• Sonuç bulunamadı

Isırgan Otu Toprak Altı Ve Toprak Üstü Kısımlarından Isırgan Otu Ekstraktının Eldesi Ve Özelliklerinin İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Isırgan Otu Toprak Altı Ve Toprak Üstü Kısımlarından Isırgan Otu Ekstraktının Eldesi Ve Özelliklerinin İncelenmesi"

Copied!
96
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖNSÖZ

Günümüzde biyoteknolojik uygulamaların giderek önem kazanmasıyla birlikte bitkisel kaynaklardan ekstrakt eldesi yaygın hale gelmiş durumdadır. Elde edilen bitkisel ekstraktların kozmetik ve gıda sektöründe kullanımlarının yanı sıra tıpta da kullanılabilmeleri ekstraktlara olan ilgiyi artırmıştır.

Bu çalışmada bitkisel kaynak olarak ısırgan otu toprak altı ve toprak üstü kısımları kullanılarak ısırgan otu ekstraktının eldesi ve bu ekstraktın bileşiminin incelenmesi üzerine çalışmalar yapılmıştır.

Lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca değerli bilgi ve tecrübelerini benden esirgemeyen, her türlü sorunuma yardımcı olup, beni sabırla dinleyen değerli hocam sayın Doç. Dr. Yüksel Güvenilir Avcıbaşı’na, çalışmalarımda bana yardımcı olup bilgilerini benimle paylaşmaktan kaçınmayan değerli hocam sayın Doç. Dr. Melek Tüter’e ve tüm hocalarıma sonsuz teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.

Çalışmalarım sırasında beni laboratuarda yalnız bırakmayıp, her türlü yardımda bulunan arkadaşlarım Kimya Müh. Elif Orhan’a ve Kimya Müh. Ayşe Gerze’ye, gerek yüksek lisans gerekse lisans tezimin hazırlanmasında ve her zaman yanımda olan Elektronik ve Haberleşme Müh. Koray Derman’a teşekkür ederim.

Beni her koşulda destekleyen, maddi ve manevi hiçbir yardımı esirgemeyen anneme, babama ve kardeşime beni sevgilerinden yoksun bırakmadıkları için sonsuz teşekkürler.

(2)

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ I TABLO LİSTESİ IV ŞEKİL LİSTESİ V ÖZET VII SUMMARY IX BÖLÜM 1. GİRİŞ VE AMAÇ 1

BÖLÜM 2. ENDÜSTRİDE BİTKİLER VE YAĞ ASİTLERİ 3

2.1. Endüstride Kullanılan Bitkiler 3 2.1.1. Kozmetik Sektöründe Kullanılan Bitkiler 3 2.1.2. Bitkilerde Tedavide (Fitoterapide) Kullanılan Bitkiler 5

2.2. Bitkisel Ekstraktlar 7

2.2.1. Bitkisel Ekstraktların Yağ Asidi İçerikleri 8 2.2.1.1. Yağ Asitlerinin Genel Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri 9 2.2.1.1.1. Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri 9 2.2.1.1.2. Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri 11 2.2.1.2. Yağ Asitlerinin Tanımlanması 13

2.2.1.2.1. Gaz Kromatografisi 14

2.2.1.2.2. Diğer Kromatografik Yöntemler 17 2.3. Yağ Asitlerini Endüstriyel Uygulamaları 18 2.3.1. Kozmetik Endüstrisinde Kullanılan Yağ Asitleri 18 2.3.2. Tekstil Endüstrisinde Yağ Asitleri 20 2.3.3. Gıda Endüstrisinde Yağ Asitleri 21

2.3.4. Tıpta Yağ Asitleri 21

BÖLÜM 3. ISIRGAN OTU VE ÖZELLİKLERİ 23

3.1. Isırgan Otunun Yapısı 23

3.2. Isırgan Otunun Kullanım Alanları 24 3.2.1. Isırgan Otunun Kozmetik Sektöründe Kullanımı 24 3.2.2. Isırgan Otunun Tıpta Kullanımı 25 3.3. Isırgan Otu ile İlgili Yapılan Çalışmalar 25

BÖLÜM 4. DENEYSEL ÇALIŞMALAR 28

4.1. Malzeme ve Metot 28

4.1.1. Kullanılan Malzemeler ve Cihazlar 28

4.1.1.1. Malzemeler 28 4.1.1.2. Cihazlar 29 4.1.2. Metot 29 4.1.2.1. Ekstraksiyon 29 4.1.2.1.1. Katı-Sıvı ve Sıvı-Sıvı Ekstraksiyonu 30 4.1.2.1.2. Soxhlet Ekstraksiyonu 30

(3)

4.1.2.2. Filtrasyon 31

4.1.2.3. Evaporasyon 31

4.1.2.4. Metil Ester Hazırlama 31

4.1.2.5. Gaz Kromatografisi 32

4.2. Isırgan Otu Ekstraktının Hazırlanması 32 4.2.1. Katı-Sıvı ve Sıvı-Sıvı Ekstraksiyonu Yöntemi 32 4.2.2. Soxhlet Ekstraksiyonu Yöntemi 35 4.2.3. Katı-Sıvı Ekstraksiyonu Yöntemi 35 4.3. Isırgan Otu Ekstraktının Metil Esteri Hazırlanması 37 4.4. Isırgan Otu Ekstraktı Metil Esteriyle Gaz Kromatografisi 37 4.4.1. Isırgan Otu Ekstraktının Yağ Asidi Bileşimi 38 4.4.2 Isırgan Otu Ekstraktının Tanımlanamayan Bileşenleri 47 4.4.2.1. Isırgan Otu Ekstraktında Klorofil ve Türevlerinin

Tanımlanabilmesi için UV Spektrofotometresi ile Yapılan Çalışmalar

49

4.4.2.2. Isırgan Otu Ekstraktında Klorofil ve Türevlerinin Tanımlanabilmesi için İnce Tabaka Kromatografisi ve Gaz Kromatografisi Yöntemleriyle Yapılan Çalışmalar

52

BÖLÜM 5. SONUÇ VE YORUMLAR 57

KAYNAKLAR 61

EK A 65

(4)

TABLO LİSTESİ

Sayfa No Tablo 2.1 Bazı Yağ Asitlerinin Bazı Fiziksel Özellikleri 11 Tablo 4.1 Metil Esteri Hazırlanacak Ekstrakt Miktarına Karşılık Gelen BF3 –

Metanol kompleksi Miktarı

37 Tablo 4.2 Çözücü Olarak Metanol ve Yöntem Olarak Soxhlet

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

39 Tablo 4.3 Çözücü Olarak Etanol ve Yöntem Olarak Soxhlet

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

40 Tablo 4.4 Çözücü Olarak Etil Asetat ve Yöntem Olarak Soxhlet

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

41 Tablo 4.5 Çözücü Olarak Hegzan ve Yöntem Olarak Soxhlet

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

42 Tablo 4.6 Çözücü Olarak Metanol ve Yöntem Olarak Katı-Sıvı, Sıvı-Sıvı

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

43 Tablo 4.7 Çözücü Olarak Etanol ve Yöntem Olarak Katı-Sıvı, Sıvı-Sıvı

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

44 Tablo 4.8 Çözücü Olarak Etil Asetat ve Yöntem Olarak Katı-Sıvı, Sıvı-Sıvı

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

45 Tablo 4.9 Çözücü Olarak Hegzan ve Yöntem Olarak Katı-Sıvı, Sıvı-Sıvı

Ekstraksiyonunun Kullanıldığı Ekstraktların Yağ Asidi Bileşimleri

46 Tablo 4.10 Isırgan Otu Ekstraktlarının -sitosterol Yüzde İçerikleri 48 Tablo 4.11 Soxhlet Ekstraksiyonu Yöntemiyle Etil Asetat ve Hegzan

Kullanılarak Elde Edilen Ekstraktların UV Spektrofotometresinde Maksimum Pik Verdikleri Dalga Boyları

49

Tablo 4.12 Klorofil ve Türevlerinin Asetonda Maksimum Pik Verdikleri Dalga Boyları

(5)

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 2.1 Gaz Kromatografisi Cihazı 16

Şekil 4.1 Katı-sıvı ve Sıvı-sıvı Ekstraksiyon Yöntemi Akım Şeması 34 Şekil 4.2 Soxhlet Ekstraksiyonu Yöntemi Akım Şeması 35 Şekil 4.3 Katı-Sıvı Ekstraksiyonu Yöntemi Akım Şeması 36

Şekil 4.4 Gaz Kromatografisi Fırın Programı 38

Şekil 4.5 Isırgan Otu Taze Yaprak ve Hegzan Ekstraktının Spektrumu 50 Şekil 4.6 Isırgan Otu Kuru Yaprak ve Hegzan Ekstraktının Spektrumu 51 Şekil 4.7 Isırgan Otu Taze Yaprak ve Etil Asetat Ekstraktının Spektrumu 51 Şekil 4.8 Isırgan Otu Kuru Yaprak ve Etil Asetat Ekstraktının Spektrumu 51 Şekil 4.9 Hegzan : Kloroform : Etanol (50:45:5) Çözücü Sistemi ile Elde

Edilen Klorofil İnce Tabaka Kromatogramı

53 Şekil 4.10 Hegzan : Kloroform : Etanol (50:45:5) Çözücü Sistemi ile Elde

Edilen -sitosterol İnce Tabaka Kromatogramı

54 Şekil 4.11 Kloroform : Aseton (90:10) Çözücü Sistemi ile Elde Edilen

-sitosterol İnce Tabaka Kromatogramı

55 Şekil 4.12 Toluen : Etil Asetat (90:10) Çözücü Sistemi ile Elde Edilen

-sitosterol İnce Tabaka Kromatogramı

56 Şekil A.1 Çimen-Hegzan Soxhlet Ekstraktının Gaz Kromatografisi

Kromatogramı

65 Şekil A.2 Isırgan Otu Taze Yaprak-Metanol Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

66 Şekil A.3 Isırgan Otu Kuru Yaprak-Metanol Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

67 Şekil A.4 Isırgan Otu Kök-Metanol Soxhlet Ekstraktının Gaz Kromatografisi

Kromatogramı

68 Şekil A.5 Isırgan Otu Tohum-Metanol Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

69 Şekil A.6 Isırgan Otu Taze Yaprak-Etanol Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

70 Şekil A.7 Isırgan Otu Kuru Yaprak-Etanol Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

71 Şekil A.8 Isırgan Otu Tohum-Etanol Soxhlet Ekstraktının Gaz Kromatografisi

Kromatogramı

72 Şekil A.9 Isırgan Otu Kök-Etanol Soxhlet Ekstraktının Gaz Kromatografisi

Kromatogramı

73 Şekil A.10 Isırgan Otu Taze Yaprak-Etil Asetat Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

74 Şekil A.11 Isırgan Otu Kuru Yaprak-Etil Asetat Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

(6)

Şekil A.12 Isırgan Otu Tohum-Etil Asetat Soxhlet Ekstraktının Gaz Kromatografisi Kromatogramı

76 Şekil A.13 Isırgan Otu Taze Yaprak-Hegzan Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

77 Şekil A.14 Isırgan Otu Kuru Yaprak-Hegzan Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı

78 Şekil A.15 Isırgan Otu Tohum-Hegzan Soxhlet Ekstraktının Gaz

Kromatografisi Kromatogramı 79

Şekil A.16 Isırgan Otu Kök-Hegzan Soxhlet Ekstraktının Gaz Kromatografisi Kromatogramı

80 Şekil A.17 Isırgan Otu Kuru Yaprak-Hegzan Sıvı-Sıvı Ekstraksiyon Yöntemi

ile Elde Edilen Ekstraktının Gaz Kromatografisi Kromatogramı

81 Şekil A.18 Isırgan Otu Kuru Yaprak-Hegzan 12 Saatlik Katı-Sıvı ve Sıvı-Sıvı

Ekstraksiyonunun Yöntemi ile Elde Edilen Ekstraktının Gaz Kromatografisi Kromatogramı

82

Şekil A.19 Isırgan Otu Kuru Yaprak-Hegzan 24 Saatlik Katı-Sıvı ve Sıvı-Sıvı Ekstraksiyonunun Yöntemi ile Elde Edilen Ekstraktının Gaz Kromatografisi Kromatogramı

(7)

ÖZET

Bitkisel ekstraktlar, günümüzde özellikle kozmetik sektöründe yaygın olarak kullanılmakla beraber gıda ve tekstil sektöründe ve tıpta da kullanılmaktadır. Bitkilerin geçmişten günümüze kadar özellikle halk arasında fitoterapik uygulamalarda ve kozmetik amaçlı kullanılması, kimya sektörünün bu uygulamayla da ilgilenmesini sağlamıştır.

Bitkisel ekstrakt eldesinde en çok kullanılan bitkiler, ısırgan otu, melisa otu, papatya, tarçın, vanilya, ada çayı,kekik, kuş burnu, mersin ve ardıç katranıdır. Bu bitkilerden elde edilen ekstraktlar, çeşitli amaçlarla kozmetik, gıda, tekstil sektöründe ya da tıpta kullanılmaktadır. Isırgan otu ekstraktı içeren şampuanlar, papatya özlü kolonyalar, melisa otu ekstraktı içeren diş macunları ve cilt kremleri, ısırgan otu ekstraktı içeren ilaçlar, kumaş boyamada kullanılan hint safranı ekstraktları bunlara örnek verilebilir.

Ekstrakt eldesinde bitkinin tohumu ya da toprak altı ve toprak üstü kısımları kullanılır. Bitkinin farklı kısımlarından elde edilen ekstraktların özellikleri ve yağ asidi bileşimleri birbirinden farklılık gösterebilir.

Yağ asitleri, kozmetik sektöründe el ve vücut temizleyicilerinde, losyonlar ve kremlerde, diş temizlik ürünlerinde, tıraş ürünlerinde ve şampuanlarda kullanılmaktadır. Tekstil endüstrisinde kullanılan tekstil hammaddelerinin %40’ını yağ asitleri oluşturmaktadır ve bu yağ asitleri yağlayıcı, ıslatıcı ve yüzeye nüfuz etme ajanı olarak kullanılmaktadır. Yağ asitlerinin gıda endüstrisinde kullanımları kozmetik ve tekstil endüstrilerine göre daha kısıtlıdır. Ekmek üretiminde, sakızlarda, hazır keklerde ve reçellerde yağ asitleri kullanılmaktadır. Tıpta yağ asitleri, en az kozmetik sektöründe kullanıldığı kadar kullanılmaktadır. İlaçlarda hammadde, proseslerde yardımcı madde ve aktif madde olarak kullanımı yaygındır.

Bitkisel ekstraktların yağ asidi bileşimlerinin belirlenmesinde en yaygın olarak kullanılan yöntem gaz kromatografisidir. İçeriği belirlenecek olan bitkisel ekstraktın ilk olarak metil esteri hazırlanıp gaz kromatografisi yapılarak elde edilen piklere göre tanımlama yapılır.

Bu çalışmada bitkisel ekstrakt kaynağı olarak ısırgan otu toprak altı ve toprak üstü kısımları kullanılmış ve çeşitli yöntemlerle elde edilen ekstraktların bileşimleri belirlenmiştir.

Isırgan otu (Urtica dioica), saplarında ve yaprak altlarında yakıcı tüyler bulunduran, koyu yeşil renkte ve genellikle 10 cm civarında boya sahip olup en çok Haziran-Eylül ayları arasında yetişen bir bitkidir. Yapısında 20’ye yakın kimyasal madde bulundurur. Bunlar, yağ asitleri, lektinler, steroller, aminler, asitler ve poliholozitlerdir. Bitkinin toprak altı ve toprak üstü kısımlarının kimyasal özellikleri birbirinden farklıdır.

Isırgan otunun yaprak ve toprak üstü kısımlarında bulunan kimyasal maddeler, palmitik, linoleik,oleik ve linolenik asitler, formik, silisik, sitrik, fumarik malik, fosforik asit, kemferol, -sitosterol ve tanenlerdir. Toprak altı kısımlarında ise, palmitik, linoleik asitler, histamin, UDA(Urtica Dioica Aglutinin), glukanlar, triterpenler, -sitosterol ve fenil propan türevleri bulunmaktadır. Bu kimyasal maddelerin dışında, nişasta ve bol miktarda klorofil ve klorofil türevlerini içermektedir.

(8)

Isırgan otu içerdiği bu maddeler ve bunların özelliklerinden dolayı, kozmetik sektöründe ve tıpta fitoterapik uygulamalarda kullanılmaktadır. Isırgan otunun kolay bulunur ve de maliyetinin düşük olması bu tür uygulamaları daha da yaygınlaştırmaktadır.

Isırgan otu ekstraktı kozmetik sektöründe, özellikle saç dökülmesini önleyici şampuanlarda ve çeşitli cilt kremlerinde kullanılmaktadır. Isırgan otundan hazırlanan friksiyon suları da saç derisini besleyici ve saç dökülmesini önleyici özelliğinden dolayı kullanılan diğer bir üründür.

Tıpta ısırgan otu ekstraktının kullanımı sadece fitoterapik uygulamalarla sınırlı olmayıp bazı ilaçlarda da yardımcı madde olarak kullanılmaktadır. Özellikle,

-sitosterol içeriğinden dolayı, ısırgan otu ekstraktı, kanser olmayan prostat büyümesinde büyümeye neden olan enzimi inhibe ederek iyileşme sağlayan bir maddedir. Bunun dışında ısırgan otu, böbrek ve idrar yolu rahatsızlıklarında, şeker hastalığında, sivilce, sedef, egzama gibi cilt hastalıklarında ve yüksek tansiyona karşı kullanılan bir bitkidir.

Bu çalışmada, taze ve kuru ısırgan otu toprak altı ve toprak üstü kısımlarından, ekstraksiyonla farklı çözücüler kullanarak ısırgan otu ekstraktları hazırlanmıştır. Kullanılan ekstraksiyon yöntemleri, katı-sıvı ekstraksiyonu, sıvı-sıvı ekstraksiyonu ve Soxhlet ekstraksiyonu yöntemleri ve çözücüler, etanol, metanol, etil asetat ve hegzandır.

Üç farklı ekstraksiyon yöntemiyle ve farklı çözücüler kullanarak ekstraktlar hazırlanmış ve bu ekstraktların yağ asidi ve -sitosterol içerikleri incelenerek kozmetik sektöründe kullanılan ısırgan otu ekstraktı bileşimine en uygun olan ekstrakt hazırlama yöntemi ve çözücüsü belirlenmiştir. Sonuçta ekstraktta elde edilen yağ asitleri ve -sitosterol içerikleri karşılaştırılarak en iyi yöntem olarak Soxhlet ekstraksiyonu, çözücü olarak da hegzan ve etil asetat belirlenmiştir.

Isırgan otu kuru yaprağı ve hegzanla yapılan Soxhlet ekstraksiyonu sonucu elde edilen ekstraktın bileşimini, %21,7 linoleik asit (C18:2), %5,0 palmitik asit (C16:0), %10,8 behenik asit (C22:0) ve %0,5 oleik asit (C18:1), %0,75 -sitosterol ve %55 klorofil ve türevleri oluşturmaktadır.

Isırgan otu kuru yaprağı ve etil asetatla yapılan Soxhlet ekstraksiyonu sonucu elde edilen ekstraktın bileşimini, %24,7 linoleik asit (C18:2), %6,5 palmitik asit (C16:0), %2,9 linolenik asit (C18:3) ve %0,8 oleik asit (C18:1), %0,70 -sitosterol ve yaklaşık %55 klorofil ve türevleri oluşturmaktadır.

Endüstride özellikle kozmetik sektöründe kullanılan yağ asitlerinin, linoleik asit, oleik asit, palmitik asit ve stearik asit olması ve hazırlanmış ısırgan otu ekstraktlarının yaklaşık %0,8 oranında -sitosterol içerdiğinin bilinmesi üzerine, etil asetat ve hegzanla Soxhlet ekstraksiyon yöntemi kullanılarak elde edilen ısırgan otu ekstraktlarının kozmetik sektöründe kullanılabileceği söylenebilir.

(9)

PREPARATION AND DETERMINATION OF PROPERTIES OF NETTLE EXTRACT FROM UNDERGROUND AND UPPERGROUND PARTS OF

NETTLE SUMMARY

Herbal extracts have a widespread use in food and textile industry, in phytotheraphy and especially in cosmetics. The usage of herbal extracts in daily life as phytotheraphycal and cosmetic agents made chemical industry focus on this application.

The herbs that mostly used to obtain herbal extracts are, nettle, lemon balm, chamomile, cinnamon, vanilla, sage, thyme, rosemary, turmeric and myrtle. The extracts of these herbs are used in cosmetics, phytotheraphy, and food and textile industry for different kinds of usages. The shampoos with nettle extracts, colognes with chamomile extracts, toothpastes with lemon balm extracts, medicines with nettle extracts and turmeric extracts used for dyeing textures are some examples for these usages.

In obtaining herbal extracts, the seeds, the underground and upperground parts of herbs are used. The properties of these extracts obtained from different sources may differ part to part.

The fatty acids are used in hand and body lotions, in tooth care products, shaving products and in shampoos in cosmetics, while in textile industry, fatty acids have a 40 percent of the raw materials and these fatty acids are used as lubricants, wetting substances and surface adsorption agents. The usage of fatty acids in food industry has a narrow application area, compared to cosmetics and textile industry. The only usage of fatty acids in food industry can be seen in the production of bread, cake, jam and gums. In medicine, it has a usage as wide as cosmetics, as raw material, auxiliary material in processes and active reagents.

A well-known method to determine the fatty acid content of herbal extracts is gas chromatography (GC). The first step of the determination is the preparation of the methyl esters of herbal extracts. Analyzing these methyl esters in GC for obtaining related peaks comparing to standard peaks follows this process as the second step.

In this study, the upperground and underground parts of nettle (Urtica dioica) are used as an extraction source and the properties of these different kinds of extracts are determined.

Nettle (Urtica dioica), is a perennial herb, growing in nitrogen rich soils, from June to September. The stem is erect and green; the leaves are opposite, located at the base and finely toothed. Usually, the plant has both female and male flowers, in separate inflorescences, hence the specific name of the plant, dioica. The herb contains nearly 20 different chemical materials. Some of these chemical materials are fatty acids, lectines, sterols, amines, acids and polyholozids.

The chemical materials determined in upperground parts of nettle are, palmitic acid, linoleic acid, linolenic acid, oleic acid, formic acid, silysic acid, citric acid, fumaric acid, phosphoric acid, champherol, -sitosterol and tannins. The chemical materials determined in underground parts of nettle are, palmitic acid, linoleic acid, histamine, UDA (Urtica Dioica Agglutinin), triterpens, -sitosterol and

(10)

phenyl propane derivatives. Besides these chemical materials, it is found that nettle contains starch and large amount of chlorophyll and chlorophyll derivatives.

Because of these contents of nettle, the extract of this herb is widely used in cosmetics and in medicine. Being easy obtainable and having a low cost, made this kind of applications of nettle, widespread day by day.

Nettle extract is especially used in shampoos that prevent hair lost and in skin care lotions and creams, in cosmetics. The fraction waters, prepared with nettle herb are used for preventing hair lost and nourishing effect on head skin, too.

The usage of nettle extract in medicine is not narrowed with phytotherapic applications. It is used in medicines as auxiliary material, too. Because of content of

-sitosterol in nettle, it is used for inhibition of bening prostatic hyperplasia (BPH) enzyme. Besides these usages, nettle is used against to kidney and urinary system illnesses, diabetes, like eczema and pimple kind of skin problems.

In this study, nettle extracts are prepared with different kinds of solvents like methanol, ethanol, ethyl acetate and hexane by using underground and upperground parts of nettle. The extraction methods used are, solid-liquid extraction, liquid-liquid extraction and Soxhlet extractions.

The contents of extracts prepared with three different methods and four different solvents are determined and compared with the original extracts used in cosmetics. By this way, the best solvent and method are determined for preparing nettle extracts. At he end of the studies it is found that the best solvents are ethyl acetate and hexane, and the best method is Soxhlet extraction.

The content of the nettle extract prepared with leaf litter of nettle and hexane by using Soxhlet extraction method is, 21.7% linoleic acid (C18:2), 5.0% palmitic acid (C16:0), 10.8% behenic acid (C22:0), 0.5% oleic acid (C18:1), 0.75%  -sitosterol and 55% chlorophyll.

The content of the nettle extract prepared with leaf litter of nettle and ethyl acetate by using Soxhlet extraction method is, 24.7% linoleic acid (C18:2), 6.5% palmitic acid (C16:0), 2.9% linolenic acid (C18:3), 0.8% oleic acid (C18:1), 0.70%

-sitosterol and approximately 55% chlorophyll and chlorophyll derivatives.

At the end, it can be said that as the fatty oils that are used in cosmetics are linoleic acid, oleic acid, palmitic acid and stearic acid and, the -sitosterol content of original nettle extract is approximately 0.8%, the nettle extracts prepared in this study are usable in cosmetics after microbiological tests.

(11)

BÖLÜM 1

GİRİŞ VE AMAÇ

Bitkilerin çözünen kısımlarının çeşitli çözücüler yardımıyla çözeltiye alınmasıyla bitkisel ekstraktlar elde edilir. Bitkisel ekstraktlar günümüzde giderek yaygınlaşan bir kullanım alanına sahiptir. Özellikle bitkisel ekstraktların kullanımı kozmetik sektöründe, gıda ve tekstil endüstrilerinde ve tıpta gerçekleşmektedir.

Bitkileri doğrudan kullanmak yerine ekstraktlarını kullanmak daha güvenli, kolay ve etkilidir. Böylece bitkilerden, istenmeyen bileşenler uzaklaştırılarak, istenen bileşen saf ve daha çok miktarlarda elde edilebilir. Bitkisel ekstraktları elde etmede kullanılan yöntemler, buhar distilasyonu, çözücü ekstraksiyonu, Soxhlet ekstraksiyonu ve süper kritik CO2 ekstraksiyonudur. Bu yöntemler kendi aralarında

karşılaştırıldığında en yüksek verim Soxhlet ekstraksiyonu ile elde edilir.

Endüstride ekstraktı hazırlanan en yaygın bitkiler, adaçayı, anason, ardıç katranı, ısırgan otu, kekik, kuşburnu, melisa otu, papatya, tarçın, vanilya, aslan pençesi ve civan perçemidir. Bu bitkiler, içerdikleri bileşenlere göre kozmetik sektöründe ya da tıpta fitoterapik uygulamalarda kullanılmaktadır. Bu kullanım alanlarının yanı sıra, bitkisel ekstraktlar, çok geniş olmamakla birlikte, gıda ve tekstil endüstrilerinde de kullanılmaktadır.

Bitkisel ekstraktların en büyük orana sahip olan bileşenleri yağ asitleridir. Yağ asitleri, bitkisel ekstraktların kullanılabildiği bütün endüstrilerde yaygın kullanım alanına sahiptir. Kozmetik sektöründe, çeşitli el ve vücut kremlerinde, ağız bakım ürünlerinde, tıraş ürünlerinde ve çeşitli şampuanlarda kullanılmaktadır. Tıpta, ilaç yapımında aktif madde ya da yardımcı madde, çözmeye yardımcı ve dağıtıcı madde olarak kullanılmaktadır. Gıda endüstrisinde ise en çok ekmek ve hazır kek yapımında, tekstil endüstrisinde ise genellikle yüzey yağlayıcı madde, su uzaklaştırıcı ve yumuşatıcı olarak kullanım alanına sahiptir.

(12)

Bitkisel ekstraktların yağ asidi bileşiminin belirlenmesinde kullanılan yöntem gaz kromatografisidir. Metil esterleri hazırlanan ekstraktlar gaz kromatografisi cihazına enjekte edilerek, seçilen kolonda ekstrakt içindeki uçucu bileşenlerin ilerlemesi sağlanır. Bu ilerleme bileşenin kolonla olan ilgisine bağlı olarak gerçekleşir ve bileşenler tutunma sürelerine göre dedektörden geçerek integratörde çeşitli pikler oluştururlar. Elde edilen pikler, tutunma sürelerine göre standartlarla karşılaştırılarak tanımlanabilir. Böylece bileşimi bilinmeyen bitkisel ekstraktların bileşimi belirlenebilir.

Bu çalışmada bitkisel ekstrakt elde etme kaynağı olarak, günümüzde özellikle kozmetik sektöründe sıkça kullanılan ısırgan otu seçilmiştir.

Isırgan otunun kolay bulunabilmesi, dolayısıyla maliyetinin düşük olması ve içerdiği yağ asidi miktarının endüstride istenen miktarda olması nedeniyle çeşitli endüstrilerde ısırgan otu ekstraktlarının kullanımı artmaktadır.

Yapılan çalışmanın amacı, ısırgan otunun toprak altı ve toprak üstü kısımlarından ısırgan otunu elde edilmesi ve bu ekstraktın bileşiminin belirlenmesidir. Bunun için öncelikli olarak çözücü ve yöntem seçimi belirlenip daha sonra belirlenen yöntemle elde edilen ekstraktların bileşimi belirlenecektir.

(13)

BÖLÜM 2

ENDÜSTRİDE BİTKİLER VE YAĞ ASİTLERİ 2.1. Endüstride Kullanılan Bitkiler

Endüstride bitkiler, özelikle son zamanlarda çeşitli faydalarından dolayı dikkat çekici hale gelmiştir. Kimya biliminin giderek gelişmesiyle birlikte bitkilerin kullanımı daha da yaygınlaşmıştır. Bitkilerin kozmetik ve tekstil sanayinde kullanımlarının yanı sıra fitoterapide kullanımı sentetik ve doğal bitkisel ürünler olarak gerçekleşmektedir.

Bitki özelliklerinin, bitkiden bitkiye değişmesi, bilimi genetik kodlarla uğraşmaya da zorlamaktadır. Kolay elde edilebilir ve maliyetlerinin düşük olması, endüstrideki kullanım alanlarını genişletmektedir. Bunun yanında, çoğu bitkinin miktara bağlı olarak zehir etkisinin olduğu da unutulmaması gereken bir gerçektir.

Bitkilerin endüstride kullanımı, genel olarak ekstraktlar halinde olup, bu ekstraktlar kozmetik sektörü ve fitoterapide yaygın olarak kullanılmaktadır [1,2,3]. 2.1.1. Kozmetik Sektöründe Kullanılan Bitkiler

Bitkilerin çeşitli özelliklere sahip olmaları, kozmetik endüstrisinde kullanımlarını zorunlu hale getirmiştir. İçerdikleri maddelere göre bitkiler kozmetik endüstrisinde, şampuanlarda ve sabunlarda, deterjanlarda, cilt bakım ürünlerinde, ağız hijyen ürünlerinde, bebek bakım ürünlerinde ve çeşitli endüstriyel tozlarda kullanılmaktadır. Bu bitkilerin başlıcaları şunlardır:

ADAÇAYI ( Salvia officinalis ):

Yağlı ve gözenekleri genişlemiş ciltlere olan faydasından cilt kremlerinde ve koku giderici özelliğiyle ağız spreylerinde ve diş macunlarında kullanılır.

(14)

ANASON ( Pimpinella anisum ): Cilt ve ağız bakım ürünlerinde kullanılır.

ARDIÇ KATRANI ( Juniperus oxycedrus ):

Saça yerleşen mikroorganizmaların zararlı olmalarını, kepeklenmeyi ve saç dökülmelerini önlemesi özelliğinden dolayı saç bakım ürünlerinde kullanılır.

BİBERİYE ( Rosmarinus officinalis ):

Antioksidan, antiseptik ve temizleyicidir. Saç bakım ürünlerinde, vücut sütlerinde, yağlı ve karma ciltler için yüz maskelerinde ve ağız bakım ürünlerinde kullanılır.

ISIRGAN OTU ( Urtica dioica ):

Saç dökülmelerini önleyici, saçı canlandırıcı gibi özelliklerinden dolayı çeşitli şampuanlarda kullanılmaktadır. Ülkemizde Hobby Kozmetik tarafından üretilip satışa sunulan saç bakım şampuanı NEW ERA ve Tresan Kozmetik tarafından satılan ısırgan otu şampuanı bunlara örnek verilebilir.

KEKİK ( Thymus vulgaris ):

Antiseptiktir. Ciltteki gözenekleri açar. Yağ bezelerinin faaliyetlerini dengeler. Ağız hijyen ürünlerinde, cilt kremlerinde, şampuanlarda ve saç losyonlarında kullanılır.

KUŞBURNU ( Rosae canina ):

Bitki meyvesinin içindeki tohumların tüylerinden kaşındırıcı toz yapılır.

MELİSA OTU ( Melisa officinalis ):

Yağlı saç şampuanlarında, saç losyonlarında, yağlı cilt temizleme maskelerinde, cilt yenileyici kremlerde ve ağız hijyen ürünlerinde kullanılmaktadır. Kopaş Kozmetik’in ürettiği TOKALON’da ve Colgate firmasının ürettiği HERBAL WHITE diş macununda melisa otu kullanılır.

MERSİN ( Mytrus communis ):

Kepekli ve yağlı saç şampuanlarında, yağlı cilt kremlerinde ve vücut masaj yağlarında kullanılır.

(15)

PAPATYA ( Matricaria chamomilla ):

Saç, cilt ve vücut bakım ürünlerinde kullanılır. Ayrıca antialerjik özelliğinden dolayı bebek bakım ürünlerinde de kullanılır. Dalin firmasının ürettiği Papatya özlü bebe kolonyası bu kullanıma bir örnektir.

TARÇIN ( Cinnamum zeylanicum ):

Diş macunlarında ve ağız kokusu giderici spreylerde kullanılır.

VANİLYA ( Vanilla planifolia ):

Nivea Vanilla Kiss gibi çeşitli parfümlerde koku maddesi olarak kullanılmaktadır.

2.1.2. Bitkilerde Tedavide (Fitoterapide) Kullanılan Bitkiler

Bitkilerle tedavi günümüzde yaygınlaşan bir tedavi yöntemi olmuştur ve bu tedavide 5000’den fazla bitki türü kullanılmaktadır [1]. Toplumda çeşitli hastalıklara karşı geleneksel olarak hazırlanan çeşitli bitki kürleri zamanla fitoterapide kullanılmalarına öncü olmuştur. Örneğin, halk arasında prostat ve romatizma hastalıklarına karşı çay olarak kullanılan ısırgan otu, yine bu hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlarda yer almaktadır [1,4,5,6,7,8,9].

Fitoterapide kullanılan bazı bitkiler şunlardır:

ADAÇAYI ( Salvia officinalis ):

Şeker hastalığında kan şekerini düşürücü olarak kullanılır. Bunun yanı sıra yara iyileştirici, kan temizleyici, bakteri öldürücü olarak da kullanılır.

ARSLAN PENÇESİ ( Alchemilla orvansis ): Kadın hastalıklarında kullanılır.

ANASON ( Pimpinella anisum ):

Spazm giderici, sinir yatıştırıcı, idrar sökücüdür. Migren ağrılarında etkilidir.

BÖĞÜRTLEN ( Rubus caesius ):

Yaprakları %5’lik infüzyon olarak hazırlanıp boğaz ağrılarında ve şeker hastalığında kullanılır. Kökünden yapılan şurup da aynı şekilde kullanılır.

(16)

CİVAN PERÇEMİ ( Achillea ):

Yumurtalık iltihaplanmalarına karşı kullanılır.

FESLEĞEN ( Ocimum basilicum ):

Spazm giderici, safra söktürücü, antiseptiktir. Gut, baş dönmesi, migren ve aftlara karşı kullanılır.

ISIRGAN OTU ( Urtica dioica ):

Isırgan otunun en yaygın olarak kullanıldığı hastalık prostat büyümesidir. Bunun yanında yüksek kan basıncı, anemi, ödem, egzama, gut, şeker hastalığı, romatizma, nefes darlığı, kızamık, çiçek gibi hastalıklara karşı kullanılır.

Amerika’da ısırgan otunun kullanıldığı bazı ilaçlar Cherokee Drug ve Kwakiutl Drug’dır. Bu ilaçlar gastrointestinal ve dermatolojik yardımcı olarak kullanılmaktadır [8,9].

KEKİK ( Thymus vulgaris ):

Bronş hastalıklarında, anemide, diş çürümelerinde ve mantar enfeksiyonlarında antiseptik olarak kullanılır.

KUŞBURNU ( Rosae canina ):

Şeker hastalığında kullanılır. Böbrek ve idrar yolu hastalıkları, gut, grip ve soğuk algınlığı durumlarında kullanılır.

OKALİPTUS ( Eucalyptus globulus ):

Okaliptus yağı olarak kullanıldığında antiseptik özelliği vardır. Öksürük dindiricidir. Sinüsleri açar. Bu özelliklerinden dolayı bazı öksürük şuruplarında da kullanılmaktadır.

ZAKKUM ( Nerium oleander ):

İdrar arttırıcı ve kalp kuvvetlendiricidir. Fakat tıbbi olarak alınması gereken miktarın üzerinde alındığında kalp yetmezliği, ishal ve kusma ile kendini gösteren ağır zehirlenmelere neden olur. Tehlikeli bir bitkidir. Ülkemizde kanser tedavisi ile gündeme gelen bu bitki yeterli ilgiyi göremese de Amerika’da bir ilaç firması bu bitkiyle ilgili klinik çalışmalara başlamıştır.

(17)

Bitkilerin kozmetik sanayi ve fitoterapide kullanılmalarının yanında, tekstil endüstrisinde de kullanılan bazı bitkiler vardır. Örneğin, hint safranı olarak da bilinen zerdeçal ( Curcuma longa ), özellikle ipek kumaşlar ve ince derilerin boyanmasında kullanılan bir bitkidir [2,10].

2.2. Bitkisel Ekstraktlar

İnsanlar uzun yıllardır, bitkisel ilaçlara, sağlıklı olmak ve sağlıklı yaşamaya doğal yollardan ulaşmak amacıyla merak duymuşlardır. Bu amaçla en çok ve en yaygın olarak kullanılan bitkiler nane, adaçayı, kekik ve ısırgan otudur. Bu bitkiler doğrudan değil ekstraktlar halinde kullanılmaktadır. Günümüzde bitkisel ekstraktların aktif bileşenlerinin biyoaktivitesinin, saf aktif bileşenlerinkine göre daha etkili olduğu bilinmektedir. Dünyanın dikkati alternatif doğal ilaçlar olarak etkili yeni yöntemler bulmaya ve bitkisel ekstraktları kullanmaya odaklanmış durumdadır.

Bitkisel ekstraktlar, alkoloidleri, glikozidleri, yağ asitlerini, vitaminleri ve çeşitli reçineleri içermektedir. Örneğin kafein sinir sistemini etkileyen, çay ve kahvede bulunan bir alkoloiddir. Bilinen diğer medikal alkoloidler ise kinin, kodein, morfin ve nikotindir. Salisin, söğüt ağacı kabuklarından elde edilen bir glikozidtir. Yağ asitleri ise her bitkiye göre değişir ve bitkilerde en çok bulunan yağ asitleri stearik, linoleik ve linolenik asitlerdir. Bazı bitkilerse kanser tedavisinde kullanılan bazı bileşikleri doğal yapılarında bulundurmaktadırlar. Fakat, bitkilerin bu bileşikleri kendileri için kullanmadıkları halde yapılarında neden bulundurdukları henüz bilinmemektedir.

Bitkisel ekstraktların özellikleri, bitkinin nerede, hangi tür toprakta ve hangi mevsimde yetiştiğine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu nedenle bitkisel ekstraktlar ne amaçla kullanılacaksa farmakolojik özellikleri, saflığı ve zehirlilik derecesi gibi özelliklerinin çok iyi belirlenmesi gerekir.

Günümüzde bitkisel ekstraktları kullanmak, bitkinin tamamını kullanmaktan daha güvenli, etkili ve kolaydır. Bu ekstraktları elde etmek için çözücü ekstraksiyonu, buhar distilasyonu, soxhlet ekstraksiyonu ve süper kritik CO2

(18)

elde edilen ekstraktlar, antiseptik, antioksidatif ve antimikrobiyal özellikler taşıyor olup hem kozmetik hem de tedavi amaçlı kullanılabilir.

Yapılan çeşitli çalışmalarda, nane, kuşburnu, papatya, adaçayı, kekik ve ısırgan otu ekstraktları, bu yöntemlerin hepsi ile elde edilmiş ve en yüksek verim soxhlet ekstraksiyonu yöntemiyle sağlanmıştır.

Bitkisel ekstraktlar hazırlanırken bitkinin yaprakları, kökü ve tohumu gibi çeşitli bölgeleri kullanılır ve bu ekstraktların özellikleri birbirinden farklıdır. Bitki tohumlarından elde edilen ekstraktların yağ asidi içerikleri yaprak ve kökten elde edilen ekstraktlara göre daha fazladır.

2.2.1. Bitkisel Ekstraktların Yağ Asidi İçerikleri

Bitkisel ekstraktların özelliklerinin tanımlanmasında incelenen ilk özellik yağ asidi içeriğidir. Yağ asitleri, endüstride en çok kullanılan bileşen olup, kozmetik, tekstil, gıda endüstrilerinde ve tıpta kullanılmaktadır. Bitkisel ekstraktlarda en çok bulunan yağ asidi linoleik ve linolenik asittir [11,12,13]. Linolenik asit bazı hastalıklara karşı olan etkisiyle önemli bir yağ asididir. Cilt hastalıklarında, egzama ve menstrual ağrılarda kullanılır. Sinir sistemine etki eden prostoglandin için ve kan dolaşımı için enerji kaynağı, metabolizma ve hormon düzenleyici ve mide sıvısının fazla üretilmesini engelleyici özelliktedir.

Bitki tohumundan elde edilmiş ekstraktların yağ asidi içeriği, yaprak ve kök ekstraktlarına göre daha fazladır. Örneğin, kuşburnu tohumlarından elde edilmiş ekstraktta yağ asitlerinin %55’ini linoleik asit (C18:2), %25’ini linolenik asit (C18:3) ve %15’ini de oleik asit (C18:0) oluşturmaktadır.

Jojoba yağının elde edildiği jojoba (Simmondsia california) bitkisinin tohumunun %45 –55’ini yağ asitleri oluşturmaktadır. Jojoba yağının sıcaklık stabilitesi çok yüksektir (315C) ve kozmetikte, ilaçlarda, yemeklik yağlarda, dezenfektanlarda ve hijyen ürünlerinde bulunur. Dünyada üretilen jojoba yağının %50’ye yakını kozmetik sektöründe kullanılmaktadır [12].

Endüstride kullanılan bu yağ asitlerinin, çeşitli kullanım alanlarına göre kimyasal ve fiziksel özellikleri belirlenmelidir.

(19)

2.2.1.1. Yağ Asitlerinin Genel Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

Yağ asitleri, doğal kaynaklardan elde edilen ve çift sayıda karbon içeren düz zincirli bileşiklerdir. Tek sayıda karbon içeren yağ asitleri de bulunmaktadır. Fakat çift karbonlu yağ asitlerine göre daha az sayıda olup uygulamaları sınırlıdır.

2.2.1.1.1. Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri

Yağ asitlerinin çeşitli uygulamaları için bazı fiziksel özelliklerinin bilinmesi gerekir. Örneğin, evsel uygulamalarda yağ asitlerinin viskoziteleri, yüzey aktiviteleri, erime-kaynama noktaları ve çözünürlükleri bilinmelidir. Yağ asitleri karbon sayılarına göre katı veya sıvı halde olabilirler. Katı ve sıvı hal özellikleri birbirinden farklıdır.

a. Katı Hal Özellikleri:

Erime Noktası: Doymuş yağ asitlerinin erime noktaları karbon sayısının artmasıyla artar. Doymamış yağ asitleri içinse böyle bir genelleme yapılamaz. Doymuş yağ asitlerinin karbon sayıları arttıkça komşu iki yağ asidi arasındaki erime noktası farkı azalır. Örneğin, C10 ve C12 arasında bu fark 12C iken,

C34 ve C36 arasında 1,7C’ye düşer.

Polimorfizm: Katı haldeki yağ asitleri en azından üç polimorfik formda bulunur. Bu formları birbirinden ayırmak oldukça zordur ve ayırmada fiziksel özelliklerden yararlanılır. Tek sayıda karbon içeren yağ asitleri en kararlı polimorfik yapıya çift sayıda karbon içeren yağ asitlerinden daha çabuk gelirler.

Kristalizasyon Isısı: Doymuş yağ asitlerinde mol başına kristalizasyon ısısı molekül ağırlığının artışıyla artar.

Yoğunluk: Yağ asitlerinin yoğunluk bilgilerine nadiren rastlanır. Genellikle çift sayıda karbon içeren yağ asitleri tek sayıda karbon içeren yağ asitlerine göre daha yoğundur.

b. Sıvı Hal Özellikleri:

Kaynama Noktası: Yağ asitlerinin kaynama noktaları molekül ağırlığının artışıyla artar. Yağ asidi metil esterlerinin kaynama noktaları ise normal yağ asidi kaynama noktasından yaklaşık 30C daha düşüktür.

(20)

Viskozite: Genellikle molekül ağırlığının artışıyla viskozite de artar. Fakat bu artış molekül ağırlığı arttıkça azalır. Yağ asidi metil esterlerinin viskozitesi ise yağ asitlerininkinden daha düşüktür.

Kırılma İndisi: Doymuş yağ asitlerinde kırılma indisi molekül ağırlığının artışıyla artar. Bu indis saflık derecesini gösterir ve indisin büyümesi yağ asidindeki doymamışlığın arttığını belirtir.

Yoğunluk: Sıvı hal yağ asitlerinin yoğunluğu sıcaklık artışıyla azalır. Küçük moleküllü yağ asitleri daha yoğundur ve yoğunluklar seri boyunca azalır. Doymamış yağ asitlerinin yoğunluğu doymuş yağ asitlerine göre daha fazladır.

b. Çözünürlük Özellikleri:

Yağ asitleri düşük sıcaklıklarda heptan gibi nonpolar organik sıvılarda limit çözünürlük özelliği gösterirler. Erime noktalarının üzerindeki sıcaklıklarda organik çözücülerin çoğunda çözünürler. Bazı ayarlanmış sıcaklıklarda suda da çok sınırlı çözünme gösterirler. Örneğin laurik asit 25C’de %0,0055, stearik asit %0,00029 oranında çözünür.

Bazı yağ asitlerinin bazı fiziksel özellikleri Tablo 2.1’de görülmektedir [14,47].

(21)

Tablo 2.1 Bazı Yağ Asitlerinin Bazı Fiziksel Özellikleri Yağ Asidi

Adı

Karbon

Sayısı Molekül Ağırlığı

Viskozite (70C’de) (cP) Erime Noktası (C) Kaynama Noktası (1mm’deC) Kırılma İndisi (80C’de) Kaprik 10 172,3 2,88 31,3 110,3 1,4130 Laurik 12 200,3 4,43 43,5 130,2 1,4191 Miristik 14 228,4 5,83 54,4 149,2 1,4236 Palmitik 16 256,4 7,8 62,9 167,4 1,4272 Stearik 18 284,5 9,87 69,6 183,6 1,4299 Arakidik 20 312,5 - 75,4 200,0 1,4250 Behenik 22 340,6 - 80,0 213,0 1,4270 Palmitoleik 16 254,4 - 0,5 - 1,4110 Oleik 18 282,5 9,41 14 176,5 1,4582 Linoleik 18 280,5 - -5 200,0 1,4699 Linolenik 18 278,5 - -11 199,0 1,4800

2.2.1.1.2. Yağ Asitlerinin Kimyasal Özellikleri

Yağ asitlerinin kimyasal yapısını bir karboksil grubu ve düz zinciri meydana getiren metilen grubu (-CH2-) oluşturur. Doymamış yağ asitlerinde metilen grubu çift

bağlı olup (-CH=CH-) şeklindedir.

Doymuş yağ asitlerinde reaktif grup karboksil grubu ve -metilen grubudur. Doymamış yağ asitlerinde ise reaktif gruplar karboksil grubu, -metilen grubunun yanındaki çift bağın bulunduğu karbonlar ve komşu iki karbon grubu da aktif merkezlerdir. Örneğin, oleik asitte altı tane reaktif merkez vardır. Aşağıda bu altı reaktif merkez görülmektedir.

O || CH3-(CH2)6-CH2-CH=CH-CH2-(CH2)5-CH2-C-OH

6 5 4 3 2 1

Oleik asitte sadece karboksil asit ve -metilen grubu değil çift bağın olduğu 9. ve 10. karbonlar ile komşu iki karbon atomu da reaktiftir.

(22)

Linoleik ve linolenik asitte olduğu gibi birden fazla çift bağ bulunduran yağ asitlerinin reaktiviteleri daha fazladır.

Yağ asitlerinin karboksil grubu reaksiyonları, -metilen grubu reaksiyonları ve doymamış yağ asitlerinde çift bağ grubu reaksiyonları vardır.

a. Karboksil Grubu Reaksiyonları:

 İyonlaşma

RCOOH + H2O  RCOO

+ H3O+

 Sabunlaşma

RCOOH + NaOH  RCOONa + H2O

 Klorlanma

RCOOH + SOCl2 RCOCl + SO2 + HCl

3RCOOH + PCl3  3RCOCl + H3PO3

RCOONa + PCl5  RCOCl + POCl3 +NaCl

 Esterleşme

RCOOH + R’OH  RCOOR’ + H2O (Katalizörle)

 Dekarboksilasyon O

||

(RCOO)2M  RCR + MCO3 (150C’de) M: Metal

 İndirgenme RCOOR’ + 2H2 RCH2OH + HOR’ RCOOH + 2H2 RCH2OH + H2O  Azotlanma RCOOH + NH3 RCONH2 + H2O RCOOH + NH3 RCN + 2H2O

b. -Metilen Grubu Reaksiyonları

Halojenasyon

Br |

(23)

 -Sülfonasyon

SO3H

|

RCH2COOH + SO3 RCHCOOH

c. Doymamış Yağ Asitlerinin Reaksiyonları:

 İndirgenme

CH3(CH2)7CH =CH(CH2)7COOH + H2 CH3(CH2)7CH2CH2(CH2)7COOH

Oleik asit + H2 Stearik asit (Ni Katalizörlüğünde)

 Halojenlenme CH3(CH2)7CH =CH(CH2)7COOH + Br2 CH3(CH2)7CHCH(CH2)7COOH | | Br Br  cis-trans izomerizasyonu CH3(CH2)7 (CH2)7COOH CH3(CH2)7 H C=C C=C H H H (CH2)7COOH

Oleik asit (cis) Elaidik asit (trans) Bu reaksiyonların dışında doymamış yağ asitlerinin aromatik bileşen katılma, Diels-Alder, Ritter reaksiyonları, oksidasyon, otooksidayson, sülfürlenme, fosforilasyon ve Koch reaksiyonları da vardır [14].

2.2.1.2. Yağ Asitlerinin Tanımlanması

Endüstride yağ asitlerinin yaygın olarak kullanılması, yağ asitlerinin doğal kaynaklardan elde edilmesinde öncelikli olarak tanımlanmasını gerektirmektedir. Yağ asitlerinin tanımlanmasında en çok kullanılan ve en etkili yöntem gaz kromatografisidir [13,15,16,17]. Diğer bir yöntem ise dolgulu kolonla yapılan tanımlama işlemidir. Bu yöntemle yağ asitlerinin tanımlanmasının verimi düşüktür ve de bu işlem yaklaşık dört saat sürmektedir. Fakat gaz kromatografisi kullanılarak yapılan tanımlama işleminde C8 – C24 arası yağ asitleri tanımlanabilir ve bu işlem

yaklaşık 30 dakika sürer. Bu durum, yağ asidi tanımlanmasında kullanılacak yöntemin gaz kromatografisi olmasını gerektirir [16].

(24)

2.2.1.2.1. Gaz Kromatografisi

Kromatografi, bir karışımın bileşimini kalitatif ve kantitatif olarak tanımlamaya yarayan bir enstrümantal analiz yöntemidir [18].

Gaz kromatografisi, kromatografik yöntemler içinde en kullanışlı ve en çok geliştirilmeye açık olan yöntemdir [17]. Gaz kromtografisinde, gözenekli bir maddeden meydana gelen bir sabit faz (kolon) ve bu sabit faz içindeki gözeneklerden kolayca geçebilen hareketli faz olmak üzere iki faz bulunmaktadır. Örnek maddenin kolon içindeki taşınması hareketli fazı oluşturan gaz ile gerçekleşir. Bu yöntemle sadece uçucu özellikteki bileşenler tanımlanıp ayrılabilir [19,20].

Gaz kromatografisinde hareketli faz gazdır ve sabit fazın yapısına göre ikiye ayrılır.

 Gaz-Katı kromatografisi

 Gaz-Sıvı kromatografisi

Gaz- Katı kromatografisi az kullanılan bir yöntemdir ve bu yöntemde aktif kömür, alüminyum oksit ve silika jel gibi maddeler kullanılır.

Gaz – Sıvı kromatografisinde, gözenekli katı maddeye bu gözeneklere tamamen dağılan bir sıvı emdirilir ve bu ortam sabit faz gibi davranır. Hareketli olan faz bu fazın içinden kolaylıkla geçer.

Gaz kromatografisi yapılacak numune içindeki maddeler, azot veya helyum gibi gazlarla taşınırlar. Bu arada numune içindeki uçucu bileşenler sabit fazla aralarındaki ilgiye göre az ya da çok tutunurlar. Tutunan maddeler, taşıyıcı gazla dedektöre taşınırlar. Bu taşınma, tutunmalarına bağlı olarak gerçekleşir ve buna göre kromatogram üzerinde pikler oluşur. Uçucu maddelerin sabit fazla hareketli faz arasında dağılmalarında çözünürlük, bağlanma, adsorplanma gibi olaylar etkin olabilir.

Bu yöntemle,

 Numune içindeki uçucu maddelerin tanımlanması

 Bir maddenin saf olup olmadığı

 Yeni geliştirilen bir yöntemin duyarlılığı gibi nitelikler belirlenebilir [18,19,20].

(25)

Yağ asitlerinin GC yöntemiyle tanımlanması için ilk olarak metil esterlerinin hazırlanması gerekir. Metil esteri hazırlanan numune gaz kromatografisinde çeşitli pikler vererek standartlara göre tanımlanır [15].

Gaz kromatografisi mekanizması 5 bölümden oluşur. a. Mobil Faz

Mobil faz, gaz, sıvı yada superkritik sıvı olabilir. Taşıyıcı gaz He, H2, N2

veya Ar olabilir. Mobil fazın yüksek saflıkta ve dedektörle uyumlu olması istenir. Mobil faz için diğer önemli bir özellik de akış hızıdır. Akış hızı taşıyıcı gazın basıncının ayarlanmasıyla kontrol edilebilir fakat bu kolon sıcaklığına bağlı olarak değişir.

b. Numune Enjeksiyon Sistemi

Kromatografisi yapılacak olan numuneler gaz yada sıvı olabilir. Kolonun aşırı yüklenmesini önlemek amacıyla sıvı hacmi 0,1 – 10 l olmalıdır. Bu miktardaki numune silikon kauçuğa enjektörle beslenir. Enjeksiyon kısmının sıcaklığı numunede bulunan bileşenlerin en yüksek kaynama noktasına sahip olan bileşenden en az 50oC

yüksek olmalıdır. Kapiler kolonlar için split/splitless numune enjektörü kullanılabilir. Splitless modunda enjeksiyonla bütün numune kolona verilir. Split modda ise numune belli oranda kolona verilir. Gaz kromatografisinde tercih edilen split moddur.

c. Oven (Fırın) Bölümü

Kolonun bulunduğu bölümdür. Basit ayırımlar için kolon sıcaklığı genellikle sabit tutulur. Kompleks karışımların ayırımı için sıcaklık programı kullanılabilir. Sıcaklık programıyla sıcaklığın yükseltilmesi sağlanarak tutunma zamanı azaltılır.

d. Kolon

Dolgulu ve kapiler kolonlar olmak üzere iki çeşit kolon vardır.

Dolgulu Kolonlar: Dolgulu kolonlar katı parçacıklarla doldurulmuş cam yada metal kolonlardır. İdeal kolon dolgu malzemesi büyük yüzey alanına sahip ve de mümkün olduğunca küçük olmalıdır. Dolgulu kolonlar 1-6 m uzunluğunda ve çapları 2-4 mm genişliğindedir.

(26)

Kapiler Kolonlar: Kapiler kolonlar eritilmiş silikadan (SiO2)

oluşmaktadır. Yükleme kapasiteleri düşüktür fakat çözünürlükleri yüksektir. Kolon uzunlukları 10-100 m ve iç çapları 0,1-0,5 mm’dir. Kapiler kolonlar dolgulu kolonlara göre 5-10 kat daha fazla çözünürlüğe sahiptir.

e. Dedektörler

Dedektör kolondan gelen taşıyıcı gaz içinde bulunan yabancı bir gazı tespit eden düzenektir. Bir dedektörde aranan başlıca özellikler şunlardır.

 Kolondan gelen gaz içindeki çok kısa zamanda meydana gelen konsantrasyon değişikliklerini tespit edebilmeli

 Taşıyıcı gaz içindeki konsantrasyon değişikliklerine lineer olarak cevap vermeli

 Konsantrasyona lineer olarak cevap vermesi bir çok gazla olmalı.

 Uzun süre dayanmalı

Bilinen dedektörler alev iyonlaşma dedektörü (FID) ve ısıl iletkenlik dedektörüdür (TCD) [21,22]. Bir kromatografi cihazının enjeksiyon kısmı, kolon, fırın, dedektör ve integratörü Şekil 2.1’de görülmektedir.

(27)

2.2.1.2.1. Diğer Kromatografik Yöntemler

Gaz- katı ve gaz-sıvı kromatografilerinin dışında sıvı-katı ve sıvı-sıvı kromatografileri de uygulanan kromatografik yöntemlerdir.

Sıvı-Katı Kromatografisi

a. Adsorpsiyon Kromatografisi: Adsorpsiyon olayı üzerine kurulmuş olan ve ilk keşfedilen kromatografidir. Bu yöntemde, sabit faz olarak ince ezilmiş kalsiyum karbonat, alüminyum oksit, talk, silika jel gibi maddeler, hareketli faz olarak da su, alkol, aseton, kloroform, nitrobenzen, toluen ve benzen gibi çözücüler kullanılmaktadır.

Seçilen sabit faz, bir büretin alt kısmına pamuk konduktan sonra sıkıca doldurulur. Tanımlanacak numunenin çözüldüğü çözücüyle bu faz iyice ıslatılır ve sabit faz iyice yerleştirilir. Sonra ayrılması istenen numune kolonun üstünden konur ve maddelerin yerleri kolonda ayrı ayrı görülünceye kadar çözücü ilave edilir.

Bu yöntemle izomerler, hidrokarbonlar, rasemikler, hormonlar ve antibiyotikler kolayca ayrılabilirler.

b. İnce Tabaka Kromatografisi: Bu yöntemde sabit faz silika jel, talk, alüminyum oksit, toz selüloz, diatome toprağı gibi maddeler kullanılır. Bu maddeler, suyla bulamaç haline getirilip özel hazırlanmış cam levhalar üzerine ince tabakalar halinde yayılıp kurutulur. Numune bir pipet veya şırınga yardımıyla bu tabaka üzerine uygulanır. Ayrılan maddeler plaka üzerinde görülür.

c. İyon Kromatografisi: Bu kromatografi bir katı maddenin yapısında bulunan iyonları, temasta bulunduğu çözelti içindeki aynı cinsten yüklü başka iyonlarla bir dengeye göre değiştirmesi özelliğine dayanır. Bu amaçla kullanılan katı maddeler, çözelti ortamında hiç çözünmeyen büyük moleküllü doğal ve suni maddelerdir.

Bu yöntemle ayrılmaları çok zor olan bazı iyonlar ve asitler, özellikleri birbirine çok yakın olan aminoasitler birbirinden ayrılabilirler.

(28)

Sıvı-Sıvı Kromatografisi

a. Dağılma Kromatografisi: Dağılma kromatografisinde kullanılan başlıca sabit faz silika jeldir. Bunun dışında,diatome toprağı, toz halinde cam, selüloz ve nişasta gibi maddeler de kullanılabilir. Hareketli faz olarak tek veya karışım halinde çözücüler kullanılır.

Bu yöntemle, protein hidrolizinden meydana gelen aminoasitler, asitler, şeker türevleri,alkoller ayrılabilir.

b. Kağıt Kromatografisi: Kağıt kromatografisi uygulaması en kolay kromatografi yöntemidir. Dağılma kromatografisindeki sabit fazın yerini burada, özel olarak yapılmış süzgeç kağıdı almaktadır. Kağıt kromatografisinde birbirinde çözünmeyen iki sıvı kullanılır. Bunlardan birisi genellikle sudur. Analizi yapılacak maddenin bir kısmı süzgeç kağıdının belirli bir kısmına emdirilir ve kurutulur. Bu, suyla doyurulmuş organik çözücü (fenol, bütil alkol gibi) içine daldırılır. Çözelti yükselirken, numune içindeki maddeleri de taşır. Böylece maddeler tanımlanabilir.

Bu yöntemle, aminoasitler ve primer aminler belirlenebilir [15,19,20,23].

2.3. Yağ Asitlerinin Endüstriyel Uygulamaları

2.3.1. Kozmetik Endüstrisinde Kullanılan Yağ Asitleri

Yağ asitlerinin ve türevlerinin gelişimi, kozmetik sektöründe yeni hammaddeler elde edebilmek için büyük bir saha oluşturmuştur. Kozmetik sektöründeki ürünlerin hemen hemen hepsinde yağ asitleri ve türevleri kullanılmaktadır.

Yağ asidi türevlerinin kozmetik teknolojisine sağladığı yararlardan faydalanarak kullanıldığı başlıca yerler,

- El ve vücut temizleyicileri, duş jelleri - Emülsiyon ürünleri, losyonlar ve kremler - Diş temizlik ürünleri

- Tıraş ürünleri - Şampuanlar

(29)

1983 yılında dünya genelinde kozmetik ürünlerine 12,3 milyon dolar harcanmıştır. Bu büyük miktar yağ asidi ve türevlerinin kozmetikteki önemli yerini belirtmek için yeterlidir.

Kozmetik sektöründe kullanılan yağ asidi türevleri üç ana kategori oluşturur. Bunların ilki, ürünlerin kendisi ve esterleridir. Yağ asitlerinin etoksilasyonu ve esterleştirilmesiyle elde edilen noniyonik yüzey kimyasalları bu kategoridedir. İkinci kategori yağ asitlerinin azotlu bileşenlerinin oluşturduğu gruptur. Anyonik, noniyonik, katyonik ve amfoterik yüzey kimyasalları bu gruptadır. Son grup ise yağ asitlerinin sülfür içeren bileşikleridir.

Kozmetikte kullanılan başlıca yağ asidi kaynakları, soya fasulyesi yağı, hindistan cevizi yağı, iç yağı ve lanolindir. Yağ asitlerinin ve türevlerinin dış kullanımının bir ana avantajı, canlandırıcı bir yapıya sahip olmalarıdır.

Yağ asitleri kozmetikte kullanılacaksa, güvenilir olmalı ve şu şartları sağlamalıdır:

- Tahriş etmemeli - Fiziksel kararlı olmalı - Mikroplardan arınmış olmalı - Kimyasal kararlı olmalı - Zehirleyici olmamalı [16]

Yağ asitleri ve türevleri kozmetik sektörünün oluşumunda çok geniş ve yaygın bir kullanım alanına sahiptir.

Hayvansal ve bitkisel yağlar, yağ asitlerinin en çok elde edildiği hammaddelerdir. Yağlardan elde edilen ve kozmetik sektöründe kullanılan kozmetik ana maddeleri,

Trigliserit esterleri : Susam, fındık, soya fasulyesi ve hindistan cevizi yağları

Yağ asitleri: Laurik, palmitik, miristik, stearik, oleik, linoleik, linolenik, arakidik, behenik ve arakidonik asitler

Sabunlar: Yağ asitlerinin sodyum, potasyum, amonyum, mono-, di- ve trietanolamin ve aminoglikol tuzları

Deterjanlar: Hindistan cevizi yağı, yağ asitlerinin alkil sülfatları,amid sülfonatlar, ester sülfonatlar, alkiloamidler ve aminler

(30)

Katyonik antiseptikler ve yumuşatıcılar: Kuaterner amonyum bileşikleri, morfolinyum bileşikleri ve piridinyum bileşikleri

Alkil yağ asidi esterleri: İsopropil ve bütil miristat, palmitat, stearat, oleat ve linoleat

Polihidrik alkol esterleri: Propilen glikol, gliserol, sorbitol ve sorbitan yağ asidi esterleri

Etoksi edilmiş yağ asitleri: Polietilen glikol mono-, di- yağ asidi esterleri

Etoksi edilmiş yağ alkolleri: Setil, stearil, oleil ve lanolin alkollerinin polietilen glikol eterleri

Etoksi edilmiş sorbitan, esterler: Tweens

Dallanmış zincirli yapıda yüksek molekül ağırlıklı alkil esterleri: Hekzadesil miristat

Lanolin türevi yağ asitleri ve alkolleri

Lanolin türevleri

Kozmetikte kullanılan ana yağ asitleri, stearik, linoleik, linolenik ve palmitik asitlerdir. Günümüzde kozmetikte kullanılan diğer bir yağ asidi oleik asittir. Oleik asit yaygın olarak şampuanlarda kullanılmaktadır. Bu yağ asitleri kozmetikte deterjanlarda, sabun ve sıvı sabunlarda, tıraş köpüklerinde, çeşitli cilt kremlerinde, rujlarda, kolonya ve deodorantlarda, losyonlarda, saç şekillendiricilerde ve boyalarında, şampuanlarda, göz kremleri ve maskaralarda ve bebek bakım ürünlerinde kullanılmaktadır [14].

2.3.2. Tekstil Endüstrisinde Yağ Asitleri

Tekstil endüstrisinde kullanılan tekstil kimyasallarının yaklaşık %40’ını yağ asitleri oluşturmaktadır.

Tekstil endüstrisinde en çok kullanılan bileşiklerden birisi deterjanlardır. Kompleks yağlar, mumlar ve proteinler gibi istenmeyen maddelerin giderilmesinde deterjanlar kullanılır [14,16]. Örneğin oleik asit sabunları yünden doğal yün gresini ayırmak için kullanılır [14].

(31)

Islatma ve yüzeye nüfuz etme ajanları olarak sülfat yağ asidi esterleri, sülfatlanmış isopropil oleat, sülfatlanmış bütil oleat ve laurik asit alkilleri kullanılmaktadır [14,16].

Tekstil endüstrisinde kullanılan diğer önemli maddelerde, yumuşatıcılarda, boyalarda, su uzaklaştırıcı maddelerde, yüzey yağlayıcılarında ve çeşitli ajanlarda yağ asitleri kullanılmaktadır.

2.3.3. Gıda Endüstrisinde Yağ Asitleri

Yağ asitlerinin gıda endüstrisindeki uygulamaları yağ asidi türevlerine göre daha kısıtlıdır.

Ekmek yapımında yumuşaklığı sağlamak amacıyla yağ asitlerinin mono- ve digliseritleri ve diasetiltartarik asit esterleri kullanılmaktadır. Hazır keklerin yapımında stearik ve palmitik asit türevleri, dondurma ve kremalarda poligliserol yağ asidi esterleri, margarinlerde yağ asitlerinin poligliserol esterleri, sorbitol esterleri kullanılmaktadır. Sakızlarda stearik asit, şekerleme ve reçellerde ise gliserol monooleat kullanılır.

Yağ asitlerinin gıda endüstrisinde giderek yaygınlaşan bir kullanımı vardır. Yaygınlaşan diğer bir kullanımı da şekerlerin yağ asidi esterleridir [14].

2.3.4. Tıpta Yağ Asitleri

Yağ asitlerinin tıpta kullanımı,

1. Proseslerde yardımcı madde 2. İlaç yapımında bileşen

3. Aktif ilaçlar şeklinde sınıflandırılabilir.

Tıpta kullanılan başlıca yağ asitleri, etil oleat, sodyum stearat, gliseril monostearat, oleik asit, stearik asit, sorbitan monooleat, sorbitan monostearat ve sorbitan trioleattır.

Proseslerde yardımcı madde olarak kullanılan yağ asitleri antibiyotiklerin ve çeşitli virüslerin üretiminde tam başarıyla kullanılamamakla birlikte aktivitelerini

(32)

artırdıkları bilinmektedir. Doymamış yağ asidi olan oleik asit, penisilinin üretiminde köpüğü azaltır ve de antibiyotiğin verimini artırır.

İlaç yapımında yağ asitleri çözmeye yardımcı, dağıtıcı ve kararlılık verici olarak kullanılır. Polioksietilen sorbitan monooleat, vitamin, steroid hormonu ve antiseptikler gibi suda çözünmeyen maddeleri çözmeye yardımcı olur. Stearik asit ve oleik asitlerin monogliseritleri suda dağıtıcı özeliktedir.

Aktif ajan olarak yağ asitlerinin bakterisid, germicid, fungasid ve nematoksik ajanlar gibi uygulamaları vardır. Laurik, palmitik ve stearik asit gibi yağ asitlerinin neomycin tuzları insan derisindeki bakterilerin azalması için gerekli özellikleri sağlar. C8 ve C10 doymuş yağ asitleri gram pozitif ve gram negatif organizmaların

(33)

BÖLÜM 3

ISIRGAN OTU VE ÖZELLİKLERİ 3.1. Isırgan Otunun Yapısı

Isırgan otu, saplarında birbirinin karşısına gelecek şekilde yaprak dizilimine sahip, saplarında ve yapraklarının alt kısmında yakıcı tüyler bulunan, koyu yeşil renkte bir bitkidir [6,24,25,26,27]. Yapraklarının boyu 10 cm’yi bulurken bitki boyu 100 cm’yi aşabilmektedir. En çok Haziran – Eylül ayları arasında yetişen bu bitki, bahçelerde, ormanlarda, bataklık kenarlarında ve çok su bulunan bölgelerde bol miktarda bulunur.

Isırgan otu yapısında 20’ye yakın kimyasal madde bulundurmaktadır. Bunların bazıları, yağ asitleri, lektinler, steroller, aminler, asitler ve poliholozitlerdir. Bu kimyasal maddeler bitkinin toprak altı ve toprak üstü kısımlarında ayrılmış olarak bulunurlar.

Yaprak ve toprak üstü kısımlarında bulunan kimyasal maddeler, - Yağ asitleri: Palmitik, oleik, linoleik ve linolenik asitler

- Asitler: Formik, silisik, sitrik, fumarik, malik, okzalik, fosforik, süksinik ve treonik asitler

- Flavonoitler: Kenferol, izoromnetin, kesretin ve glikozidler - Diğer maddeler: -sitosterol, skopoletin, fenil propan türevleri Toprak altı kısımlarında bulunan kimyasal maddeler,

- Yağ asitleri: Palmitik ve linoleik asitler - Lektinler: Urtica dioica aglutinin (UDA) - Poliholozitler: Glukanlar, galaktoglukanlar

- Diğer maddeler: Triterpenler, -sitosterol, skopoletin ve fenil propan türevleri

(34)

Bu kimyasal maddelerin dışında köklerde nişasta, albumin, lignin, klorofil, histamin, reçine, yapraklarda sakız, balmumu, klorofil ve bazı alkoloidler bulunmaktadır [24,27,28,29].

Isırgan otunun yapısında bulunan kimyasal maddeler, ısırgan otunun antiseptik, bakterisid, kan dolaşımı ajanı, diüretik, hemostatik ve kas hareketi düzenleyici olarak kullanılmasını sağlamaktadır [27]. Bitkinin özellikle köklerinde bulunan histamin diüretik olup prostat büyümesini önleyici özelliktedir [2,5,7, 26,27,28,30,31,32].

Isırgan otuna dokunulduğunda ciltte beyaz renkte kabarmalar meydana gelir. Bunun nedeni bitkinin saplarında ve yaprak altlarında bulunan tüylerin dokunmayla kırılması ve içindeki formik asidin ciltte temasa geçmesidir. Bu etkiyi ve meydana gelen kaşıntıyı gidermek için asidi nötralize edici bir baz kullanılmalıdır. Günlük hayatta kolaylıkla bulunabilecek olan kabartma tozu yada soda bu amaç için kullanılabilir [24,25].

3.2. Isırgan Otunun Kullanım Alanları

Isırgan otu içerdiği maddeler ve bu maddelerin özelliklerinden dolayı kozmetik sektöründe ve tıpta fitoterapik uygulamalarda kullanılmaktadır. Isırgan otunun kolay bulunur ve maliyetinin düşük olması bu tür uygulamaları daha da yaygınlaştırmaktadır.

3.2.1. Isırgan Otunun Kozmetik Sektöründe Kullanımı

Isırgan otunun kozmetik sektöründe kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Özellikle son zamanlarda, saç dökülmesini engelleyici şampuanlarda ısırgan otu ekstraktı kullanılmaktadır. Bu şampuanların dışında ısırgan otu ekstraktından friksiyon suları da hazırlanıp aynı amaç için kullanılmaktadır. Avrupa, Japonya ve ABD’de bu tür ısırgan otu ekstraktlarına patent alınmıştır. Ülkemizde de çeşitli firmalarda, şampuan üretiminde ısırgan otu ekstraktlarından faydalanılmaktadır. Örneğin Hobby Kozmetik New Era adıyla çıkardığı şampuanında ısırgan otu ekstraktı kullanarak saç dökülmesini önleyici şampuanı piyasaya sunmuştur.

(35)

Saç dökülmesini önleyici veya azaltıcı özelliğinin dışında ısırgan otu cilde olan faydasından çeşitli cilt kremlerinde de kullanılmaktadır. Bu cilt kremleri sivilceleri giderici özelliktedir [2,28].

3.2.2. Isırgan Otunun Tıpta Kullanımı

Isırgan otunun içerdiği kimyasal maddeler ısırgan otunun tıpta yaygın bir kullanım alanına sahip olmasını sağlamıştır. İçerdiği maddelerden biri olan  -sitosterol kanser olmayan prostat büyümesine karşı kullanılan bir maddedir. Yapılan bütün çalışmalar ısırgan otunun -sitosterol içeriğinden dolayı prostat büyümesini engellediğini ve hatta yok ettiğini göstermektedir [2,5,6,7,26,27,28,30,31,33,34,35]. Isırgan otu ekstraktı erkeklerde testesteron salgılanmasını ve prostat büyümesine etki eden enzimi inhibe ederek bu etkiyi sağlamaktadır [26]. Bu özelliğinin dışında en yaygın kullanımı romatizmal hastalıklara karşı kullanılmasıdır [2,4,27,28,36,37]. Bunların dışında ısırgan otu diüretik olarak böbrek ve idrar yolu rahatsızlıklarında, şeker hastalığında, sivilce, sedef ve egzama gibi deri hastalıklarında, kızamık ve çiçek hastalıklarında ve yüksek tansiyona karşı kullanılmaktadır [2,5,6,24,27,28]. 3.3. Isırgan Otu ile İlgili Yapılan Çalışmalar

Isırgan otunun kozmetik sektöründe ve tıpta kullanım alanlarının geniş olması bu konuda çok sayıda çalışma yapılmasını sağlamıştır. Bu çalışmaların çoğu fitoterapik uygulamalar olup kozmetik ile ilgili yapılan çalışmalar yaygınlaşan bitkisel ekstrakt kullanımıyla önem kazanmıştır.

1989 yılında KRAUS ve SPITELLER tarafından Beyrut Üniversitesi Organik Kimya Bölümünde yapılan bir çalışmada ısırgan otunun köklerinde bulunan fenolik bileşikler tanımlanmıştır. Bu çalışmada ısırgan otu kökleri farklı pH değerlerinde farklı çözücülerle ekstrakte edilmiş ve gaz kromatografisi – kütle spektrofotometresi sistemi ile 18 farklı fenolik bileşik tanımlanması yapılmıştır [29].

HIRANO, HOMMA ve OKA tarafından 1993 yılında Japonya Tokyo Eczacılık Fakültesinde ısırgan otu kökü ekstraktının steroidal bileşenlerinin tanımlanması ve bu bileşenlerin prostat büyümesi (BPH) üzerine etkisini inceleyen bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada da ısırgan otu kökleri farklı çözücülerle

(36)

ekstrakte edilmiş ve bu ekstraktların prostat büyümesi üzerine etkisi incelenmiştir. Sonuçta ısırgan otunun içerdiği -sitosterol, kampasterol ve stigmasterol gibi sterollerin prostat büyümesini %23-67 oranında inhibe ettiği görülmüştür [7].

Isırgan otu ekstraktının elde edilmesi ve bunun romatizma hastalığına etkisini inceleyen bir çalışma da 1999 yılında Almanya’da RIEHEMANN, BEHNKE ve SCHULZE–OSTHOFF tarafından yapılmıştır. Bu çalışmada ısırgan otu yapraklarının etanol ile ekstraktı elde edilmiş ve bu ekstraktın romatizmal artritleri önleyici etkisinin olduğu görülmüştür [4].

1999 yılında yine Almanya’da KONRAD, MULLER, LENZ, LAUBINGER, AUMULLER ve LICHIUS ısırgan otu ekstraktının prostat kanseri hücrelerine olan etkisini incelemişlerdir. Isırgan otu ekstraktı metanol kullanılarak elde edilmiş ve bu ekstraktın -sitosterol içeriği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda ısırgan otunda bulunan -sitosterolün prostat büyümesi olan hastalarda olumlu sonuç verdiği belirlenmiştir [31].

LICHIUS ve MUTH tarafından yapılan diğer bir çalışmada ısırgan otu kökünden metanolle elde edilen ekstraktın prostat büyümesini %51 oranında inhibe ettiği bulunmuştur[33] .

Isırgan otunun ekstraktının diüretik, natriüretik ve hipotensive etkisi 2000 yılında Fas’da TAHRI,YAMANI, LEGSSYER, AZIZ, MEKHFI, BHOUHAM ve ZIYYAT’ın yaptığı çalışmalara incelenmiştir. Bu çalışmada çözücü olarak su kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlarda, ısırgan otunun sulu ekstraktının yüksek tansiyonu düşürücü bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Diğer bir önemli sonuç da ekstraktın yüksek dozlarda kullanımının ölümcül etkiye sahip olduğudur[5].

Özellikle kozmetik sektöründe kullanılan bitkisel ekstraktların eldesinde kullanılan bir yeni yöntem süperkritik CO2 yöntemidir. Bu yöntemle 2001 yılında

Yugoslavya’da RAFAJLOVSKA, RIZAVA, DJARNATI, TESEVIC ve CVETKOV tarafından yapılan çalışmada ısırgan otunun ekstraktı elde edilmiş ve GC kullanılarak bu ekstraktın yağ asidi bileşimi belirlenmiştir. Buna göre ısırgan otu ekstraktının en yüksek yağ asidi bileşimine sahip olanının yapraklardan elde edilen ekstrakt olduğu ve %44,1 oranında yağ asidi içerdiği görülmüştür. Bu bileşimin büyük çoğunluğunu %20,2 ile linoleik asit oluşturmaktadır. Ekstraktın diğer yağ asidi bileşimini ise

Referanslar

Benzer Belgeler

Genel olarak bu tür ekosistemler, doğal olanlardan daha yüksek verim sağlasalar dahi çevre koşullarına uyum yapamazlarsa verimlilikleri

Çok yüksek miktarda KOİ ve yağ gres içeren atıksuları arıtmak isteyenler, % 50 den fazla KMnO 4 miktarının KOİ ve yağ gres giderme verimi sağladığı için ekstraksiyon

Vaktimiz olmayacak dişbudakların düzgün gövdeleriyle kucaklaşmaya eğreti dallarla meşgul olmaktan Unutanlardan olacağız sonunda gökyüzüne ağmayı unutanlardan bir

Camiin ilk krsimlannda sanat degeri olan yazilar vardir, Sara Hatun camiinin Akkoyunlu HOkOmdan Bahadir Han (Uzun Hasan) In annesi Sara Hatun tarafmdan yaptmlrms oldugu

1 e Edebiyatl Bolumu, Yeni Turk Edebiyati dersinin kapsammda yap1lm1~tir. Mezuniyet cahsmastnda Ahmet Hamdi Tanpmar'm Mahur Beste adh romanmda olan kihk kiyafet unsurlan,

Rabia Hamm yanhzd. ve be§ parasizdr. Ostone Ostliik ikinci oglu Mehmet'I dogurmu§tu ve art,k yorulrnustu, Herkes o siralarda §ehirden katyordu ve bu kac;1§m ad, "kac;

Türkiye bitki örtüsü içinde tarih boyunca tedavi amaçlı olarak kullanılmış, hâlâ da kullanılan bitki türlerinden de çok sayıda var.. Eğir otu da (Acorus sp.) bu

Ekolojik olarak bakılınca da, gebere otu derin köklü, yayılıcı özelliği olan ve çok yıllık bir bitki olması nedeniyle erozyonla mücadele için de yararlı bir