• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: RİVAYET ASRINDA İLLET KAVRAMI VE İLEL LİTERATÜRÜ LİTERATÜRÜ

1.2. Rivayet Asrında İllet

1.2.2.20. Iztırâb

“Hadislerin isnad ve lafızları açısından birbirine tercih edilemeyecek veya birbiriyle uzlaştırılamayacak şekilde aykırı olması” şeklinde tarif edilen ıztırâb kavramı,471 illeti ifade etmek için kullanılan kelimelerdendir. Mesela Ebû Dâvud, teyemmüm hadisini İbn Uyeyne’nin, bazen Ubeydullâh > babası veya Ubeydullâh > İbn Abbâs şeklinde, bazen İbn Abbâs’tan bazen de Abbâs’tan rivayet ettiğini söylemiş ve ıztırâba düştüğünü belirmiştir.472 Ebû Hâtim, Sa’d b. Ebî Vakkas’tan nakledilen “Kureyş’i küçük göreni Allah değersizleştirsin.” hadisinin isnadında râvîlerin ihtilaf ettiklerini ve ıztırâba düştüklerini belirterek rivayeti illetlendirmiştir.473 Tirmizî, çocuğa cenaze namazı kılınmayacağına dair Câbir hadisinin, bazılarınca merfû’, bazılarınca mevkûf nakledilerek ıztırâba düşüldüğünü söylemiştir.474 Dârekutnî, altın ve ipeğin yasaklanmasına dair hadiste Yahyâ b. Ebî Kesîr’in ıztırâba düştüğünü belirtmiştir.475

469 Dârekutnî, İlel, 4/37; 6/43, 8/65.

470 Dârekutnî, İlel, 2/181. Benzer örnekler için bkz. İbn Adiy, el-Kâmil, 1/478; 2/300; 4/395, 453, 515; Dârekutnî,

İlel, 5/223 834; 6/253 1113; 6/259 1116; 14/77 3434. Aynı kullanımı Beyhakî’de de görmek mümkündür. Bkz.

Beyhakî, el-Kübrâ, 2/49; 7/109; a.mlf., Şuabu’l-îmân, 2/404.

471 İbnü’s-Salâh, Mukaddime, s. 124; Aydınlı, Hadis Istılahları, s. 121.

472 Ebû Dâvud, “Tahâret”, 123. Diğer bir örnek için bkz. a.g.e., “Salât”, 317.

473 İbn Ebî Hâtim, İlel, 6/393.

474 Tirmizî, “Cenaiz”, 44. Diğer birkaç örnek için bkz. “Tahâret”, 38; “Salât”, 127, 184; “Büyû’, 49.

80

Her ne kadar İbnü’s-Salâh, muhalif rivayetlerden birinin diğerine tercih edilebilir olduğu durumda, ıztırâb vasfının ortadan kalktığını söylemiş olsa da476 rivayet asrı eserlerinde rivayetlerden birinin tercih edildiği durumlarda da ıztırâb kelimesi kullanılmıştır. Mesela Ebû Zür’a’nın, İbn Mes’ud’dan nakledilen bir hadisin senedinde râvilerin ıztırâba düştüklerini söyledikten sonra Sevrî’nin daha hafız olduğuna işaret etmesinden, onun rivayetini tercih ettiği anlaşılmaktadır.477 Ebû Hâtim, Hz. Ali’nin Yemen’de verdiği bir fetvanın Hz. Peygamber’e sorulmasına dair hadiste râvîlerin ıztırâba düştüklerini belirtmiş, ancak Seleme b. Küheyl’in rivayetini tercih etmiştir.478 Dârekutnî, bir hadiste isnadda ıztırâb olduğunu söyledikten sonra isminde ihtilaf edilen râvînin isminin doğrusunu vermiş, ancak onun mechûl olması yüzünden hadisin sâbit olmadığını belirtmiştir.479

Hatta bazen ıztırâb bulunduğu belirtilen birbirinden farklı senedlerin ikisinin de sahih olacağı belirtilmiştir. Hacamatçının kazancının temiz olmayacağını haber veren Râfî b. Hadîc hadisindeki ıztırâbın kendisine sorulması üzerine Buhârî, her iki tarikin de sahih olduğunu, Yahyâ b. Ebî Kesîr’in, rivayeti her iki yolla da naklettiğini belirtmiştir.480

Bazen ıztırâbın kimden kaynaklandığı belirtilerek illetlendirme yapılmıştır. Mesela

Ebû Zür’a, bir hadisin farklı tariklerine işaret ettikten sonra ıztırâbın Âsım b.

Ubeydillâh’tan kaynaklandığını belirtmiştir.481 Ebû Hâtim, bir hadisteki ıztırâbın sorumlusunun muztaribü’l-hadîs bir râvî olan el-Kâsım b. Avf olduğunu söylemiştir.482 Ömer b. Kays’ın bir defasında Atâ > İbn Abbâs > Ebû Bekir; bir defasında Atâ > İbnü’l-Müseyyeb > Ebû Bekir; bir defasında ise Zührî > İbnü’l-İbnü’l-Müseyyeb > Ebû Bekir şeklinde naklettiği hibeden dönme ile alakalı rivayet için Dârekutnî Ömer b. Kays’ın

476 İbnü’s-Salâh, Mukaddime, s. 124.

477 İbn Ebî Hâtim, İlel, 3/26.

478 İbn Ebî Hâtim, İlel, 5/715 (ليهك نب ةملس ثيدح حيحصلاو اوبرطضاف ثيدحلا اذه يف اوفلتخا دق).

479 Dârekutnî, İlel, 1/456.

480 Kâdî Ebû Tâlib, İlelü’t-Tirmizî, s. 98.

481 İbn Ebî Hâtim, İlel, 1/410.

81

zayıf bir râvi olduğunu ve rivayetin isnadında ıztırâba düştüğünü belirtmiştir.483 Başka bir rivayette ıztırâbın, kendisinden rivayette sikaların ihtilafının çokluğu sebebiyle Abdulmelik b. Umeyr’den kaynaklandığını belirtmiştir.484 Yine Dârekutnî, farklı hadisler için “Bundaki ıztırâb Âsım’dan kaynaklanır, çünkü o seyyiü’l-hıfz bir râvidir.”485 “İsnaddaki ıztırâb Âsım b. Ubeydillâh’tan kaynaklanıyor, ondan rivayeti nakledenlerden değil!”486 “Bundaki ıztırâb Amr b. Dînâr’dan kaynaklanıyora benziyor, çünkü o zayıf, zabtı noksan birisidir.” diyerek ıztırâbın kaynağını açıklamıştır.487

Iztırâb kelimesi, “karıştırmak, hata etmek” manasında sözlük anlamında da kullanılabilmiştir. Meselâ Ebû Hâtim, Hammâd b. Seleme’nin, > Hişâm b. Urve > babası > Ömer b. Ebî Seleme tarikiyle naklettiği bir hadisi karıştırdığını ( ِهيِف َبَرَطْضا) belirterek rivayetin Hişâm > babası > Ümmü Seleme şeklinde olması gerektiğini, Hammâd’ın zikrettiği senedle sadece bir hadisin bilindiğini söylemiştir.488

1.2.2.21. Nesh

İbnü’s-Salâh, illeti, isnad ve metinde bulunan ve hadisin sıhhatini zedeleyen gizli kusurlar şeklinde tarif ettikten sonra, illet kelimesinin, hadisi sahihlikten zayıflığa götüren ve kendisiyle ameli engelleyen başka sebepler için de kullanıldığını belirtmiş, ardından Tirmizî’nin neshi illet olarak değerlendirdiğini zikretmiştir.489 Irâkî, Tirmizî’nin bu isimlendirmesine, neshin, hadisle amel noktasında illet kabul edilebileceğini, ancak hadisin sıhhatini zedeleyen bir illet olarak görülemeyeceğini söyleyerek açıklık getirmiştir.490 Nitekim İbn Huzeyme, Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiği

483 Dârekutnî, İlel, 1/257. 484 Dârekutnî, İlel, 1/529 ( ِدانس ِلإا يِف ُهنَع ِتاق ثلا ِفَلاِتخا ِةَرثَكِل ، ٍريَمُع ِنب ِكِلَملا ِدبَع نِم ِدانسِلإا اذَه يِف ُبارِطضلاا نوُكَي نَأ ُهِبشُيو). 485 Dârekutnî, İlel, 1/387. 486 Dârekutnî, İlel, 1/533. ُهنَع ُهاوَر نَم ِلَبِق نِم لا، الله ِديَبُع ِنب ِمِصاع ِلَبِق نِم ِدانسِلإا يِف ُبارِطضلاا نابَف. 487

Dârekutnî, İlel, 1/424. ِطبَّضلا ُليِلَق ٌفيِعَض ُهَّنَلأ ، ٍرانيِد ِنب وِرمَع نِم ِهيِف ُبارِطضلاا نوُكَي نَأ ُهِبشَيَو. Farklı örnekler için bkz. a.g.e., 2/158, 184; 3/186, 214, 277..

488 İbn Ebî Hâtim, İlel, 5/593. Kelimenin sözlük manasında kullanıldığı, bu rivayetin Hammâd’dan farklı bir şekilde nakledildiğinin tespit edilememesinden ve Dârekutnî’nin, rivayetteki illeti Hammâd’ın hatası (vehem) ile ifade etmesinden anlaşılmaktadır. Krş. Dârekutnî, İlel, 15/32.

489 İbnü’s-Salâh, Mukaddime, s. 123.

82

cünüb olarak sabahlayan kimsenin oruç tutamayacağına dair hadisin nakil bakımından sabit olduğunu ancak hükmünün mensûh olduğunu söylemiştir.491

Bununla birlikte ilel eserlerinde bazı hadislerin neshedilmiş olmakla illetlendirildiği görülür. Mesela Ebû Hâtim, inzal vuku bulduğu takdirde guslün gerekeceğini belirten Übey b. Ka’b ve Ebû Saîd’den nakledilen ِءاملانِم ُءاملا hadisinin mensûh olduğunu, Sehl b. Sa’d’ın Übey b. Ka’b’dan naklettiği hadisin bunu neshettiğini söyleyerek rivayeti değerlendirmiştir.492 Yine rükûda ellerin dizlerin arasına koyulması ile alakalı İbn Mes’ud hadisinin mensûh olduğunu belirtmiştir.493

Diğer rivayet asrı eserlerinde de bazı hadislerin mensûh olduğuna dikkat çekilmiştir. Mesela Buhârî, Hz. Ali’nin, mut’a izni ile alakalı hadisin neshedildiğini belirttiğine yer vermiştir.494 Yine imamın oturarak kıldırması halinde cemaatin de oturması gerektiğine dair hadisin mensuh olduğunu hocası Humeydî’nin sözü olarak zikretmiştir.495 Müslim, önceleri içki kapları olarak kullanılan eşyanın kullanılmasını yasaklayan hadisin mensûh olduğunu belirtmiştir.496 Ebû Davud, sadece cumartesi günü oruç tutmaktan men eden hadisi rivayet ettikten sonra bunun mensûh olduğunu belirtmiştir.497 Bir başka yerde akşam namazında kıraatin uzun olması ile alakalı rivayetlerin, daha sahih rivayetlerde “Âdiyât sûresi kadar” okunmasının yeterli olduğu belirtildiğinden mensûh olduğunu söylemiştir.498 İbn Huzeyme, namazda dizlerden önce ellerin yere konulması hakkındaki İbn Ömer rivayetinin mensûh olduğunu söylemiş, bunun nesh edilmiş olduğunu anlayamayan bazı âlimlerin bununla ihticac etmede hata ettiklerini belirtmiştir.499

491 İbn Huzeyme, Sahîh, 3/249 (ربخلا اذه ةياور يف طلغ ةريره ابأ نأ لا خوسنم هنأ لاإ لقنلا ةهج نم حيحص تباث ربخلا و).

492 İbn Ebî Hâtim, İlel, 1/572.

493 İbn Ebî Hâtim, İlel, 2/107-108.

494 Buhârî, “Nikâh”, 32.

495 Buhârî, “Merdâ”, 12.

496 Müslim, “Eşribe”, 6. bâb başlığı.

497 Ebû Dâvud, “Savm”, 51.

498 Ebû Dâvud, “Salât”, 133. Diğer örnekler için bkz. “Dahâyâ” 1; “Cenâiz”, 39; “Et’ıme”, 26.

83

Belgede Rivâyet asrında illet Bezzâr (sayfa 91-95)