• Sonuç bulunamadı

Ehli ile Müzakere Etmek 152

Belgede Rivâyet asrında illet Bezzâr (sayfa 147-151)

BÖLÜM 2: İLLET TESPİTİNİN DAYANAKLARI

2.1.2.4. Ehli ile Müzakere Etmek 152

Bilginin kontrolü ve doğruluğunun tespiti için o bilgiye vakıf âlimlerle teşrik-i mesai yapmak, hocaların meclisine çokça katılmak (mücâlese), onlarla birlikte bulunmak (mülâzeme), hadisleri müzakere etmek suretiyle kazanılan deneyim (müzâkere, mümârase), râvînin zabtı açısından büyük fayda sağlamıştır. Sahabeden Hz. Ali, Ebû Saîd el-Hudrî ve İbn Abbâs ile önde gelen tâbiûnun alimlerinin, müzakere etmeyi tavsiye ve teşvik ettiklerine dair nakiller bulunmaktadır.153 Nitekim hocalarla müzakerenin ihmal edilmesinin, ilmi tüketeceği ifade edilerek müzakerenin önemine dikkat çekilmiştir.154

Hâkim şöyle der: “Sahih hadis, sadece rivayet edilmiş olması ile anlaşılmaz; anlayış, hıfz ve kesret-i semâ' ile bilinebilir. Hadisteki gizli illetleri ortaya çıkarabilmek için, anlayış ve marifet ehli ile müzakereden daha faydalı olacak bir yöntem yoktur. Bunun gibi sahih isnadlı hadisler Sahîhayn’da bulunmadığında, rivayette illet olup olmadığına dair hadisçinin iyi bir araştırma yapması ve illet konusunda bilgi sahibi olan kimselerle müzakerede bulunması gerekir.”155

150 İbn Receb, Fethu’l-bârî, 1/362. İbn Receb’in bu muhaddisler için kullandığı “müteahhirûn” kelimesi ıstılahi anlamda değil, sözlük anlamında olmalıdır.

151 Bkz. Hâkim, Müstedrek, 1/23, 182, 281.

152 Müzakere kelimesi burada “makbul sayılmayan bir hadis tahammül şekli”ni ifade eden terim anlamında değil, sözlük anlamında kullanılmıştır.

153 Bkz. Râmhurmuzî, el-Muhaddisü’l-fâsıl, s. 546-548.

154 İbn Adiy, Kâmil, 1/140. Bu ifade, Zührî’den nakledilmektedir.

136

Aynı hususu Beyhakî de vurgulamaktadır. O, hadislerin sahihini sakiminden ayırabilmenin (sadece) râvilerin adalet ve cerh durumlarının tespiti ile bilinemeyeceğini; bilakis semâ’ın çok olması, hadis ehlinin meclislerine katılma (mücâlese) ve onlarla müzakerede bulunma, muhaddislerin kitaplarını inceleme ve rivayetlerine vâkıf olma ile bilineceğini söylemiştir. Nitekim bu vukûfiyet sayesinde şâz kalan bir hadisin illetinin tespit edilebilmesi mümkündür.156

Ehli ile müzakere, ilel bilginine, illet tespitinde kolaylık ve katkı sağlamaktadır. Nitekim hoca ile beraber bulunmanın onun rivayetlerindeki hataları tespitte kolaylık sağlayacağına dikkat çekilmiştir.157 Hata hocanın kendisinde değil de hocalarında olsa bile fikir alışverişinin yapıldığı müzakere ortamı, bu hatanın tespitini kolaylaştırabilir. Nitekim İbn Hacer bir âlimin kimi zaman bir hadiste bulunan illete vakıf olamayıp, onu sahih kabul ettiğini, ancak bir başkasının o illeti fark edip hadisi bu gerekçeyle reddedebildiğini ifade etmiştir.158

İlel bilginlerinden nakledilen bilgiler, illetin tespitinde müzakerenin önemine işaret eder mahiyettedir. Sözgelimi Ebû Hâtim şunu anlatır: “Bir gün Ebû Zür’a ile aramızda hadisin (sahihinin sakiminden) ayırt edilmesi ve (doğrusunun) bilinmesi hususunda (bir müzakere) geçti. Ebû Zür’a, hadisleri zikrediyor, sonra illetlerini söylüyordu. Aynı şekilde ben de hadisleri, illetlerini ve râvilerin hatalarını zikrediyordum. Bana: “Ebû Hâtim! Bu ilmi anlayanlar azaldı. Hâlbuki bu ilim ne izzetli bir ilim! Bu ilmi bilen bir veya iki kişi de ölecek olursa, bu işi iyi yapacak âlim sayısı ne kadar azalır! Bazen bir hususta şüpheleniyorum veya hadisteki bir şey zihnimi meşgul ediyor, bu konuda seninle bir araya gelmek dışında sadrıma şifa cevap verecek birini bulamıyorum.” dedi. Bunu diyalogu nakleden İbn Ebî Hâtim, babasının da aynı durumda olduğunu belirttiğini eklemiştir.159 Müzakerenin önemine işaret eden bir diğer husus da, Ebû

156 Beyhakî, Ma’rifetü’s-sünen, 1/144.

157 Bkz. İbn Kayyim el-Cevziyye, Furûsiyye, s. 239.

158 İbn Hacer, Nüket, 1/271.

137

Zür’a’nın, bir hadisin illetinin tespitinde, kendisi, İbn Vâra ve Ebû Hâtim’in teyidini bir kriter olarak önermesidir.160

İlel konusundaki öncülükleri ve telif ettiği eserleriyle bilinen Yahyâ b. Maîn, İbnü’l-Medînî ve Ahmed b. Hanbel’in birçok defa bir araya geldiği, birlikte ilim yolculuğuna çıktığı nakledilir.161 Hatta Yahyâ b. Maîn, İbnü’l-Medînî, Ahmed b. Hanbel, İshâk b. Râhûye, İbn Ebî Şeybe ve Ebû Hayseme’nin birlikte yetiştikleri ifade edilmiştir.162 İlk dönem ilel kitaplarının bir kısmı, talebenin muhtelif hocalarına yönelttiği sorular neticesinde oluşturulmuştur. Yahyâ b. Maîn’e yöneltilen sorulardan oluşan suâlât kitapları;163 Tirmizî’nin, hocaları Dârimî, Buhârî ve Ebû Hâtim ile müzakere sonucu yazdığı İlel’i; İbn Ebî Hâtim’in Ebû Zür’a ve babasına soruları ile oluşturduğu İlel’i bu türdendir. Ayrıca ilel bilginlerinin ilim aldığı hocaların sayısının çok olması, hadislerin farklı tariklerini tespit edip isnadı güçlendirme gayesinin yanı sıra, hadisleri başka hocalarla müzakere ederek doğruluğu teyit etme amacı ile de izah edilebilir.

Alanda uzman kimselerin telifatının özenle mütalaa edilmesinin de müzakere işlevi göreceği belirtilmiştir. İbn Receb, ilel ilminin uzun bir deneyim ve ehli ile bol müzakere gerektirdiğini, müzakere edecek bir âlimin bulunmaması durumunda ise Yahyâ el-Kattân ve ondan ilim alan Ahmed, İbnü’l-Medînî gibi bu konuda yetkinliğini kanıtlamış imamların sözlerinin mütalaasının gerektiğini ifade eder. Ona göre kişi, eserleri inceleyip iyice anladığında, kendisinde bir kuvve-i nefs ve meleke oluşacak, böylece bu konuda söz söyleme yetkinliğine ulaşacaktır.164 Bunun pratikteki uygulaması şu örnekte açıkça görülür: Yezîd b. Hârun’ın anlattığına göre Basralı muhaddisler bir konuda ihtilaf ettikleri vakit (rivayetin doğrusunu görmek için) Abdülvâris’in kitabına başvuruyorlardı.165

160 Hâkim, Ma’rife, s. 378; Hatîb, el-Câmi’, 2/384-385. Ebû Hâtim de hadis ehlinin bir hususta ittifak etmelerinin hüccet olduğunu belirtmiştir. Bkz. İbn Ebî Hâtim, Merâsîl, s. 192.

161 Bkz. İbn Receb, Şerhu İleli’t-Tirmizî, s. 84, 86.

162 Zehebî, Siyer, 11/78.

163 Suâlât kitapları hakkında Bekir Kuzudişli danışmanlığında Mustafa Tatlı tarafından Hadis Edebiyatında Suâlât

Türü Eserler başlığıyla bir yüksek lisans tezi hazırlanmış ve neşredilmiştir (Mustafa Tatlı, Ricâl Bilgisinin Tespiti: Suâlât Literatürü, İstanbul: Beka Yayınları, 2016).

164 İbn Receb, Şerhu İleli’t-Tirmizî, s. 185-186.

138

İllet tespitinin dayanaklarından olan yetkinlik, genel anlamda, özel gayret ve zaman gerektiren bir meziyettir. Muhaddisin yetkinliğe ulaşabilmesi için rivayetler ve râvîleri hakkında bilgi sahibi olması bir zorunluluktur. Şu halde ilel bilgininin, hadisleri tanıma melekesi kazanmasının amillerinden olan ravîler ve rivayetleri hakkındaki birikim konusu ele alınmalıdır.

2.2. Birikim

İlletin tespiti, muallilin farklı konularda belli bir bilgi birikimine sahip olmasını gerekli kılmaktadır. Rivayetlerdeki kusurların farkına varabilmek için iyi bir ilmî alt yapı ve donanım şarttır. Hâkim’in, illeti belirleme yolları arasında yer verdiği “marife” kavramı ile karşılanabilecek bu husus, ilel bilgininin gerek râvîlere, gerekse rivayetlere dair geniş bilgi sahibi olmasını ifade eder. İbn Şihâb ez-Zührî’nin, cumartesi günü oruç tutmanın keraheti hakkındaki Sammâ hadisini reddettiği ve bu rivayeti tanıdıktan sonra (ba’de ma’rifetihî bihi) onu ilim ehlinin hadisinden kabul etmediği nakledilmiştir.166 Bu ifadede ma’rifet kelimesinin “bilmek, tam bilgi sahibi olmak” manasında kullanıldığı görülmektedir.

Ricâl ve rivayetlere olan vukûfiyet, rivayetlerin sened ve metninde bulunabilecek her türlü illeti tespitte kolaylık sağlar. “Ta’lîl yapanın illeti nasıl bildiği” sorusuna muhtelif ilel bilginlerinin net bir cevap veremeyişini, birikim kavramı ile açıklamak mümkündür. İlel uzmanı, rivayetlerin lafızlarına olan vukûfiyeti sayesinde metindeki yanlışlıkları; isnad bilgisi ve râvîler hakkındaki birikimi ile de senedlerdeki hataları tespit ediyor olmalıdır. Bu sebeple ilel konusunda söz söyleyecek kimsenin, yetkinliği yanında, iyi bir ilmî birikiminin olması önem arz edececektir.

Muasır âlimlerden Muallimî hadis melekesinin elde edilmesinin, ilel bilgininde bulunması gereken yetkinlikle beraber şunları içermesi gerektiğini söyler:

“Bu meleke, boş durmakla verilmez. Bu ancak ilim talebinde uzun seyahatlerin, sema’ ve kitabete eğilmenin, hocaların hadislerini incelemenin, râvîlerin isim, künye, lakap, nesep ve memleketlerinin, doğum ve ölüm tarihlerinin, ilim talebine ve semaya başlama vakitlerinin, bir şehirden diğerine yaptıkları yolculukların, şehirlerde hangi hocalardan semâ' ettiklerinin, her şehirde kimin semaının olduğunun, ne zaman, nasıl ve kiminle işittiğinin, kitabının/yazdıklarının

139

muhteviyatını bilmenin semeresidir. Yine bu meleke, râvinin kendisinden rivayette bulunduğu hocaların durumlarının, memleketlerinin, ölüm tarihlerinin, hadisi rivayet ettikleri zamanın, tahdîste takip ettikleri adetlerin bilinmesinin; insanların bu hocalardan naklettikleri, râvînin o hocalara arz ettikleri rivayetlerin ve açıklaması sözü uzatacak daha başka şeylerin bilinmesiyle elde edilir.

Aynı zamanda bu (birikim), rivayet edilmiş haberlere vâkıf olma genişliği, râvîlerin sair durumlarının ayrıntılı bilinmesi, yine râvîlerin huyları, gayeleri ve meyilleri konusunda, ayrıca gevşeklik ve yalana davetiye çıkaran sebepler, hatanın bulunduğu yerler ve eksikliğin girdiği yerler hususunda uzmanlığın bir sonucudur.”167

Muallilin sahip olması gereken ilmî birikimi, “râvî” ve “rivayet” bilgisi şeklinde iki başlık altında incelemek mümkündür:

Belgede Rivâyet asrında illet Bezzâr (sayfa 147-151)