• Sonuç bulunamadı

1. HATA ve HİLE KAVRAMLARI

1.4. Uluslararası Denetim Standartlarında Hile

1.4.16. ISA 240-Türkiye Uygulaması

Türkiye ve Dünya geneline baktığımızda hata ve hileden dolayı birçok skandal meydana gelmiş ve bu nedenle yeni düzenlemeler yapılmıştır. Ancak dünya genelinde yapılan araştırmalar ve yaşanan olaylar hilenin önlenmesinde denetim firmalarının çok başarılı olmadıklarını göstermektedir.

Öncelikle hata ve hilenin ortaya çıkartılmasında yönetimin sorumlu olması, denetime ayrılan bütçe ve sürenin kısıtlı olması, isi yapan denetim elemanlarının çoğunlukla asistan denetçilerden oluşması ve böylelikle yeteri derecede tecrübeye sahip olmamaları nedeniyle hile çoğu zaman ortaya çıkartılamamaktadır.

Türkiye’deki mali tablo denetimlerinde yolsuzluk ve hataya ilişkin denetçinin sorumluluğunu yeminli mali müşavirlerin yaptığı tam tasdik denetimi ve bağımsız denetim olarak iki farklı açıdan ele alacak olursak; SM, SMMM ve YMM Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ de meslek mensuplarının isletme sahip ve yöneticilerine isabetli karar alabilmeleri için doğru ve güvenilir bilgiler sağlamakla sorumlu oldukları belirtilmiştir. Yönetmelik kapsamında belirlendiği üzere, yeminli mali müşavirler tasdik konusu belgelerin mevzuat hükümlerine uygunluğu ve gerçek durumu yansıtılmasını etkileyecek hata ve hilelerin önlenmesinde isletme yönetimi ile birlikte sorumlu olacaklardır. Çalışma Usul ve Esasları Yönetmeliği’nin “Bilgi ve

Belgelerin Toplanması” baslıklı 55. maddesinde de yeterli ve güvenilir delil elde etme

standardına ilişkin düzenlemeler içermektedir. İlgili madde düzenlemesine göre; meslek mensubu, kurum ve kuruluşların mali tablolarında yer alan; varlık, kaynak, gelir ve giderlerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ve kayıtlara doğru geçirilip geçirilmediğinin

32

33

tespiti için gerekli bilgi ve belgeleri toplamak ve değerlendirmek amacı ile çalışmalarını yerine getirmelidir. Bunun yanında 06.12.2000 tarihli ve 27 numaralı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliği’ne göre yukarıda sayılan yönetmelik hükümlerine ilaveten; Vergi Usul Kanunu’nun 256. maddesi hükmü uyarınca, yeminli mali müşavirler tasdik ettikleri hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlar bu tebliğ ile belirlenen usul çerçevesinde yeminli mali müşavirlere defter ve belgelerini ibraz etmekle yükümlüdür denilmektedir ve 3568 sayılı Kanun’un 12. madde hükmüne göre yeminli mali müşavirler mükelleflerin tasdik kapsamına giren işlemlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespiti için gerekli karşıt incelemeleri yapmakla yükümlüdürler denildiği belirtilip bunların esasları bu tebliğde çizilmiştir. Ayrıca 02.03.2001 tarihli 29 numaralı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliğine göre yukarıda sayılan yönetmelik hükümlerine ilaveten; (a) tam tasdik hizmeti verilen mükellefin vergi yükümlülüklerini yerine getirmede genel durumu, (b) mal ve hizmet alış bedellerinin ödeme sekli, (c) mal ve hizmet alışlarının uzun süreli ve devamlı olarak aynı kişilerden yapılıp yapılmadığı, (d) tam tasdik verilen mal veya satın aldığı kişilerin yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri ile bunlara ekli mali tabloların yeminli mali müşavirlerce tasdik edilip edilmediği veya bu amaçla yapılan ve devam eden bir sözleşmenin olup olmadığı hususları dikkate alınacaktır denilmektedir.33

Hile konusunu SPK açısından incelediğimizde sermaye piyasasında yatırım kararlarında temel noktayı oluşturan finansal tablolar, isletmenin gerçek durumunu yansıttığı ölçüde bir anlam ifade eder. Dolayısıyla sermaye piyasasında, isletmenin finansal tablolarının isletmenin gerçek durumunu yansıtıp yansıtmadığının tespit edilmesi çok önemlidir. Hile günümüzde isletmelerin iflasına ve yatırımcıların mağdur olmasına kadar varabilecek çok büyük zararlara neden olmaktadır.34

Bu nedenle hile ile SPK X/16 no.lu tebliğde yapılan düzenlemeler henüz taslak halinde olan Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Hakkındaki Tebliğ ile daha geniş

33

Bilgin, a.g.e., s.61

34Murat Kiracı, Hile Riski Değerlemesinin ve Hileleri Bulmanın Denetim Etkinliğindeki Rolü ve Türkiye’deki

34

hale getirilmiş ve ISA 240 ile tam olarak uyumu sağlanmıştır. SPK’ daki düzenlemelere baktığımızda; SPK X/16 no.lu tebliğin 32. maddesinde de hata ve hile ile ilgili açıklamalara yer verilmiştir. Bu maddeye göre ; “Hata ve hilelerin önlenmesi ve ortaya çıkarılması konusundaki temel sorumluluk müşteriye aittir. Ancak hata ve hileler mali tablolar hakkındaki denetçi görüsünü etkileyebileceğinden, denetçinin de çalışmasını mali tablolar üzerinde önemli etkileri olabilecek hata ve hileleri ortaya çıkaracak şekilde planlamak ve yürütmekle yükümlüdür. Bağımsız denetim çalışması sırasında ortaya çıkarılan, mali tabloların doğruluğuna ve gerçeği yansıtmasına olan olumsuz etkileri giderebilecek hata ve hileler, denetçinin düzeltme önerileriyle birlikte yazılı olarak müşterinin yönetim kuruluna bildirilir ve sonuç denetçi tarafından degerlendirilir”127 ifadesi yer almaktadır. SPK X/16 no.lu tebliğe baktığımızda ISA 240 ile uyumsuz olmamaktadır ancak hile ile ilgili ISA 240 kadar ayrıntılı bir çalışma değildir. SPK özellikle son dönemlerde firmalarla ilgili yaşanan hile olayları sonucunda finansal piyasalara olan güvenin tekrar yerine gelmesini sağlamak ve Uluslararası Denetim Standartları (ISA) ile uyumu sağlamak amacı ile Sermaye Piyasasındaki Bağımsız Denetim Hakkındaki Tebliğ Taslağı’nın 6.bölümünde hile konusuna geniş yer vermiş ve hata ve hilenin özellikleri, yönetim ve denetçinin sorumluluğu, hilenin ortaya çıkartılmasında denetçinin karsılaştığı doğal sınırlamalar, mesleki şüphecilik, denetim ekibi ile iletişim, risk değerleme prosedürleri, denetim kanıtının değerlendirilmesi, yönetim bildirimleri, denetimin tamamlanamaması, belgelendirme konularına ISA 240 ile paralel şekilde geniş bir şekilde yer vermiştir. Türk Ticaret Kanunu Tasarısına baktığımızda ise ISA 240 da geniş şekilde açıklanan hata ve hile kavramına, hata ve hilenin özelliklerine, hile riskine karsı yapılması gerekenlere ve yönetim mektubuna değinilmemiştir ancak ülkemizde halen geçerli olan ve çağdaş kural ve normların çok gerisinde kalan bazı maddeler mali tablolarda şeffaflığın sağlanıp açıklık ilkesine göre doğru ve güvenilir bilgilerin sunulmasını sağlayacak şekilde oluşturulmuştur. Bu da önemli bir adımdır. Bu taslakta 404. maddede denetçinin sır saklamadan doğan sorumluluğu yer almaktadır.404. madde 1.paragrafa göre; “Denetçi, işlem denetçileri ve özel denetçi, bunların yardımcıları ve bağımsız denetleme kurulusunun denetime yardımcı olan temsilcileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdürler. Faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili olan is ve isletme sırlarını izinsiz olarak kullanamazlar. Kasten veya ihmal ile yükümlerini

35

ihlâl edenler şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karsı sorumludurlar. Zarar veren kişi birden fazla ise sorumluluk müteselsildir.”128 Aynı maddenin 2,3,4 ve 5. fıkralarında ise ihmali bulunan kişilere verilecek para cezaları, yönetim kurulunun da aynı şekilde sır saklamakla yükümlü olacağı ve denetçinin bu sorumluluğunun rapor tarihinde n itibaren 5 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir. Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın 378. maddesinde hisse senedi borsada işlem gören şirketler için risklere odaklanmak amacı ile kurulan bir iç kontrol mekanizmasından bahsedilmektedir. Bu mekanizmanın denetim komitesinden farklı olarak yönetim kurulu ya da 3. kişilerden seçilen ve tehlikelerin erken teşhisi amacı ile oluşturulan bir komite olduğu ve bu komitenin iki ayda bir risklerle ilgili yönetim kuruluna rapor vermesi gerektiği belirtilmiştir. 398. maddenin 4. paragrafında ise denetçinin, yönetim kurulunun, 378. madde uyarınca şirketi tehdit eden veya edebilecek nitelik taşıyan tehlikeleri zamanında teşhis eden, etkin bir sistem kurup kurmadığını, bu sistemi isletip isletmediğini ve kendisine sunulan sonuçları değerlendirip önlem alıp almadığını denetleyeceği belirtilmiştir. Bu maddede yönetimin dışında risklerin değerlendirilmesi amacı ile ayrı bir komite oluşturulması yönetimin meydana gelebilecek tehlikeleri önceden görmesini sağlamanın yanında, hile riskini azaltan ve denetimin isini kolaylaştıran bir unsurdur.35

Benzer Belgeler