• Sonuç bulunamadı

İnsan Onurunun Dokunulmazlığı İlkesi

İnsan onuru geçmiş yıllardan bu yana hukuk sistemlerinde yer edinen bir ilke olmasına karşın tanımı ve kapsamı noktasında üzerinde bir uzlaşı söz konusu değildir99. İnsan onuru kavramının ulusal metinlerin yanında; “Birleşmiş Milletler Antlaşması, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel İlişkin Uluslararası Sözleşme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Temel Haklar Şartı” gibi uluslararası sözleşmelerde de kendisine yer bulması, bizlere soyut bir kavram olmadığını göstermektedir. Ayrıca hem dini, hem sosyal hem de

97 İpekçioğlu, “Anayasaya Uygunluğu”, s. 1159.

98 Doğan, s. 102.

99 Ramazan Gülsün, “İnsan Onuru ve Lekelenmeme Hakkı”, International Journal Of Legal Process, C.1, S.2, 2015, s. 21-22.

33 hukuksal anlamlar ifade etmesi sebebiyle geniş kapsamlı yorumlanması gerektiği de ifade edilmiştir100.

Anayasanın 5. maddesi: “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddedeki: “insanın maddi ve manevi varlığı” ifadesi insan onuru ile ilgilidir. Ayrıca yine Anayasanın 17/3. maddesinde: “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.” şeklindeki hüküm de anayasa koyucumuzun insanın onuruna verdiği önemin bir göstergesidir101.

İnsan onurunun korunmasının temelinde eşitlik, özgürlük gibi kavramlar yatmaktadır. Bu kavramların en iyi şekilde korunması için devletin de üzerine vazifeler düşmektedir. Devlet insan onuruna yönelik gelebilecek tehditlerin bertaraf edilmesi noktasında ivedi davranmalıdır. Bu tehditler yalnızca o anda mevcut bulunan tehditler olarak algılanmamalıdır. Gelecekte ortaya çıkması muhtemel tehditler için de önceden planlama yapılmalı, bu noktada tedbirli davranmalıdır. Bu manada hukuk devleti ilkesinin insan onurunun korunması açısından vazgeçilmez bir unsur olduğunu da söylemek gerekir102.

İnsan onuru kavramının temeli kişilik haklarının korunmasına dayanmaktadır103. Ceza muhakemesi alanında da insan onurunun dokunulmazlığı ilkesi önem arz etmektedir. Ceza muhakemesinde koruma tedbirlerinin işlevi ve amacından geçmiş bölümlerde bahsetmiştik. Koruma tedbirlerinin tamamı kişinin hak ve özgürlükleri ile yakından ilgilidir ve bunları sınırlamaktadır. İnsan onurunun korunması ilkesinin temel alındığı bir ceza yargılaması sisteminde, işkence ile delil elde edilmesinin önüne geçilmiş olacak ve ayıca mağdur ve şüpheli hakları da daha iyi

100 Kahan Onur Arslan, “İnsan Onuru Kavramı ve Koruma Tedbirleri Bağlamında Temel Bir İlke Olarak İnsan Onurunun Korunması”, TBB Dergisi, S.120, 2015, s. 157-159.

101 Bahri Öztürk, Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, 17. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017, s. 38.

102 Özbek, Doğan, Bacaksız, Tepe, s. 49.

103 Zafer Gören, “Avrupa Birliği Temel Haklar Şartının Ana İlkesi: Dokunulmaz İnsan Onuru”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Y.6, S.12, 2007, s. 24.

34 korunmuş olacaktır. Bu ilke göz ardı edilerek yapılacak ceza muhakemesi işlemelerinde ise insan haklarına ilişkin ihlallerin doğacağı açıktır. Bu haliyle insan onurunun korunması ilkesine aykırı olarak gerçekleştirilen ceza muhakemesi işlemlerinden elde edilecek delillerinde hukuka aykırı olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemek doğru olacaktır.104

Konumuz olan ceza muhakemesi işlemlerinin hepsi insan onuruna bir müdahale niteliği taşımaktadır. Eğer hukuk devlet ilkesinin gereklerine uygun hareket ediliyorsa şüpheli veya sanıkların bu işlemlere katlanması gerekmektedir. Aslında bu durumun toplumsal adaletin sağlanması açısından da bir zorunluluk olduğunu kabul etmek gereklidir105. Ancak ceza muhakemesinin her aşamasında insan onurunun ön planda tutulması gerektiği de unutulmamalıdır.

Konumuz olan beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması işlemi de kişilik haklarına müdahale içermektedir. Muayene ve örnek alma işlemlerinin uygulanma koşulları ilerleyen bölümlerde ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır. Ancak kısaca ifade etmek gerekirse beden muayenesi ve vücuttan örnek alınmasının uygulanması CMK’da sıkı şartlara tabi tutulmuştur. Eğer uygulayıcılar bu şartlara uygun hareket ederlerse beden muayenesi ve vücuttan örnek alınmasının insan onuruna uygun bir şekilde uygulanması mümkün olacaktır. Ayrıca insan onurunun korunması kapsamında ele alınan işkence yasağı da beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması uygulanırken göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin bir kişinin bedeni muayene edilirken nemo tenetur ilkesi başlığında da değerlendirdiğimiz şekilde kişi bu işleme katlanmak zorundadır. Bu durum Yönetmelik’in 18. maddesinde de: “Mevzuatta aranan tüm koşulların gerçekleşmiş olmasına ve şüpheli sanık veya diğer kişilerin bu konuda aydınlatılmış olmalarına rağmen muayene yapılmasına ya da örnek alınmasına rıza vermemeleri hâlinde, kararın infazı için ilgilinin muayenesini veya vücudundan örnek alınmasını sağlamak üzere ilgili Cumhuriyet başsavcılığınca gerekli önlemler alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Ancak katlanmak zorunda olması, kişiye karşı orantısız güç kullanılmasına, küçük düşürülmesine sebep olmamalıdır.

Beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması uygulanırken hem sağlık personeli hem de kolluk görevlileri insan onuruna yaraşır bir şekilde hareket etmelidir.

104 Dönmez, s. 56.

105 Öztürk, Tezcan, Erdem, Gezer, Kırıt, Akçan, Tütüncü, Özaydın, s. 88.

35 Konu ile ilgili diğer bir değerlendirmemiz de genital muayeneye ilişkin olacaktır. CMUK’taki beden muayenesine ilişkin düzenlemelerin eksik olduğu yönündeki görüşlerimizi önceki bölümlerde dile getirmiştik. CMK’da iç beden muayenesi olarak değerlendirilen ve sıkı şartlara bağlanan genital muayene CMUK döneminde yalnızca “Hazırlık soruşturmasında muayeneleri icabeden kimselerin muayeneleri, Cumhuriyet Savcılarının talebi ile yapılır.” şeklinde düzenlenmişti.

Özellikle yurt müdürleri ve bazı aileler, insan onurunu yakından ilgilendiren genital muayeneyi bu ilkeyi ihlal edecek şekilde yaptırıyorlardı.106 Bu sebeple genital muayenenin CMK’da sıkı şartlara bağlanmasının insan onurunun korunması noktasında faydalı bir değişiklik olduğu kanaatindeyiz.

Ayrıca CMUK’tan farklı olarak TCK’da genital muayene bir suç olarak da düzenlenmiştir. TCK’nın 287. maddesindeki düzenlemeye göre107; artık yetkili makamların kararı olmadan keyfi olarak genital muayene yaptırılamayacak ve muayeneye götüren ve muayeneyi yapanlar hakkında 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır108.