• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: BULGULAR VE YORUMLAR

3.1. Yaşam Koçu Olma Süreci

3.1.2. Yaşam Koçluğu Mesleğini Tercih Nedenleri

3.1.2.3. İnsanlara Yardım Etme Arzusu

Katılımcılar, koçluk mesleğini tercih etmelerinde önemli faktörlerden biri olarak manevi değerleri göstermişlerdir. Bu konuda koçlar, önceki mesleklerini bırakarak ikinci mesleklerini yapmalarında, yardımlaşma, merhamet gösterme ve insanlara karşılıksız iyilikte bulunma gibi davranışların kendilerini güdülediklerini belirtmişlerdir. Katılımcılar, başkalarına iyi gelmek, onlara faydalı olabilmek adına koçluk hizmeti sunduklarını belirtmişlerdir. İnsanların doğruyu bulmalarına yardımcı olmak için verilen örnekler şu şekildedir:

‘’Ben düşünceyi, fikri seven bir insanım. Zeka benim için çok önemlidir. Akletmek çok önemlidir. Kuran’da da zaten “Hiç düşünmeyecek misiniz, akletmeyecek misiniz?” diyor.

111

Akletmeye teşvik ediyor. Benim de yapmak istediğim insanları düşündürerek doğruyu bulmalarını sağlamaktır.’’ (K2, 27/K).

Benzer şekilde (K10, 65/K), ‘‘yardım etmek’’; (K6, 44/E), ‘‘ başkasına iyi olmak’’ ifadelerini kullanmıştır.

Koçlar tecrübeleriyle yol göstermek istediklerini ve danışanlarının potansiyellerini ortaya çıkarmayı hedeflediklerini belirtmiştir. Örneğin bu konuyu K7 şu şekilde ifade etmiştir:

‘‘Kendimi hedeflerimin çoğuna ulaşırken buldum. Ve bu gerçekten insanlarla paylaşmak istediğim bir şey. Hepimizin kendimize verdiğimiz değerden çok daha fazla potansiyele sahip olduğumuz bir gerçektir. Ve insanlar, hazır olduklarında potansiyellerini yaşadıklarını ve çok şey öğreneceklerini görmek ister. O kadar büyük bir armağan ki bu hediyeleri ve bu nimetleri kullanmak, sırf bunun için bile şükran duymalıyız.’’ (K7, 32/E).

Benzer şekilde (K3, 31/K) de maddi beklentiden ziyade manevi değerlerle bu mesleği seçtiğini belirtmiştir. Bu konuda K4 de hem iş hem de arkadaşlarına yaptığı danışmanlığı aynı zamanda yürütemediği için koçluk mesleğine geçiş yaptığını belirtmiştir.

Araştırmada sekiz katılımcının yaşam tecrübesi neticesinde kendilerinde farkındalık oluştuğunu ve bu sebeple koçluk mesleğini icra ederek hem kendileri hem de etrafındakiler için yararlı olmak istedikleri görülmüştür.

Katılımcıların neden ve nasıl koç olduklarına dair elde edilen bulgulara göre, Şekil 12’de aktarıldığı üzere koçların belli bir olgunluk seviyesine geldikten sonra koçluk mesleğine geçiş yaptıkları söylenebilir. Nitekim, kendilerine koçluk öncesinde "Ben kimim, kendim

için ne yapıyorum, neden varım, hayatımla ilgili ne yapıyorum, neleri gerçekten seviyorum, en çok yapmak istediğim şey nedir, dünyayı nasıl etkilemek isterim" gibi sorarak kendini

tanıma ve var oluş nedenlerini sorgulamaları bunlara yönelik kendi geliştirdikleri cevaplar ile diğer insanlara bu yöntemleri uygulamaya çalıştıkları söylenebilir. Araştırmaya katılan 7’i koçun, kendini sorgulama döneminden sonra koçluk mesleğine geçiş yapmaları dikkat çekici görülmüştür. Katılımcıların yaşam koçu olmadan önce geçirdikleri bu sürecin kişilerin koçluğa yönelmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Bunun dışında üç koçun kendi alanında uzmanlaşmak için bu mesleğe yöneldikleri görülmektedir.

112

gözlemlenmiştir. Bazıları bu sıralamanın son bazıları ise ilk basamağından itibaren bu süreci yaşamıştır. Koçlara göre kendini tanıma çabası, onların koçluğa yönelmesindeki en önemli faktör olarak görülmektedir. Kişilerin kendini tanıma çabası Şekil 11’de gösterildiği üzere şu basamaklarla gerçekleşmiştir:

Şekil 11: Koçluk Serüveni

Görüldüğü üzere katılımcılar hayatla baş edebilmeyi öğrenerek kişisel ve manevi gelişim sağladıklarına inanmaktadır. Bunun neticesinde, yaşanılan psikolojik problemlerle baş etme mekanizması geliştirmiş ve diğer insanlara faydalı olmak üzere yaşam koçluğuna yönelmişlerdir. Bununla birlikte kişilerin dramatik tecrübe neticesinde hayatı sorgulama, kendini tanıma, hayatın anlamını arama gibi soruların cevaplarını bulmaya çalışmaları, koçların manevi gelişimini olumlu yönde etkilediği söylenelebilir. Nitekim bulgulardan elde edilen verilere göre, koç olma serüveninde hayat tecrübesi kazanan kişilerin aynı zamanda manevi anlamda olgunlaştıklarını ifade ettikleri görülmüştür.

Amerika’daki yaşam koçlarının, koç olabilmede ayırıcı özellik olarak en çok tekrarladıkları kelimenin olgunluk/mature olması dikkat çekicidir. Onlara göre bu işi yapabilmeleri için belli bir yetkinlik, olgunluk ve hayat tecrübesine sahip olmaları gerekmektedir. Bu sebeple koçluğu diğer danışmanlıklarla karşılaştırırken, onları daha çok iyileştirici, koçluğu ise

olgunlaştırıcı olarak gördükleri söylenebilir. Bu konuda koç yetiştiren Selin Yetimoğlu,

eğitimin cehaleti alsa da kişide baki kalanı geliştirmek için, kişinin kendi yolculuğuna çıkması gerektiğini, kişinin aldığı koçluk eğitimi kadar kendisini de geliştirmesi gerektiğini

Dramatik tecrübe Bunalım Süreci

Problemle baş edebilme yetisi kazanma İnsanlara benzer konularda yardım etme arzusu Koçluğa mesleğine yönelim

113

vurgulamaktadır.34

Bunun dışında bazı koçlar tarafından “koçluk eğitim sürecinin kısa olması ve kişilerin alana ilgili olması” durumlarının katılımcıların koçluk mesleğine yönelmelerinde etkili olduğu söylenmesine karşın bazı koçlar tarafından eğitimin kısa süreli olması, denetlenirliği ve sertifikalı bir eğitim olması durumu eleştirilmektedir. Akademik alanda ilginin artması gerektiğine ve bu şekilde üniversitelerde koçluk programlarının okutulmaya başlanması ihtiyacına dair eleştiriler de gelmiştir.

Bunun dışında bazı koçların hayatlarında yaşadıkları olaylar sonucu, Snow ve Machalek’in ifadesiyle “kişinin ani ya da aşamalı olarak gerçekleşebilecek dini inançlarında dönüşüm” olarak kabul edilen “radikal kişisel değişim” sürecine girdikleri tespit edilmiştir (Snow ve Machalek 1984: 169). Örneğin kardeşinin ölümünden sonra yaşam koçluğuna yöneldiğini, Katolik inançlı bir aileden gelmekte olup, boşluktan kurtulmak için bu yola girdiğini

açıklamıştır.Dramatik tecrübe sonrası K6’nın inancı ve beklentileri ile gerçekte yaşananlar

arasındaki uyumsuzluk sorununun üstesinden gelmek için koçluk mesleğine yönelmesi dikkat çekici görülmektedir. (K6, 44/E) Bununla birlikte kendisini bir Hristiyan olarak tanımlayamayan K6, inancı konusunda tereddüt yaşadığını kendisini agnostik olarak tanımlayabileceğini ifade etmesi, Jindra’nın radikal kişisel değişim olarak gördüğü (eski) dininden uzak durarak, inandıklarını daha yakından yansıtan bir dini ya da inancı aradığı da söylenebilir (Jindra, 2011: 266).

Bu konuda Batı’da yapılan benzer araştırmalara göre dindar insanın “Tanrı iyidir ve insanları iyileştirir” inanç ve arzusu ölüm ya da felakatleri yaşaması, kişiyi iç dünyasında çatışmalara sürükleyebilmektedir (Festinger, 1957; akt. Paloutzian ve Park, 2013: 107). K6 yaşadığı acının sonucunda dinden uzaklaştığını ancak yine de maneviyatının kuvvetli olduğunu açıklamıştır. Onun düşüncesine göre kurumsal dinin “ceza, cehennem” gibi olgularına, “dinin kurallarına” ihtiyaç yoktur. K6’nın yaşadığı tecrübe sonrası dine yönelmek yerine dinden uzaklaşarak çözüm aramasına neden olmuştur. Nitekim bu konuda önceki araştırmalara göre, yaşanılmış olan problemler, bireyi dine yöneltebildiği gibi (Baynal, 2016: 97:100; Açıkgöz, 2010: 62-64), bireyin din değiştirmesine de sebep

34 https://selinyetimoglu.com/2015/06/01/nasil-profesyonel-koc-olunur-diye-soranlara-cevap-veriyorum/ (Eklenme Tarihi 01.05.2018).

114

olabilmektedir (Köse, 2008: 261; Ray, 1999: 316- 317; akt. Baynal, 2016: 205). Bu konuda Jindra, Mr. Taylor’un İslam dinini kabulünde kültürel ve Mrs. Pleiffer’in psikolojik problemlerinin de dini dönüşümündeki etkisini örnek olarak sunmaktadır (Jindra, 2011: 280-287).

İkincil olarak araştırmada kişinin koçluğa yönelmesinde sosyolojik faktörlerin etkili olduğu görülmektedir. Bireyin “ailevi problemler, farkındalık ve çevre etkisi” nedenlerinden kaynaklanan sosyolojik faktörlerin kişinin koçluğa yönelimini etkilediği tespit edilmiştir.

Aile otoriter-baskıcı, dengesiz-kararsız, ilgisiz-kayıtsız, izin verici-aşırı hoşgörülü, mükemmeliyetçi, demokratik ya da aşırı koruyucu-engelleyici olabilmektedir. Ailenin yapısı çocuğun ruhsal, zihinsel, manevi, ahlaki, duygusal, bedensel birçok gelişimini etkileyebilmektedir. Bu araştırmada bazı koçlar aile içi yaşanılan problemlerle baş edebilme yetisi kazanabilmesinden ötürü yaşam koçluğuna yöneldiğini iddia etmektedir. Bu bakımdan ailevi problemler kişinin erken yaşta sorumluluk almasında, bu şekilde dünyayı tanımasında ve kişinin daha erken olgunlaşmasında etkili olduğu söylenebilir.

Bazı insanların, yaşadıkları aydınlanma, farkındalık ve iç sesi dinleme gibi nedenlerle koçluğa yöneldikleri tespit edilmiştir. K4, doğum sonrası hayati bir dönüşüm yaşamış, çocuğunu yetiştirme sürecinde kendisinin aydınlandığını iddia etmiştir. Görüldüğü üzere, çocuk sahibi olma ve ona bakmadan kaynaklı anne ya da babanın aydınlanma yaşaması ile ebeveyn ilgisizliği nedeniyle de çocukta erken yaşta farkındalık gelişebilmektedir. Burada etkili fenomen olarak sorumluluk bilinci kazanımı gösterilebilir. Kişi kendi sorumluluğunu kazandıktan sonra başkasına yardımcı olabilir. Bu konuda alan araştırmalarında sorumluluk sahibi kişilerin kimlik kazanımı, sağlıklı değerler edinimi, doğru algılama ve değerlendirmeye sahip olma, sağlıklı ilişkiler edinimi bulunmaktadır (Messina, 2004: 145). Bu kişiler toplumda zor görevleri üstlenebildikleri gibi, hedefe ulaşmada azimli ve tamamlayıcı rol üstlenmekte ve toplum tarafından yardımcı olmak için seçilmişlerdir (Nelson ve Low, 2004: 84; akt. Özen ve Gülaçtı, 2012:371). Benzer şekilde Peker de bireylerin anne ve baba olduktan sonra, çocuklarına karşı iyi örnek olabilme ve onları sağlıklı ve doğru şekilde yetiştirebilme kaygısıyla dini görevlerini yerine getirme konusunda daha titiz olduklarını vurgulamıştır (Peker, 2000: 174). Bu bakımdan kişinin

115

anne ve baba olduktan sonra dini görevlerle birlikte diğer sorumluluklarını da yerine getirdikleri ve belli bir olgunlaşma yaşadıkları söylenebilir.

Bunun dışında katılımcılardan bazıları, koçluk eğitimi alan arkadaşlarının yönlendirmesi ve arkadaşların koçluk hizmeti talep etmesi nedenlerinden kaynaklanan çevrenin etkisi ile koçluğa yönelmiştir. Bunun dışında katılımcıların, “alana ilgi, kendisini farklı hissetme ve

insanlara yardım etme arzusu” nedenleriyle yaşam koçluğu mesleğini tercih ettikleri tespit

edilmiştir. Katılımcılar, insanı tanıma, nöro-psikoloji, psikolojik danışmanlık gibi alanlara ilgili olduklarından dolayı koçluk mesleğini tercih ettiklerini belirtmiştir.

Katılımcılar, koçluk hizmeti ile insanlara daha fazla yardım edebileceklerine inandıklarından dolayı eski mesleklerini bırakarak ya da önceki meslekleri ile birlikte koçluk mesleğini icra etmek istemiştir. Koçların tamamı yardım etme güdüsünün koçluk mesleğini tercihlerinde etkili olduğunu belirtmiştir. Ancak bu yardım etme fiili, prososyal ve diğerkam davranışlardan farklıdır. Birçoklarına göre diğerkamlıkta gönüllülük esas olup (Özdoğan, 2005: 178), yardım eden kişi, kendisine menfaati dokunmasa bile karşı tarafafa yardıma devam etme durumudur (Monroe,1996: 6). Başka bir ifadeyle psikolojik açıdan yardım etme; fedakarlık, diğerlerini düşünme ve diğerkamlık şeklinde de açıklanabilen “altruism”, başkasına yardım ederken sadece karşıdaki kişinin iyiliği düşünülerek ve bu durumdan hiçbir menfaat beklemeden yapılan fiildir. Örneğin her iki taraf da kazanç sağlıyorsa buna diğerkamlıktan ziyade işbirliği denilmelidir (Sigmund ve Hauert, 2002; akt. Haski-Leventhal, 2009: 272). Bazılarına göre hayırseverlik/ benevolence varoluşun özü ile özdeş olarak açıklanmıştır (Menon, 2007: 137; Düzgüner, 2013: 144).

116

Bierhoof’un (2005:9) ifade edişiyle yardım davranışı prososyal bir davranış olup Şekil 12’de holozonik bir şekilde iç içe geçen faaliyetler olarak ortaya çıkmaktadır.