• Sonuç bulunamadı

Adudüddîn el-Îcî, kelam ilminde söz sahibi olan ve Eş‘arî mezhebine mensup bir âlimdir. Bu durum onun yazdığı bu tefsire de yansımıştır. Müellif, Ehl-i sünnet itikadını, Ehl-i sünnet mezheplerinden biri olan Eş’arilik aracılığıyla anlatmakta ve muhalif görüşe sahip olanlarla tartışıp Ehl-i sünnetin dışındaki sapkın fırkaların görüşlerini reddetmektedir.

Eş‘arîlik mezhebiyle uyumlu olarak yaptığı açıklamaların örneklerinden biri

“İnkâr eden kimseleri uyarsan da uyarmasan da fark etmez onlar inanmazlar!”295 ayetiyle ilgili kullandığı şu ifadelerdir: el-Mefatih’in yazarı, Ehl-i sünnetin bu ve benzeri ayetleri, Allah’ın kişiyi güç yetiremeyeceği şeyle yükümlü tutmasının câiz olduğuna delil getirmektedir. Onun dile getirdiği şey ise tam bir cebir halinin açıklamasıdır. Bu, Ebu’l-Hasan el-Eş’ari’nin iki görüşünden biridir. Eğer kesbe bağlı kalınırsa bu durumda sünnetullah geçerli olur ve kul bir şeyi yapmaya kesin karar verince Allah bu eylemi yaratır. Bu da etki ve kudretin şartı olarak gerçekleşir.296

“İsa, onlardaki inkârcılığı sezince, “Allah’a giden yolda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? diye sordu.”297 ayetini tefsir ederken de şunları ifade

etmektedir: “Hissetmek (sezinlemek) ifadesi, görmek ve duymak şeklinde yorumlanırsa bu bir mecaz olur. Çünkü inkârcılığın bizzat kendisi gözle görülmez. Buradaki “sezinlemenin” bilmek şeklinde açıklanması ise Ebu’l-Hasan’ın mezhebine uygun bir yorumdur. Çünkü o, hisle idrak edilen şeyi de ilim saymaktadır.298

“İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine

açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah, zâlim topluma hidayet vermez.”299 ayetinin tefsirinde Îcî şunları dile getirmektedir: Muʿtezile, “hidayete erişmemeyi”, “Allah’ın lütfundan mahrum” olarak açıklamakta; hidayete erişemeyenler kınamayı hak ettiklerinde onların inkarının Allah’a izafe edilemeyeceği görüşünü benimsemektedirler. Fakat

295 el-Bakara 2/6.

296 el-Îcî, Tahkîku’t-Tefsîr, 2115, 8a-8b. 297 Âl-i İmrân 2/52.

298 el-Îcî, Tahkîku’t-Tefsîr, 2115, 79a. 299 Âl-i İmrân 3/86.

inkarcılara böyle bir kınama halihazırda gerçekleşmiştir. Öyleyse bunun cevabı şu şekildedir: Bu noktada sünnetullah gerçekleşir. Yani kulun gerçekleştirmeyi kast edip yöneldiği her bir eylem, bu kastın ardından Allah tarafından yaratılır. Hidayet vermemek ise bilgi ve marifeti yaratmamak demektir. Bu ayette Peygamberin hak olduğuna şahitlik etmek, imana atfedilmiştir. Çünkü usulcülere göre, iman etmek tasdik etmek demektir. Bu ayette mürtedin tekrar İslam’a döndüğünde cezalandırılmayacağına dair açık bir delil bulunmaktadır.300

“O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara,

İmanınızdan sonra inkâr ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın” denilir.”301 ayetinin tefsirinde şunları söylemektedir: “Bu ayetten

anlaşılmaktadır ki Mu‘tezilenin

ينتلزنلما ينب ةلزنلما

el-menzile beynel menzileteyn (imanla küfür arasında bir konumda kalacağı) görüşünü ispat etme gayreti batıldır. Sonraki ayetler ise ancak peygamberliğe ve tevhide iman etmeyi teşvik etmek için gelmektedir. Bu ayette sözün aslı

ٌهو ج و ُّد و س ت و

ifadesinin önce gelmesidir. Ne var ki böyle yapılmayıp, saadet ehlinden bahsedilerek söze başlanmış ve yine onlarla bitirilmiştir. Ya da böyle yapılmasının sebebi sözün başının da sonunun da gönle ferahlık verecek şekilde olmasını sağlamaktır.302

2.5. Fıkıhla İlgili Konuları Ele Alışı

Îcî, diğer mezheplerin görüşlerine de hâkim olmakla beraber Şâfiî mezhebine mensup bir fâkihtir. Bu nedenle fıkhî hükümler içeren herhangi bir ayeti tefsir ederken onu fıkhî boyutlarıyla değerlendirmektedir. Bazen sadece kendi mezhebinin bu konudaki görüşünü ve ayetlerden çıkarımlarını söylemekle yetinmekte; bazen de başta Hanefi mezhebi olmak üzere diğer mezheplerin görüşlerini delilleriyle birlikte zikretmektedir. Sonrasında nadir de olsa bunlar arasında bir tercih ortaya koymaktadır. Buna ek olarak Kur’an metni üzerinde fıkıh usulü uygulamaları bulunmaktadır. Bunlara dair şu örnekleri aktarabiliriz:

300 el-Îcî, Tahkîku’t-Tefsîr, 2115, 82b. 301 Âl-i İmrân 3/106.

Îcî’nin “İçinizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir

topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”303 ayetinde yaptığı tefsirde, onun

Kur’an metni üzerinde gerçekleştirdiği usul uygulamalarının örneklerinden birini görmekteyiz. Müellif şöyle demektedir: 304 İyiliği emredip kötülüğü men etmek,

farz-ı kifayedir. Yani mükelleflerin bir kısmının yapmasıyla diğerlerinin üzerinden sorumluluk kalkmaktadır.

“Eğer hasta olur veya yolculuk halinde bulunursanız yahut sizden biriniz

ayak yolundan gelirse ya da kadınlara dokunup da su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprağa yönelin (teyemmüm edin); yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.”305 ayetini tefsiri ise onun kendi mezhebinin

görüşlerine yer verdiği örneklerden biridir. Müellif bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: “Toprak yer kürenin üst katmanıdır. Teyemmüm için odun veya taş gibi şeylerin vücudumuza sürülmesi tasavvur bile edilemez. Bu ayette toprak “tayyib” temiz olmakla nitelendirilmiştir. Tayyib toprak ise münbit olan topraktır. “Rabbinin

izniyle güzel memleketin bitkisi güzel çıkar, kötü olandan ise faydasız bitkiden başka bir şey çıkmaz” buyurmuştur.306 Tayyib (temiz) olmayan toprak, bitki çıkarmaz aynı

şekilde toprak dışındaki şeyler de bitki çıkarmazlar, münbit değildirler. Öyleyse münbit olmayan şey tayyib (temiz) de değildir. Allah burada sadece toprakla teyemmümü emretmiştir. 307

Diğer mezhep âlimlerinin görüşlerini de zikrettikten sonra kendi mezhebinin görüşünü üstün tuttuğu durumların bir örneği olarak; “Evlilik çağına gelinceye kadar

yetimleri gözetip deneyin. Evlenme çağına geldiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. Kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise aklın ve dinin gereklerine uygun şekilde yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit

303 Âl-i İmrân 3/104.

304 el-Îcî, Tahkîku’t-Tefsîr, 2115, 84b. 305 en-Nisa 4/43.

306 el-A’raf 7/58.

bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.”308 ayetini tefsir ederken şunları

söylemektedir: Bu noktada buluğa eriştikten sonra da eğer bir rüşd görülmezse, bu yetim çocuğun tasarrufunun kısıtlanması devam eder. Bu görüş İmam Şâfiî’nin, Ebû Yûsuf ve Muhammed’in görüşüdür. Bu Ebû Hanîfe’nin görüşünden daha doğrudur. Ebu Hanîfe yirmi beş yaşından sonra malı kendisine verilir demektedir. Çünkü ona göre buluğ çağı on sekiz yaşı ve buna ek olarak yedi yaştır. Halbuki bu süre, bizim de tercih ettiğimiz görüşe göre duruma bağlı olarak değişmektedir ve bu dönem doğruyla yanlışı ayırt edebilme (temyiz) yaşıdır.309

Ancak Îcî, kendi mezhebi konusunda mutaassıp değildir. Şayet mezhebinin görüşünden farklı olarak bir hakikat veya tercih edilmesi doğru olan bir durum ortaya çıkmışsa o görüşü kabul etmiştir. Örneğin, “Eğer karı-kocanın arasının

açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf arayı düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilen ve haberdar olandır.”310 ayetini tefsir ederken, şöyle

demiştir: Eğer burada eşler muhatap alınırsa bu durum, tahkimin caiz olduğunu gösterir ki bu Şâfiî mezhebinin görüşüdür. Ne var ki daha doğru olan görüş muhala’a yapmalarının caiz olmasıdır. İmam Mâlik bu konuda eşler kendi başlarına hareket edebilirler demektedir.311

Yukarıdaki örnekler, şer’i hükümlerle ilgili ayetleri ve bunların içerdiği fıkhî hükümleri ele alırken müellifin kullandığı metodu ortaya koyan örneklerdir.

308 en-Nisa 4/6.

309 el-Îcî, Tahkîku’t-Tefsîr, 2115, 97a-97b. 310 Nisa 4/35.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. ÂL-Î İMRÂN VE NİSÂ SÛRELERİNİN TAHKİKLİ METNİ

Tahkikte çalışmasında aşağıdaki metod çerçevesinde bir yol izlenmiştir. 1. Tahkik aşamasından önce sûrelerin Diyanet İşleri Başkanlığı Kütüphanesi, Demirbaş Numarası: 002115 nüshası bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Nüshaların hiçbiri “asıl” kabul edilecek özelliklere haiz olmadığı için tercih prensibi kullanılmıştır. Böylelikle ilk nüsha metni diğer nüshalarla karşılaştırarak en uygun olan ibare seçilmiş ve üst metne yerleştirilmiştir. Nüshalar arası farklılıklar ise dipnotta gösterilmiştir.

2. Nüsha farklılıkları şu şekilde gösterilmiştir:

- Nüshada fazlalık bulunduğu durumda “artı” (+) işareti kullanılmıştır. Buna göre رملأا + ت Anlamı: ت nüshasında رملأا kelimesi fazladan bulunmaktadır.

- Nüshada eksiklik bulunduğu durumda “eksi” (-) işareti kullanılmıştır. Buna göre رملأا- ت Anlamı: ت nüshasında رملأا kelimesi eksiktir.

- Nüshada, diğer nüshalarda bulunan kelimeye/cümleye alternatif olarak başka bir kelime/cümle bulunduğu durumda “iki nokta” (:) işareti kullanılmıştır.

a) رملأاك : ت Anlamı: Metinde geçen mesela رملأاب kelimesi yerine ت nüshasında رملأاك ifadesi yer almaktadır.

- Nüsha farklılığı iki satırdan fazla değil ise dipnotta “eksi” (-) veya (+) işareti kullanılarak aynen yazılmıştır.

- Nüsha farklılığı iki satırdan daha uzun olduğunda, eksiklikler başlangıç ve sonları eksik olan kısım anlaşılacak şekilde verilmek suretiyle kaydedilmiş, fazlalıklar ise tamamen yazılmıştır.

3. Hadis tahriçlerinde el-Mu‘cemu’l-Müfehres (Concordance) sistemi tercih edilmiştir. Bu sistemde hadis kaynaklarının tahricinde öncelikle hadis kaynağı

zikredilmiş, virgülden sonra kitap ismi ve bab numarası, aralarına virgül konmadan verilmiştir. Müslim’in Sahîh’i ve Mâlik’in Muvatta’ında bab numarası yerine o kitâbın 1’den başlayan hadis numarası kullanılmıştır. Kaynaklar arasında ise yine noktalı virgül kullanılmıştır 95 ناميلإا ،ملسم حيحص ؛4 قلخلا ءدب ،يراخبلا حيحص .gibi…

b) Diğer hadis kaynaklarında hadis kaynağı zikredildikten sonra cilt-sayfa numarası verilmiştir. 389/4 ،مكاحلل كردتسملا ؛326-325/11 ،نابح نبا حيحص

4. Noktalama konusunda aşırı uygulamalardan kaçınılmıştır.

5. Birden fazla kaynak veya nüsha farkı gösterilmesi durumunda atıf harfi kullanılmaksızın aralarına noktalı virgül konulmuştur.

Tahkik kısmında üç nüsha kullandık. Bu nüshalar ve rumuzları şunlardır: Topkapı 19-1 nüshasına ت, Nuru Osmaniye 370 nüshasına ن ve Damad İbrahim Paşa 135 nüshasına د rumuzu verdik. Aşağıda da bu nüsharın baş kısımları ile son bölümlerini örnek olarak ekledik.

SONUÇ

Başta Kelam ilmi olmak üzere bir çok kaynak eserin sahibi, “Allame, Müdakkik, Kâdî Kudâtı’l-Meşrik, Şeyhu’l-Ulema” gibi unvanlarla anılan, çağdaşları ve sonraki âlimler tarafından ilmi yetkinliği kabul edilen, Ehl-i sünnet itikadını savunan ve eserlerinin birçok şerh ve haşiyesi yapılan, eserlerinin bir çoğu ders kitabı olarak okutulan ve medrese geleneğinin devam ettiği eğitim kurumlarında okutulmaya devam edilen Îcî’nin tefsir sahasındaki Tahkîku’t-tefsîr fî teksîri’t-tenvîr isimli eseri, gün yüzüne çıkarılarak neşredilmeyi bekleyen önemli eserlerden biridir. Tefsir hem rivayet hem de dirayet metodunu içinde barındırmaktadır. Bu tefsirin henüz neşredilmemesi ilim dünyası için önemli bir eksikliktir. Bununla birlikte bugün kütüphane raflarında yayımlanmayı bekleyen nice eserler bulunmaktadır.

Îcî’nin, akaid, adâb, fıkıh usulü, ahlak ve dil bilimleri alanında yazdığı metinler birçok çalışmaya konu olmuştur. Bu özelliğiyle medrese geleneğinde temel metinlerin sahibi konumunda muhakkik bir âlim olan müfessirimizin tefsiri, diğer eserleri kadar rağbet görmemiştir. Bu durum tefsirin yazma nüshalarının sayısının azlığında da görülmektedir.

Müfessirimiz, eserinde başta Muʿtezile olmak üzere Şia, Hariciler, Mürcie, Neccariye, Cebriyye ve Müşebbihe gibi batıl mezhepleri sıklıkla tenkit etmiş, Ehl-i sünnetin ve özelde de Eş‘ârî ye’nin görüşlerine atıflarda bulunmuştur.

Îcî, diğer mezheplerin görüşlerine hâkim olmakla beraber Şâfiî mezhebine mensup olduğundan, tefsirinde fıkhî hükümler içeren bir ayeti tefsir ederken bazen sadece kendi mezhebinin bu konudaki görüşünü ve ayetlerden çıkarımlarını söylemekle yetinmiş; bazen de başta Hanefi mezhebi olmak üzere diğer mezheplerin görüşlerini delilleriyle birlikte zikretmiştir. Nadir de olsa bunlar arasında bir tercih ortaya koyduğu da olmuştur.

Îcî’nin usulcülüğü ön plana çıktığından eserinde fıkıhla ilgili konularda usul konularını tatbik etmeye çalışmaktadır.

Eserinde temel tefsir kitaplarından nakillere yer vermiş, rivayetlere dair bazen tenkitlerde bulunmuştur. Nakilleri de lafzen değil, mana yoluyla ve özet olarak nakletmiştir. Bu özelliği zaman zaman metni anlaşılmaz kılmaktadır. Eserin çok rağbet görmemesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek.

Nüzul sebeplerini açıklarken ve ayetleri tefsir ederken naklettiği hadislerin sened ve kaynağını zikretmemiştir.

Tefsir, araştırmacılar tarafından çeşitli yönleriyle ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alınarak ilim dünyasına kazandırılmayı bekleyen önemli bir eserdir.

KAYNAKÇA

BDÜRREZZAK, es-San‘ânî, Musannefü Abdirrezzâk, thk. Habiburrahman el-

A‘zamî, el-Mektebü’l-İslamî, Beyrut, 2. Baskı, 1403.

AHMED B. HANBEL, Ebû Abdillâh eş-Şeybânî, Müsnedü’l-İmâmi Ahmed, Dâru’l-

kurtuba, Mısır, t.y.

AKSOY, Mehmet, Adûdu’d-Din el-Îcî’nin Hayatı, Eserleri ve Kelâmi Görüşleri,

(Doktora Tezi, Harran Üniversitesi).

ÂLÛSÎ, Ebü’l-Fazl Şihâbüddîn es-Seyyid Mahmûd el-Bağdâdî (ö. 1270/1854),

Rûhu’l-Meânî Fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-azîm ve’s-Sebi’l-Mesânî, Dâru ihyâi’t-

Turâsi’l-Arabî, Beyrut, t.y.

ANAY, Harun “Devvânî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul:

TDV Yayınları, 1989).

ARICI, Müstakim, “Adudiddin el-Îcî’de Huy ve Erdem Problemi”, Nazariyat İslam

Felsefe ve Bilim Araştırmaları Dergisi, (Nisan 2016).

ASKALÂNÎ, İbn Hacer, ed-Dürerü’l-Kâmine fî a’ayni’l-mieti’s-Sâmine, (Beyrut:

Daru İhyâ’i-Turâsi’l-Arabî) t.y.

ATEŞ, Ahmed “Îcî”, İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1978).

AYDIN, Cengiz, “Ali Kuşçu”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul:

TDV Yayınları, 1989).

BAĞDADİ, İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn esmâü’l-müellifin ve âsârü’lmusannifîn.

Beyrut: Dâru İhyai’t-Turasi’l-Arabî, 1951.

BARTHOLD, Vasilij Vladimiroviç İslam Medeniyeti Tarihi, (Ankara: Akçağ

Yayınları, 2004).

BAŞOĞLU, Tuncay, “Müteahhir Dönem Fıkıh Usulünde Adudüddin el-Îcî’nin

Şerhu’l-Muhtasarı”, Edt. Eşref Altaş, (Ankara: İsam Yayınları, 2017).

BENLİ, Mehmet Sami, “Miftâhu’l-Ulûm”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm

Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2005).

BEYHAKÎ, Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyn b. Alî b. Musa, Sünenü’l-Beyhakî el-

Kübrâ, thk. Mustafa Abdulkadir Ata, Dâru’l-bâz, (Mekke-i Mükerreme,

1414/1994.)

______, Şü‘abü’l-imân, thk. Muhammed es-Saîd Besyûnî Zağlûl, Dâru’l-Kütübi’l- İlmiyye, (Beyrut, 1. Baskı, 1410.)

BEYZÂVÎ, Nâsırüddîn Ebû Saîd (Ebû Muhammed) Abdullah b. Ömer b.

Muhammed el-Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-te’vîl, (Beyrut: Daru İhya’i-Turasi’l-Arabi, 1418).

BEZZÂR, Ebû Bekr Ahmed b. Amr b. Abdilhâlik el-Basrî (ö. 292/905), el-Bahrü’z-

zehhâr Müsnedü’l-Bezzâr, thk. Mahfuzurrahman Zeynullah, Müessesetü

ulûmi’l-Kur’ân, Beyrut, 1. Baskı, 1409.

BİLMEN, Ömer Nasuhi Büyük Tefsir Tarihi Tabakatü’l-Müfessirin, (İstanbul:

Bilmen Yayınevi, 1973).

BOYALIK, Muhammed Taha, “Îcî’nin Belâgat Anlayışı”, İslâm İlim ve Düşünce

Geleneğinde Adudüddin el-Îcî, Eşref Altaş (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 2017), 119.

BUCÂVÎ-Muhammed Ebü’l-Fazl İbrahim, Mektebetü’l-Asriyye, Beyrut, 1406/1986. BUHÂRÎ, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl el-Cu‘fî, el-Câmiu’l-müsnedü’s-

sahîh, Dâru ibn Kesîr, Beyrut, 3. Baskı, 1407/1987.

C. A. STOREY, “Teftâzâni”, Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi.

CÂHİZ, Ebû Osmân Amr b. Bahr, el-Beyân ve’t-Tebyîn, el-Muhâmî Fevzî Atvî,

Dâru Sa‘b, Beyrut, 1. Baskı, 1968.

CELÂLEYN, Muhammed b. Ahmed, Abdurrahman b. Ebi Bekr el-Mahalli, es-

Suyûtî, Tefsîru’l-celâleyn, 1. Baskı, Dâru’l-hadis, Kahire, t.y.

CERRAHOĞLU, İsmail, Tefsir Usûlü, (Ankara: TDV Yayınları, 2018).

CESSÂS, Ebû Bekr Ahmed b. Alî er-Râzî, Ahkâmü’l-Kur’ân, Muhammed Sâdık

Gamhâvî, Dâru İhyâi’t-Turâs, Beyrut, 1405.

CEZERÎ, Ebu’s-Saâdet el-Mübârek b. Muhammed, en-Nihâyetü fî garîbi’l-eser, thk.

Ahmed ez-Zâvî – Mahmud Muhammed et-Tanâhî, el-Mektebetü’l-İlmiyye, Beyrut, 1399.

CÜRCANİ, Seyyid Şerif Şerhu’l-Mevâkıf, (İstanbul: 1339).

ÇELEBİ, Katib, Keşfü’z-zunûn an esâmi’l-kütüb ve’l-fûnûn. Beyrut: Dâru İhyâü’t-

Türasi’l-Arabî, ts.

DÂREKUTNÎ, Ebü'l-Hasen Alî b. Ömer b. Ahmed el-Bağdâdî, Sünenü’d-

Dârekutnî, thk. es-Seyyid Abdullah Haşim Yemânî el-Medenî, Dâru’l-ma‘rife,

Beyrut, 1386/1966.

DAYFULLAH b. İ’d b. Salih er-Rifaî, “Tahkiku’t-tefsîr fî teksîri’t-tenvîr”,

DEMİRCİ, Muhsin, “El-İsfahani ve Tefsirdeki Metodu”, Marmara Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi Dergisi, 5-6, 1987-1988, 201-215.

DUMAN, M. Zeki, “Tarihten Günümüze Kur’an İlimleri ve Tefsir Usûlü”, (İstanbul,

İlim Yayma Vakfı Kur’an ve Tefsir Akademisi, 2009)

DURMUŞ, İsmail “İsferâyînî, İsâmüddin”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm

Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2000).

DURMUŞ, İsmail, “Semerkandî, Ebü’l-Kasım”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm

Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2009).

EBÛ DÂVÛD, Süleymân b. el-Eş‘as es-Sicistânî el-Ezdî, Sünenü Ebi Dâvûd, thk.

Muhammed Fuad Abdülbakî, Dâru’l-fikr, Beyrut, t.y.

EBÛ HAYYÂN, Muhammed b. Yûsuf el-Endülüsî, Bahru’l-Muhît, Dâru’l-fikr,

Beyrut, 2. Baskı, 1398/1978.

EBÛ YA‘LÂ, Ahmed b. Alî b. el-Müsennâ et-Temîmî el-Mevsılî, Müsnedü Ebî

Ya‘lâ, thk. Hüseyin Selim Esed, Dâru’l-Me’mun li’t-Türâs, Dımeşk, 1. Baskı,

1404/1984.

EBU’L-MEHASİN, Yusuf b. Tağriberdi b. Abdullah ez-Zâhiri el-Hanefî

Cemalüddin, en-Nucumu’z-Zahire fî Muluku Mısr ve’l-Kahire, (Mısır: Vezâtü’s-sekafeti ve’l-İrşâd).

EBÜ ŞÂME, Şihâbüddîn Abdurrahmân b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Dımeşkî, İbrâzü’l-

meânî min Hırzi’l-emânî fi’l-kırââti’s-seb, thk. İbrahim Atve Ivaz, Neşru

şirketi mektebeti Mustafa, Mısır, t.y.

EBÜ ZER‘A, Abdurrahman b. Muhammed b. Zencele, Huccetü’l-Kırâât, thk. Said

el-Afğânî, Müessesetü’r-risâle, Beyrut, 2. Baskı, 1402/1986.

EBÜ’L-FİDÂ, İsmail b. Ömer b. Kesîr es-Dımeşkî, Tefsiru’l-Kur’âni’l-azîm,

Dâru’l-fikr, Beyrut, 1401.

EBÜ’L-LEYS SEMERKANDÎ, Nasr b. Muhammed b. Ahmed, Bahru’l-ulûm, thk.

Dr. Mahmud Matracî, Dâru’n-neşr, Beyrut, t.y.

EBÜSSUÛD, Muhammed b. Muhammed el-İmâdî, İrşâdü’l-akli’s-selîm ilâ

mezâya’l-Kitâbi’l-Kerîm, Dâru ihyâi’t-turâsi’l-arabî, Beyrut, t.y.

ENDELÜSÎ, Ebû Muhammed Abdülhak b. Gâlib b. Atıyye, Muharraru’l-veciz fî

tefsîri’l-Kitabi’l-Azîz, thk. Abüsselam Abüşşâfi Muhammed, Dâru’l-Kütübi’l-

İlmiyye, Lübnan, 1. Baskı, 1413/1993.

FERHÂT, Ahmet Hasan, Fî Ulûmi’l-Kur’ân, Ard ve Nakd ve Tahkîk, (Ürdün: Daru

GÖRGÜN, Tahsin, “Îcî Aduddin”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

(İstanbul: TDV Yayınları, 2000).

GÖRGÜN, Tahsin, “Îcî, Adudüddin Kadı Ebü’l-Fazl Abdurrahman b. Rükneddin b.

Abdurrahman”, İslâm İlim ve Düşünce Geleneğinde Adudüddin el-Îcî, Eşref

Altaş (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 2017)

HÂLİDÎ, Salâh Abdulfettah, Ta’rîfu’d-Dârisîn Bimenâhici’l-Mufessirîn, (Dımeşk:

Daru’l-Kalem, 2008).

HALİLOĞLU, Hasan, “Adudüdddin Îcî’nin Tefsirdeki Metodu ve Tefsirdeki

Kaynakları”, Ağrı İslami İlimler Dergisi (AGİİD), 2018 (2).

HALİLOĞLU, Hasan, Ebü’l-Berekât en-Nesefi ile Adudüddin el-Îcî’nin Aile

Hukuna İlişkin Ayetlere Yaklaşımlarının Mukayesesi (Basılmamış Doktora

Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul 2017)

HANBELÎ, Ebü’l-Felâh Abdülhay, b. Ahmed b. Muhammed es-Sâlihî, Şezerâtü’z-

zeheb fî ahbâri men zeheb, (Beyrut: Daru ibn Kesir, 1986).

HÂNSÂRÎ, Muhammed Bâkır el-Mûsevî el-Hânsârî el-İsbahânî, Ravzâtü’l-cennât fî

ahvâli’l-ulemâ ve’s-sâdât, (Tahran. 1392).

HATİBOĞLU, İbrahim “Leknevî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

(Ankara: TDV Yayınları, 2003).

HEYSEMÎ, Nûrüddîn Alî b. Ebî Bekr, Mecmau’z-Zevâid, Dâru’r-Reyyân Li’t-

Türâs, Kahire – Beyrut, 1407.

İBN ABDİLBERR, Yûsuf b. Abdillâh b. Muhammed, el-İstî‘âb fî marifeti’l-ashâb,

thk. Ali Muhammed el-Bucâvî, Dâru’l-cîl, Beyrut, 1. Baskı, 1412.

İBN ASÂKİR, Ebü’l-Kasım Alî b. el-Hasen b. Hibetillâh b. Abdillâh, Târîhu

medîneti Dımaşk ve Zikru Fazlihâ ve Tesmiyetü Men Hallehâ Mine’l-Emâs̱İl Ev İctâze bi-Nevâhihâ Min Varidîhâ ve Ehlihâ, thk. Ali Şîrî, Dâru’l-fikr,

Beyrut, 1. Baskı, 1419/1998.

İBN BATTUTA, Ebû Abdillâh Şemsüddîn (Bedrüddîn) Muhammed b. Abdillâh b.

Muhammed b. İbrâhîm el-Levâtî et-Tanc er-Rihle, Tuhfetü’n-Nüzzâr, (Beyrut: Daru İhyai’l-ulûm, 1987).

İBN EBÎ ŞEYBE, Ebû Bekr Abdullāh b. Muhammed el-Kûfî, el-Musannef fi’l-

Ehâdîs ve’l-Âsâr, thk. Kemal Yusuf el-Hût, Mektebetü’r-rüşd, Riyad, 1. Baskı,

1400.

İBN EBÛ HÂTİM, Abdurrahman b. Muhammed b. İdrîs b. er-Râzî, Tefsîru ibn Ebî

İBN EBÛ YA‘LÂ, Muhammed b. el-Hüseyn, Tabakâtü’l-hanâbile, thk.

Muhammed Hâmid el-Fetâ, Dâru’l-ma‘rife, Beyrut, t.y.

İBN HACER, Ebü’l-Fazl Ahmed b. Alî el-Askalânî, el-İsâbe fî temyîzi’s-sahâbe,

thk. Ali Muhammed el-Bucâvî, Dâru’l-cîl, Beyrut, 1. Baskı, 1412/1992.

İBN HALDUN, Mukaddime, Divânu’l-Mubtede’ ve’l-Haber fi Tarihi’l-Arab ve’l-

Berber, thk. Halil Şehhate (Beyrut: Daru’l-Fikr, 1408/1988).

İBN HÂLÛYE, Ebü Abdullah el-Hüseyn b. Ahmed, el-Hucce fî’l-kırââti’s-seb‘, thk.

Abdülâl Sâlim Mükerrem, Dâru’ş-şurûk, Beyrut, 1401.

İBN HİBBÂN, Ebû Hâtim Muhammed b. Ahmed et-Temîmîel-Büstî, Sahîhu İbni

Hibbân, thk. Şuayb el-Arnaûtî, Müessesetü’r-risâle, Beyrut, 2. Baskı,

1414/1993.

İBN KESÎR, Ebü’l-Fidâ’ İsmâîl b. Ömer el-Kureşî, el-Bidâye ve’n-nihâye,

Mektebü’l-meârif, Beyrut, t.y.

İBN MÂCE, Ebû Abdillâh Muhammed b. Yezîd el-Kazvînî , Sünenü İbni Mâce, thk.

Muhammed Fuad Abdülbakî, Dâru’l-fikr, Beyrut, t.y.

İBN MANZÛR, Muhammed b. Mükerrem el-Afrîkî, el-Mısrî, Lisânü’l-Arab, Dâru

Sâdır, Beyrut, 1. Baskı.

İBN MÜCÂHİD, Ebû Bekr Ahmed b. Mûsâ el-Abbâs b. et-Dımeşkî, es-Seb‘a fi’l-

kırâât, thk. Şûkî Dayf, Dâru’l-meârif, Mısır, 2. Baskı, 1400.

İBNÜ’L-CEVZÎ, Abdurrahmân b. Alî b. Muhammed, Zâdü’l-mesîr fî ʿilmi’t-tefsîr,

el-Mektebetü’l-İslamî, Beyrut, 3. Baskı, 1404.

İSFAHÂNÎ, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. İshâk, Hilyetü’l-evliyâ ve tabakâtü’l-

Benzer Belgeler