleşemediğini göstermektedir. Bu nedenle jeotermometre sonuçlarını değerlendirirken oldukça dikkatli olunması gerekmektedir.

Jeotermometrelerin uygulanmasında bazı temel varsayımların göz önünde bulundurulması gerekmektedir: Bunlar; “kimyasal reaksiyonlar s cakl k denetimlidir,

jeotermometre uygulamalar nda kullan lan maddeler akifer kayada mevcuttur, akifer kayadaki mineraller ile ak şkan aras ndaki kimyasal denge tamamlanm şt r, s cak suyun yüzeye k ş s ras nda kimyasal yap s nda meydana gelebilecek de işiklikler ihmal edilebilir boyutlardad r ve son olarak yükselen s cak sular so uk yeralt sular ile kar şmamaktad r” varsayımlarıdır (White, 1970).

Bu jeotermometrelerin geçerliliği pek çok değişik araştırmacı tarafından ele alınmıştır. Giggenbach (1988) tarafından Na-K-Mg üçgen diyagramı akifer sıcaklığının tahmini ve sıcak ve mineralli suların akiferi oluşturan kayalar ile kimyasal dengeye ulaşıp ulaşmadıklarının belirlenmesi, dolayısıyla katyon jeotermometrelerin uygulanabilirliğinin saptanması amacıyla geliştirilmiştir

94

(Şekil 3.22). Fournier (1990) kayaç ile tam denge ve kısmen denge halindeki suları ayıran çizginin, bu çizginin oluşturulmasında kullanılan Na/K jeotermometre bağıntısına bağlı olarak değiştiğini ortaya koymuştur (Şekil 3.22). Gigenbach (1988) tarafından geliştirilen bu grafikte özellikle deniz suyu karışımının olduğu sıcak ve mineralli suların akifer sıcaklıklarının bulunması için geliştirdiği Tablo 3.21’deki K/Mg jeotermometre bağıntısını kullanmıştır. Seferihisar yöresindeki sıcak ve mineralli sular da deniz suyu ile karışmış olduklarından katyon jeotermometrelerinin uygulanabilirliklerinin incelenmesinde Giggenbach (1988) tarafından geliştirilen diyagram temel alınmıştır. Şekil 3.22’deki diyagram aynı bağıntılar kullanılarak daha düşük sıcaklıklı jeotermal sistemler için Shevenell ve Goff (1994) tarafından değiştirilerek geliştirilmiştir. Diyagramın oluşturulmasında üçgenin köşelerindeki katsayılar değiştirilerek bir bakıma ölçek değiştirilmiş ve sıcak ve mineralli suların dağılımları daha ayrıntılı olarak gözlenebilmiştir.

Giggenbach (1988) su-kayaç dengesi temelinde çeşitli iyonlara dayalı olarak geliştirmiş olduğu yöntemde üçgen diyagramları kullanarak su örneklerinin iyon içeriklerine göre kimyasal jeotermometre olarak kullanılmasına uygun olup olmadığını araştırmıştır.

Giggenbach (1988) bu araştırmasında Na+

, K+ ve Mg+2 iyonlarının mg/L değerlerini ele alarak, suları başlıca iki grupta toplamıştır (Şekil 3.22). Bunlar sırasıyla; su kayaç ilişkisinin kısmen dengede olduğu ve su-kayaç ilişkisindeki kimyasal dengenin sağlanamamış olduğu sulardır (ham sulardır). I bölgesinde yer alan sularda Na-K-Mg jeotermometrelerinin sağlıklı sonuçlar verebileceği belirtilmektedir. Diyagramın ham veya olgunlaşmamış su kesimindeki (II bölgesindeki) örneklerde su ve kayaç arasındaki denge sağlanmamış olduğundan bu bölgede yer alan sularda jeotermometre uygulamaları akifer sıcaklığının bulunmasında sağlıklı sonuçlar vermeyeceklerdir. Diyagramda kısmen olgunlaşmış sularla, olgunlaşmamış suları (ham suları) birbirinden ayıran eğri olgunlaşma indeksinin (MI: maturity index) MI=2.0 olduğu eş kimyasal özellikteki noktaların birleşimiyle oluşmuştur. Olgunlaşmış sular ise su kayaç ilişkisinin kısmen ve tamamen dengede olduğu

95

Şekil 3.22 Hazne kaya sıcaklığın ın ve suların jeotermo metre uygulamalarına uygunluklarının saptanabilmesi için kullanılan üçgen diyagramlar. a) Giggenbach (1988) ve b) Fournier (1990) tarafından geliştirilen diyagram (Nicholson, 1993).

96

sınırları belirten eş kimyasal özellikteki noktaların oluşturduğu bir eğri ile ikiye ayrılmaktadır. Diyagramdaki bu bölümler K+

-Mg2+ ve K+-Na+ jeotermometre eşitlikleri (3.10) ve (3.11) ile elde edilen eş sıcaklık değerlerinin kesişim noktalarının oluşturduğu eğrilerle (izoterm) birbirinden ayrılmıştır. Jeotermal sistemlerde Na+’un düşük sıcaklıklarda bile su ile tam denge haline gelmesi yeterli zaman olmasından, yani suyun akiferde uzun zaman geçirmesinden dolayıdır. Bu nedenle denge halinin bulunmaması durumunda suyun Na+

içeriği de düşük olacaktır.

Aşağıda (3.12) nolu bağıntıda gösterilen olgunlaşma indeksine göre (MI) 2,0 değerinin altında değerler veren sular ham sular, 2,0’ın üzerinde değerler veren olgunlaşma indeksine sahip sular ise kısmen veya tamamen olgunlaşmış, su kayaç ilişkisi dengede olan sulardır. Burada bahsedilen olgunlaşma su-kayaç arasındaki kimyasal dengeye karşılık gelmektedir.

t (°C) =4410 / (13.95-logK2

/Mg)-273.15 Giggenbach, (1988) ...(3.10) t (°C) =1319 / (logNa/K+1.699)-273.15 Fournier, (1979) ...(3.11) MI= 0.315 log (K2/Mg)-Log(K/Na) Giggenbach, (1988) ...(3.12) (değerler mg/L’dir).

Yukarıdaki bağıntılar katyon jeotermometrelerinin uygulanabilirliğini sayısal olarak gösterirler. Grafiksel gösterim ise çok sayıda su örneğinin bir arada görülmesi, benzer kökenli olanların gruplanması ve hesaplamalardan sonra yorumlar yapılabilmesine olanak sağlar. Bu nedenle katyon jeotermometrelerinden elde edilen sonuçların yorumlanması sıcak ve mineralli suların Na-K-Mg üçgen diyagramındaki konumlarına veya olgunlaşma indeksinin değerine bağlıdır. Şekil 3.14’de inceleme alanında yer alan sıcak ve mineralli suların ve bazı soğuk suların Na-K-Mg üçgen diyagramındaki konumları görülmektedir. Bu suların diyagram üzerindeki konumları incelendiğinde büyük bir kısmının ham sular kesiminde diğerlerinin ise kısmen dengede olan sular kesiminde yer aldıkları gözlenmektedir. Bölgedeki sıcak ve mineralli sular su-kayaç dengesini tamamlayamamış ya da kısmen tamamlamış olan sulardır. Bu durum Tablo 3.24’de sunulan örneklere, sulara ait olgunlaşma indeksleri (MI) incelendiğinde de görülmektedir.

97

Tablo 3.24 İncele me a lanında yer a lan sıcak ve bazı soğuk suların olgunlaşma indisi (MI) değerleri.

Cumalı KC-36 Karakoç KC-37 Doğanbey Tuzla SH-1 kuyusu G2 kuyusu Cumalı kaplıcası Seferihisar M I 1,57 1,16 1,25 1,36 1,48 1,10 1,56 BD-2 BD-4 BD-5 B-4 B-5 B-10 B-11 B-13 Balçova M I 1,22 1,21 1,14 1,03 0,98 1,01 1,02 0,70

Tablo 3.24’den görüleceği üzere çalışma alanındaki suların MI değerleri 2’den küçük olup bu sular su-kayaç dengesi olgunlaşmamış sular sınıfına girmektedir. Olgunlaşma indisi 2’nin altında olan sular için Na-K-Mg jeotermometrelerinin kullanılması şüpheli sonuçlar verecektir. Bölgedeki sıcak ve mineralli suların tam denge halinde olmamalarının bir nedeni bunların soğuk yeraltı suları ve deniz suları ile karışmalarındandır. Hızlı bir döngüye sahip olan jeotermal sistemin su-kayaç dengesini tamamlamaya yetecek olan zamanı bulamaması da ikinci bir etken olarak görülebilir. Şekil 3.23’deki diyagrama bakıldığında Balçova jeotermal alanındaki sıcak ve mineralli suların ham sular bölümünde yer aldıkları gözlenmektedir.

Şekil 3.23 İnceleme alan ındaki sıcak suların Na-K-Mg üçgen diyagramındaki (Shevenell ve Goff, 1994) görünü mü ve su-kayaç dengesi sıcaklıkları.

98

Özellikle B-13 nolu su, yüzeye çıkarken soğuk yeraltı suları ile karışmalarından dolayı yöredeki soğuk yer altı sularının diyagramda düştükleri alanın çok yakınlarında yer alırlar. Bu sular yüksek oranda soğuk yer altı suları ile karıştıkları ve tekrar su-kayaç dengesine ulaşacak zamanı bulamadıkları için ham sular kesiminde yer alırlar. Bu nedenle katyonlara bağlı olarak oluşturulan jeotermometrelerin büyük bir kısmı Balçova jeotermal sisteminin akifer sıcaklığının saptanması hesaplamalarında kullanılması yanıltıcı sonuçlar verecek, akiferin gerçek sıcaklığını yansıtmayacaktır.

Diğer sıcak su örnekleri olan Seferihisar sıcak ve mineralli sular ise Şekil 3.23’deki diyagramda kısmen dengelenmiş su kesiminde yer alırlar. Ancak Tablo 3.20’deki katyon jeotermometresi sonuçlarına bakıldığında bunların da oldukça yüksek ve olanaksız sonuçlar verdikleri görülmüştür.

Bu sıcak sular diyagramda deniz suyuna yakın alanlara düşerler. Sistemin deniz suyu beslenmeli oluşu ve hızlı bir döngüye sahip olması dolayısıyla özellikle Na/K jeotermometrelerinden elde edilen sonuçlar yanıltıcı olacaktır.

Benzer Belgeler