• Sonuç bulunamadı

III. Selim’in Eğitimi ve Kafes Hayatı

Belgede Ulemâ-Siyaset İlişkisi (sayfa 20-26)

Osmanlı İmparatorluğu’nda bir şehzadenin eğitimi oldukça önemli bir yere sahipti. Nitekim doğan şehzadeler herhangi bir problem olmaması du-rumunda, ileride imparatorluğu yönetecek kişiler olarak görülürlerdi. Bu yüzden onların her yönüyle ciddi bir eğitime tabi tutulmaları gerekmektey-di.

Osmanlı Tarihi’nde padişah çocuklarının temel eğitimi sarayda başlar-dı33 ve çocuk doğduğu zaman kendisine hemen bir daire ayrılarak, sütnine, kalfa ve cariyeler tayin olunurdu.34 Böylece şehzadelerin, ilk eğitim çalışma-ları başlatılmış olurdu. Çocuğun eğitimiyle kendi annesiyle dadı ve kalfası uğraşır, yürümeye başladıktan sonra, ya kalfaları ya da dadısı ile beraber bahçelerde diğer çocuklarla, küçük cariyelerle oynayarak vakit geçirirdi.35 Okuma çağına gelince, kendilerine hoca tayin edilen ve törenlerle derslere başlatılan şehzadeler, hanedanın devamını sağlayacaklarından ve içlerinden biri padişah olacağından dolayı iyi eğitilmelerine önem verilirdi.36 Hocalar eşliğinde eğitime başlayan şehzadelerin temel eğitimleri kendileri on üç ya-şına gelinceye kadar devam ederdi.37 Söz konusu olan yaş durumu bazen farklılık gösterebilmekteydi. Şehzadelere; Kuran okuyup yazma, Arapça, Farsça, Türkçe, Matematik, Mantık, Tarih, Coğrafya okutulurken, özellikle Tanzimat’tan sonraki dönemlerde Batı müziği ile Fransızca dersleri de

33 Uğur Kurtaran, a.g.m., s.762.

34 Abdullah Saydam, Osmanlı Medeniyeti Tarihi, Kitabevi Yayınları, s.85, 2014.

35 a.g.e., s.85.

36 a.g.e., s.85.

37 Haldun Eroğlu, a.g.e. s.81.

rilmekteydi.38 Şehzadelere verilen dersler sadece dini ve bilimsel konularda olmayıp, istek ve yeteneğine göre şehzadelere ok atmak, ava gitmek, cirit oynamak, güreş yapmak, ata binmek, gürz kullanmak gibi sporlar ile güzel yazı yazmak, ok ve yay yapmak gibi sanatlar da öğretilirdi.39 Böylece her yönüyle verilmek istenen eğitim, sadece zihni bir gelişimi değil, aynı za-manda fiziki ve ruhî gelişimleri de kapsamaktaydı.

Osmanlı şehzadelerinin eğitimleri iki kısımdan oluşmaktaydı.40 Şehza-delerin eğitimlerinin birinci kısmını, henüz sancağa çıkmadıkları dönemler-de saray içindönemler-deki teorik eğitim dönemi olarak adlandırılması gereken dönem oluştururken, ikinci kısmını ise sancağa çıkarılmaları oluşturuyordu.41 Özel-likle askeri, siyasi ve idari konuları tatbikatıyla öğrenmeleri için şehzadeler büyük bir törenle (şehzade alayı) uygun sancaklara ‘sancak beyi’ olarak gönderilirlerdi.42

Şehzadelerin ‘sancağa çıkarılması’ uygulaması, on altıncı yüzyılın sonla-rından itibaren kaldırılırken, bunun yerine ‘kafes hayatı’ denilen ve şehzade-lerin ikamet ettikleri yerde sıkı bir kontrol altında tutulmalarını43 sağlayan bir yöntem benimsendi. Osmanlı saltanatı için tam anlamıyla bir felaket olan bu tavır ile şehzadeler saraya hapsedilmiş, cariyelerle birlikte yaşamak zo-runda bırakılmış ve toplumdan, ordudan, memleket meselelerinden haber-siz şekilde tahta geçtiklerinde, bu büyük görevin gerektirdiği bilgi ve tecrü-beden mahrum biçimde devlet adamlarının ellerinde kalmışlardı.44 Kafes hayatının devlet yönetimi adına, bu olumsuz ve de kimi zaman yıkıcı sonuç-larına rağmen, bu dönemi yaşayan şehzadeler açısından verimli geçtiği gö-rülmüştür. Nitekim kafes hayatını yaşayan şehzadelerin bir kısmı

38 Abdullah Saydam, a.g.e., s.85.

39 Uğur Kurtaran, a.g.m., s.763.

40 Haldun Eroğlu, a.g.e., s.81.

41 a.g.e., s.81.

42 Abdullah Saydam, a.g.e., s.85.

43 a.g.e., s.86.

44 a.g.e., s.87.

ni daha çok güzel sanatlara vermiş ve bu alanlarda ciddi gelişimler kaydet-mişlerdir. Bazıları can sıkıntısından kurtulmak için mücevhercilik, kuyum-culuk, tornacılık gibi sanatlar öğrenirken, bazıları da ok ve yay yapımı, fildi-şi ve abanoz işleme, sahtiyan üzerine nakış yapma ve hat sanatı gibi alanlar-la meşgul olmuşalanlar-lardı.45

III. Selim’in eğitimi konusuna gelecek olursak, o da diğer şehzadelerin tabi tutulduğu mevcut eğitim sistemine tabi tutulmuştu. III. Selim’e daha beş yaşındayken eğitim verilmeye başlanmış ve 1766’da İncili Köşk önünde yapılan “bed’-i Besmele” törenine devlet erkânı ve ulema da katılarak ilk dersi Şeyhülislam Dürrîzade Mustafa Efendi vermiştir.46 İlk eğitimini gele-neksel tarzda almaya başlamış olan III. Selim, bu doğrultuda Kur’ânî ve dinî ilimleri tamamlamıştı. Fakat 1770 yılından sonra, babasının hükümdarlığının son yıllarında, dönemin Osmanlı şehzadeleri için alışılmış olandan daha fazla özgür kalmıştır.47 III. Mustafa, Osmanlı sultanlarının XVI. yüzyıl ve öncesinde yaptığı gibi, oğlunu devlet işleri için yetiştirmeye başlamış, onu kendisiyle birlikte Divan toplantılarına katılmasını sağlamış ve daha da önemlisi Baron de Tott ve diğerlerinin yönetimindeki yeni topçu ve piyade ocaklarının eğitimlerini izlemeye götürmüştür.48 Böylece III. Selim, serüven-lerini kendisiyle paylaşan ve tahta geçtiğinde onunla birlikte imparatorluğu yeniden canlandırma planları yapan çok sayıda saray hizmetkârının arka-daşlığıyla büyümüştür.49

III. Selim, babasının 1774 yılında ölümüne kadar serbest bir hayat ge-çirmiş, almış olduğu eğitim ve öğretimin yanı sıra, babasının ona göstermiş olduğu yakın ilgi, onun özellikle İmparatorluğun geleceği hakkındaki

45 a.g.e., s.86.

46 Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları 36 Osmanlı Padişahı, Oğlak Bilimsel Kitaplar, s.429, 2011

47 Stanford J. Shaw, III. Selim Eski ve Yeni Arasında: Sultan III Selim Yönetiminde Osmanlı İmpara-torluğu (1789-1807), çev. Hür Güldü, Kapı Yayınları, s.16, 2008.

48 a.g.e., s.16-17.

49 a.g.e., s.17.

şüncelerinin temelini oluşturmuştur.50 Ancak babası III. Mustafa vefat ettik-ten sonra, I. Abdülhamit tarafından kafes hayatına maruz bırakılmıştır. Ka-fes hayatının katı kurallarına rağmen, I. Abdülhamit, yeğeni III. Selim’e sev-gi ve şefkatle davranmış ve kafesin sert ve yıpratıcı hayatını ona yaşatma-mıştır.51 Böylece III. Selim, babasının vasiyeti olan ıslahat fikirlerini bu kafes uygulaması sürecinde olgunlaştırmaya başlamıştır. III. Selim, bir taraftan ıslahat fikirlerini olgunlaştırmaya çalışırken diğer taraftan da güzel sanatlar, müzik ve edebiyat ile ilgilenmiştir. Yaklaşık 11 yıl52 kadar süren bu dönem, I. Abdülhamit’e kaşı bir komplo düzenlendiği53 ve bunun sonucunda da III.

Selim’in tahta çıkarılacağı gibi söylemler ortaya atılınca, onun için sıkıntılı bir sürece girmiş ve bu durum, 1789 yılında kendisi padişah olana kadar devam etmiştir.

III. Selim’in serbest bir hayattan kafes arkasının bunaltıcı, hareketsiz ve üzüntülü ortamına mahkûm edilişi, onun ruhundaki sanatkâr yönün belki de en güçlü şekilde ortaya çıkmasını sağlamıştır.54 Selim, 15 yıl boyunca mü-zikle uğraşmış, besteler yapmış, şiirler yazmıştır.55 Bu süreç içerisinde güzel sanatlar alanında ciddi anlamda eserler vermiş olan III. Selim, bilhassa mûsiki alanındaki çalışmaları sayesinde yeni makamlar oluşturmuştur. Bu-nun yanı sıra, içinde bulunduğu durumu ortaya koyan şiirleri de aynı dö-nemde kaleme almıştır.56 Bu sıkıntılı dönemde ‘İlhamî’ mahlasını kullanarak düşmanla savaşma azmini dile getiren şiirler yazmış, kötü gidişin tahta çık-masıyla sona ereceğine dair inancını nazma dökmüş ve bunların yanı sıra, amcasının imamlarından Kırımî Ahmed Kâmil Efendi’den aldığı musiki

50 M. Fatih Salgar, III. Selim Hayatı, Sanatı, Eserleri, Ötüken Yayınları, s. 14, 2011.

51 a.g.e., s.15.

52 a.g.e., s.15.

53 Necdet Sakaoğlu, a.g.e., s.430.

54 M. Fatih Salgar, a.g.e., s.16.

55 Necdet Sakaoğlu, a.g.e., s.429.

56 M. Fatih Salgar, a.g.e., s.16

dersleri, üstün yeteneğinin mahsulü olarak bu dönemde en güzel bestelerini yapmasına vesile olmuştur.57

III. Selim, kafes hayatını sadece güzel sanatlar, el işçilikleri, edebiyat ve şiirle geçirmemiş aynı zamanda imparatorluğun içerdeki ve dışardaki du-rumu hususunda da elinden geldiği kadar, bilhassa kendisiyle görüşme izni olan kimseler vasıtasıyla öğrenmeye çalışmıştı. Bunun yanı sıra Avrupa’nın durumunu da öğrenmeye çalışmış ve imparatorlukta işlerin kötü olduğunu öğrendiğinde ise sinirlenerek ‘Devlet-i Aliyye’ye bu rehavet neden iktiza ediyor, ben şimdi saltanatta olsam işler başka türlü olurdu.’ diye söylenirdi.58

Kafes hayatı oldukça sıkıntılı olmasına rağmen, Selim, hadiselerden sa-dece günü gününe haberdar olmakla kalmamış aynı zamanda padişah ola-cağı gün, devlete vermeyi tasarladığı siyasi hamle için de çalışmaya koyul-muş ve bu çalışmasını ise Fransa Kralı Louis XVI ile haberleşme şeklinde gerçekleşmiştir.59 Bu davranış Selim’in ıslahat yolunda seleflerinden daha ileri gitmek niyetinde olduğunu gösterir.60

Selim, elde ettiği adamları vasıtasıyla Fransa ile temas etmişti; zaten ıs-lahat münasebetlerinden dolayı Fransa’dan heyetler geliyor; Selim de devle-tin selamedevle-tini Fransa ile iyi ilişkilerde bulmuş, esasen vaziyet de bunu gerek-tirmişti.61 Kendisine bu konularda Fransız elçisi Choisseul Gouffier yardımcı olmuş, Louis XVI’ya göndereceği mektuplar müsvedde halinde Ebubekir Ratip62 tarafından yazılmış, bizzat Selim tarafından temize çekilmiş ve İshak

57 Kemal Beydilli, “Selim III”, TDV İslam Ansiklopedisi, c.36, s. 421, 2009.

58 Enver Ziya Karal, Selim III’ün Hatt-ı Humayunları, s.10.

59 a.g.e., s.10

60 Metin Kunt, Sina Akşin, Suraiya Faroquhi, Zafer Toprak, Hüseyin G. Yurdaydın, Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi 3 Osmanlı Devleti 1600-1908, Cem Yayınevi, s.77, 1995.

61 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Hanedanı Üstüne İncelemeler, Seçme Makaleler 2, Yapı Kredi Yayınları, s.341, 2012.

62 Veliahtlığı zamanında Selim III’e hizmet eden Ebubekir Ratip Efendi, üç lisanda şair olup devrinin kıymetli devlet adamlarındandı. Aslen Tosyalı olup on, on beş yaşlarında İstanbul’a gelmiş Divan-ı Hümayun amedcisi Edhem Efendinin dairesine intisab ederek tahsil görmüş ve âmedi odasına alınarak daha sonra da amedi olmuştur. (İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e.,

Bey63 vasıtasıyla Fransa’ya gönderilmiştir.64 Ayrıca özel doktoru Lorenzo tarafından da kendisine Avrupa hakkında haberler getirilmiştir.65 Bu mek-tuplaşmalar ve haberleşmeler belirli bir süre karşılıklı olarak devam etmiştir.

Ancak Avrupa’daki siyasi durumu ve askeri eğitimin nasıl olduğunu öğ-renmeye çalışan III. Selim, Fransa Kralı tarafından kendisine gönderilen ve nasihatlerle dolu olan bir mektubu, hem kendisine hem de devletine karşı hakaret saymış ve bunun üzerine Ebubekir Ratip Efendi’ye mecaz ve imalar-la66 dolu cevap niteliğinde bir mektup yazdırmıştır. Bu yazışmaların III. Se-lim’i, Avrupa’daki siyasi havanın, devlete ne gözle bakıldığının acılı da olsa çıplak gerekçeleriyle yüzleştirdiği ve bir an önce tahta çıkmak arzusunu da-ha da güçlendirdiği67 açık bir şekilde ortadadır.

III. Selim bütün bu araştırma girişimlerini, devletin başına geçtiği dö-nemde, ıslahat politikalarını daha sistematik ve düzenli bir şekilde yürüte-bilmek adına gerçekleştiriyordu. Aynı zamanda diğer dünya devletlerinde yürütülen askeri ve eğitim sistemleri başta olmak üzere diğer bütün sistem-lerin nasıl olduğunu ve bunların Osmanlı Devleti’nde olabilirliğinin ne öl-çüde olacağı hususu da onun için oldukça önemliydi. Fakat XIX. asrın bir

“eğitim çağı” olacağını hisseden ve onu kaçırmamak için elinden geleni ya-pan III. Selim’in, imparatorluğu klasik ıslahat teşebbüslerinin dışında farklı bir anlayışla yenileme çabaları ve iktidarının sonlarına doğru bu süreci

s.343). Ebubekir Ratib Efendi hakkında daha fazla bilgi almak için bakınız:Fatih Yeşil, Aydın-lanma Çağında Bir Osmanlı Kâtibi Ebubekir Râtib Efendi (1750-1799),Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2011.

63 İshak Bey, Safiye Sultan ve Hüseyin Paşa’nın oğludur. Babası kapıcı başıdır, aile ise Safiye Sultanzâdelikle şöhret bulmuştur. İshak Bey İstanbul’da bulunurken efendisi Mustafa III’ün oğlu Veliaht Selim ile münasebet tesis ederek Selim’in Fransız sefarethanesi ile olan muhare-besini temin ediyordu. (İsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s.344-345). İshak Bey hakkında daha fazla malumat için baknız: Kemal Beydilli, “Şehzade Elçisi Safiyesultanzâde İshak Bey”, İslam Araştırmaları Dergisi, S.3, s.73-81, 1999.

64 Kemal Beydilli, a.g.m. s.421.

65 Stanford J. Shaw, a.g.e., s.18.

66 Kemal Beydilli, a.g.m. s.421.

67 Kemal Beydilli, “III. Selim: Aydınlanmış Hükümdar”, Nizâm-ı Kâdim’den Nizâm-ı Cedîd’e III.

Selim ve Dönemi, Ed. Seyfi Kenan, TDV İslam Araştırmaları Merkezi Yayınları, s.30, 2010.

kin bir biçimde yönetememesi sonucunda hayatına mal olacak derecede başarısızlıkla sonuçlanmış olması, bu süreci sekteye uğratmış ve heyecanla inşa edilen yeni eğitim anlayışı, iktidar mücadelesinin kurbanı olmuştur;

ancak katlinden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmamış, her alanda yeni-leşme çabaları daha güçlü bir şekilde geri gelmiş ve imparatorluğun sonuna kadar devam etmiştir.68

Belgede Ulemâ-Siyaset İlişkisi (sayfa 20-26)