• Sonuç bulunamadı

3. KONUT ÜRETİM ve SUNUM BİÇİMLERİ

3.3 İzmir’de Sosyoekonomik ve Mekânsal Gelişim ve Konut Sunum Biçimleri

3.3.2. İzmir'de plansız konut alanları

Konut açığının oluşumundaki en önemli faktörlerden birisi daha önce de belirtildiği gibi “nüfus artışıdır”. Bunun en önemli sebebi de büyük şehirlerdeki iş imkanı, yüksek yaşam standartları vb. gibi faktörlerin insanlara cazip gelmesidir ve bunun sonucunda da diğer şehirlerde de olduğu gibi İzmir’de yaşanan iç göçlerde artış görülmektedir.

Ülkemizde genel olarak artan nüfusun yanında, kırsal alanlardan kentsel alanlara göçler belirgin bir şekilde artarak devam etmektedir. Bununla beraber, son yıllarda hızlanan toplu konut inşaatları, yeni yerleşim yerlerinin açılıp; kentlerin genişlemesine yol açmaktadır. Böylelikle, bir yandan gecekondu mahalleleri, diğer yandan büyük ve çok katlı yapılar kent siluetinde önemli ölçüde bir yer kaplamaktadır. Türkiye’deki büyük şehirlerin bu ikilemi yaşadıkları görülmektedir. 1945’li yıllara kadar Türkiye küçük ve dağınık kırsal yerleşmelerden oluşan bir yerleşim biçimine sahiptir. Ancak, daha sonraları kırsal nüfus, büyük kentin çekmesi ve kırın itmesiyle büyük kentsel merkezlere doğru göçmektedir. Dolayısıyla, merkezlerde yığılma görülmüş ve bu da sosyal ve ekonomik yapı değişikliği sorunları ile dengesizliğe neden olmuştur. Aşırı nüfus artışını kentlerdeki ekonomi

çalışanına” dönüştürelememiş ve kentte “gecekondu istihdamı” diye de adlandırılan verimsiz faal nüfusun genişlemesinde etkili olmuştur. Bu da şehirlerdeki işsiz genç sayısının artması sonucunu doğurmuştur. Bununla doğru orantılı olarak suç oranlarının da arttığı saptanmıştır. Dolayısıyla, suç oranı yüksek gecekondu alanları büyük şehirlerde kentin büyük bir alanını kaplamaya başlamıştır. (Sönmez, 1996). 1950’lerle birlikte Türkiye’de “gecekondu” olgusu görülmeye başlanmıştır. 1950’lerden 1990’lara gelinceye kadar ilk zamanlarda köyden kente göç etmiş, dar gelirlilerin barınma gereksinimini karşılamayı amaçlarken, günümüzde büyük kentlerin rantına ortak olmanın aracı haline gelmişlerdir. Ayrıca, ilk kuşak gecekondular genellikle hazine toprakları üzerine kurulurken; ikinci ve üçüncü kuşaklar hisseli tapulu alanlarda inşa edilmektedir. Bununla birlikte, ilk gecekondular tek katlı, derme çatma, kullanılmış malzemelerden ve gecekondu sakinlerinin emekleriyle oluşturulurken; günümüzde çok katlı apartmanlar halinde, kaliteli malzemelerle, piyasa mekanizması içinde inşaat işçisi ve usta kullanılarak inşa edildiği görülmektedir. Ayrıca, gecekondular varlığını genellikle bir seçim öncesinde gecekondu affı çıkıncaya kadar, siyasal etkilerle, rüşvetle ya da gecekondu mafyalarına verilen haraçlarla sürdürmeye çalışmaktadır. Gecekondunun belli bir süre için de olsa varlığını bu biçimde korumak zorunda olması, uzantıları tapu idaresinde, belediyede, politik partilerde ve mafyada bulunan bir sektörün yaratılmasında da etkili olmuştur (Sönmez, 1996).

Köyden kente göç eden insanların yaşamlarını sürdürebilmek için kendi çabalarıyla kendilerine barınak sağlamak üzere yaptıkları gecekondular İzmir’de de başlıca konut sorunlarından birisidir. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) ve Sağlık Müdürlüğü çalışmalarına göre;

“Göçler 1945-1955 döneminde başlıyor. Hemen hız kazanıyor. Göçle birlikte İzmir'in şehir ve köy nüfusunda artış oluyor. 1950'li yıllarda İzmir'e daha çok komşu ve yakın illerden (Manisa, Balıkesir, Aydın, Denizli, Muğla ve Çanakkale) göçmen gelmekte. Gelenler içinde bu yörelerin varlıklı aileleri de yer alıyor. Bu tür göçler 1950-1975 döneminde İzmir için önemli. Bunlar İzmir şehrini tercih ediyor ve kente kaynak aktarıyorlar.”

İzmir'e göçlerin yoğun olduğu 1950-1985 döneminde nüfus artışı yüzde 3'ün üzerindedir. Aynı dönemde Türkiye'nin genel nüfus artışı ise yüzde 2.4’tür. İzmir genelinde konut alanlarının yapısı incelendiğinde toplam nüfusun %57.9’unun imarlı, %42.1’inin gecekondu alanlarına yaşadığı görülmektedir. Ayrıca, toplam nüfusun %53’ünün konut ihtiyacı parsel ölçeğinde yap sat konut sunum biçimi ile %4.9’u toplu konut sunum biçimi ile %42’i de gecekondu konut sunum biçimi ile karşılandığı saptanmıştır. Bu gelişmelerde etkili olan en önemli faktör kentleşme hızına cevap verebilecek düzeyde kentsel arsa üretiminin olmayışıdır. (Karaçorlu, 1993)

Günümüzde ise İzmir’ deki gecekonduların ve bu şekilde gelişigüzel “kondulaşma”nın önüne geçebilmek için, İzmir Belediyesi “Kentsel Yenileme - Kentsel Dönüşüm” projesini başlatmıştır.

“İzmir'de kentsel gelişmenin yoğunluğu, nüfus artışı ve göçe dayalı yığılma ile imar affı yasalarına bağlı ıslah planı uygulama süreçleri sonunda sosyal, kültürel ve teknik altyapısı yetersiz, yapı güvenliği ve kalitesinden yoksun sağlıksız yerleşim bölgeleri oluşmuştur.

Günümüzde ve gelecekte İzmir'in öncelikli gündemi, sağlıksız ve güvensiz kentsel alanları sosyal, kültürel ve mekânsal açıdan kaliteli ve standartları yüksek kent parçalarına ve yaşam alanlarına dönüştürme çalışmaları oluşturulacaktır.” (http://www.izmir.bel.tr/)

”1960'lı yıllara kadar planlı bir şekilde ilerleyen nüfus, bu yıllardan sonra ortaya çıkan ve sürekli artan göç olgusu sayesinde şehrin başlıca sorunu olmuştur. Nüfusun en hızlı arttığı şehirlerden biri olan İzmir, 1980'li yıllarda gecekondulara teslim olmuştur. Bugün kent nüfusunun yüzde 60'ı gecekondularda yaşamaktadır. İleriye dönük çözümler üretilerek bu sorunların önüne geçilmesi şart olmuştur” (Sönmez, 1996).

Gecekondulaşmanın çözüm planı; “planlama”dır. Belediyelerin bu tip plansız yapıların yapılmaması için önlem alması gerekmektedir. Bununla birlikte, temeldeki sorun; yani göç konusunda önlemler alınmalıdır. İnsanların hareketlerinin kontrol edilmesi ve belli bölgelere kontrollü olarak yönlendirilmeleri gerekmektedir. Bu şekilde, insanların sağlıklı koşullarda ve rahat bir şekilde yaşayabilecekleri şehirler oluşturulur. Şu anda var olan gecekondu alanlarının koşullarının iyileştirilmesi için de, yeni planlamalar yapıp, bu alanlardaki insanları sağlıklı yapılara yönlendirmek gerekmektedir. İzmir’deki belediyenin “Kent Dönüşüm Projesi” de bunu amaçlamaktadır. Bu proje, ilk olarak Karşıyaka’da başlatılmıştır. Bu proje dahilinde Mavişehir yanındaki gecekondular yıkılarak, burada yaşayan insanlar Örnekköy’de yapımı tamamlanan 808 konuta taşınacaktır. Hatta, insanlar da daha konforlu şartlara sahip olacakları için durumlarından şikayetçi değildirler.

İzmir’de de görüldüğü gibi gecekondu alanlarının iyileştirilmesine yönelik TOKİ’nin önderliğinde yurt genelinde başlatılan projeler, özel sektörün de desteğiyle hız kazanmıştır. Böylelikle, hızlanan toplu konut üretimleri ve kentsel dönüşüm projeleri sonucunda gecekonduların yıkımları ve insanlara iyi koşullarda konut alanlarının sağlanması da hızlanmaktadır.