• Sonuç bulunamadı

Isırgan otu, saplarında birbirinin karşısına gelecek şekilde yaprak dizilimine sahip, saplarında ve yapraklarının alt kısmında yakıcı tüyler bulunan, koyu yeşil renkte bir bitkidir [6,24,25,26,27]. Yapraklarının boyu 10 cm’yi bulurken bitki boyu 100 cm’yi aşabilmektedir. En çok Haziran – Eylül ayları arasında yetişen bu bitki, bahçelerde, ormanlarda, bataklık kenarlarında ve çok su bulunan bölgelerde bol miktarda bulunur.

Isırgan otu yapısında 20’ye yakın kimyasal madde bulundurmaktadır. Bunların bazıları, yağ asitleri, lektinler, steroller, aminler, asitler ve poliholozitlerdir. Bu kimyasal maddeler bitkinin toprak altı ve toprak üstü kısımlarında ayrılmış olarak bulunurlar.

Yaprak ve toprak üstü kısımlarında bulunan kimyasal maddeler, - Yağ asitleri: Palmitik, oleik, linoleik ve linolenik asitler

- Asitler: Formik, silisik, sitrik, fumarik, malik, okzalik, fosforik, süksinik ve treonik asitler

- Flavonoitler: Kenferol, izoromnetin, kesretin ve glikozidler - Diğer maddeler: -sitosterol, skopoletin, fenil propan türevleri Toprak altı kısımlarında bulunan kimyasal maddeler,

- Yağ asitleri: Palmitik ve linoleik asitler - Lektinler: Urtica dioica aglutinin (UDA) - Poliholozitler: Glukanlar, galaktoglukanlar

- Diğer maddeler: Triterpenler, -sitosterol, skopoletin ve fenil propan türevleri

Bu kimyasal maddelerin dışında köklerde nişasta, albumin, lignin, klorofil, histamin, reçine, yapraklarda sakız, balmumu, klorofil ve bazı alkoloidler bulunmaktadır [24,27,28,29].

Isırgan otunun yapısında bulunan kimyasal maddeler, ısırgan otunun antiseptik, bakterisid, kan dolaşımı ajanı, diüretik, hemostatik ve kas hareketi düzenleyici olarak kullanılmasını sağlamaktadır [27]. Bitkinin özellikle köklerinde bulunan histamin diüretik olup prostat büyümesini önleyici özelliktedir [2,5,7, 26,27,28,30,31,32].

Isırgan otuna dokunulduğunda ciltte beyaz renkte kabarmalar meydana gelir. Bunun nedeni bitkinin saplarında ve yaprak altlarında bulunan tüylerin dokunmayla kırılması ve içindeki formik asidin ciltte temasa geçmesidir. Bu etkiyi ve meydana gelen kaşıntıyı gidermek için asidi nötralize edici bir baz kullanılmalıdır. Günlük hayatta kolaylıkla bulunabilecek olan kabartma tozu yada soda bu amaç için kullanılabilir [24,25].

3.2. Isırgan Otunun Kullanım Alanları

Isırgan otu içerdiği maddeler ve bu maddelerin özelliklerinden dolayı kozmetik sektöründe ve tıpta fitoterapik uygulamalarda kullanılmaktadır. Isırgan otunun kolay bulunur ve maliyetinin düşük olması bu tür uygulamaları daha da yaygınlaştırmaktadır.

3.2.1. Isırgan Otunun Kozmetik Sektöründe Kullanımı

Isırgan otunun kozmetik sektöründe kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Özellikle son zamanlarda, saç dökülmesini engelleyici şampuanlarda ısırgan otu ekstraktı kullanılmaktadır. Bu şampuanların dışında ısırgan otu ekstraktından friksiyon suları da hazırlanıp aynı amaç için kullanılmaktadır. Avrupa, Japonya ve ABD’de bu tür ısırgan otu ekstraktlarına patent alınmıştır. Ülkemizde de çeşitli firmalarda, şampuan üretiminde ısırgan otu ekstraktlarından faydalanılmaktadır. Örneğin Hobby Kozmetik New Era adıyla çıkardığı şampuanında ısırgan otu ekstraktı kullanarak saç dökülmesini önleyici şampuanı piyasaya sunmuştur.

Saç dökülmesini önleyici veya azaltıcı özelliğinin dışında ısırgan otu cilde olan faydasından çeşitli cilt kremlerinde de kullanılmaktadır. Bu cilt kremleri sivilceleri giderici özelliktedir [2,28].

3.2.2. Isırgan Otunun Tıpta Kullanımı

Isırgan otunun içerdiği kimyasal maddeler ısırgan otunun tıpta yaygın bir kullanım alanına sahip olmasını sağlamıştır. İçerdiği maddelerden biri olan  -sitosterol kanser olmayan prostat büyümesine karşı kullanılan bir maddedir. Yapılan bütün çalışmalar ısırgan otunun -sitosterol içeriğinden dolayı prostat büyümesini engellediğini ve hatta yok ettiğini göstermektedir [2,5,6,7,26,27,28,30,31,33,34,35]. Isırgan otu ekstraktı erkeklerde testesteron salgılanmasını ve prostat büyümesine etki eden enzimi inhibe ederek bu etkiyi sağlamaktadır [26]. Bu özelliğinin dışında en yaygın kullanımı romatizmal hastalıklara karşı kullanılmasıdır [2,4,27,28,36,37]. Bunların dışında ısırgan otu diüretik olarak böbrek ve idrar yolu rahatsızlıklarında, şeker hastalığında, sivilce, sedef ve egzama gibi deri hastalıklarında, kızamık ve çiçek hastalıklarında ve yüksek tansiyona karşı kullanılmaktadır [2,5,6,24,27,28]. 3.3. Isırgan Otu ile İlgili Yapılan Çalışmalar

Isırgan otunun kozmetik sektöründe ve tıpta kullanım alanlarının geniş olması bu konuda çok sayıda çalışma yapılmasını sağlamıştır. Bu çalışmaların çoğu fitoterapik uygulamalar olup kozmetik ile ilgili yapılan çalışmalar yaygınlaşan bitkisel ekstrakt kullanımıyla önem kazanmıştır.

1989 yılında KRAUS ve SPITELLER tarafından Beyrut Üniversitesi Organik Kimya Bölümünde yapılan bir çalışmada ısırgan otunun köklerinde bulunan fenolik bileşikler tanımlanmıştır. Bu çalışmada ısırgan otu kökleri farklı pH değerlerinde farklı çözücülerle ekstrakte edilmiş ve gaz kromatografisi – kütle spektrofotometresi sistemi ile 18 farklı fenolik bileşik tanımlanması yapılmıştır [29].

HIRANO, HOMMA ve OKA tarafından 1993 yılında Japonya Tokyo Eczacılık Fakültesinde ısırgan otu kökü ekstraktının steroidal bileşenlerinin tanımlanması ve bu bileşenlerin prostat büyümesi (BPH) üzerine etkisini inceleyen bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada da ısırgan otu kökleri farklı çözücülerle

ekstrakte edilmiş ve bu ekstraktların prostat büyümesi üzerine etkisi incelenmiştir. Sonuçta ısırgan otunun içerdiği -sitosterol, kampasterol ve stigmasterol gibi sterollerin prostat büyümesini %23-67 oranında inhibe ettiği görülmüştür [7].

Isırgan otu ekstraktının elde edilmesi ve bunun romatizma hastalığına etkisini inceleyen bir çalışma da 1999 yılında Almanya’da RIEHEMANN, BEHNKE ve SCHULZE–OSTHOFF tarafından yapılmıştır. Bu çalışmada ısırgan otu yapraklarının etanol ile ekstraktı elde edilmiş ve bu ekstraktın romatizmal artritleri önleyici etkisinin olduğu görülmüştür [4].

1999 yılında yine Almanya’da KONRAD, MULLER, LENZ, LAUBINGER, AUMULLER ve LICHIUS ısırgan otu ekstraktının prostat kanseri hücrelerine olan etkisini incelemişlerdir. Isırgan otu ekstraktı metanol kullanılarak elde edilmiş ve bu ekstraktın -sitosterol içeriği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda ısırgan otunda bulunan -sitosterolün prostat büyümesi olan hastalarda olumlu sonuç verdiği belirlenmiştir [31].

LICHIUS ve MUTH tarafından yapılan diğer bir çalışmada ısırgan otu kökünden metanolle elde edilen ekstraktın prostat büyümesini %51 oranında inhibe ettiği bulunmuştur[33] .

Isırgan otunun ekstraktının diüretik, natriüretik ve hipotensive etkisi 2000 yılında Fas’da TAHRI,YAMANI, LEGSSYER, AZIZ, MEKHFI, BHOUHAM ve ZIYYAT’ın yaptığı çalışmalara incelenmiştir. Bu çalışmada çözücü olarak su kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlarda, ısırgan otunun sulu ekstraktının yüksek tansiyonu düşürücü bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Diğer bir önemli sonuç da ekstraktın yüksek dozlarda kullanımının ölümcül etkiye sahip olduğudur[5].

Özellikle kozmetik sektöründe kullanılan bitkisel ekstraktların eldesinde kullanılan bir yeni yöntem süperkritik CO2 yöntemidir. Bu yöntemle 2001 yılında Yugoslavya’da RAFAJLOVSKA, RIZAVA, DJARNATI, TESEVIC ve CVETKOV tarafından yapılan çalışmada ısırgan otunun ekstraktı elde edilmiş ve GC kullanılarak bu ekstraktın yağ asidi bileşimi belirlenmiştir. Buna göre ısırgan otu ekstraktının en yüksek yağ asidi bileşimine sahip olanının yapraklardan elde edilen ekstrakt olduğu ve %44,1 oranında yağ asidi içerdiği görülmüştür. Bu bileşimin büyük çoğunluğunu %20,2 ile linoleik asit oluşturmaktadır. Ekstraktın diğer yağ asidi bileşimini ise

%12,4 linolenik asit, %6,8 palmitik asit, %3,6 oleik asit ve %1,1 stearik asit oluşmaktadır[11].

TESTAI, CHERICONI, CALDERONE, NENCIONI, NIERI, MORELLI ve MARTINOTTI tarafından 2002 yılında İtalya Pisa Üniversitesinde yapılan çalışmada ısırgan otu kök ekstraktı elde edilmiş ve bu ekstraktın kalp kası üzerine etkileri incelenmiştir. Isırgan otu ekstraktının eldesinde çözücü olarak metanol kullanılmıştır. Çalışma sonunda belirli dozda verilen ısırgan otu ekstraktının yüksek tansiyonu düşürdüğü ve kalp kasını rahatlatıcı etkiye sahip olduğu bilgisi elde edilmiştir[6].

BÖLÜM 4

DENEYSEL ÇALIŞMALAR

Benzer Belgeler