• Sonuç bulunamadı

2.1. Genel Fiziki Özellikleri

2.1.1. Jeolojisi

Sultangazi İlçesi’nde jeolojik formasyonlar olarak paleozoik araziler, senozoyik araziler (neojen formasyonları: üst miyosen) ve kuaternere ait alüvyonlar görülmektedir. Paleozoik araziler ilçede en yaygın olan formasyonlardır (Şekil 3).

Şekil 3: Sultangazi İlçesi’nin Jeoloji Haritası (MTA’nın 1/100.000 ölçekli Jeoloji Haritasından faydalanılarak hazırlanmıştır).

“Sultangazi İlçesi’nin büyük bir bölümü Alibeyköy Havzası’nda yer alır. Alibeyköy Havzası’nda Paleozoik araziler, killi şist, gre, grovak ve kalsit damarlı mavi kalkerlerle temsil edilmektedir. İsmail Yalçınlar’ın 1951’de yaptığı arazi çalışmalarında Cebeciköy Vadisi’nde bulduğu karakteristik fosiller arazinin Karbonifer yaşında olduğunu ortaya çıkarmıştır” (Karaaslan, 1982:9).

Cebeciköy kalkerleri ve şistleri mavi kalkerler, Alibey Deresi’nin kolu olan Cebeci deresinin batısında monoton şekilde devam eden killi şistler, greler yer yer ufak elemanlı konglomeralar ve grovak şistlerden oluşan arazi içinde meydana gelmiştir. Bu kesimde 1939-1969 yılları arasında çok sayıda taş ocağı açılmıştır. İşletmeleri bugün devam eden taş ocakları da mavi kalkerin meydana çıktığı alanın GD-KB doğrultusundaki uzunluğu 5 km, KD-GB doğrultusundaki genişliği 2 km kadardır. Bu kalkerler Cebeci’nin güneyinden 40 m yükseklikten başlayıp batı ve güneye doğru gidildikçe 150 m’yi bulan platolara kadar çıkmaktadır. Bu tabakalar GD-KB doğrultusunda uzanır. Cebeciköy mavi kalkerleri ve bunların çevresindeki şist ve greler yer yer andezit filonları ile kesilmiştir. Kalkerin kristalize ve masif bir görünümü vardır. Bu mavi renkli kalkerlerde beyaz renkli kalsit damarı göze çarpar. Cebeci kalkerleri şistlerle çevrilmiş ve onların altında kalmış sonra üstü aşınma ile açılmış ve büyük bir antiklinal şeklinde görünmektedir. Antiklinalin, Cebeciköy tarafında ve güney yanında Taşlıkeçe Vadisi’nde fay vardır. Cebeciköy Karbonifer şist ve greleri, Cebeci Karbonifer kalkerinin çevresinde geniş alanları kaplar. Çeşitli şist ve grelerin kalın kum tabakaları bulunur. Cebeciköy silisli şistleri ise küçük bir alan kaplarken kalkerler ile sınırlandırılmıştır. Kalkerlere düşey geçiş gösteren bu formasyonlara Cebeciköy’deki taş ocaklarında belirgin şekilde rastlanır. Andezit filonları bunları kesmiştir (Bozatlı, 1979:11-12; Karaaslan, 1982:10-11).

“Paleozoik araziler Alt Karbonifere ait olan Trakya Formasyonundan oluşur. Trakya Formasyonu, kirli sarımsı-gri renkli silisli şeyl, mikalı kumtaşı ve kireçtaşı mercekli miltaşı kumtaşı ara seviyeli şeylerden oluşan birimdir. Trakya Formasyonu ilçenin kuzeyinde yaygındır. Trakya Formasyonunun Çamurluhan şeyl üyesi, Cebeciköy kireçtaşı üyesi ve Gümüşdere silisli şeyl-grovak üyesi de 3 alt birimi olmak üzere Sultangazi İlçesi’nde görülmektedir. Çamurluhan şeyl üyesi, konglomera ve kumtaşı arakatkılı, kireçtaşı mercekli, killi-kalkerli şeyl, çakılcıklı şeyl ve grovak-şeyl ardalanmasına verilen isimdir. İlçenin doğusunda ve batısında yaygındırlar. Cebeciköy kireçtaşı üyesi başlıca kireçtaşı ile az miktarda killi kireçtaşı, kalkerli şeyl ve ikincil dolamit ile çörtlerden oluşan birimdir. Birim adını en geniş ve tipik yayılım sunduğu Cebeciköy’den alır. Gümüşdere silisli şeyl-grovak üyesi başlıca lidit, grovak ve silisli şeyllerden yapılıdır. Cebeciköy çevresinde görülmektedir” (Yurtsever ve Çağlayan, 2002:7-8).

“Senozoyike araziler, Neojen (Orta ve Üst Miyosen) birimlerini temsil eden Çukurçeşme ve Güngören Formasyonlarından oluşmaktadır. Bu araziler ilçenin batısında dar bir alanda görülür. Çukurçeşme formasyonu kil, marn mercek ve ara seviyeli, omurgalı fosilli kum ile çakıllardan oluşur. Güngören formasyonu genellikle yeşil renkli, üst seviyelerinde kirli beyaz renkli maktralı kireçtaşı ara seviyeli, kum cepli, kil ve marnlardan oluşur” (Yurtsever ve Çağlayan, 2002:22-23).

“Alibeyköy Havzası’nda Paleozoikten sonra stratigrafik bir kesilme görülmekte, temel üzerine diskordans olarak neojen oturmaktadır. Bu da paleozoikten sonra sahanın zaman zaman kara halinde kaldığını, uzun bir aşının devresi geçirdiğini gösterir. Yüzeyde pliosen, killi-çakıllı kumlar ile yer yer örtülüdür. Neojen örtüleri sadece iri çakıllardan oluşmamış yer yer ince unsurlu olup kil, kum ve kum taşlarından oluşmaktadır. Bu kumtaşları Cebeciköy kalkerleri civarında mevcuttur. Bölgedeki şistler üstte grovak, altta kum taşı tabakalarıyla dikey geçişlidir. Killi şistler kum taşlarından daha az çatlaklı sert ve sağlam yapıdadır. Bölgede grovak çok yaygındır. Killi şistler yanal geçişlidir” (Karaaslan, 1982:10-11).

Kuaternere ait araziler olan alüvyonlar ilçede en az görülen arazilerdir (Şekil 3). İlçedeki dere yataklarında alüvyonlara rastlanır. “Alüvyonlar kil-silt-kum ve ufak çakıllı seviyelerin birbiriyle geçişli ve ardalanmasıyla oluşmuştur” (Yurtsever ve Çağlayan, 2002:26).

“Alibeyköy Havzası çok kuvvetli tektonik hareketlere maruz kalmıştır. Alibeyköy Havzası’ndaki formasyonlar hersinyen ve daha sonra Alp orojenezi etkisiyle geniş ölçüde deformasyona uğramıştır. Paleozoik sonlarında oluşan hersinyen sırasında Üst Devoniyen ve Alt Karbonifer arazilerini geniş ölçüde etkilemiştir. Daha sonra yükselmeyi izleyen aşama da muhakkak devam etmiştir. Alp orojenezi etkisi ile killi şistler kırılmış grovak ve kalker ise hem kırılmış hem de kırılmıştır. Epirojenik hareketler sırasında kırılmış olan kısımlar neojen volkanları sırasında andezit damarları ile doldurulmuştur” (Bozatlı, 1979:17).

Sultangazi İlçesi İstanbul İkinci Derece deprem bölgeleri arasında yer alır. İlçenin büyük bölümünü oluşturan Trakya Formasyonu genel olarak sağlam bir zemindir ancak kırılma, çatlama ve faylanma gibi özelliklere sahip olduğu için eğimi genel olarak

%30’un altında olan düzlük yerleri yerleşmeye uygun ve depreme dayanıklıdır. Eğimin %30’dan yüksek olduğu yerlerde kaya ortamları yerleşmeye uygundur. Bu özellikteki yerlerde yeraltı suyu problemi de görülmemektedir. Çukurçeşme formasyonu depreme dayanıklı değildir ancak taşıma kapasitesi iyi olan bina yapımına uygun olan bir formasyondur. Ancak yamaç olan bölgelerde su tutması ve akışkanlık kazanması heyelan oluşumuna neden olmaktadır. Bu nedenle çok eğimli bölgelerde heyelan bakımından tehlikelidir (İBB, 2012).

2.1.2. Jeomorfolojisi

“Alibeyköy Havzası genel olarak hafif dalgalı bir plato görünümündedir. Bu plato bir peneplen sathı düzlemidir. Bölgedeki peneplen yüzeylerinin, paleozoik şist, gre ve kalkerlerin kıvrım tabakalarının aşınmasıyla meydana gelmiştir. Bu peneplen yüzeyler neojen tabakalarını kesen tek bir neojen yüzeyin devamı olmayıp neojenden önce neojen içinde ve neojen sonlarında meydana gelip gelişmiş, çeşitli yaştaki peneplenlerin kalıntılarıdır. Yer hareketleri ile her biri az çok deforme olmuştur. Peneplen yüzeyi orta kesimde Alibeyköy Deresi’nin kolları tarafından parçalanmıştır. Bu dereler aynı zamanda şist ve grelerden bazı kesimlerde de kalkerlerden meydana gelen kıvrımlı paleozoik tabakaların içerisinde derin vadiler açmıştır. Bölgede araştırma yapan yerbilimciler bu platonun aşınım düzlüğü olduğunu söylemiştir” (Karaaslan, 1982:14).

Çatalca-Kocaeli Platosu, Adapazarı Ovası’nın doğusundan başlar Silivri’ye kadar devam eder. Bu platoyu İstanbul Boğazı ortasından ikiye ayırır. Araştırma sahası olan Sultangazi ilçesi ise Çatalca Platosu üzerinde yer almaktadır.

Sultangazi İlçesi genel olarak plato görünümündedir. Bu plato Alibeyköy Deresi’nin yan kolları olan dereler tarafından yarılmıştır. Sultangazi İlçesi’nde Kuzey ve kuzeybatıda yüksek tepeler bulunmakta, güneyi ise düzlüklerden oluşmaktadır (Şekil 4).

Sultangazi İlçesi denizden ortalama 50 metre yüksekliktedir. Bölgede en düşük eşyükselti 50–60 m aralığında görülmekte ve genellikle Alibeyköy Barajı yakın çevresinde bulunmaktadır. Habibler Mahallesi, Sultangazi’nin 190-200 m yüksekliğinde kurulan en yüksek yerleşim birimidir (Şekil 5). İlçe genelinde eşyükselti değeri 100-160 m aralığında değişmektedir.

Şekil 4: Sultangazi İlçesi’nin Yükselti Basamakları Haritası

100-200 m civarındaki tepe ve sırtlar ve bölgede hakim yer şekillerini oluştururlar. Yazla Tepe (194 m), Uzunova Tepe (172 m), Çiftlik Tepe (169 m), Kocaman Tepe (156 m), Malova Tepe (152 m), Arabayır Tepe (113 m), Maden Tepe, Düzkıran Tepe, Çınar Tepe, Portal Tepe bu tepelerin başlıcalarındandır. Fakat bu tepelerin bazılarının bulunduğu bölgeler, günümüzde yerleşme alanları arasına katıldığı için yüksek katlı yapılaşma sebebiyle tepe görünümünü kaybetmiştir.

İlçenin yerleşim alanı olan havza dışında kalan bölgesi, düz ve düze yakın (%0-20 eğimli) alanlardan oluşmaktadır (Şekil 6). Havza içerisinde kalan Cebeci ve Habipler Mahalleleri ise yüksek eğimli (%20 ve üzeri) alanlardan oluşmaktadır. Çok eğimli yerlerde heyelan görülme olasılığı yüksektir.

2.1.3. İklimi

Bölge genellikle Akdeniz ikliminde yer almakla beraber Balkanlardan gelen soğuk havayla kuzeyden gelen nemli ve yağışlı havanın etkisi altındadır. İlçede yazlar az yağışlı ve sıcak, ilkbaharla sonbahar serin ve yağışlı, kışlar oldukça soğuk ve bol yağışlı geçer. Sonbahar ayları, ilkbahar aylarından daha çok yağışlıdır. Yılın en az yağış alan ayı Kasımdır. Ortalama sıcaklık Ocak ayında 5Cº, Temmuz ayında 23Cº’dir. Yıllık sıcaklık ortalaması 14Cº, yağış ortalaması 720 mm’dir. İlçede en düşük sıcaklık -16Cº, en yüksek sıcaklık 40Cº olarak ölçülmüştür. İlçede yazın poyraz, kışın lodos rüzgarlarının daha çok estiği görülür. Karayel ve Yıldız karayel rüzgarları fırtına getirmekte; kış aylarında ise Keşişleme ve Kıble rüzgarları da esmektedir (İBB, 2012).

Florya Meteoroloji İstasyonu (1990-1999) Alibeyköy verilerine göre yaz mevsiminde ortalama 1010 düzeyinde seyreden basınç sonbaharda ortalama 1014’ler düzeyine çıkmıştır. Ocak ayında ise 1017 mb’a ulaşmıştır. Alibeyköy ve civarında yağışlar frontal (cephesel) ve konvektif tiptedir. Balkanlar, Orta Avrupa, Sibirya, Marmara Denizi ve güneyde oluşmuş basınç merkezlerinin etkisi altında kalmaktadır (Y. Özdemir, 2007:26-28). Alibeyköy’ün bağlı olduğu Eyüp ilçesinde kış yağışları kar ve yağmur olarak görülmektedir. İlkbahar yağışlarının en karakteristik yanı kış yağışlarından farklı olarak yağışın artık yağmur şeklinde düşmesidir. Mart ayı içerisinde seyrekte olsa görülen kar yağışı, Nisan ayından itibaren görülmemektedir.

2.1.4. Hidrografyası

Habipler bölgesinden Cebeci’ye doğru akarak Alibeyköy Barajı’na dökülen Köroğlu Deresi ilçedeki başlıca akarsudur. Akarsu rejimi düzensizdir. Yazın dere yataklarında çok az su bulunur. Cebeci bölgesinde Cebeci Deresi, Yankıkeçe Dere, Aktaş Dere, Yayla’da Davalutarla Dere, Zübeyde Hanım çevresinde Fındıklı Dere başlıca geçici derelerdir.

Alibeyköy havzası akarsularda dandritik drenaj vardır (Bozatlı, 1979:19).

Sultangazi İlçesi’nde doğal göl bulunmamaktadır. İlçenin doğusunda, Eyüp ilçesi ile olan sınırın bir bölümünü oluşturan Alibeyköy Barajı ilçedeki tek baraj gölüdür (Şekil 7). Bunun dışında taş ocaklarının açtığı çukurların suyla dolmasıyla bazı küçük gölcükler oluşmaktadır.

Şekil 7: Sultangazi İlçesi Zübeyde Hanım Mahallesi’nde yer alan Hacıbektaş-ı Veli Kent Ormanı’ndan Alibeyköy Barajı’nın görünümü

Alibeyköy Deresi Vadisi’nin genel uzantısı KB-GD’dur (Ş. Özey, 1977:51). Alibeyköy Barajı, İstanbul’un hızla artan nüfusuna içme, kullanma ve sanayi suyu temini amacıyla Alibeyköy’ün 4 km kuzeyinde Alibeyköy Deresi üzerinde inşa edilmiştir. DSİ keşif raporu 1962’de hazırlanmıştır (Mumcuoğlu, 1974:22-23). 1975- 1983 tarihleri arasında inşası devam eden baraj halen Avrupa Yakası’nın önemli bir kısmının içme suyu ihtiyacını karşılamaktadır (www2.dsi.gov.tr).

Alibeyköy Barajı’nın gövdesi dolgu tipi zonlu toprak gövdedir. Barajın gövde hacmi 1.930.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 30 m, normal su kotunda göl hacmi 67 hm3, normal su kotunda göl alanı 5 km²’dir (www2.dsi.gov.tr). Alibey Barajı’nın maksimum göl alanı 4.301.924 m2, maksimum su kotu 29.75 m, yıllık su verimi 36.000.000 m3 tür (www.iski.gov.tr).

2.1.5. Toprak Özellikleri

“Alibeyköy Havzası’nda hakim toprak yapısı kireçsiz kahverengi topraklar ile rendzinalardır. Kireçsiz kahverengi toprakların görüldüğü yerlerde yüzeysel akıntı ve eğim çok fazladır. Cebeci civarında eğimin %3-8 olduğu kısımlarda rendzina toprakları yer alır. Bu topraklar 15-22 m kalınlıktadır. Üstte renkleri koyu grimsi kahverengiden grimsi kahverengiye yada soluk kahverengi olan topraklar, altta grimsi kahverengiden soluk kahverengindedir. Bu topraklar orta derecede geçirgendir. Devamlı yağıştan doymuş hale gelir ve yüzeysel akış buralardan daha çabuk başlar (Karaaslan, 1982:8). Havzada Devon ve Karbonifer şistlerinin ayrışmasından meydana gelen killi topraklar yaygındır. Alibeyköy Havzası’ndaki topraklarda podzolizasyon hakimdir” (Bozatlı, 1979:8).

“Alibeyköy Havzası’nda uzun zamandan beri bitki örtüsü yok edilmiş eğimli sahalarda toprak aşağıya dere tabanlarına taşınmış, buralarda yamaçlar ya tamamen topraksız yada bazı yerlerde çok ince bir toprak tabakası ile kaplıdır. Bitki örtüsü bulunmayan çıplak sahalarda toprak büyük ölçüde taşınmış buralarda iri taşlar kalmıştır. Karboniferi oluşturan şist ve grovaklarda oluşan topraklar genellikle az yada orta derin taşlı, neojen tabakalar üzerinde ise derin ve taşsızdır yada çok az miktarda yuvarlak çakıllardan oluşur” (Karaaslan, 1982:7-8).

Sultangazi İlçesi’nde kahverengi orman toprakları ve rendzinalar görülmektedir. Sultangazi’de geçmişten günümüze nüfus ve yerleşmenin artmasıyla toprak örtüsü sadece Yayla, Habipler ve Cebeci Mahallelerinde sınırlı bir alanda bulunmaktadır. Diğer yerlerde toprak örtüsü yerini binalara bırakmıştır.

2.1.6. Bitki Örtüsü

Sultangazi bölgesinde Akdeniz tipi bitki örtüsü (maki) görülmekle birlikte ilçenin kuzey ve doğusu orman alanlarıyla kaplıdır. Habipler Mahallesi ve kuzeyinde yer alan Yayla Mahallesi’nde orman alanları geniş alanlar kaplar (Şekil 8). En yaygın görülen ağaçlar meşe ve çam türleridir.

Şekil 8: Sultangazi İlçesi Yayla Mahallesi’nde yer alan ormanlardan bir görünüm

Zübeyde Hanım Mahallesi’nde Alibeyköy Barajı’nın çevresindeki ormanlar kent ormanı olarak korunmuştur. Sultangazi Kent Ormanları; Hacı Bektaş-ı Veli Kent Ormanı (800 dönüm) ve Mimar Sinan Kent Ormanı (820 dönüm) olmak üzere 2 bölümden oluşur. Sultangazi Belediyesi Tarafından 2008 ve 2010 yıllarında hizmete açılmıştır. Hacı Bektaş-ı Veli Kent Ormanı B tipi ormanlardan oluşur. Mimar Sinan Kent Ormanı D tipi ormanlardan oluşur (Orman Genel Müdürlüğü 2013; Sultangazi Belediyesi, 2015b:38-40).

Sultangazi İlçesi, Haliç–Alibeyköy Havzası ve Terkos arasındaki ekolojik koridorda yer almaktadır. Bu koridorlar Karadeniz ve Marmara Denizi arasındaki iklim yapısını, orman alanları, su havzaları, yeşil alanlar ile koruma bölgesidir. Yaban yaşamı hareketliliği koruma bölgesinde yer alır. Biyolojik çeşitliliğin kent içerisine ulaştırılmasında köprü görevi görür (İBB, 2012). Özellikle ilçenin kuzeyinde yer alan Yayla Mahallesi İstanbul’daki yaban hayatının yoğun olduğu Kemerburgaz bölgesine komşudur.

Benzer Belgeler