• Sonuç bulunamadı

3.3. Konu Bakımından Ayrımcılık Alanları

3.3.2. Irk ve Etnik Ayrımcılığı

Etnik ayrımlaĢma öncelikle bir toplumdaki ekalliyet ve ekseriyet grupların ayrımına yöneliktir. Bir ülkenin siyasal iktidarında bireyin kendi etnik grubu hakım ise, kiĢi bir ekseriyet grubunun mensubu, tam tersi söz konusu ise yanı kiĢinin mensup olduğu etnik grubu siyasal iktidarda egemen durumunda değilse, bu kiĢi bir ekalliyet grubunun mensubu sayılmaktadır. Buna göre egemenlik dıĢında olan gruplar azınlık veya ekalliyette olan gruplar Ģeklinde ifade edilmektedir (Türkdoğan 1999, 104-108) .

Irk ve etnik ayrımcılığı insanlık tarihinin çok uzun geçmiĢlerine dayanan ve ayrımcılığın en korkunç biçimlerinden birini oluĢturmaktadır. Ġnsanlık tarihi boyunca kölelik, etnik tasfiye, soykırım, katliam, mecburi göç, saldırı ve tecavüz gibi çeĢitli Ģiddet uygulamalarıyla birlikte günümüze kadar gelmiĢtir (Çelenk, 2010, 211). Bu nedenle ırk ve etnik kökene dayalı ayrımcılık, diğer ayrımcılık türlerine göre en çok göze çarpan ve senelerdir büyük sorunlara yol açan ayrımcılık türlerinden biridir (Ünlü, 2009: 27).

Irk ve etnik ayrımcılığı bazen ayrı ve bazen da aynı ayrımcılık tasnifi çerçevesinde değerlendirilebilmektedir. Bunun temel nedeni ise ırk ve etnik kavramlarının yazarlarca farklı ve değiĢik tanımlanmasından kaynaklandığı belirtilebilmektedir. Bu nedenle ırk ve etnik ayrımcılığına geçmeden önce konuyu daha iyi kavrayabilmek adına ırk, etnik ve azınlık kavramlarının ne olduğunun aydınlatılması yararlı olacaktır.

Etnik kavramı Latince “ethnos” sözcüğünden türeyen ve eski Yunanca ‟da “kabile”,

“ırk”, “insanlar”, “ulus” ve “halk” anlamlarında kullanılan bir kavramdır (McDonald, 2007, 4; Yıldırım, 2015, 44). Etnik grup ise, bireylerin aynı halk olma ruhunu

benimseyerek, birbirleriyle birlik ve özdeĢlik sağladıkları, müĢterek ve manalı bir tarihsel geçmiĢ ve temelleri olan insanlar Ģeklinde tanımlanmaktadır (Anderson, 1974, 234). Etnik grup, içinde yaĢadığı toplumda düzen sağlayamamıĢ baĢka bir hüviyet ehli olmayı sürdüren ve farklı bir soydan ortaya gelen bir cemiyettir. Bir toplumda ekalliyette olan grubun yaĢam tarzı onlardan sayıca büyük olan ekseriyet grubunun yaĢam tarzından farklı ise “etnisite” kavramından söz edilebilmektedir. Etnisite‟nin en önemli ilkesi bir topluluğun içinde bulundukları toplumdan değiĢik bir etnik grubun ehli olduklarına inanmasıdır. Dolayısıyla etnisitenin hareket noktası farklı sosyal aidiyet bilincidir (Altun, 2010, 9).

Irk; “bir insanın belirli bir insan grubuna aidiyetlerinden kaynaklanan, kaçınılmaz, yaĢam boyu taĢıdığı, genetik miras yoluyla taĢıdığı dıĢ görünümle ilgili deri ve saç rengi ya da vücut yapısı gibi özellikler” biçiminde tanımlanmaktadır (Tuncay, 2011, 728).

Irkçılık ise kiĢinin mensup olduğu grubun yani ırkının baĢkalarından üstün olduğuna inanmasıdır. Irk sözcüğü insanlar arasındaki fiziksel farklılıkları vurgulamakla birlikte bazen etnik köken anlamında da kullanılabilmektedir (Harlak, 2000, 34). Ayrıca „„ırk‟‟

irsî özellikleri izah ederken, „„etnik‟‟ ise toplumsal ve kültürel özellikleri ifade etmektedir (Macionis, 2013, 358).

Azınlık kavramı 1930 yıllarından itibaren ırksal, etnik, kalıtsal veya diğer bir takım özellikler sebebiyle baskıya maruz bırakılmıĢ ve damgalanmıĢ grupları ifade etmek amacıyla kullanılmaya baĢlamıĢtır (Kaya, 2016, 12). Sosyolojik açıdan ekalliyette olan grubun mensupları, nüfusun diğer ekseriyet grubuna göre daha çok dezavantajlı durumundadırlar ve bir grup elbirliğine, birbirlerine ait olma ruhuna sahiptirler.

Önyargı ve ayrımcılığa yönelik tecrübeleri, ortak birlik ve kazanç duygularını sağlamlaĢtırmaktadır. Ekalliyette olan gruplar çoğunlukla fiziksel ve sosyal olarak toplumun geneli tarafından izole edilmiĢ gruplar Ģeklinde nitelendirilmektedir (Giddens, 2000, 225-226).

Ġnsanlar arasında biyolojik olarak bir baĢkalık olmadığı halde, etnik menĢei bakımından kendilerini farklı bir biçimde algılamaları, böylece etnik grup düĢüncesinin oluĢmasına ve diğer kiĢileri biz ve onlar, grubun içindekiler ve dıĢındakiler ayrımına yönlendirmektedir (Yılmaz, 1994, 29). Bu nedenle etnik ayrımcılığın oluĢmasına katkı sağlayan en önemli etmenlerden biri “biz” ve “öteki” ayrımının gerçekleĢmesidir.

Dolayısıyla ırk ve etnik kökene dayalı ayrımcılık, toplum içinde yaĢayan bazı grubun üyelerine varsayılan ırksal niteliklerinden ötürü veya fiziksel baĢkalıkları nedeniyle eĢit olmayan davranıĢlara maruz bırakılması sonucu ortaya çıkmaktadır (Ataöv, 1996, 2).

Amerika eĢit istidam fırsatları komisyonu çalıĢma yaĢamında etnik ayrımcılığı; iĢgören adaylarının sahip olduğu Meksikalı, Ukraynalı, Filipinli, Arap, Kızılderili gibi veya herhangi baĢka bir milli ve etnik bir kimlik nedeniyle, istihdam olanaklarından diğer etnik ve milli kimliğe sahip olan adaylara göre eĢit düzeyde faydalanmaması Ģeklinde ifade etmektedir (EECO, 2009).

ĠĢe alım sürecinde ırk ve etnik kökene dayalı ayrımcılık farklı biçimlerde kendini gösterebilmektedir. Örneğin iĢ baĢvuru formlarında farklı kelimeler veya özellik belirtici ifadelerden faydalanarak iĢ gerekleriyle ilgisi olmayan dil, din, ırk, renk, etnik köken, coğrafi bölge vb. kelimeler bir kiĢinin iĢe seçilmesinde avantaj sağlaması veya reddedilme gerekçesi olarak kullanıldığında ayrımcılık söz konusu olabilmektedir.

Ayrıca iĢ baĢvuru formlarında adaylardan dil, din, ırk, renk, etnik köken vb. bilgilerin istenmesi, değerlendirme aĢamasında yöneticilerin önyargılı davranmalarına sebep olabilmektedir. Hâlbuki bu tarz bilgiler iĢ baĢvuru aĢamasında belirtilmemesi gerekir.

Bireysel bilgilerin özlük haklarının elde edilmesinde yaralanması gerekiyor ise, iĢe alınan iĢgörenlere yönelik bilgiler bir sonraki aĢamalarda zaten özlük dosyasının oluĢturulması için talep edilebilmektedir (Demir, 2011, 763-764).

ÇalıĢma hayatında bireyin etnik özellikleri ile iĢin gerektirdiği nitelikler arasında herhangi bir bağlantı olmadığı halde ırk ve etnik ayrımcılığına sebebiyet veren etmenlere yönelik kesin bilgilerin elde edilmesi pekte kolay olmamaktadır. Hatta bazı kurumlarda etnik ayrımcılıktan söz edilse bile kurumun yöneticileri böyle bir durumun söz konusu olduğunu kabullenmemektedir. Demir (2011)‟e göre ırk ve etnik ayrımcılığın oluĢmasına sebebiyet veren etmenlerin, sosyal ve ekonomik nedenlerin yanı sıra siyası istikrarsızlıktan da kaynaklandığını belirtmektedir (Demir, 2011, 764).

Afganistan‟da özellikle kamu kurumlarında her ne kadar yasal düzenlemeler gereği ayrımcılık yasaklanmıĢ olsa bile bireyler iĢe alma sürecinin hemen hemen bütün aĢmalarında ırk ve etnik ayrımcılık uygulamalarına maruz kalabilmektedir.